Atanamayan öğretmenlerin hikayeleri...

Atanamayan öğretmenlerin hikayeleri...

Pınar Yılmaz bir atanamayan öğretmen. Atanmayı beklerken geçim derdinden modelliğe başlamış. Bir işi olduğu için kendini şanslı görüyor.

 

Atanmayı bekleyen düğün şarkıcısı Aydın Kaycı'nın, kestaneci Selhan Taş'ın, pideci Murat Özbey'in, güvenlikçi Erkan Özbey'in öyküleriyse şansın kolay yakalanmadığını gösteriyor.

'Atanamayan öğretmenleri' daha çok sosyal mesaj verilen yerlerden tanıyoruz. Örneğin film festivalinden ödül mü alınacak; elbette bir sosyal mesaj vermek gerekir ve imdada en çabuk yetişen ekonomik sosyal kesimlerden biri öğretmenlerdir; atanamayanlar! Artık neredeyse bir klişeye döndüğü için, 'atanamayan öğretmenler' sözünü duyduğumuzda aklımıza bu kişilerin yaşadığı büyük sıkıntılar, zorluklar gelmeyebiliyor.

Türkiye'de 350 bine yakın atanamayan öğretmen var. Bu kişilerden birinin kısacık haberine, bol fotoğraflı galerisiyle geçen hafta gazetelerin internet sitelerinde rastladık. Trakya Üniversitesi'nde İngilizce Öğretmenliği okuyan Pınar Yılmaz, öğretmenlik atamasını beklerken ekonomik nedenlerle modelliğe adım atmıştı...

Kendisine ulaşıp hikayesini dinledik. Yılmaz'ın fotoğraflarını; sanatını altın madenleri, küresel ısınma gibi farklı konularda bir protesto aracı olarak kullanan fotoğrafçı Niko Guido çekti. Bu çekimleri de bir tür protesto olarak görebilirsiniz.

Yılmaz, sevdiği bir işe adım atması nedeniyle pek çok atanamayan öğretmene göre kendisini şanslı sayıyor. Selhan Taş'ın, Aydın Kaycı'nın, Murat Özbey'in, Erkan Işık'ın hikayelerini okuyunca Yılmaz'a hak verecek, 'atanamayan öğretmenler' sözünü duyduğunuzda durup biraz daha fazla düşüneceksiniz.

BİR SABAH KALKTIM Kİ...

- Geçen hafta bugün bazı haber sitelerinde fotoğraflarınızı gördük; popülerliğinizde hızlı bir yükseliş oldu mu?

Doğrusunu isterseniz benim de beklemediğim bir şeydi. Bazı arkadaşlarımla konuşuyorduk, içlerinde gazeteciler de vardı. Eski arkadaşlarım, okul yıllarından... Öğretmen olacağımı düşünüyorlar tabii onlar da, modellik yaptığımı öğrendiklerinde çok şaşırdılar. Bir sabah baktım ki bütün gazetelerin internet sitelerinde fotoğraflarım var. Biri yayınlamış, sonra diğer sitelere yayılmış. Bu bir haftada hayatımda değişen herhangi bir şey olmadı aslında. İş tekliflerinden ziyade, o galerilerdeki kısa biyografimi okuyup beni anlayan insanların sayısı artmıştır diye umuyorum.

- Bir tür reklam becerisi sayılır mı?

Daha önce de çıkmış haberlerim vardı modellik yaparken, Kültür Bakanlığı'nın Ege Bölgesi'ni tanıtan reklam filminde oynarken... Burada 'Reklam yaptım' ya da 'Yapmadım' demenin, fotoğraflarıma bakan kişilerin hakkımdaki görüşünü değiştirmeyeceğini biliyorum. Eleştirenler de, destek verenler de olur, normal şeyler. Kim olduğumu bilmeleri benim için daha önemli.

ERKEK GİBİYDİM

- Modeller bildiğimiz kadarıyla bu işe erken yaşta başlıyor. Sizin de daha önceleri aklınızdan geçer miydi modellik?

Açıkçası çocukken model olma fikrinin aklıma gelmesi pek mümkün değildi. Boyu uzun ama iri biriydim. Lise yıllarında mesela, gözde bir çocuk değildim, sınıfın güzel kızları arasına girdiğimi hiç sanmıyorum. Erkeksi ve yaramaz bir yapım vardı. O zamanki arkadaşlarım da model olduğumu öğrendiklerinde şaşırıyorlar zaten. Sanırım öğretmen çocuğu olmanın da etkisi var. Kendinizi örnek öğrenci olarak görüyorsunuz. Derslerim hep çok iyiydi. Fotoğrafçılıktan estetik cerrahlığa kadar birçok mesleğe özenmişimdir.

- Kendinizi güzel bulmadığınız için mi estetik cerrah olmak istiyordunuz?

Yok, hayır. Doktor olmayı istemek gibi bir şey; onun daha sanatsal hali gibi düşünüyordum çocukken. İnsanları değiştirme fikri eğlenceli bir şey. Bu konuda herhangi bir önyargımın olmaması bundandır belki de... Çok soruyorlar; 'Estetikli misiniz?' diye. Siz sormadan söyleyeyim; bu işi profesyonel biçimde yapmaya karar verdiğimde göğüs estetiği yaptırdım. 85-60-90'dım, şimdi 90-60-90'ım...

- Modelliğe nasıl başladınız?

Trakya Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü'nde okuyordum. Fotoğrafçılık derneğine gitmeye başladım. Bir gün bir proje için model bulmamız gerekiyordu, benden model olmamı istediler. Öylece başladı. Amatör olarak uğraşıyordum aslında ama bazen profesyonel çekim fırsatları da çıkıyordu. Okuldan ayrıldığımda Aydın'daki aileme daha yakın olduğu için İzmir'e taşındım, bu işi profesyonel biçimde yapmaya karar verdim.

ATANMAYI BEKLERKEN...

- 'Atanmayı bekleyen öğretmen', bu hikayenin neresinde?

Bölümü bitirdikten sonrasına denk geliyor. KPSS'ye girdim, bir buçuk yıl kadar bir işte çalışmadan bekledim öğretmen ataması için. Bu arada yüksek lisansa başladım. Zor bir zamandı, para kazanman gerekiyor çünkü. Yüksek lisansı da bu ekonomik nedenden bırakmak zorunda kaldım. Sonrası modellik... Biraz mecburen başladım ama severek yaptığım bir iş.

- Sevdiğiniz yanı nedir?

O anınız ölümsüzleşiyor, ortaya güzel bir şey çıkıyor ve siz o güzel şeyin bir parçası oluyorsunuz.

- Atama bekleyen öğretmenlerin çok fazla olması hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir öneriniz var mı onlara?

Yıllarca eğitim alıp öğretmenlik yapmak için hazır hale gelmiş insanları tekrar tekrar sınava almayı çok zalimce buluyorum. Onur kırıcı bir durum... Görünüşte iki seçenek var; ya sürekli sınavlara çalışıp atanmayı bekleyecekler ya da farklı meslek dallarına yönelecekler. Öneri yapmak bana düşmez tabii. Bu sorunun nedenleri hakkında düşünmeden, sisteme itiraz etmeden durumun düzeleceği yok ama; bunu söyleyebilirim.

MODELLİĞİ ÖNERMEM

- Modellik iyi bir seçenek olabilir mi?

Ben severek yapıyorum ama iyi bir seçenek olduğunu düşünmüyorum. Düzenli bir geliriniz yok, bir iş sözleşmeniz yok. Çok profesyonelce davransanız bile Türkiye'de saygı duyulan bir meslek statüsünde değil. Mesleğinizi söylediğinizde çok farklı değerlendirmelerle, önyargılarla karşılaşıyorsunuz. Herkes baş edemeyebilir.

- Fotoğrafçılık dışında ilgi duyduğunuz alanlar var mı?

Yaşım gereği ileride modelliği bıraktığımda fotoğrafçılığa devam etmek istiyorum. İletişim ve estetikle ilgili her konu bana çok cazip geliyor. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde tiyatro eğitimi almıştım. Okuldayken yerel televizyonda spikerlik ve konuğumla siyaset konuştuğum bir program yapmıştım.

SİYASETTE KÜÇÜK ÇIKARLAR...

- Güncel siyaseti takip ediyor musunuz? İlginizi çeken gündem nedir?

Türkiye'de siyasetin hakkıyla yapıldığını düşünmüyorum. Kimsenin olayların nedeniyle ilgilendiği yok, herkes sonuçlar üzerinden siyaset yapıyor. Günlük küçük çıkarlar her şeyden önemli görülüyor çünkü.

- Bir yarışmada ödül için kürsüye çıktığınızı düşünün; nasıl bir mesaj verirdiniz?

19 Ocak'ta öğretmenlerin Ankara'da bir eylemi olacağını duymuştum. Manalı bir iş yapmak isteyen oraya gidebilir.

ATAMA BEKLERKEN PİDE USTASI OLDUM

- MURAT ÖZBEY (25) / Ankara

'Yılbaşında atanamayan dört öğretmen arkadaşla bir lokantada garsonluk yaptık. Bazen oturup konuşuyoruz; 'Bir dükkan açsak nasıl olur?' diye. Ama onun için de para gerekiyor. Ailemizin pidecisi vardı, KPSS'ye girip öğretmenlik beklerken bir iki ay çalışayım dedim, atama çıkmayınca pide ustası oldum. Dükkan battı o sırada. Bir ara mağazada çalıştım.'

Murat Özbey, 9 Eylül Üniversitesi'nde bilgisayar öğretmenliği okumuş. 2011'de mezun olmuş ve atamasını beklerken pidecilik yapmış. Yaşamayı çok istediği öğretmenlik duygusunu, kısa bir süre özel bir kursta yarı zamanlı çalışarak tatmış. Aylık 30 saatlik işe ve 350 TL ücrete ancak iki ay dayanabilmiş.

Özbey, öğretmen atamalarının yapılmamasının imkansızlıktan ya da mecburiyetten kaynaklanmadığını, bilinçli bir tercih olduğunu söylüyor. Nedenini dershanelerin ve özel okulların lobisine bağlıyor; 'Bu sayede bugüne kadar ucuz öğretmen çalıştırdılar, bir sürü işsiz öğretmen var. Gelecek yıl dershanelerin kapatılıp özel okullara dönüştürülmesi düşünülüyor. Bu sırada işsiz öğretmenlerin sayısı da artacak.'

EN İYİSİ OKUL CADDESİ AMA ORAYA TEZGAH AÇAMAM

- SELHAN TAŞ (32) / Van

'Ücretli öğretmenlik yaparken okul çıkışları kestane satıyordum bir ara. Ana caddede iş daha çok oluyor ama okula yakın olduğu için, öğrencilerim görmesin diye oraya çıkamıyordum. Şapkamı önüme eğip başka yerlerde satıyordum. Öğrencilerim bana büyüdüklerinde hangi mesleği seçeceklerini soruyorlar. Orada kestane sattığımı görseler sorarlar mı?'

Muğla Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği'nde okumuş Selhan Taş. 2008'de mezun olmasından bu yana her yıl KPSS sınavına girip atama bekliyor. Okulu bitirdikten sonra bir yandan atamasını beklerken diğer yandan iş bulmak umuduyla İstanbul'a gelmiş. Konfeksiyonlarda ütücülük yapmış ama kazandığı para yetmediği için memleketi olan Van'a dönmüş. Bir süre ücretli öğretmenlik yapmış.

Bu yıl KPSS'ye girip şansını son bir kez denemek istiyor. Eğer yine atama çıkmazsa, aklından geçen yine İstanbul... 'İş bulmak için başka yol yok. Biraz para kazanıp Van'a geri gelirim, belki ticaret yaparım' diyor. Kendisi önceleri ne yapması gerektiği hakkında çok düşünüyormuş ama artık düşünmekten kaçıyor. Gerekçesi; 'Düşündükçe isyan ediyorsun.' Kendini diğer bazı atanamayan öğretmenlere göre şanslı görüyor. Evli olanları, anne babasından para alanları örnek göstererek kendi elinin en azından çekiç tuttuğunu söylüyor.

BİR HAFTALIK ÖĞRETMENLİK OLUR MU?

- ERKAN IŞIK (28) / Ankara

'9 Eylül Üniversitesi'nde sosyal bilgiler öğretmenliği okudum. 2006'dan beri her yıl KPSS'ye giriyorum ama atama çıkmıyor. Geçen yıl ücretli öğretmenliğe başvurdum ama onda da tayin çıkmadı. Güvenlik görevlisi olmak için 5 ay eğitim alırken, 'Ya bunda da çıkmazsa iş' korkusu yaşadım. Neyse ki sekiz aydır bir sitede bu işi yapıyorum.'

Erkan Işık, atama beklediği ilk üç yılda 6 ayrı okulda ücretli öğretmenlik yapmış. 'Başlayalı bir hafta olmuş, arayıp 'Oraya ataması yapılan bir öğretmen geldi, seni başka okula gönderiyoruz' diyorlar mesela. Canınızı sıkan böyle bir sürü olay oluyor' diyor.

Şöyle sorup yanıtını kendi veriyor Işık; 'Yetersizsem neden 3 yıl çalıştırdılar? Yeterliysem neden her yıl KPSS sınavına alıyorlar? Demek ki bizi insan yerine koymuyorlar.'

ÖĞRENCİSİNİN DÜĞÜNÜNDE ŞARKICI

- AYDIN KAYCI (34) / Iğdır

'Bir iki dönem ücretli öğretmenlik yaptım. Kendi köyümden Van'a, oradan okulun bulunduğu köye gidiyordum her sabah. 4 saat yol sürüyordu. 230 TL aylık maaş alıyordum, 100 TL'sini servise veriyordum. Hafta sonları düğün salonlarında şarkı söylüyordum. Biraz kötü bir durum... Bir keresinde gelin içeri girdiğinde baktım ki benim öğrencim. Düşünebiliyor musunuz, iyi bir öğrenciniz evleniyor, siz onun düğününde şarkı söylüyorsunuz.'

Aydın Kaycı, 2003'ten beri öğretmen olmak için bekliyor. Van 100. Yıl Üniversitesi'nde Fen Bilgisi Öğretmenliği mezunu... Başlangıçta ücretli öğretmenlik yapmayı istiyormuş ama İl Milli Eğitim Müdürlüğü kendisini hep uzaktaki okullara yolladığı için bu fikrinden vazgeçmiş. Hafta sonlarında düğünlerde şarkı söylüyor. 3 saati 150 TL... Kış ve ilkbaharda, ayda 2-3 düğün... Yaz günleri düğün olmuyormuş Van'da. O zamanlarda tarlada çalıştığını söylüyor Kaycı. Bu yıl yine KPSS'ye girecek ama yine fazla umudu yok.

Eyüp Tatlıpınar

Akşam
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.