Eğitimde Reform Yapmanın Güçlükleri

Eğitimde Reform Yapmanın Güçlükleri

Eğitimde Reform Yapmanın Güçlükleri

“MEB de ki reformun amacı çalışanların şurada burada nasıl çalışacağı değildir. Sistemin çağdaş ve ihtiyaçları karşılayacak yapıya kavuşturulmasıdır.”

Aslında reform yapmak başlı başına güç bir iştir. En kolayı ise eski köye yeni adet getirmeden idare etmektir. MEB zor olanı seçti. Hâlbuki idare-i maslahat politikası uygulasa yapılan eleştirilerin hiçbirine maruz kalmazdı. Buna rağmen Bakanlık kısmi bir değişiklik yerine reform denecek değişime imza attı. Aslında reformların ihtiyaç olup olmadığı tartışılması gerekirken reformlardan çıkarları etkilenenlerden daha çok bahsediyoruz. Şimdi şu soruyu soralım; on iki yıllık kesintili zorunlu eğitime ihtiyaç var mı? Yok mu? Hiç bir eğitimci buna yok diyemez! Her Türk Vatandaşı ortalama 6 yıl okula gidiyor. İstatistikler öyle diyor! Bunu daha yukarılara çekmenin zamanı geldi de geçiyor. Kesintili değil de, kesintisiz 12 yıl zorunlu eğitim niçin olmadı diye itiraz etmemiz gerekirken, öğretmenlerin yer değiştirmeleri, gündemi daha fazla işgal etmektedir.

Sistem değişikliklerinde önemli olan değişikliğin amaca ulaşmasıdır. MEB de ki reformun amacı çalışanların şurada burada nasıl çalışacağı değildir. Sistemin çağdaş ve ihtiyaçları karşılayacak yapıya kavuşturulmasıdır. Ama biz sistemin çıktılarının nasıl olacağını değil de, reformun çalışanlara olumlu ya da olumsuz neler getirdiğini tartışıyoruz. Sistemin ana öğesi öğretmende olsa tartışılması gereken yapısal değişikliğin, Türkiye sistemine ne getireceği olmalıdır.

Mesela, okullarımızda çocuklarımıza 16 yıl İngilizce dersi veriyoruz. Ama üniversite mezunları bile İngilizce konuşamıyor. Bu bize özgü bir sorun! Dünyanın gelişmiş hiçbir Ülkesinde böyle bir durum mevzubahis değil. Çocuklarımız da mı kabahat, öğretmenlerimizde mi? Hiç birinde olmadığını da biliyoruz. Bu sorunun nedeni Müfredat!

Yine çocuklarımız uluslararası sınavlarda başarısız olmaktadırlar. Bu bizim kaderimiz olmamalıdır.

Şimdiye kadar seçmeli derslerin ne olduğunu bilmiyorduk?

Dershanelerden şikâyetçi değil miyiz? Sınav odaklı bir eğitim sistemimiz var diye bağırıyoruz. Böyle bir sistemden kurtulma ihtimali doğdu…

66 aylık çocukların okula başlaması hususunda da bazılarımız kıyameti koparıyor. Dünyanın gelişmiş Ülkelerine bir bakalım! Okula başlayan çocukların doğum ayları arasında bu kadar fark yok. Yani bir sınıfta en küçük öğrenci ile en büyük öğrenci arasında en fazla 6 ay fark var. Bizde bu ay farkı 18 aya kadar çıkıyordu. Şimdi bunlar düzeltildi. Okula başlamanın 6 ay geriye çekilmesine itiraz edenlere yalnızca şunu söyleyeceğim; bundan 10 yıl önceki dünya ile şimdi öğretimi etkileyen etkenler aynı mı? Öğrencilerin hazırbulunuşlukları değişti. Ellerini vicdanlarına koyup düşünsünler. Ben bu konuya eğitimcilerin olumsuz yaklaşmasına anlam veremiyorum.

Sonra çocuklarımız yeni sistemde Kuran-ı Kerim’i okumayı okullarda öğrenecek, şimdi bu uygulamalar kötü mü? Düşünün Rusya’da bile Din Dersi zorunlu hale geldi. Dinin bir zamanlar afyon olduğu bir Ülke, çocuklarımıza her şeyi öğretiyoruz ama ahlakı, dini öğretemiyoruz diye din dersini zorunlu hale getiriyor. Dünyada hal böyle iken, çocuklarımız lise mezunu imamlardan camilerde yüce kitabımızı okumasını niçin öğrensinler? Bu ve benzer sorunlarımız yeni eğitim sistemi ile çözüldü.

Yalnızca zorunlu eğitimin süresi yükseltilmedi. Müfredatlarda sil baştan düzenleniyor. Eğitim öğretim ortamları da geçmişe göre daha iyi durumda! Fatih projesi ile tüm sınıflar akıllı tahtalar ile donatılacak. Benim gibi eski öğretmenler, ceplerinde tebeşir taşıdığı günleri unutmasınlar! Bu gün sınıf ortamları geçmişe oranla iyi, yarın daha iyi olacak. Bunun işaretlerini görüyoruz. Öğrencilere tablet dağıtımı yapılacak. Dün daktiloyu bulamayan okullar, adeta bilgisayar çöplüğüne döndü! Okulda memurlar çift çekirdekli bilgisayar talep ediyor.

Böylesine büyük reformun yaşandığı MEB’de uygulamalardan rahatsız olanlarda var. MEB’de reform demek, daha fazla efor, farklı bir performans demektir. MEB’de ki reforma ideolojik olarak karşı çıkanların yanında, değişimin getireceği yeni statülerden rahatsız olanlarda var. Aslında hiçbir eğitimci yapılan bu reformlara karşı çıkmamalıdır. Çocuklarımızın daha iyi yetişmesi için yapılanları desteklemeliyiz. Burada şu soruda aklımıza geliyor. Çalışanlara mı sordular diye… Yapılan radikal değişiklikler uygulayıcılara sorulmaz. Sorulmamalıdır da! Eğitim camiasında yukarıda saydığım değişiklikler tartışmaya açılsa idi, sonucun ne olacağını hepimiz biliyoruz.

Kısacası MEB de yapılan reform yerinde olmuştur. Hatta geç bile kaldığımızı düşünüyorum.

Davut ÇALIŞKAN

Ueyder Başkan Yardımcısı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum