Hata varsa, itiraz edin düzeltelim

Hata varsa, itiraz edin düzeltelim

Binali Yıldırım: Biz hata olmaması için gayret ediyoruz. Bu örgütün yapısı çok karışık, şeffaf değil. Eğer hata yapılmışşa itiraz edin düzeltelim dedik.

Başbakan Binali Yıldırım Habertürk ortak yayınında soruları cevapladı.

Musul'daki durum şuanda şehrin merkezinde DEAŞ unsurlarında temizlemek için yapılan operasyon devam ediyor. Şuanda henüz şehir merkezine gelinmediği için ciddi bir direniş söz konusu değil. Üç koldan operasyon ilerleyecek. Harekat planına göre şehrin Güneybatı tarafına açık bırakılıyor.

Bu arada DEAŞ dikkati çekmek için Musul üzerindeki baskıyı azaltmak için harekat yaptı ve buna karşılık verildi

Musul'daki operasyona ilişkin, "Koalisyon güçleri içerisinde hava ve kara unsurları var. Hava unsurları içerisinde Türkiye yer alacak. Bir hava harekatında ihtiyaç duyulduğunda bizim uçaklarımız da operasyona katılacak. Burada bir tereddüt yok, mutabakat sağlanmış durumda. Kara operasyonunda zaten şu anda Irak'ın resmi askerleri, polisi, güçleriyle Peşmergeler doğrudan yer alıyor. Ayrıca bizim Başika kampında eğittiğimiz Ninova Muhafızları var. Irak içerisinde diğer milis gruplar var. Dolayısıyla şu anda koalisyon güçlerinden doğrudan operasyonda yer alan başka ülke unsurları yok. ABD lojistik destek veriyor, arka planda Amerika da yer alıyor. Dolayısıyla kara harekatında şu anda bizim, aktif olarak operasyonların içerisinde yer almamızı gerektirecek bir durum söz konusu değildir." dedi.

CARTER'IN AÇIKLAMALARI

Koalisyon içeride kara ve hava unsurları içeride Türkiye var. Türkiye hava operasyonların katılacak. Kara operasyonlarında ise peşmergeler yer alıyor. Başika kampında eğitimiz Ninova askerleri yer alıyor. Amerika lojistik destek veriyor. ABD arka planda yer alıyor. ABD aktif olarak operasyonlarda yer almamızı gerektirecek bir durum söz konusu değil.

Bizim hassasiyetimiz şu Başika'daki askeri varlığımıza yönelik Bağdat ileri geri açıklama yapıyor. Bugüne kadar herhangi bir sorun olmadığı halde açıklamalar yapması bizi rahatsız ediyor.

İkinci önemli unsur Musul operasyonundan sonra demografik yapının değiştirileceği 2 milyona yakın mültecinin Türkiye'ye geleceği yönünde endişemiz var.

Buradan çıkacak mültecilerin Türkiye'ye doğru gelmesi demek 1 milyon mültecinin gelmesi demek.

Mezhep savaşı riski artma riski söz konusu.

Irak'tan gelecek her türlü terör ve mülteci akınına karşı Türkiye kayıtsız olamaz ve müdahale etmekte tereddüt göstermeyeceğiz. Ülkemizin başını ağrıtan PKK Irak'ta barınıyor. Irak bize laf edeceğine PKK'ya yataklık yapmamalı. Ülkesine sahip çıkmalı.

B VE C PLANLARI NELER?

*Gerek Irak Hükümeti gerek ABD bize milislerin şehrin içine girmeyeceği PKK'nın operasyona katılmayacağı yönünde taahhütleri var ama bu bizim tereddütlerimizi gidermiyor.

*Terör unsurlarının geçişini engellemek için her türlü önlemi almak zorundayız.

*ÖSO'ya destek veriyoruz. Amacımızı Hatay, Antep, Kilis sınırlarını korumaya çalışıyoruz.

*Türkiye'deki mültecilerin bir kısmı köylere yerleşti onlara yardım ediyoruz.

Başbakan Binali Yıldırım ortak yayında açıklamalar yapıyor.

*Musul'daki durum şuanda şehrin merkezinde DAEŞ unsurlarında temizlemek için yapılan operasyon devam ediyor. Şuanda henüz şehir merkezine gelinmediği için ciddi bir direniş söz konusu değil. Üç koldan operasyon ilerleyecek. Harekat planına göre şehrin Güneybatı tarafı açık bırakılıyor.

