Başbakan Davutoğlu'na Yönetici Atama Raporu

Başbakan Davutoğlu'na Yönetici Atama Raporu

GENEL BAŞKANDAN BAŞBAKAN DAVUTOĞLU'NA YÖNETİCİ RAPORU

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, geçtiğimiz günlerde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun toplantısına katılmış ve burada kamu çalışanları ve çalışma hayatındaki problemleri gündeme getirmişti.

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu ise, Genel Başkanımızdan özellikle Milli Eğitim Bakanlığında yaşananlar ve çalışma hayatını ilgilendiren konuları içerin bir raporu kendisine iletmesini istemişti.

 

Birkaç gün içinde hazırlanan rapor Türkiye Kamu-Sen’in de aralarında bulunduğu AB-Türkiye Karma İstişare Komitesi üyelerinin Başbakan Davutoğlu’na hayırlı olsun ziyaretinde bizzat Genel Başkanımız İsmail Koncuk tarafından Başbakan Ahmet Davutoğlu’na iletildi.

 

Başbakan ile yapılan görüşmeyi kendi Facebook hesabından duyuran Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, görüşmeyi şu sözlerle özetledi;

 

“Sayın Başbakan’a yönetici değerlendirilmesi, şube müdürlüğünde yaşananlarla ilgili tüm süreci anlatan raporu sundum. Ayrıca diğer bütün kurumlarda buna benzer sorunların yaşandığını ifade ederek, yöneticilerin liyakatli kişilerden oluşması gerektiğini belirttim. Dinimizin İşi ehline veriniz talimatını hatırlattım. İşi ehline vermek için tüm kamuda mevzuatın sil baştan ele alınması gerektiğini, iyi yönetici seçmeyi başaramayan hiç bir kurumun başarılı olmasının mümkün olmadığını, bundan sonraki dönemin Ahmet Davutoğlu dönemi olarak anılacağını, başarı ve başarısızlıkların tümden kendisine ait olacağını ifade ettim. Biz bize düşeni yaptık. Sözümüzü söyledik, vebal onlarındır.” dedi.

          

 

 

 

    Genel Başkan KONCUK tarafından Başbakan DAVUTOĞLU'na sunulan raporun giriş bölümünde

 

" YÖNETİCİ ATAMALARI:

 

 

 

Millî Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu 14 Mart 2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu kanunun 22. Maddesi ile  652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesinin 8. Fıkrası değiştirilmiş ve bu değişikliğe göre “Okul ve Kurum Müdürleri, İl Millî Eğitim Müdürünün teklifi üzerine, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcıları ise Okul veya Kurum Müdürünün inhası ve İl Millî Eğitim Müdürünün teklifi üzerine Vali tarafından dört yıllığına görevlendirilir. Bu görevlendirmelerin süre tamamlanmadan sonlandırılması, süresi dolanların yeniden görevlendirilmesi ile bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Bu fıkra kapsamındaki görevlendirmeler özlük hakları, atama ve terfi yönünden kazanılmış hak doğurmaz.” Şeklinde düzenleme getirilmiştir.

 

Bu düzenlemenin ardından 10 Haziran 2014 tarihli Resmi Gazetede Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmelik yayınlanmıştır. Tamamen keyfi uygulamaların ve yandaş kayırmanın  önünü açacak şekilde düzenlenmiş ve MEB’de yaşanan kıyım ve haksızlıkların zeminini oluşturan bu yönetmelik Türk Eğitim Sen tarafından iptali talebiyle yargıya götürülmüştür. Yönetmeliğin yayımının ardından da  görevlendirme işlemlerinin takvimi ve usulüne ilişkin kılavuz da yayınlanarak değerlendirme ve görevlendirme işlemleri başlatılmıştır.

