Eğitim Yönetiminde Yeni Dönem

Eğitim Yönetiminde Yeni Dönem

Eğitim yönetimi, eğitim sisteminin temeli ve belki de en zor parçasıdır.

Eğitim yönetimi, eğitim sisteminin temeli ve belki de en zor parçasıdır. Etkili ve toplumsal ihtiyaçlara cevap verebilecek eğitim yöneticileri konusunda tüm dünyada araştırmalar yapıldığı bilinmektedir. Bu nedenle modern yönetim anlayışını davranışa dönüştürebilen eğitim yöneticilerine duyulan ihtiyaç ortadadır. 

Okulların etkililiği ve başarısı, toplumun geleceğini doğrudan etkilemektedir. Okulların başarılı ve etkili olmalarında, okulların iyi yönetilmelerinin önemini azımsayamayız.

Eğitim kurumlarına yönetici seçimi için yapılan değerlendirme sınavları; sadece bilişsel düzeyi ölçmekte olup sadece sınavla eğitim kurumlarına yönetici seçmek doğru bir yaklaşım değildir. Okullara Müdür, Müdür Başyardımcısı ve Müdür Yardımcısı atamalarında yazılı sınav yapılması birçok yöntem arasından seçilecek sadece bir eleme yöntemidir. Bu bir zorunluluk değildir. Okul yöneticilerini seçebilmek için böylesi bir eleme sınavının yapılması da doğru bir yaklaşım değildir. Yönetici seçiminde konulacak olan her bir kriter Milli Eğitim Bakanlığının ve İl Milli Eğitim Müdürlerinin elini kısıtlayacaktır. Yapılacak en güzel şey hiçbir sınırlamaya ve kısıtlamaya gerek olmaksızın Milli Eğitim Bakanlığı bu işi yapabileceğine inandığı kişileri İl Milli Eğitim Müdürü olarak atayabilmelidir. Aynı şekilde İl Milli Eğitim Müdürleri de hiçbir kritere bağlı kalmaksızın Milli Eğitim Müdürlerinin başkanlığında kurulacak mülakat komisyonu ile çalışmak istediği Okul Müdürlerini kendisi seçme özgürlüğüne sahip olabilmeli hatta performansından memnun olmadığı Okul Müdürünü istediği zaman görevden alabilmelidir. Okul Müdürleri de çalışacakları Müdür Başyardımcısı ve Müdür Yardımcısını kendisi seçebilmelidir. Konulan her kriter idarenin elini kısıtlayacaktır. 

Her ne kadar tüm dünyada modern yönetime doğru değişim ve reform rüzgârları esse de, bazı toplumlar yeni yükselen değerlere şüphe ile bakmaya devam etmekte ve statükonun hâkimiyetinden kendilerini kurtaramamaktadırlar. Ülkemizde ise devlet, her alana el atmaya çalışan ancak hiç birinde tam etkili olamayan bir görünüm sergilemektedir. 

Bu bir yönetim teorisidir. Ciddi, kararlı, cesur adımlara ve adamlara ihtiyaç vardır.

Bu türdeki yönetim anlayış ve yaklaşımları yeni değildir. Modern yönetim anlayışının kamu yönetimine yansıması, kamu yönetimini girdilerden çok sonuçlar üzerinde yoğunlaştırmaktadır. Bu amaçla performans ölçümlerine dönük sistemler kurulmalı ve objektif ölçümleri sağlayacak göstergeler kullanılmalıdır. Verimlilik göz önünde bulundurularak, verimliliği artırmaya yönelik çalışmalar yapılmalı, kurum ve kuruluşlar modern anlayışa göre yönetilmeye çalışılmalıdır. 

Bu süreçte yöneticilerden ne beklendiği açıkça ortaya konulmalı ve sonuçtan sorumlu tutulacakları işin başında ilan edilmelidir. Yöneticilere sorumlulukla beraber yetki de verilmelidir. Bu durumda girdilerden çok çıktılara, süreçlerden çok sonuçlara odaklanılmalıdır.
Siyaset yönetimden başarı bekliyorsa yönetimde sözleşme sistemini devreye sokmalı ve sistemin işleyişini takip etmelidir. Artık yöneticiler yalnızca kurallara ve prosedürlere uygun davranmakla sorumluluklarının gereğini yerine getirmiş sayılamazlar. Yaptıkları işin sonuçlarından da sorumlu tutulacaklarını bilmeli ve ona göre çalışmalıdırlar.

Kamu yönetiminde reformun personel sistemine yansıması olarak değerlendirilen, kadrolu yöneticilik yerine, sözleşmeli yönetici uygulaması dünyada birçok ülke uygulanan bir sistemdir. Her ne kadar üst makama yükselme açısından çalışanların motivasyonunu bozan ve ömür boyu yöneticilik ilkesini ortadan kaldıran bir sistem olsa da, bu şekilde iş yapma kriterleri ön plâna çıkacak ve böylece personel yönetiminde kalite artacaktır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum