Dinçer, Sınıf, Branş Öğretmenleri ve Toy Sendikacılar

Dinçer, Sınıf, Branş Öğretmenleri ve Toy Sendikacılar

DİNÇER, SINIF, BRANŞ ÖĞRETMENLERİ VE TOY SENDİKACILAR

Kanal 24’de Bakan tarafından yapılan açıklama:

BAKAN'IN AÇIKLAMASI:
 

Yaşar Taşkın Koç: Bir öğretmenimiz ısrarla telefon ettiği için soracağım, 5. sınıf öğretmenleri bu yıl yasa geçer ve uygulamaya geçerse ne olacaklarını soruyorlar.

Dinçer: Hala 5. sınıfta öğrencileri olacak onların.

Yaşar Taşkın Koç: Ortaokula geçmiş olmuyor mu bu yıl 4’ten...

Dinçer: Ortaokula geçmiş olsa bile... Şimdi bakın, yaptığımız uygulamada ilköğretimin devamı şeklinde olacak, bir, müstakil ortaokullar olacak, iki ve nihayet lisenin öncesi olacak diye tanzim ettik. Şimdi diyelim ki, aynı mahallede iki tane ilköğretim okulu varsa, biz fiziki olarak da ayırmak istiyoruz, çünkü çocukları da yaş olarak da, pedagojik olarak bir arada tutmaya çalışıyoruz, yani ilkokuldaki çocuklar ayrı bir binada, ortaokuldaki çocuklar ayrı bir binada olsunlar diye. Öyle olunca diyelim ki A ilköğretim okulundaki 5. sınıf hocası ortaokul olarak diğer binayı seçmişsek, ayırmışsak o binada 5. sınıf öğretmeni olarak devam edecek.

Yaşar Taşkın Koç: Norm kadroda hiçbir değişiklik olmayacak.

Dinçer: Yok, yok, olmayacak. Yani dediğim gibi her şeyi değiştirmiyoruz biz.

İŞTE VİDEO:


Devamını Oku:

http://www.personelmeb.net/egitim/5-siniflari-kim-okutacak-h52294.html#ixzz1pShPxwqx

16.03.2012 SAMANYOLU HABERDE BAKANIN YAPTIĞI RÖPORTAJ:

SUNUCU- Dördüncü sınıfı bitiren çocuk ortaokula geçtiğinde aynı binada okumayacak.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER- Aynı binada okumaması için çaba sarf edeceğiz. Ama bunun için zaman, okul ve fiziki altyapıya ihtiyaç varsa, bir müddet daha orada okuyabilecek, onun için de bir esneklik var kanunda. Bağımsız ortaokul, esas olan bu. 4 yıl ilkokul, 4 yıl ayrı bir ortaokul ve 4 yıl lise.
Şayet imkan ve şartlar elvermiyorsa, ilkokuldan sonra, çünkü bugün 8 yıllık eğitim yaptığımız çok sayıda okulumuz var biliyorsunuz, aynı okulda 5. sınıftan itibaren devam edecek ortaokuluna, bu da ikinci alternatif

SUNUCU- Tabii. 4+4’ü aynı okulda okuyacaksa, onun kesintisiz 8 yıllık eğitimden bir farkı olmayacak.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER- Onu izah edeceğim size. Birincisi; bakın ayrı, üç ayrı okul olarak var.

SUNUCU- İlkokul öğretmenleri daha önceden işte 5 yıl sınıf öğretmeni vardı, o 4 yıl mı olacak?

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER- Şu anda da 4 yıl aslında, 5 yılda da sınıf öğretmeni giriyor ama, 5. yıldan itibaren biz çocuklarımıza seçimlik dersler veriyoruz zaten. Seçimlik uygulamamız da çok yeni, çok farklı bir uygulama değil. Şu anda bile 5. sınıftan itibaren alan öğretmenleri  çocuklarımızın derslerine girmeye başlıyorlardı ve bazı dersleri seçmelerine de biz izin veriyorduk. Yani, aşağı yukarı tam rakamları hatırlayamıyorum ama, 25 ders mesela zorunlu olarak alıyorsa haftada, 5 saat kadar da seçimlik ders alabiliyordu çocuklarımız 4 saat veya 5 saat gibi. Bu açıdan bakıldığında 4+4 olmasının tercih edilme sebeplerinden birisi bu zaten. Şu anda biz eğitim sistemimizle müfredatımızı ilköğretim birinci kademe diyorduk ve 4 yıllık bir eğitim yapıyorduk, ilköğretim ikinci kademe diyorduk ve 4 yıllık bir eğitim yapıyorduk. Ve şimdi birinci kademeye ilkokul diyeceğiz, ikinci kademeye ortaokul diyeceğiz, çok fazla bir şey değiştirmemiz gerekmiyor.

SUNUCU- Aslında fiiliyatta uygulanıyordu, yani 5+3 olarak uygulanıyordu, şimdi 4+4 olarak uygulanacak öyle mi?

SUNUCU- Yani yeni öğretmen atamaları mı yapacaksınız, nasıl olacak, yeni öğretmen alımı mı olacak?

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER- Yeri geldikçe yapacağız, zamanı geldikçe yapacağız tabi. Zaten ihtiyacımız vardı ve yapıyorduk.

SUNUCU- Ne kadarlık bir ihtiyaç var şu anda öğretmene, ne kadar bir sayı olarak var mı? Mutlaka farklı branştır ama tabi hepsi.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER- Bizim şöyle varsayarsak, şimdi ben değişik varsayımlarla değişik rakamlar söylüyorum, bunlar da bazen kamuoyunda yanlış anlaşılabiliyor. Mesela bizim bu seneki okullaşma oranları içerisinde baktığımızda, eğitim sistemini aksatmadan götürebilmek için yılbaşında 55 bin ücretli öğretmene ihtiyaç duyduk. Bu şu demektir: Bugünkü okullaşma oranlarında ve bugünkü şartlarda ben yaklaşık 40 bin civarında öğretmen ataması yaparsam eğitim sisteminde aksama olmaksızın işimi, eğitimimi yapabilirim anlamına geliyor. Ama benim bir de öngördüğüm idealim var, o nedir? Okul öncesi eğitimde yüzde 100 okullaşma oranı, ilköğretimde yüzde 100 okullaşma oranı ve nihayete lise çağında da yüzde 90’ın üzerinde bir okullaşma oranı. Bunu sağlayabilmek için benim yaklaşık 126 bin civarında öğretmene ihtiyacım vardı. Bu açıdan bakıldığında bugün mevcut hedeflerimi  gerçekleştirirsem 126 bin. Ama 12 yıllık zorunlu eğitim ortaya çıktığında 150 bin, hadi bilemediniz 160 bin, hadi bilemediniz 170 bin öğretmene ihtiyacımız olacak.

SUNUCU- Şimdi müsaade ederseniz tam buradan bir öğrenci üzerinden örnekleyelim. 4+4+4 sistemine göre 72 ayını doldurdu bir çocuk ve okula başladı, yeni sisteme göre başladı. Şimdi bu çocuğun hayatı nasıl devam edecek, bize onu anlatır mısınız?

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER- 4 yıl boyunca ilkokulda okuyacak. İlkokulda okuduktan sonra ya aynı binada ilkokulun devamı olan ortaokula devam etmeye ve beşinci sınıfı oradan almaya başlayacak veya bağımsız ortaokullar varsa o ortaokullarda alabilecek veya güzel sanatlar lisesinin öncesinde, imam hatip okulunun öncesindeki ortaokullara gitmek istiyorsa kendi isteğiyle onlara gidebilecek. Yani, biz ilk dörtten sonra çocuğumuza üç tane alternatif sunuyoruz.

SUNUCU- Birincisi…

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER- Birincisi bağımsız bir ortaokul.

SUNUCU- Ayrı, sadece dört yıllık bir ortaokul, öyle mi?

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER- Dört yıllık bir ortaokul. İkincisi…

SUNUCU- Bu bir meslek lisesi değil, imam hatip lisesi değil, hiçbiri değil, sadece ortaokul.


MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER- Sadece ortaokul.

SUNUCU- Aynı binada mı, değil mi?

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER- Ayrı bir binada. Bir kere ilkokulu, ortaokulu ve liseyi biz ayrı ayrı binalarda hayal ediyoruz şimdi.

SUNUCU- Dördüncü sınıfı bitiren çocuk ortaokula geçtiğinde aynı binada okumayacak.

TÜRK EĞİTİM-SEN'İN YORUMU

Bu iki röportajı okuyan veya izleyen eğitim öğretimden anlayan pek çok kişi Bakan Ömer Dinçer’in kafasının çok karışık olduğunu anlayacaktır. Kanal 24’de yaptığı röportajda sınıf öğretmenlerinin 5. Sınıfta da öğrencileri okutmaya devam edeceğini söyleyen Bakan Dinçer, bu konuda gösterilen tepkileri yumuşatmaya çalışmaktadır. Bilhassa, Türk Eğitim-Sen olarak oluşturduğumuz tepkiler,50 bin sınıf öğretmeninin norm kadro fazlası olacağına dair açıklamalarımız, Ömer Dinçer’i böyle bir açıklama yapmaya mecbur bırakmıştır.

Ömer Dinçer’in Kanal 24 televizyonunda yaptığı bu açıklama bizleri tatmin etmemiştir. Gerçi, bazı toy sendikacılar, köşe yazılarında Bakan’ın bu açıklamalarına balıklama atlayarak, Türk Eğitim-Sen’i yanlış bir algı oluşturmakla suçlasa da, bu toy sendikacıya tavsiyemiz şudur, Atalar, el atına binen tez iner, demiştir. Biz de bu toy sendikacıya, Ömer Dinçer’in atına binen de tez iner, diyoruz. Henüz olgunluk kazanmamış, Bakan’ın ayaküstü yaptığı açıklamalara dayanarak, kimse öğretmenleri yanlış kanaatlere sürüklememelidir. Sendikacılık odur ki, üyelerinin özlük haklarına yönelik, her olumsuz gelişmeye engel olmak, gerekli tepkileri oluşturarak, muhataplarına geri adım attırmaktır. Kaldı ki, Ömer Dinçer’in Samanyolu Haber’de yapmış olduğu açıklamalar kendi içinde tezatlarla doludur. Ömer Dinçer gibi acemi bir Bakanın yaptığı her açıklamaya dikkatle yaklaşılmalıdır.

Acemi Bakan diyoruz çünki, yaptığı röportajda,"Ama 12 yıllık zorunlu eğitim ortaya çıktığında 150 bin, hadi bilemediniz 160 bin, hadi bilemediniz 170 bin öğretmene ihtiyacımız olacak." diyerek, doğacak öğretmen itiyacını bile öngöremeyen bir Milli Eğitim Bakanını nasıl tanımlayabiliriz. Bu üslup size, Yalan Dünya dizisindeki karadenizli ustayı hatırlatmıyor mu?Şu iş garanti, en kötü ihtimalle şu, hadi bilemedin şu diyen, kararsız  Karadenizli ustayı...Bu Bakana, dense dense, acemi bakan denir.

Haberi incelediğinizde Ömer Dinçer’in kafasının çok karışık olduğunu anlıyorsunuz. Üç ayrı orta okul alternatifinden bahseden Ömer Dinçer, 5. Sınıflara alan dersi öğretmenlerinin de girdiğini söyleyerek, bu sınıflara branş öğretmenlerinin gireceğini ima etmektedir. Üç ayrı alternatif olarak sunulan orta okulların . sınıflarının programlarının ayrı olup olmayacağı da şu an için muammadır. Pek çok sorunun cevabının Ömer Dinçer tarafından da bilinmediği çok belli olmaktadır. 5. Sınıflara branş öğretmeni girmesi halinde, sınıf öğretmenlerine verilen idari görev uygulamasının devam etmesi bu yeni sistemde mümkün görünmemektedir. Bu dahi sınıf öğretmenleri açısından başlı başına büyük bir problemdir.