Irak'taki sınır bölgemizde mülteci geçişi çok zor onlara rıza gösteremeyiz çünkü terör unsurları da geçiş yapabiliyor.

MASA KONUSU

*Cumhurbaşkanımız birinci önceliğimizin her türlü terör örgütünün temizlenmesi, DEAŞ başta olmak üzere terör örgütlerinin bertaraf edilmesi olduğunu söyledi.

*Koalisyonda gerekli adımlar atılıyor. Daha sonra Suriye ve Irak'ta istikrarın sağlanması gerekiyor. Masa olma meselesi barış görüşmelerinde Türkiye'nin yer alacağı anlamına geliyor. Bu bölgede Türkiye'nin yer almadığı bir görüşme olması mümkün değil. Bu bölgeyle alakası olamayan masada yer alacak Türkiye yer almayacak böyle bir durum söz konusu olamaz.

*Türkiye'nin geleceği ve güvenliği için Türkiye'nin ağırlığı burada olacak.

Kendimiz kararımızı verdik ve yaptık benzer bir şekilde Irak'ta bunu yapacağız. Derdimiz oraların toprak bütünlüğünün bozulmamasıdır.

Biz bir yayılma politikası içinde değiliz. Bize acı çektiren sorunları çözmek için buradayız.

MEZHEP ÇATIŞMASI

Bağdat ve İran mezhep çatışmalarına karşı dikkatli olmalı. Bizi birleştiren mezhep değil yüce İslam'dır. Türkiye'de mezhep çatışması yok. Yeni Kerbelaların yaşanmasını istemiyoruz. İslam alemini birbirine kırdıran çatışmaları istemiyoruz.

Bizim Anadolu kültüründe mezhep farklılığı yok. İslam'da 'Ne olursan ol' anlayışı vardır. Mevlana'nın çağrısı çok açık.

İran ile sürekli görüşüyoruz özellikle PKK ile mücadele konusunda iş birliğimiz var. İran-Türkiye görüşmeleri devam ediyor. İran'ın Irak ile sınırı var bölge ülkeleri olarak aktif olmamız gerek, uzaktan gelen ülkelerin bu işi bırakmamalıyız.

"YPG-PYD, PKK AYNI KAYNAKTAN BESLENİYOR"

*YPG-PYD eşittir PKK. Bizim Suriye'de Irak'ta yaşanan Kürt ahalisi bizim kardeşimiz. Sanki biz PYD-YPG ile konuşunca Türkiye Kürtleri istemiyor diye bir algı oluşturuluyor.

*Bizi Kürtlerle sorunumuz yok. ABD şöyle düşünüyor 'Ben DEAŞ'ı yok etmek için YPG ile işbirliği yapıp kendi askerlimi riske atmayacağım' Ben ABD'ye söyledim, bir terör örgütünü başka bir terör örgütü ile yok etmek mümkün mü? Bu bir devlet politikası olamaz bu bir yanıltmadır.

*ABD şu tercihi yapmak zorunda. Ya beraber hareket ettiği Türkiye'yi ya da üç beş teröristin oluşturduğu bu grupları tercih edecek. YPG'ye verdikleri silahları PKK kullanıyor. ABD bizim dostumuz ise bize silah çeken terör gruplarına dolaylı yoldan destek olmuş oluyor.

*Terör gruplarının ABD'ye bazı vaatlerde bulunmuş olabileceğini düşünüyoruz. ABD 'Biz YPG'nin terör örgütü olduğunu düşünmüyoruz ama PKK terör örgütü onlara karşı sizleyiz' diyor. ABD ile bizim ilişkilerimiz 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi ile beraber bizim ilişkilerimiz değişti. ABD başka unsurlarla işbirliği yapmaya başladı. YPG-PYD, PKK aynı kaynaktan besleniyor.