 

Öncelikle mevcut okul müdürlerinden 4 yıllık çalışma süresini dolduranların      -güya-değerlendirmeleri yapılmış ve kendi okulunda ya da başka bir okulda yöneticilik görevlerine devam edip etmeyeceklerine -güya- karar verilmiştir. Bir çoğu hem kişisel başarıları hem de kurumlarını taşıdıkları başarı nedeniyle tebarüz etmiş okul müdürleri, okul öğretmenleri, öğrenci temsilcisi, okul aile birliği temsilcisi değerlendirmelerinde tam puan aldıkları halde, yönetmelik gereği 60 puan üzerinden değerlendirme yapan il/ilçe müdürleri ve şube müdürleri tarafından çok düşük puanlar verilmek suretiyle ve sırf yandaş olmadıkları gerekçesiyle yöneticilik görevleri sonlandırılmıştır.

 

MEB’in il ve ilçe  yetkilileri tarafından yapılan bu yönetici değerlendirmeleri o kadar keyfi ve gerçeklikten uzaktır ki  değerlendirmeler yapılırken pek çok traji-komik işleme de imza atılmıştır.

 

 Karabük’te bir süre önce  vefat eden  sendikamız üyesi 75. Yıl Karabük Anadolu Lisesi Müdürü Murat Adnan Üren’e 100 tam puan verilmiştir.

 

Ankara’da da benzer bir puanlama yapılarak bir süre önce vefat eden  Etimesgut Ufuk Arslan Anadolu Lisesi Müdürü  Ahmet Şimşek’e 75 ve üzerinde puan verilerek yöneticilik görev süresi uzatılmıştır.

 

Yozgat’ın  Sorgun ilçesinde de Sorgun Anadolu Lisesi Müdürü Mustafa Şahin 13.08.2014 tarihinde vefat etmesine rağmen değerlendirmeye alınmış, 75 ve üzerinde puan verilerek, yöneticilik görev süresi uzatılmıştır.

 

Bu değerlendirmelerde sadece hayatını kaybeden insanların değerlendirmeye tabi tutulması garabeti yaşanmamış yöneticilik görevinden başka kurumlara geçiş, öğretmenliğe geçiş ya da emeklilik gibi nedenlerle ayrılanlara da değerlendirme yapılmış ve puanlar verilmiştir:

 

Kilis-Merkez’de Toki Ortaokulu’nda okul müdürü iken 30 Mart seçimlerinden sonra Kilis Belediye Başkan Yardımcısı olan  Cuma Özdemir okul müdürü  olarak değerlendirilmiş ve puan verilmiştir.

 

Artvin’de yönetici değerlendirme işlemleri sonucunda 75 ve üzeri puan alan kurum müdürleri arasında  bulunan Oğushan PEHLİVAN  Artvin Belediye’sinde İnsan Kaynakları ve Eğitimi Müdürü olarak görev yaptığı halde sanki eski kurumu olan Artvin Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi (Okulu)’nda çalışıyormuş gibi değerlendirilmiş ve görev süresi uzatılmıştır.

 

Yine Kilis’te Metin Yıldız  isimli müdür yöneticilik görevinden ayrılıp öğretmenliğe geçtiği halde  eski okulu olan  Kilis-Musabeyli  Hüseyinoğlu Ortaokulu Müdürü gibi değerlendirilerek  görev süresi uzatılmıştır.

 

Sadece bunlarla da kalınmamış çok sayıda yandaşa yapılan değerlendirmelerde 100 tam puan verilmiştir.100 tam puan verilerek bir değerlendirme yapılabilmesi için değerlendirme kriterlerine göre bilimsel bir çalışmanın ortaya konması gerekirken, bilimle uzaktan yakından ilgisi olmayan insanlara 100 tam puan verilerek bir garabete imza atılmış, keyfilik ve gayrı ciddilik adeta belgelendirilmiştir.

 

Bu değerlendirmelerde kişilerin geçici görevle geldikleri makamların yetkilerini kullanarak kendi kendilerine yüksek puanlar vermeleri şeklinde akıl ve mantığın kabul etmeyeceği olaylara imza atılmıştır. Bu değerlendirmelerin hukuk dışılığını az çok mantık sahibi olan herkes kabul eder. Aymazlığın, kural tanımazlığın boyutlarını olayları inceleyen herkesin tarafından rahatlıkla görebileceği bir manzara gözler önündedir.