Bu iki röportajdan anlamamız gereken, sınıf öğretmenlerini rahatlatacak bir açıklama olmadığıdır.4+4+4 sisteminin uygulanması halinde öğretmen dengesizliği oluşacağı ortadadır. İlkolul ve orta okul binalarının zaman içinde ayrılacağı, Bakan’ın hayali olduğu da açıktır. Her okulun norm kadrolarının ayrı ayrı belirleneceği dikkate alındığında, sınıf öğretmeni normunun ilk dört yıla göre belirlenmesi kaçınılmazdır.

Liselerimizde de öğretmen dengesizliği oluşabilecek bir sistemle karşı karşıya olduğumuzun bilinmesi gerekmektedir. Bugün, okuma yaşını doldurmuş veya örgün eğitimde okuma hakkını kullanmış öğrencilere verilen açık lise hakkı, artık, yeni sistemde alternatif lise haline gelmektedir. Yani, ikinci kademe eğitimini tamamlamış olan öğrenciler yüz yüze eğitim yerine açık  liselere kaydolarak lise öğrenimlerini tamamlayabilecekleridir.

Açık liselerin öğrencilere bir yeni alternatif olarak sunulması halinde, yüz binlerce ailenin ekonomik, sosyal sebeplerle açık öğrenimi tercih edeceklerini tahmin etmek zor değildir. Kızım evde otursun, oğlum bakkalda, tarlada bana yardım etsin diyecek yüzbinlerce aile olacağı tahmin edilebilir. Bu yeni durum şuanda liselerde yüzde 69 olan yüz yüze eğitim okullaşma oranını düşürebilecektir. Yüz yüze eğitim okullaşma oranın düşmesi liselerde ders yükünün azalması anlamına gelecektir. Ders yükünün azalması ise öğretmen norm sayılarının azalması anlamına gelmektedir.

Bu sebeple, öğrencilerimizin yüz yüze eğitimden uzak tutulmasının, hem öğrencilerin eğitim öğretimi, hem öğretmen dengesizliği oluşturması sebebiyle  yanlış olacağını söylüyoruz. Eğitim öğretimde esas olan, yüz yüze eğitim öğretimdir. Kaldı ki, açık öğretim liselerinin dershane ihtiyacın da tetikleyeceği her aklı başında kişi tarafından tahmin edilebilir. Lise çağına gelmiş öğrencilerimizi yüz yüze eğitimden mahrum bırakmak, aynı zamanda öğretmenin eğitim öğretimdeki rolünü yok saymak, önemsiz görmektir. Açık liselerde öğrencilerimizin, ne eğitim ne de öğretim hedeflerimizden nasibini alamayacakları her aklı selim insanın görebileceği bir durumdur. Çağ nüfusunu, bir kısım zorunluluklar dışında yüz yüze eğitimden mahrum bırakma ülke geleceğine yapılacak büyük bir ihanet olacaktır.

Bütün bu sebeplerle Türk Eğitim-Sen olarak, sorumlu sendikacılık anlayışımız gereği Hükümeti bir kez daha uyarıyoruz; Bu sevdadan vazgeçiniz, hem öğrencilerimizin hem de ülkemizin geleceğini bir bilinmezliğe,  bir maceraya sürüklemeyeniz. Kesintili eğitim olmalıdır ama bu sistem 1+5+3+4 şeklinde dizayn edilmeli ve öğrencilerimizin tamamı için yüz yüze eğitim mecburiyeti getirilmelidir. Okul öncesi eğitim mutlaka zorunlu eğitim içerisinde bulunmalıdır.

TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.