MÜNBİÇ'İN BOŞALTILMASI

*Obama ile Cumhurbaşkanı açık konuştu ve anlaştı. Harekat bittiğinde YPG ve PYD unsurları Fırat'ın doğusuna çekilecek. Ama şimdi ayak diriyorlar. ABD söz mü geçiremiyor? Bu mümkün değil. Ağırdan alıyorlar biz bu konunun takipçisiyiz. Türkiye gerek sınırları içerisinde gerek sınırları dışarısında ulusal güvenliğini, toprak bütünlüğünü tehdit eden, vatandaşlarının can ve mal emniyetini tehlikeye sokan, her terör örgütüyle ismi ne olursa olsun ister PKK, PYD, YPG ister DEAŞ olsun isterse ne olursa olsun gereğini yaparız kimseden de izin, icazet almaya ihtiyacımız olmaz. Bu kadar açık ve net söylüyorum.

*DEAŞ'ı sınırımızdan uzaklaştırdık. Benzer şeyi Irak'ta da şartlar icap ederse yaparız. Tereddüt olmasın. Irak'taki sınır bölgemizde arazi şartları çok zor, tamamen derin vadiler, dağlar. Dolayısıyla oradan mülteci geçişi çok zor, buna da rıza gösteremeyiz çünkü onlar arasında terör unsurları karışıp geçme riski çok yüksek. O yüzden Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin kontrolündeki bölgede, güvenli bir alan oluşturmak daha akıllıca. Ona yönelik tedbirlerimiz var.

DEAŞ'tan temizlenen alanda yaşam başladı 40 bin göçmen geri döndü ve yaşama döndü.

Bölgede yapılacak her türlü işbirliği o bölgenin yönetimi ile yapılacak. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile görüşüyoruz ve aynı görüşteyiz. Onlar Türkiye'nin işbirliğini önemli olduğunu biliyorlar ve bu konuda hazır olduklarını ifade ettiler. Bizim Irak Hakkari Şırnak civarındaki hudut birliklerimiz var. Dolayısı ile Kuzey Irak Kürt Yönetimi bizimle işbirliğini çok arzuluyor. Onlar da PKK'dan rahatsız. PKK'nın Sincan'daki yapılanması öncelikle Kuzey Irak için tehdittir. Türkiye ile işbirliğini önemsiyoruz. Ortak bir güvenli bölge sağlanacak. Güvenli alan oluşturulması Kuzey Irak'ın da istediği bir şey.

Kuzey Irak içinde ortak tehdit PKK.

BAŞKANLIK SİSTEMİ

*Sayın Devlet Bahçeli zaman zaman sürpriz çıkışlar yapar ve bu çıkışlar Türkiye'nin sorunlarının çözümüne kapı aralar bu konuda Bahçeli'nin yeni bir buluşu yok.

2007'de vesayet odaklı CHP Cumhurbaşkanlığı seçiminde mızıkçılık yapmasa belki bunlar olmayacaktı. Hatırlayın bize seçtirmiyorsanız millete gideriz böyle karar alırız. Bizim anayasamız parlamenter sistemiz öngörüyor.

En azından Cumhurbaşkanlığı seçimi ile değişikliğe gittik. Yüzde 52 ile seçilmiş bir cumhurbaşkanı var ama anayasa yetkileri kısıtlı. Cumhurbaşkanını sen hiç bir işe karışma gelen kanunları imzala ve meydanlarda ben bir şey yapamıyorum! Böyle bir şey yok. Mevcut durumda anayasada bir çelişki var.

Parlamentoda mecliste anamuhalefet partisi olmak parlamentoyu yok saymak kadar büyük bir gaflet olamaz. Ne tek adamı seçilmiş bir cumhurbaşkanı var. Kılıçdaroğlu'da seçilerek gelmedi mi?

Başkanlığı getirip Cumhurbaşkanı üzerinden tartışırsak doğru yere varamayız. Milletin birliği ve beraberliği için gerekli Başkanlık sisteminin kapısı 15 Temmuzda açıldı. Farklı spekülasyonlar yapıldı. Dünyanın hangi ülkesinde Cumhurbaşkanı 'İnin meydana' dediğinde halk meydana iner? Bunu Türkiye yaptı. Bundan sonra Türkiye'de buna benzer sorunlar yaşanmaması için yeni bir sisteme ihtiyaç var bu da Başkanlık Sistemi.

