Bürokrasi Nereye Gidiyor?

Bürokrasi Nereye Gidiyor?

Bürokrasi Nereye Gidiyor?

Bu gün Haber Türk sitesinden alınan bürokratların bıyıkları ile ilgili bir yazı okudum. Yazı, bıyıkların genişlemeye ve uçlarının aşağıya doğru sarkmaya başladığı, “üstat” yerine “arkadaş” hitabının kullanılmaya başlandığı minvalinde idi. Güldüm.  Bu gidişle bürokrasinin varacağı yeri anlamak mümkün değildir. Her dönemde başkalaşan her döneme ayak uydurmak için görüntüsünden tutunda, güncek konuşmalarında kullandığı kelimelere kadar değiştiren bürokrasi, şimdi kendine yeni bir kap arayışlarına girdi. Koalisyon beklenmeye başlandı. Bu arada gelen güncel koalisyon olasılıkları haberleri üzerinden de şekil değiştirmeye başladılar. Kullanılan dil, bıyıklar, favorinin uzunluğu kısalığı gelen bu koalisyon haberlerine göre şekillenmeye başladı. Bu arada unutulan kişilerle ilişkiler yeniden canlandırılmaya, önemsenmeyenler önemli hale gelmeye başladı. Olur ya koalisyonun bir parçası oluverirlerse hazır sığınacak kapıdır onlar.

Eskiden beri yakınılan bazı konular vardır. Bürokrasinin hantallığı, işin çıkmayışı, üretim sorunu olduğu vs. Şimdi bunun nedenini açıkça anlamak mümkündür. Anlaşılıyor ki bürokrasi eskiden beri hep böyle. Gelene ağam gidene paşam diyen, devir değiştikçe önce kullandığı jargonu sonra bıyığının şeklini değiştiren ama üretim kabızlığı baki kalan bürokratlar bunlar. E, tabii tüm enerjilerini dalkavukluk ve yağcılığa harcamaktan memleket için düşünmeye vakitleri kalmıyor. İşin kötüsü koltuklarında kalmaları için iş üretmelerine de ihtiyaç duymuyorlar. Dalkavuklukları onlara yetiyor ve artıyor.

Bürokrat deyip geçmeyin bir ülkeyi asıl idare eden onlardır. Bunlar bazen genel müdürdür, daire başkanıdır, hatta okul müdüründen, müdür yardımcısına kadar uzanır bu silsile. Tenzih edilmesi gerekenler var mıdır? Elbette vardır. Onlar da yaptıkları işten belli ederler kendilerini zaten.

“Bu bürokrat yapısıyla bu ülke nereye kadar?” diye bir soru insanın aklına gelmiyor değil. Ancak, bürokratlar, liyakatiyle değil de herhangi bir yere yakınlığıyla o işe memur edilirse; valla “ancak gittiği yere kadar” demekten başka bir cevap gelmiyor insanın aklına.

Kimliğin, kişiliğin, düşüncelerin haraç mezat satılması, değerlerin ayaklar altına alınması toplumların yükselmesinin önünde en büyük engeldir. Toplumlar ilk önce yapacakları iş bu engelleri ortadan kaldırmak olmalıdır. Yöneticilerin topluma her yönüyle örnek olması gereken kişiler olması gerektiğini düşünürsek, kimliklerinden, kişiliklerinden, dolayısıyla insanlıklarından vazgeçenlerden toplumun bir an önce kurtulması gerekmektedir.

Bu, hem devlet, hem millet için gereklidir. Ve bizatihi yazının muhatabı ve konusu olanlar için daha bir gereklidir. Zira çok çok ilerde olur ya LGBT hareketi ağırlıklı bir iktidar söz konusu olsa, bunların hali nice olur? Nerelere savrulurlar? Bunu şimdiden öngörmemiz mümkün değildir.

www.turkiyeegitim.com / Özel Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.