 

Mesela Yozgat’ın Sorgun ilçesinde  Atatürk İlkokulu müdürü iken  daha sonra ilçe milli eğitim müdürü  olan Hüseyin Ekinci  ilçe milli eğitim müdürü sıfatıyla değerlendirme yapmış okul müdürü Hüseyin Ekinci’ye  93.77 puan vermiştir.

 

Benzer bir örnek olarak Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde  daha önce Hasan Polatkan Ortaokulu Müdürü olan Tuncay Demir, daha sonra ilçe milli eğitim müdürü olmuş kendi kendi ile ilgili değerlendirme yapmış ve bu değerlendirmenin sonucunda  100 tam puan almıştır.

 

Bunlara benzer örnekler o kadar çoktur ve hemen hemen tüm illerde yaşanmıştır ki eğitim camiasında ve kamuoyunda haklı bir infial oluşmuş ve herkesin aklında “neler oluyor” ,”nereye gidiyoruz” soruları oluşmuştur.                                                    

 

Yapılan- sözde- değerlendirmelerde asıl değerlendirilmesi gereken başarı ve liyakat değerlendirilmemiş, daha doğrusu bu özelliklere sahip yöneticiler değer görmemiş, tek kriter olarak yandaşlık ön plana çıkarılmış, yandaşlar ve siyasi iktidara yakın duranlar hak etmedikleri halde yüksek puanlarla ödüllendirilmişlerdir. Açıkça yasalar ve mevzuat çiğnenmiş, siyasi gücü arkalarına aldıklarını düşünen sözde yöneticiler ,bulundukları makamların kendilerine her türlü aymazlığı yapma hakkını verdiğini düşünerek davranmışlardır.

 

Türk Eğitim-Sen olarak, hiç bir  haksızlık karşısında susmadığımız gibi bir çoğu üyemiz olan okul yöneticilerine yapılan bu açık haksızlığa da sessiz kalmadık, kalmayacağız. Haksızlık ve hukuksuzlukların ortadan kaldırılması için, hakkın yeniden tecellisi için meşru platformlarda her türlü mücadeleyi ortaya koyacağız. Temennimiz Başta sayın Başbakan olmak üzere, üst düzey yöneticilerimizin bu konuya bir an önce el atarak çözüm bulmalarıdır. Demokratik bir hukuk devletinde tüm vatandaşların hakları hiçbir ayrıma tabi tutulmadan güvencede olmalıdır.

 

 

 

ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ ATAMALARI :       

 

 

 

31 Ağustos 2013 tarih ve 28751 Resmi gazete sayılı “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Ünvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik” yürürlüğe konulmuştur. Bakanlar Kurulunun bu çerçeve yönetmeliği doğrultusunda 12 Ekim 2013 tarihinde 28793 sayılı Resmi Gazetede “Millî Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği Ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelik” yayınlamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı bu yönetmeliğe binaen 29 Aralık 2013 tarihinde ÖSYM’ ce yazılı sınav, ardından 10-28 /02/2014 tarihleri arasında da kendi oluşturduğu komisyonlarca sözlü sınavları yapmıştır. 16.04.2014 tarihinde de sadece sözlü/ mülakat puanı esas alınarak taşra teşkilatı şube müdürlüğü atamaları gerçekleştirilmiştir.

 

Ancak atamalar yapılmadan önce TÜRK EĞİTİM-SEN tarafından sadece sözlü sınava göre atanma işlemi ve çeşitli maddelerin iptali için ilgili yönetmelikler dava edilmiştir. Bu doğrultuda Danıştay 5. Dairesi ve Danıştay 2. Dairesi her iki yönetmeliğin de özetle, Şube Müdürlüğü atamaları için sadece sözlü sınavla atama yapılamayacağı, objektif olan yazılı sınavının değerlendirme dışı bırakılamayıp belirleyici olması gerektiğine karar vermiştir. Ayrıca, kamuoyuyla paylaşılan Ankara 4. ve Ankara 7. İdare mahkemeleri, yapılan MEB Taşra Şube Müdürlüğü atamalarında hukuka uyarlılık bulunmadığını, kişinin başarı sıralamasının sadece sözlü puana göre yapılamayacağını, adayın yazılı ve sözlü puanlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ayrıca yapılan 1709 şube müdürlüğü atamasının sadece sözlü sınav esas alınarak yapıldığı için yürütmesini durdurmuştur. Bu yargı kararları doğrultusunda Bakanlar Kurulu çerçeve yönetmeliğini 23.07.2014 tarihinde değiştirmiş ve Şube Müdürlüğü atamalarının yazılı ve sözlü puanlarının aritmetik ortalaması alınarak yapılması gerektiği şeklinde yeniden düzenlemiştir.  Milli Eğitim Bakanlığı da yargı kararları doğrultusunda resmi web sitesinde, yönetmelik değişiklik çalışmalarının devam ettiğini belirtmiştir.       