İcraat yürütme tamamen meclis dışı olduğu için daha bağımsız hareket ediyor. Hem yasamanın hem de yürütmenin içinde olmak objektif davranmanı engelliyor. Bu durum icraatları olumsuz etkiliyor. Tek başına iktidar olduğunda hızlı karar verip hiç tereddüt etmemiş olursunuz. Yasama ve parlamento ayrı olduğu için daha sağlıklı bir sistem söz konusu olur. Başkan kendi başına kadrosunu kuracak ve çalışacak. Meclis'te denetim yapacak, önerilerini sunacak, Başkanın taleplerini karşılayacak ya da karşılamayacak. Yasaları hazırlayacak. Seçimlerin 5 yılda bir olması gerektiğini düşünüyoruz. Anayasa görüşmeleri yapıldığında 5 yıl olmasının uygun olacağı görüşüne varıldı.

Partili Cumhurbaşkanlığı mı?

Yapacağımız değişiklik tek bir sefer olacak. Türkiye yaz boz tahtası değil. Düşünelim bir kez karar verelim. Japonları ve Amerikalıları tanımlamak için bir fıkra vardır. Bir Japon 5 dakika düşünür ve uygular bir Amerikalı 5 yıl düşünür 5 yıl uygulayamaz.

Başkanlıkta parti var partinin başkanı olacak. Başkasının tipi bize yakışır mı biz kendi tipimizi uygulayacağız. Çok düşüneceğiz, istişare yapacağız. Yapabildiğimiz kadar herkesi kucaklayan bir anayasa yapacağız.

Parlamenter sistemle yolumuza devam edelim istiyoruz ama buna gücümüz yok soruna gözümüzü de kapayamayız. Çözüme ne katkı sağlanacaksa onu yapacağız. Biz AK Parti olarak değişikliği referanduma gönderemeyeceğimize göre diğer partilerin desteğine ihtiyacımız var. Bahçeli'de 'referanduma göndereceğiz' dediğine göre kapısını çalacağız. Sayın Kılıçdaroğlu'nada çağrı yapıyorum milletin iradesinden üstün irade yoktur. Halkın kararından endişe etmek buna karşı durmak gereksizdir.

Türkiye'nin büyük hedeflerinde küçük hesapları parti hesaplarını bir kenara bırakmamız gerekiyor. CHP'nin yaptığı budur. Önyargılarını kıramıyorlar. Milletin önüne götüreceğiz buna tereddüt yok. Yetmez ama evet gibi bir değişiklik değil yaptıklarımız yeterli olacak.

Başkanlığın parlamento ile ilgilileri, başkanlığın seçilme şartları gibi her şey görüşülecek. Bütün partiler bu konuları çalıştı. Her parti oy verin değiştirelim demedi mi? AK Parti grubunun vereceği teklif ülkemizim geleceğini öngören milletin bereberliği güçlendirecek çatışmaları ortadan kaldıracak bir değişiklik olacak.

REFERANDUM NE ZAMAN

Benden tarih istemeyin. Gerekli istişareleri yapmadan tarih veremem. Milleti yanıltmayalım bu iş ortak akılla yapılması gereken işler ben yaptım oldu şeklinde olamaz. Ben süreçlere değil sonuçlara odaklanırım.

Anayasayı vatandaş onayladı ise artık gereğini yap demek istiyordur. İşin özünü teferruat ile kaçırmayalım. Bir arkadaşım var ben para kazanınca villa yapacağım deyip çimenleri ördekleri ile uğraşıyor biz önce çatıyı yapalım sonra ördek ile uğraşırız.

Siyaset ülkenin vazgeçilmezidir. Siyasi bir parti düşünün terör örgütü ile arasına mesafe koymuyor aksine hareketleri ile destek veriyor. Bu şartlar altında HDP ile hangi ortak paydada buluşacağız. Geçen gün Kandil'de terör örgütü ile yan yana fotoğrafları yayınlandı. Bu milletin öfkesini test etmeye kalkmasınlar. PKK'nın Kürtler Türkler diye bir sorunu yok Türkiye'nin PKK ile bir sorunu var.

Silvan'da İdil'de Nusaybin'de Cizre'de 30 bin konutu yerler bir ettiler. Biz yatırımlara devam ediyoruz bunu da engellemeye çalışıyorlar. Terörle mücadelede kapsamlı bir strateji değişikliği yaptık savunmadan taarruza geçtik yerlerinden çıkmadan biz gidip biz geldik diyoruz daha aktifiz.

Sürekli büyükşehirlerde eylem yapmak için her türlü yolu deniyorlar. Şuanda saha ve psikolojik üstünlük güvenlik güçlerindedir.

Teröristleri yuvalandığı 12 noktada operasyon yapıldı ve operasyonlar devam ediyor. Sizin varlığınızı tehdit ediyorsa siz de hoşgeldin diyemezsiniz bu bir mecburiyettir. Gerek FETÖ ile gerek PKK ile mücadelede hayatını kaybedenlerin ailelerine baş sağlığı diliyorum. Terör örgütleri aynı yerden geliyor bu bir tahmin değil bu bir bilgi. Ortak hedefleri Türkiye'nin başını ağrıtmasıdır. Alayı gelsin hiç bir şey yapamazlar. Kara propaganda ve algı operasyonları yapıyorlar millet uyandı artık onlara yardım etmeyecek.

HİLMİ ÖZKÖK'ÜN İDDİALARI

Sayın eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök MGK'nın kararından bahsediyor. Kurulun bu toplantısında 2004 tarihli MGK'nın gündem maddesi Türkiye'de Nurculuk Faaliyetleri ile ilgili bir araştırma yapılması için bir talep verilmiş bu tarihte FETÖ yazıyor mu?

Biz terör örgütünden bahsediyoruz sen silahlı bir eylem yapmıyorsun ama yapabilirsin diye hareket edilemez. Bu konuda Özkök konuyu karıştırıyor. Özkök, darbe girişimlerine karşı hangi eylemleri yapmış? 1983'de sorunların çalınması üzerinde bazı askerler atıldı ve atılmaya devam edildi. Fethullah Gülen'e Nazlı Ilıcak soruyor, "Hocam askeriyenin baskıları ne zaman bitecek?" 'Özkök Genelkurmay Başkanı olunca bitecek' diye cevap veriyor Gülen,

17/25 Aralık'ta hükümet gerekli adımları attı. Bizim için 17/25 Aralık bir milattı ondan sonra hükümet örgütün faaliyetlerini yakından izlemeye aldı. 7 dava açıldı..

Ben 2014 seçimlerinde İzmir'de Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday oldum. FETÖ'cüler yolsuzluk yapıldı algısı oluşturmak için bazı iddialar ortaya attı. O dönemde abiler ablalar CHP için oy istedi, sandıklarda sabaha kadar yattılar. CHP'nin kazanması için. Açıkça partinin işbirliği yaptığını söyledi Birgül Ayman Güler. AK Parti demokrasinin güçlenmesi için hayatını ortaya koymuş bir lidere sahip. Balyoz ve Ergenekon davalarına o darbelerin yapıldığını biliyoruz. FETÖ'cüler o dönemde bu iddiaları sulandırdı, gerçek olan yalan oldu.

MHP FETÖ'yü yanaştırmadı. Varsa yoksa CHP. CHP bunları hapishaneden ziyaret etti mağdurlar var diye edebiyat yaptı. Peki soruyorum; 15 Temmuz'daki mağduriyetler ne olacak? Şimdi FETÖ'cüleri mağdur ilan etti. CHP'nin görüşünü gözden geçirmesini tavsiye ediyorum. FETÖ ile mücadele konusunda CHP'nin aklı selim davranmasını bekliyoruz.

Biz hata olmaması için gayret ediyoruz. Bu örgütün yapısı çok karışık, şeffaf değil. Eğer hata yapılmışşa itiraz edin düzeltelim dedik.

FETÖ'NÜN SİYASİ UZANTILARI

Arkadaşlar 12 Eylül darbesini hatırlayın. 12 Eylül darbesinde siyasi arka planda kimlerin olduğu biliniyor muydu? Darbeyi yapan şu hesabı yapıyor "Patron benim istediğimi yaparım" Bizim elimizdeki bilgiler Yurtta Sulh Konseyi diye 5 kişilik bir general grubu var. Askeri rütbelerde kim komutan olacak diye bir liste var. Belediye başkanları bakanlıkların müsteşarları da belli ama siyaset ile ilgili bir liste yok. Mahkeme sürecinde ortaya çıkarsa çıkar. Darbeyi yapalım sonrasını düşünürüz demiş de olabilirler.

Biz darbeyi bıraktık, mağdur olan milleti bıraktık CHP başta olmak üzere üzerimize geliyor. Herkes üzerine düşeni yapmak zorundadır. Bürokrasiden bakanlıklardan temizlemek partiler üstü bir görevdir. Bu harekete karşı çıkmak demektir. Bunu ağır sorumluluğu vardır. İki gözüm olsa affetmem. Bunların en büyük zararını biz gördük. Biz erken tehlikeyi gördük 17/25 Aralıkta biz mücadeleye başladık. Seçimlerde gerekli ayıklamayı yaptık ama buna rağmen çıkmıyor mu çıkıyor. Onları da ayıklıyoruz biz şov yamıyoruz. Gerekli kontrolleri yapıyoruz yollarımızı ayırıyoruz. Biz diyoruz ki bizim yaptıklarımızı onlar da yapsınlar.

Bir seferde geri dönemezler incelenenler, bir hata görenler geri dönecekler KHK ile çıkarıldılar KHK ile geri dönebilirler. Bu bir süreçtir. Burada FETÖ'nün başka bir taktiği var itiraz bombardımanına tutup bizim incelemeleri ayrıntılı yapmamıza engel olmak. Çıkarılan memur sayısından fazla müracaat var düşünebiliyor musunuz? Bunlara rağmen ismi olmayan ihbarları hiç bir şekilde dikkate almıyoruz. Bir insanın hayatı söz konusu kılı kırk yarmak zorundayız. Türkiye'nin 81 ilinde her yerde bu incelemeler yapılıyor kararlar veriliyor hepsini incelememiz mümkün değil.

İstihbarat alt yapısının ciddi anlamda gözden geçirilmesi lazım. Bu çerçevede iç ve dış istihbaratı yeniden yapılandırmak gerekiyor. Çalışmalar henüz tamamlanmadı. MİT şuanda iç istihbarat ile de meşgul oluyor. Yerine bir şey koymadan kaldırmak mümkün değil. 2 yada 3 yıl gibi bir süreçte tamamlanacak.

MEHMET AĞAR'IN İFADESİ VE ADİL ÖKSÜZ

Mehmet Ağar'ı tanırız. 1993-1996 yıllarında emniyet genel müdürlüğü yaptı. FETÖ'den tutuklananlar onun döneminde kadrodaydı. O dönemde görevli amirlerdi. Nasıl oluyor bu? O zaman farkında değildi herhalde.

Adil Öksüz'ün darbenin göbeğinde olduğu bilinmiyor. Salı verilmesinin masum olduğu kabul edilemez. Bu konuda incelemeler devam ediyor. Burada büyük bir basiretsizlik var. Neticede buna kargalar güler. Salıverilme işi çok masum değildir. Adil Öksüz'ün bu işte ABD ile Türkiye arasında koordinasyonu sağladığı iddia ediliyor. FETÖ'cüler, Allah rızası için çalışıyoruz diyor ama öğretim görevlilerinin, avukatların, memurların bankalarda milyonları var Peki bu nasıl oluyor?

KILIÇDAROĞLU ADİL ÖKSÜZ'ÜN TELEFONLA SALIVERİLDİĞİ İDDİASI

Biz bu konuyu bilemeyiz. Eğer öyle bir şey varsa ortaya çıkar. Bu kararı veren hakimleri biz neden açığa alıyoruz? Buna itibar etmiyorum.

FETÖ soruşturmaları yavaş gidiyor. Hakimlere çağrı yapıyorum işi hızlandırın. Darbeyi yapan, emirleri veren belli, o delil bu delil diye davaları uzatmayın. Kardeşim darbeye bizzat katılanları emir verenleri toplayın ve sonucu ortaya koyun. Diyoruz ki 'Önce darbecilerin açık seçik belli olanlarını yargılayın.'. Ben anlamıyorum. Hukukçu değilim. Bu düşünce tarzını bir türlü kabul edemiyorum.

Buradan savcılara hakimlere bu çağrıyı yapıyorum. Zaman geçtikçe yargıya olan güven olumsuz yönde oluyor. İkinci planda örgüt ile ilgili olanları yargılamak için yeterince zamanınız olacak.

Suçüstü olan insanlar için neyi bekliyorsunuz.

 

Memurlar.Net

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum