Akademisyenler Ekonomik Soykırıma Tabi Tutulamaz

Akademisyenler Ekonomik Soykırıma Tabi Tutulamaz

Üniversiteler ülkemizin en önemli yapı taşlarından birisi, dünyaya açılan pencereleridir.

Ülkemizin uluslararası arenada her alanda rekabet edebilmesi, çağı yakalaması, bilimsel üretim ve araştırmalarla adından söz ettirmesi ancak güçlü üniversiteler ve kendisini bilime adamış akademisyenler ile mümkün olur.

 

Bugün geldiğimiz noktada ise profesörler, doçentler, yardımcı doçentler, öğretim görevlileri, okutmanlar, araştırma görevlileri kısacası tüm akademisyenler yalnızlaştırılmıştır. YÖK’ün otoriter yapısının akademisyenlerimizi adeta ezdiği, demokrasinin sadece adının olduğu, bilimsel çalışmaların objektif kriterlere göre değerlendirilemediği, üniversite çalışanlarının düşüncelerini özgür bir biçimde açıklayamadığı, akademik yükselmelerde engellerin konulduğu üniversiteler artık gerilimli bir çalışma ortamı haline gelmiştir. Tüm bu yaşananlarla birlikte akademisyenlerimizin çok düşük ücretlerle çalıştırılması, dünyadaki meslektaşlarına kıyasla mali yönden itibarsızlaştırılmaları bilim üretmelerinin, kendilerini yenilemelerinin önünde büyük engel oluşturmaktadır.

 

Ay sonunu kemerleri sıka sıka getiren, geçim derdi ile tükenen, borç hesabı yaparak yıpratılan, kırpılan haklarıyla neye uğradıklarını şaşıran akademisyenlerimiz giderek ağırlaşan hayat koşullarına direnmeye çalışmaktadır.

 

Akademisyenlerimiz, bu sene yapılan toplu sözleşmelerde de yok sayılmışlar, ekonomik kayıplarının telafisine yönelik en küçük bir iyileştirme yapılmamıştır. Şunu çok net söyleyebiliriz ki; akademisyenlerimiz, AKP Hükümeti tarafından sistematik olarak ekonomik soykırıma uğramaktadır. Bilime adanmış hayatlar bu muameleyi hiç hak etmemektedir.

 

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 5. İzmir İktisat Kongresinde öğretim üyelerinin aldığı ücretin düşük olduğu eleştirilerine katıldığını, bu konuda diğer kamu personellerine oranla durumun iyileştirilmesi gerektiğini söylemişti. Bunun üzerine akademisyenlerimiz umutlandı, haksızlıkların sona ereceğini düşündü. Ancak Şimşek’in tüm akademisyenlerimize umut olan sözleri havada kaldı. Zira Torba Yasa’da akademisyenlerimize zam görünmedi. Bu da Bakan Şimşek’in sözlerinde samimi olmadığını, akademisyenlerin kandırıldığını ortaya koymaktadır.

 

Umut tacirliği yapanlara, akademisyenlerin içinde bulunduğu olumsuz ekonomik şartları hiçe sayanlara, uyguladıkları yanlış politikalar sonucu akademisyenlere adeta meydanları adres gösterenlere soruyoruz: Bu mudur güçlü ekonomi? Bu mudur hak ve adalet anlayışı?

 

Akademisyenlere 2014 yılında 123 TL dışında hiçbir artış yapılmayacaktır, 2015 yılında yüzde 3+3 gibi komik bir zam oranı ile yetinmek zorunda kalacaklardır. 2014 yılında çocuk parası, aile yardımı, doğum, ölüm yardımları, ek ödemeler, ek dersler, fazla mesai ücretleri ve tazminatlar hiçbir şekilde artmayacak, enflasyon farkı da verilmeyecektir. Tüm bunların üzerine Torba Yasada da akademisyenlerimizin maaşlarına herhangi bir iyileştirme yapılmaması bardağı taşıran son damla olmuştur.

 

Bu ülkede son günlerde gündeme geldiği üzere, ülkemizin milyarlarca lirasının rant çevrelerine peşkeş çekildiği ortaya çıkmıştır. Bu ülkede ayakkabı kutularında milletin parası zula yapılmıştır. Bu ülke gün gün yolsuzluk haberleri ile çalkalanmaktadır. Ülkeyi yönetenlerin görevi yolsuzlukları aklamak mıdır, yoksa milletten çalınan paraların hesabını sormak mıdır? Hal böyleyken, bilim çalışanlarına yapılan bu muamele asla kabul edilemez.

 

Sayın Başbakana soruyoruz: Bu ülkenin kaynakları yine bu ülkenin insanlarına harcanmayacaksa kime harcanacaktır? Akademisyenlerimizi görmemek, onların sesini duymamak için neden direniyorsunuz? Akademisyenlerimize yapılan muameleyi içinize nasıl sindiriyorsunuz? Bir araştırma görevlisinin 2 bin 395 TL, en yüksek derecedeki profesörün 4 bin 729 TL alması dünyanın güçlü ülkeleri arasında yer almayı hedefleyen Türkiye’ye yakışıyor mu? Akademisyenlerin itibarsızlaştırılması, Türkiye’nin itibarsızlaştırılması anlamına gelmez mi?

 

Kimse “bütçe elvermiyor” diyemez, akademisyenlerimizin karşısına hesap kitapla çıkamaz. Unutulmamalıdır ki; dünyanın hemen her ülkesinde akademik personel en yüksek maaş alan çalışan kesimini oluştururken, Türkiye’de akademik personelin geçim sıkıntısı yaşaması bu ülkeyi yönetenlerin ayıbıdır.

 

Dolayısıyla siyasi erk bu ayıbı, akademisyenlerin maaşlarında iyileştirmeler yaparak temizlemelidir. Bu minvalde, Torba Yasa’da akademisyenleri yok sayanları şiddetle kınıyoruz. Bunun sorumluları bilmelidir ki; akademisyenlerin iki eli yakanızda olacaktır.

 

 Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

 

                Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen

İstanbul İl Başkanı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.