Her Bakan kendi kadrosuyla mı çalışmalı?

Her Bakan kendi kadrosuyla mı çalışmalı?

Her Bakan kendi kadrosuyla çalışmalı yaklaşımının sonuçları

 

2011 yılındaki KHK'larla bir çok Bakanlıktaki, yüzlerce üst düzey yönetici görevden alındı. Bunlar şuan Bankamatik memuru gibi çalışıyor. Hiçbir şekilde görüşlerinden yararlanılmıyor. Kurumsal hafıza ciddi manada zedelenmiştir. Ömer Dinçer'in fikri olarak ortaya çıkan bu uygulamanın ne kadar yararlı olup olmadığının Başbakanlıkça araştırılması gerekmektedir.
 
Uzun bir süredir bazı bakanlarda kendi kadromu kuramadım, kurmaya çalışıyorum ama yargı müsaade etmiyor serzenişlerini sıklıkla duyarsınız. Son çıkan bakanlıkların teşkilatlarını düzenleyen Kanun Hükmünde Kararnamelerle bu durum büyük oranda gerçekleştirildi. Teşkilat kanunları çıkarılan bütün bakanlıklar mevcut idarecilerin görevlerini sonlandırdılar ve müşavir kadrosuna atadılar.
 
Sonuçta da binlerce müşavir kadrosu oluşturuldu. Hatta bazı bakanlıklar İl Müdürü bulmakta dahi zorlandılar. Çünkü, müşavir kadrosuna atanan il müdürleri tekrar müşavir kadrosundan il müdürü kadrosuna maaşlarında düşme olacağı için yeniden atanmak istemediler.
 
Her Bakan kendi kadrosuyla çalışmalı yaklaşımının kaynağı
 
Herkesin hatırlayacağı üzere “Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri Ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun” TBMM’ce kabul edilmiş ancak, zamanın Cumhurbaşkanı sayın Necdet SEZER tarafından veto edilmişti. Vetodan sonra da tekrar gündeme gelmemişti.
 
Bu Kanunun İnsan kaynakları yönetimi başlıklı 46 ncı maddesine bakıldığı zaman her Bakan kendi kadrosuyla çalışmalı yaklaşımının ya da hastalığının kaynağı görülecektir.
 
Bu Kanunun 46 ncı maddesinde şu hükümler yer almaktadır.
 
-Kamu hizmetleri memurlar, tam zamanlı veya kısmî zamanlı çalışan diğer kamu görevlileri ve işçiler eliyle yürütülür.
 
-Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin işe alınmaları ve görevde yükselmeleri ehliyete dayalı seçme sınavı ve liyakat esasına göre yapılır.
 
- Diğer kamu görevlileri ile işçilerden tam zamanlı veya kısmî zamanlı olarak ve kadro şartına bağlı olmaksızın sözleşmeli statüde istihdam edileceklerin sözleşmelerinde, ilgili personelin görevleri, hak ve yükümlülükleri ile performans ölçütleri yer alır.
 
- Memurlar ve diğer kamu görevlileri, performans ölçütlerine göre değerlendirilir ve ödüllendirilir.
 
- Hükümetin görevi sona erdiğinde, Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarı hariç müsteşarlar ile başkanlık ve genel müdürlük şeklinde kurulan bağlı ve ilgili kuruluşlarda kendi genel kurullarının seçimiyle gelenler dışındaki başkan veya genel müdürlerin görevi kendiliğinden sona ermiş sayılır. Ancak bu görevlere yeni bir atama ya da görevlendirme yapılıncaya kadar bu kişiler görevlerine devam ederler. Bu şekilde görevi sona erenlerden başka bir göreve atanmayanlar, özlük hakları saklı kalmak üzere, kadro şartı aranmaksızın bakanlık müşaviri olarak atanırlar.
 
- Merkezî idarede 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun hükümleri dışında kalan memurların atamaları bakan tarafından yapılır. Bakan bu yetkisini alt kademelere devredebilir. Bağlı ve ilgili kuruluşların kuruluş kanunlarındaki atamaya ilişkin özel hükümler saklıdır.
 
- Merkezî idarenin kadro ihdas, iptal ve değişikliği ile kadrolara ilişkin diğer hususlar genel hükümlere tâbidir.
 
Bu düşüncenin mimarı kim midir?
 
Bu düşüncenin mimarı ise sayın Ömer DİNÇER’dir. Sayın DİNÇER bu Kanunun bütün aşamalarında bulunmuş ve Kanuna kafasındaki şekli vermiştir. Sayın DİNÇER bu Kanundaki düşüncesini Milli Eğitim Bakanlığında uyguladı. Başarılı olup olmadığını elbette zaman gösterecektir. Ancak, şimdiden kurumsal hafızanın ciddi manada zedelendiği eleştirisinin yüksek sesle dillendirildiğidir. Bu eleştirinin görevden alınanların serzenişi olarak düşünülmesi bize göre hedefi ıskalattırır.
 
Bu Kanunda unutulan hususlar neydi
 
Bu Kanunda unutulan en büyük eksiklik(!) bakan değişikliğinin düzenlenmemesiydi. Bakan değişikliğinde mevcut kadrolar ne olacaktı? İşte bu sorunun cevabı eksikti. Bu sorunun cevabını da öğrendik. Bakan değişikliğinde de hükümet değişikliği gibi bir uygulamaya şahit olmaya başladık. Bütün üst düzey kadrolar görevden alınmaya zorlanıyor veya kendileri görevden ayrılıyorlar. Halbuki atanan bütün bürokratlar AK Parti zamanında atanmış bürokratlardı. Yani hükümet uygulamalarını sabote edecek tıynette insanlar değildi.
 
Uygulama sonuçları
 
Hep beraber yeni çıkan teşkilat kanunlarında uygulamayı gördük. Daire başkanlarından il müdürlerine kadar üst düzey yöneticilerin tamamı görevden alınarak müşavir olarak atandılar. Bunlar ne mi yapıyorlar? Bunların tamamı banka matik memuru olarak görev yapıyorlar. Anlayacağınız olan kamunun işleyen çarkına oluyor. Gelenler gidenleri aratıyor ve sistem büyük bir darbe alıyor. Tek mutlu olan sadece bakanlar olsa gerek. Talimatlarını doğru veya yanlış demeden yerine getiren bir bürokrat kesimi doğmuş oluyor. Eğer uygulama kamu yararı ve hizmet gerekleri ön plana alınarak yapılsa elbette kimsenin diyeceği bir şey olamaz.
 
Birde Meclis uygulamasına bakalım
 
Personel ve kadrolar başlıklı geçici 2 nci maddede ikili bir sistem getirilmiştir. Bunlar ise şahsa bağlı kadrolardır. Şimdi şahsa bağlı kadroda bulunanlara görevleri sorulduğunda Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı, I. Hukuk Müşaviri, Daire Başkan Yardımcısı, Müdür, Müdür Yardımcısı gibi cevaplar alınıyor. Bu durumu düz bir mantıkla anlamak mümkün değildir.
 
Bu durumun iz düşümünü şöyle izah edebiliriz. Bir bakanlıkta eski ve yeni olmak üzere, müsteşar ve müsteşar yardımcıları gibi bir yapı düşünebiliriz. Tek fark birinin görevi ve odası var diğerinin görevi ve odası yok.
 
6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanununun geçici 2 nci maddesinde bakın neler var.
 
Geçici 2 nci madde; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel Sekreterliğinde; Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı, I. Hukuk Müşaviri, Daire Başkan Yardımcısı, Müdür, Müdür Yardımcısı, Avrupa Parlamentosu Nezdinde Parlamento Temsilcisi, Şube Müdürü, İdari Şube Müdürü, Saray Müdürü, Saray Müdür Yardımcısı, Grup Başkanı, İşletme Müdürü, Fabrika Müdürü ve Personel Müdürü unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona ermiş sayılır. Bu fıkra uyarınca görevi sona erenler ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel Sekreterliğinde; Başkan Başmüşaviri, Başkan Müşaviri ve Müşavir unvanlı kadrolarda bulunanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bulundukları kadro dereceleriyle hiçbir işleme gerek kalmaksızın ekli (2) sayılı listede yer alan aynı unvanlı, Avrupa Parlamentosu Nezdinde Parlamento Temsilcisi ise Müdür Yardımcısı unvanlı şahsa bağlı kadrolara atanmış sayılırlar. Bu fıkrada sayılanlar TBMM Başkanlığınca ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilir. Bunlardan talepte bulunanlar İdari Teşkilatta durumlarına uygun başka kadrolara da atanabilirler.”
 
Başbakanlık bağımsız bir şirket kanalıyla uygulama sonuçlarını araştırmalıdır
 
Yol yakınken Başbakanlık uygulama sonuçlarını bağımsız bir araştırma şirketi kanalıyla araştırmalıdır ve sonuçları masaya yatırmalıdır. Şayet uygulama neticesinde önemli bir kamu kaynağı israfı varsa derhal uygulamadan vazgeçilmelidir ve sayın Başbakan talimat vererek uygulamayı sonlandırmalıdır.
 
Eğer her bakan istediğini yapacak olursa tam bir facia çıkacaktır. Çünkü, bakanlar siyasidir ve sorumluluğu siyasidir. Bürokrasinin ise konuya siyasi bakmaması gerekir. Şayet bürokraside konulara siyasi bakarsa Devletin çivisi çıkar ve bir daha kimse çıkan çiviyi yerine getiremez.
 
Memurlar.net

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.