'Dünya 5 üyeye teslim olacak olursa yandık'

'Dünya 5 üyeye teslim olacak olursa yandık'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer dünya, BM Güvenlik Konseyi'nin bu 5 üyesine teslim olacak olursa yandık." dedi

SARAYBOSNA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi tarafından kendisine tevdi edilen fahri doktora için gerçekleştirilen törene katıldı.

Erdoğan, 3 yıllık hasretin ardından tekrar Saraybosna'da olmaktan memnuniyet duyduğunu belirterek, Uluslararası Saray Bosna Üniversitesine kendisine tevdi ettiği fahri doktora unvanı için teşekkür etti.

Bu anlamlı unvanı hayatı boyunca gurur ve iftiharla taşıyacağını dile getiren Erdoğan, İslam aleminin ramazan-ı şerifini tebrik etti.

İslam ümmetini barış, huzur ve selametle idrak edecek ramazanlara kavuştursun diye dua ettiğini belirten Erdoğan, "Hamdolsun bugün Saraybosna'da ramazanın bereketine, ruhuna ve manasına uygun bir gün yaşadık ve yaşıyoruz." ifadesini kullandı.

"Ülkemizin Balkanlar'daki varlığını sorgulamaya yelteniyorlar"

Bosna Hersek Devlet Konseyi Başkanı Bakir İzetbegoviç ile ikili ve heyetler arası görüşmelerde bulunduklarını dile getiren Erdoğan, Bosna Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdic ve Bakanlar Konseyi bakanları ile iki ülke arasındaki iş birliği projelerini ele aldıklarını söyledi.

Ekonomiden eğitime, turizmden kültüre bütün başlıklar altında değerlendirmeleri gerçekleştirdiklerini kaydeden Erdoğan, iki ülke arasındaki ilişkilerin mükemmel düzeyde ilerlediğini, bu münasebetleri çok daha ileriye taşıyacaklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Elbette birileri, Türkiye'nin Balkan ülkeleriyle iş birliğinin bu derece güçlü, yakın olmasından rahatsızlık duyuyorlar. Kendi geçmişlerine, kendi münasebetlerinin derinliğine bakmadan ülkemizin Balkanlar'daki varlığını sorgulamaya yelteniyorlar. Türkiye, aynı zamanda bir Balkan ülkesidir. Bizim bu topraklarda yüzlerce yıllık tarihimiz, en ücra köşelerine kadar serpilmiş eserlerimiz var. Burada evladı fatihanlar yatıyor. Az önce bilge insan Aliya'nın kabrini ziyaret ederken kabristanın yanı başındaki kabristanda da Osmanlı şehitliğini gördük.

"Türkiye’yi Balkanlar'da adeta hasım bir güç gibi göstermeye çalışıyorlar"
Erdoğan, Türkiye'de Bosna Hersek'tekinden daha fazla Boşnak, Arnavutluk nüfusundan daha fazla Arnavut bulunduğunu söyledi.

"Türkiye’nin hemen her şehrinde, Balkanlar'dan, Kafkaslar’dan, Türkistan coğrafyasından kardeşlerimiz yaşıyor." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti:

"Hal böyleyken Balkanlarla sınırı dahi olmayan ülkeler, Türkiye’yi Balkanlar'da adeta hasım bir güç gibi göstermeye çalışıyorlar. Tabii biz bunların asıl karın ağrısını çok iyi biliyoruz. Türkiye’nin Balkanlar’da barış ve istikrarı koruma çabalarının bunların planlarına, projelerine ket vurduğunun farkındayız. Bunlar Balkanlar’ı kendi nüfuz alanları olarak görüyor. Biz ise bu coğrafyanın kalıcı istikrara kavuşmasını, gerilimle değil, daima huzurla, istikrarla anılmasını istiyoruz. İnşallah bundan sonra da mücadelemizi aynı şekilde sürdüreceğiz."

Boşnaklarla beraber, Sırpları, Hırvatları, Arnavutları ve Makedonları da kucaklamaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, son dönemde bu doğrultuda çok önemli adımlar attıklarını söyledi.

Erdoğan, gelecekte farklılıklardan güç alarak yükselen bir Balkan ruhunu hep birlikte inşa edeceklerine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Son birkaç yıldır yaşadıklarımız bize Türkiye’nin dış politikada kendine belirlediği misyonun ne kadar doğru ve aynı zamanda ne kadar da zor olduğunu göstermiştir. Gerilim yerine iş birliğini, kavga yerine dayanışmayı, sömürü yerine paylaşmayı, zulüm yerine adaleti savunmak, bu ülkelerin idamesi için samimiyetle mücadele etmek gerçekten çok zahmetli bir çabadır. Aslında lafa gelince hemen herkes bu kavramları diline doluyor. Bugün bölgemizin ve dünyanın farklı köşelerinde adaletin, barışın, demokrasinin, ekonomik kalkınmanın, iş birliği çabalarının altını oyanlar, bu kavramları kullanmadan tek bir cümle dahi kurmayanlardır.

Her fırsatta demokrasi havarisi kesilen, herkese insan hakları karnesi düzenleyen bu ülkelerin tek meselesi kendi çıkarlarıdır. Bunların çıkarları uğruna vazgeçmeyecekleri değer, çiğnemeyecekleri ilke yoktur. Menfaatlerini korumak için Balkanlar dahil dünyanın pek çok bölgesinde katliamlara nasıl ses çıkarmadıklarını hepimiz biliyoruz.

Kimisi ağır, 2 bin 700 Filistinli sivilin yaralanmasını basit birkaç kınama cümlesiyle savuşturulmaya çalışıldığına dikkati çeken Erdoğan, "Kendilerine dedim ki 'Bunları bize verin, biz bunların tedavisini yaptıralım.' Vermediler. Veremeyiz dediler. Kim bunlar? Mısır. Kim bunlar? İsrail. Kim? Amerika. Hani bunların İnsan Hakları Beyannamesi'ne saygıları vardı. Hani İnsan Hakları Beyannamesi'ne her zaman harfi harfine uyma sözleri vardı. Yok, inanmayın bunlara. Asla bunların böyle bir derdi yok." diye konuştu.

"BMGK'nin 5 üyesine dünya teslim olacak olursa yandık"
Onun için "Dünya 5'ten büyüktür" dediğini hatırlatan Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bu beş üyesine dünya teslim olacak olursa yandık. Beş değil bir ülke 'evet' derse tamam, 'hayır' derse yok. Böyle bir şey olur mu? Artık dünya İkinci Dünya Savaşı şartlarını yaşamıyor. Onlar artık geride kaldı. Şimdi yeni bir dünya var. Yeni bir dünya kuruluyor. Dolayısıyla bu yeni dünyayı 196 tane Birleşmiş Milletler Genel Kurulu üyesi yeniden inşa etmek durumundadır. Bunu da görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"13 Aralık Kudüs ile ilgili attığımız bir adım vardı. Olayı ne yaptık? Birleşmiş Milletlere getirdik ve Birleşmiş Milletlerde hemen süratle bir oylamaya gidildi." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yapılan oylama neticesinde 128 ülke, Amerika'nın da içinde olduğu 9 ülkeye ne dedi? 'Hayır, reddediyoruz' dediler ve 129 ülke Amerika'yı ve yandaşlarını tanıyan, ki isimlerini ben hiç bunların bilmem, duymadığım, bilmediğim. Bunlara ülke demek mümkün değil, olsa olsa kasabadır. Bir Amerika'nın adını biliyoruz, bir İsrail'in adını biliyoruz. O da çok zulmettiği için. Başını kuma gömen deve kuşu misali İsrail'in şiddet politikalarına karşı gözlerini kapattıklarında sanki bunların hiç yaşanmadığını varsayıyorlar. Kendi konforlu dünyalarını güvende tutarak bu süreci idare edebileceklerine inanıyorlar. Oysa hakikati görmezden gelmek mümkün değildir. Bugün siz kabul etmeseniz de Filistinliler kurşunların hedefi olmaya, çocuklarını kaybetmiş annelerin, annelerini kaybetmiş çocukların feryatları yükselmeye devam ediyor. Siz sırtınızı dönseniz de bugün dünyada milyonlarca insan açlık ve kıtlığın pençesinde hayatta kalma mücadelesi veriyor. Sürekli sırtı sıvazlanan zalimler, dünyayı hepimiz için yaşanılmaz hale getiriyor. Onun için diyoruz ki, zalimler için yaşasın cehennem."

"Mesele karanlığı delecek bir umut ışığı yakabilmektir"
Bu adaletsizliklerin, bu zulümlerin hepsi şu an dünyanın farklı köşelerinde yaşandığını ifade eden Erdoğan, "Bize düşen, beise düşmek, dağılmak, kendi kabuğumuza çekilmek yerine, hak ve adaletin tecellisi için cesaretle mücadele etmektir. Karanlığa kızmanın hiç kimseye bir faydası yoktur, olmayacaktır. Mesele karanlığı delecek bir umut ışığı yakabilmektir." dedi.

Bunun için bakılacak yerin güç sahiplerinin cüsseleri değil, kendi yüreklerindeki inanç olması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Kibir abidelerinin tehditlerine boyun eğerek, coğrafyamızı kana bulayan şiddet sarmalına sessiz kalarak, geleceğimize umutla bakamayız. Hazreti Ali Efendimiz, 'Haksızlık önünde eğilmeyiniz. O zaman hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz' buyuruyor." diye konuştu.

"Tüm imkanları kullanarak çözüm için çalışıyoruz"
Hangi inançtan, hangi dinden olursa olsun vicdan ve şahsiyet sahibi insanlar bırakın haksızlık karşısında boyun eğmeyi tam tersine seslerini yükseltmesi, tepkilerini net bir şekilde ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye olarak biz son 16 yıldır işte bunu yapmaya çalışıyoruz. Coğrafyamızı etkileyen hadiseleri tribünden seyretmek yerine elimizdeki tüm imkanları kullanarak çözüm için çalışıyoruz. Neme lazımcılığı sahte konforuna tenezzül etmeden aktif ve girişimci bir dış politika takip ediyoruz." açıklamasını yaptı.

Erdoğan, İstanbul'da geçen hafta gerçekleşen Olağanüstü İslam Zirvesi'nin bu çabanın örneklerinden biri olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:

"Bu zirveyi, Amerikan yönetiminin hukuk dışı kararından ve İsrail katliamlarından sadece 72 saat sonra liderler düzeyinde düzenledik. Böylece zulüm karşısında tepkimizi gösterdik. Hem de Kudüs başta olmak üzere kutsallarımıza sahip çıkma konusunda güçlü bir irade sergiledik."

"Filistinlilerin kanını dökenlerin canını acıtacak karar aldık"
İslam İşbirliği Teşkilatı olarak ekonomik, diplomatik, ticari ve siyasi alanda Filistinlilerin kanını dökenlerin özellikle canını acıtacak birçok karar aldıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Müslümanların ilk kıblesi, üç semavi dinin mukaddes yeri Kudüs'tür. İsrail tarafından işgal edilmesine fırsat vermeyeceğimizi bir kez daha ilan ettik. Gerek 13 Aralık'ta gerekse 18 Mayıs'ta yapılan Kudüs konulu olağanüstü zirveler İslam dünyasının bu konudaki kararlılığının iradesidir. Bu zirveler aynı zamanda İslam dünyasının üzerine serpilmiş ölü toprağını yavaş yavaş üzerinden atmaya başladığının da işaretleridir. Bunu geleceğimiz adına atılmış son derece ümitvar bir adım olarak görüyorum. Benzer bir dayanışmayı Suriye'den Irak'a, İslam düşmanlığından kültürel ırkçılığa kadar diğer sorunlarımız konusunda da göstereceğimize inanıyorum. Nitelikli, iyi yetişmiş, değerlerini özümsemiş, ufku açık, vizyonu geniş bir insan kaynağına sahip olmadan bu çabalarımızın çoğu akim kalmaya mahkumdur. Ülkemiz, milletimiz ve işte bugün Bosna Hersek'te olduğu gibi kardeşlerimiz için müreffeh bir gelecek inşa etmek konusunda biz gençlerimize güveniyoruz."

Bu anlayışla genç kuşakların eğitim öğretimine çok büyük hassasiyet gösterdiklerini ifade eden Recep Tayyip Erdoğan, "Sadece kendi evlatlarımızın değil dünyanın farklı köşelerindeki dostlarımızın gençlerinin de hedeflerimize uygun şekilde yetiştirilmeleri için çaba harcıyoruz. Bakınız bugün Türkiye burslarıyla dünyanın 160 ülkesinden 17 bin öğrenci ülkemizde lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde eğitim öğretim görüyor. Bunun yanında dünyanın her yerinden 115 bin öğrenci kendi imkanlarıyla Türk üniversitelerinde eğitim alıyor. Şimdiye kadar Türkiye bursları kapsamında 860 bin öğrencimiz mezun olarak Bosna Hersek'e döndüler ve ülkelerine hizmet etmeye başladılar." diye konuştu.

Bosna Hersek'te Saraybosna, Mostar, Tuzla ve Zenica'daki üniversitelerde Türkoloji bölümlerinin faaliyet gösterdiğine işaret eden Erdoğan, bu bölümlerde 500'e yakın öğrencinin eğitim aldığını söyledi.

Türkiye'yi, Türkçeyi, Türk kültürünü ve sanatını Bosna Herseklilere tanıtan Yunus Emre Enstitüsünün Mostar ve Fojnica'da şubelerinin bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, enstitünün Bosna Hersek'teki sertifikalı kurslarına yaklaşık 6 bin öğrencinin katıldığı bilgisini verdi.

Yunus Emre Enstitüsünün "Tercihim Türkçe Projesi" kapsamında Bosna Hersek'te seçmeli yabancı dil olarak Türkçe eğitimi vermeye başladığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2011-2012 eğitim-öğretim yılında 43 okulda yaklaşık bin öğrenciyle başlayan projede bu yıl 150 okulda 8 bin 243 öğrenciye ulaşıldı." bilgisini paylaştı.

Bu çalışmaları devletin kurumları yanında sivil toplum kuruluşlarının, vakıf ve derneklerin desteğiyle yürüttüklerini dile getiren Erdoğan, "Bug​ün çatısı altında bulunmaktan büyük onur duyduğum Uluslararası Saraybosna Üniversitesi, bu vizyonunuzun en güzel meyvelerinden biridir." ifadelerini kullandı.

"Bunların Türklükle falan alakası yok"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Saraybosna Üniversitesinde olmak üzere çeşitli şehirlerde bin 500’ün üzerinde Türk öğrencinin öğrenim gördüğünü söyledi.

"Uluslararası Saraybosna Üniversitesinin kurucusu olan SEDEF Vakfı, Bosna Hersek’te ayrıca bir ilköğretim ve bir ortaöğretim okuluyla da gençlerimize hizmet sunuyor." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ayrıca, Türkiye Maarif Vakfı da Bosna Hersek’teki kuruluş sürecini hamdolsun tamamladı. Vakfımız Bosna Hersekli öğrencilere eğitim desteği vermek için kısa sürede harekete geçecektir. Bu kurumlarımızın Bosna Hersek’teki eğitim seferberliğini FETÖ ile mücadele bakımından da kritik önemde görüyoruz. Malumunuz olduğu üzere ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde teşebbüs edilen hain darbe girişimiyle, uzun süredir mücadele ettiğimiz FETÖ’nün kirli yüzü açıkça ortaya çıkmış, haklılığımız ispatlanmıştır. Darbe girişimi esnasında pek çok ülke sessiz kalırken Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç'in şahsında Bosna Hersek’in göstermiş olduğu kararlı ve samimi dayanışmayı asla unutmayacağım.

Sayın Bakir İzzetbegoviç’in de ifade ettiği gibi FETÖ, toplumun her alanına kollarını dolamış bir ahtapot olarak varlığını sürdürmeye çalışıyor. Bu alanların başında ise eğitim geliyor. FETÖ’nün Bosna Hersek’teki eğitim kurumlarını farklı isimler altında sürdürmeye çalıştığını ve çeşitli ülkelerin himayesine sığınma gayreti içinde olduğunu görüyoruz. Bu okulların ileride Bosna Hersek’e zarar vermemesi için, Bosna Hersekli kardeşlerimizden FETÖ’nün okullarını kapatmalarını isterken, Bosna Hersekli öğrencilere de alternatifler sunmayı görev addediyoruz. İşte, hemen yanı başınızda, malum okulları vardı, e şimdi ne oldu? İngiliz bayrağını çektiler, bunlar bu kadar Türk. Bunların Türklükle falan alakası yok. Bunlar başka bir millet."

Hem Türkiye Maarif Vakfı hem de SEDEF Vakfının açtıkları ve açacakları eğitim yuvalarıyla bu ihtiyaçları gidereceğini anlatan Erdoğan, Türkiye ile Bosna Hersek arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin parlak bir gelecek vadettiğini söyledi.

"Genç, dinamik bir parlamento hazırlayalım istiyoruz"
Bu gelişmenin her iki ülkenin dilini bilen ve hayatın her sahasında faaliyet gösteren gençlere duyulan ihtiyacı giderek artırdığını dile getiren Erdoğan, toplumların birbirine giderek daha yakınlaştığı, bilginin, bilişimin ve teknolojinin öneminin katlanarak arttığı bir dönemde yaşandığını söyledi.

Bosna Hersek'te eğitim öğretim gören gençlere tavsiyesinin "çok merak etmek, çok araştırmak, en az iki yabancı dili rahatça konuşabilmek, kendilerini en iyi şekilde yetiştirmek" olduğunu dile getiren Erdoğan, "Artık parlamento size açıldı ve parlamentodan rahatlıkla gelip orada bir milletvekili olma şansını yakalayabilirsiniz." dedi.

Seçilme yaşını 18'e indirdiklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Genç, dinamik bir parlamento hazırlayalım istiyoruz. Okuldaki eğitimle yetinmeyin. Ülkenizin ve insanlığın tarihini, dünyada olup biten hadiseleri öğrenmek için ayrıca gayret sarf etmelisiniz. Çalışmaktan yılmamak, öğrenmekten usanmamak, karşımızdakini anlamaya gayret etmek ve empati yapmak düsturumuz olmalıdır. Merhum Necip Fazıl’ın da dediği gibi 'Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım.'

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.