 

Yasal süreler geçmesine rağmen Milli Eğitim Bakanlığı yargı kararlarını yerine getirmemiştir. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf TEKİN tarafından yapılan açıklamada “ Danıştay 2. Dairesinin 2013/10363 Esas sayılı kararının yönetmeliğin bazı maddelerinin yürütmesini durdurduğunu, şube müdürü atamalarını iptal etmediğini” beyan etmesi üzerine, eğitim camiası büyük bir şok yaşayarak hayal kırıklığına uğramıştır. Oysa İdari işlemlerin yargısal bir kararla yürütmesinin durdurulması veya iptali halinde bu karar, işlemin unsurlarında bulunan hukuka aykırılığı saptayarak tesis edildiği tarihten başlayarak ortadan kaldırmakta ve bu özelliği nedeniyle geriye yürüyen sonuçlar doğurmaktadır. İptal kararlarının işlemin tesis edildiği tarihten önceki hukuki durumun geçerliğini sağladığı idare hukukunun bilinen ilkesidir. Aksine bir yaklaşım, iptal kararı ile ortadan kaldırılan bir işlemin sonuçlarını geçerli kılmak anlamına geleceğinden bu ilkeyle bağdaşmayacaktır.  

 

Milli Eğitim Bakanlığı şimdiye kadar yargı tarafından verilmiş bütün yürütme durdurma ve iptal kararlarını( 2008 yılı okul müdürlükleri atamalarının YD’ si, uzaman öğretmenlik puanlarıyla ilgili YD, TEOG sınavı sorularının bir kaçı ile ilgili verilen YD vb..) uygulamıştır. Taşra teşkilatı şube müdürlüğü sınavı ile ilgili yargı kararlarının uygulanmaması ister istemez zihinlerde farklı soru işaretleri oluşturmakta ve eğitim camiasının idareye olan güven duygusunu yaralamaktadır.

 

Üyemiz olsun olmasın sendikamıza gelen binlerce telefon ve maillerde bu olumsuz durumun ortadan kaldırılması için bizlerden yardım talep edilmektedir. Bu hukuksuzluğun giderilmesi ve idareye olan güven duygusunun eğitim camiasında yeniden oluşması adına Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle yapılan görüşmelerimiz sonuçsuz kalmıştır. Açmış olduğumuz davaların ve davalarımız sonucunda verilen yargı kararlarının uygulanmaması, bu durumun idari direnç olarak yoğunlaşması ve Danıştay’ a karşı bir güç gösterisi haline dönüşümü, hukuki durumu, fiili duruma dönüştürür. Bu durumun bir hadden sonra artık bir Anayasa meselesi haline geleceği tabiidir. Yargı kararlarının uygulanmamasının genel bir tutum haline gelmesi idareyi Anayasayı ihlal görünümüne yaklaştırır.

 

Sizden talebimiz: Milli Eğitim Bakanlığının hem çerçeve yönetmeliğe hem de yargı kararlarına aykırı bu hukuksuz tutumuna dur demeniz ve 16.04.2014 tarihinde yapılan 1709 adet şube müdürlüğü atamalarının iptal edilerek, yazılı ve sözlü puanlarının aritmetik ortalamasına göre yeniden başarı listelerinin oluşturulup atamalarının yapılmasını sağlamanızdır." şeklindeki görüşlere yer verildi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum