Ertekin Engin'den MEB Yöneticilerine Suç Duyurusu

Ertekin Engin'den MEB Yöneticilerine Suç Duyurusu

Türk Eğitim-Sen Ankara 3 No'lu Şube Başkanı Ertekin Engin'den açıklama: Yönetici Atamadaki Görevi Kötüye Kullanma 1. Suç Duyurumuz Gerçekleşmiştir.

Türk Eğitim-Sen Ankara 3 No'lu Şube Başkanı Ertekin Engin'den açıklama: Yönetici Atamadaki Görevi Kötüye Kullanma 1. Suç Duyurumuz Gerçekleşmiştir.

Türk Eğitim Sendikası olarak Yönetici Atamadaki aymazlığı, vurdumduymazlığı, talimatla yapılan katliamı, vicdansızlığı Türk Milleti'nin vicdanı olan Türk Adaleti'ne teslim ettik. Mücadelemiz l adaletin tecelli edeceği güne kadar devam edecektir.Bu daha başlangıç....

ANKARA NÖBETÇİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

 

 

MÜŞTEKİ                            :......

VEKİLİ                                : Av. Dilek ATAK

Talatpaşa Bulvarı No:160 Kat:6  Cebeci Çankaya/ANKARA

SANIK                                  : 1- ..... İlçe Milli Eğitim Müdürü

  2- .... İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü

  3-.... İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü

SUÇ KONUSU                    :Görevi kötüye kullanma

SUÇ TARİHİ                       :Şubat 2015

AÇIKLAMALAR               : Okul ve Kurum Müdürlüğünde dört yıllık görev süresini dolduranlar, Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin ekinde yer alan “Görev Süreleri Uzatılacak Eğitim Kurumu Müdürleri Değerlendirme Formu” üzerinden değerlendirilmiştir. Ancak değerlendirmeler hukuk ve hakkaniyet anlayışı ile bağdaşmayan bir anlayışla yapılmış; tecrübeli, liyakat sahibi, çalışkan okul müdürlerinin görevinin son bulmasına neden olmuştur. Bu nedenle, ülke genelinde mağduriyet yaşamış olan okul ve kurum müdürleri; şahıslarına 75 altında puan verilmesi işleminin ve bu sebeple Müdür olarak görev yaptıkları okulda görev sürelerinin uzatılmaması işleminin yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali talebi ile konuyu yargıya taşımıştır. Müvekkil de bu değerlendirmeye tabi tutulmuş ve kendisine 75 altında puan verilerek görev süresi uzatılmamıştır. Bu durum yargıya taşınmıştır. Nitekim, Ankara 4. İdare Mahkemesinin 2014/1872 E. Sayılı ve 29.01.2015 tarihli kararı ile dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

Ancak yargı kararı yanlış uygulanarak; yürütmeyi durdurma kararına rağmen görev yaptığı kuruma iade edilmeden değerlendirmeye tabi tutulmuş ve değerlendirme yapılırken yargı kararlarının gerekçeleri yok sayılarak kendisine yeniden düşük puan takdiri yapılmıştır.

Yargı kararları yasal süresi içerisinde herhangi bir tereddüte mahal vermeyecek şekilde idarece uygulanmak zorundadır. Bu konuda idarenin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Yargı mercilerince verilen iptal kararları, iptal edilen işlemi hiç tesis edilmemiş gibi geriye iade etmekte ve hukuk aleminden silmektedir. Bu noktada yargı kararı uyarınca müvekkilin değerlendirmeye tabi tutulduğu okula iade edilmesi ve iade edilme işlemi sonrasında değerlendirmeye tabi tutulması, objektif şekilde uygulama yapılması gerekmekte iken; şüphelilerce yargı kararları eksik uygulanmıştır.

Açılan davada “…dava konusu değerlendirme işleminin nesnel, somut ölçme ve değerlendirme kriterlerine dayanmadığı ve söz konusu değerlendirmenin bu haliyle objektiflikten uzak, soyut ve dayanaksız olduğu anlaşıldığından..” gerekçesine yer verilmiştir. Ancak; yargı kararlarına rağmen müvekkile nesnel, somut ölçme, değerlendirme yapılmadan ve düşük puan vermenin gerekçeleri ortaya konulmadan değerlendirme yapılmıştır.

İdari Yargılama Usul Kanunun 28. Maddesinde “(Değişik: 4001 – 10.6.1994) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” İYUK 52. madde “(Değişik: 3622 – 5.4.1990) Temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olması, hâkim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz” denilmektedir.

Anayasanın “Mahkemelerin bağımsızlığı” başlıklı 138. maddesi; “….Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu  organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” şeklindedir.

İdari yargı kararlarının uygulanmaması, kesin hüküm ilkesine aykırılık teşkil eder. İdare kesin hükme uymak zorundadır. İptal kararlarının eksik uygulanması ve gereğince uygulanmaması ağır hizmet kusurunu oluşturur.

Yargı kararı şüpheliler tarafından kasten gereğince uygulanmamaktadır. Zira Anayasaya gereğince; yargı kararlarının uygulanmaması bir yana, geciktirilmesi bile yasaktır. Mahkeme kararlarının yerine getirilmesi, bir hukuk devletinde o kadar önemlidir ki, mahkeme kararının yerine getirilmemesi kanuna aykırı davranıştan daha ağır bir kusur kabul edilmektedir.

Yargı kararlarını yerine getirmeyen idare görevlilerinin bu eylemlerinin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu Danıştay İkinci Dairesinin 10.05.1966 gün ve E.1965/2884, K.1966/1203 sayılı kararı ile de kabul edilmiştir. Yargıtay ve Danıştay Kararlarında, suçun oluşması için Danıştay kararını yerine getirmeyen kamu görevlisinin ayrıca garaz, kin, husumet ve benzeri duyguların etkisi altında hareket etmesi aranmamaktadır. İdari yargı kararlarını kasten yerine getirmeyen kamu görevlileri, bu durumdan kişisel olarak sorumludurlar. Yargı kararlarını uygulamamak kişisel kusur sayıldığından, tazminat davası adli yargı mercilerinde açılacak ve haksız fiil kuralları uygulanacaktır. Yargı kararlarının uygulanmaması Türk Ceza Kanunu'na göre suç oluşturmaktadır.

İdari yargı kararlarının uygulanmaması veya gereği gibi uygulanmaması, Türk Ceza Kanunun Görevi kötüye kullanma başlıklı 257. maddesi “(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. / (2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.  / (3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” Hükmü uyarınca suç teşkil etmektedir.

Sanıklar, Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürü ve aynı kurumda şube müdürleri olarak görev yapmakta olup, yargı kararlarının gereği gibi uygulanmasından sorumludurlar. Sanıkların ilgili yasa hükmü kapsamında bulunan fiili nedeniyle cezalandırılması gerekmektedir.

 

HUKUKİ SEBEPLER        : TCK md 257 vs  ilgili mevzuat

HUKUKİ DELİLLER        : Ankara 4. İdare Mahkemesinin 2014/1872 E. Sayılı ve 29.01.2015 tarihli kararı, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 25.02.2015 tarih ve 2095324 sayılı yazısı vs yasal deliller

SONUÇ VE TALEP                       :Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve soruşturma sırasında elde edilecek sebeplerle şüpheliler hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak hakların kamu davası açılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

DAVACI VEKİLİ

Av. Dilek ATAK

 

EKLER: 1 )-Onanmış vekaletname örneği 2)-Deliller Bölümünde Sayılanlar

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.