Koncuk: Memuru borç batağına saplayanlar utansın

Koncuk: Memuru borç batağına saplayanlar utansın

Genel Başkanımız İsmail Koncuk Kanal B TV’de yayınlanan “GÜNCEL” programına konuk oldu.

Genel Başkanımız İsmail Koncuk Kanal B TV’de yayınlanan “GÜNCEL” programına konuk oldu.

Genel Başkanımız, Türkiye Kamu-Sen’in yaptığı ve büyük ses getiren “Memurların borçlanma ve borç yapıları” anket sonuçları ile ülke gündeminde yer bulan birçok başlığı değerlendirdi.

 

KONCUK: KÖMÜR,PİRİNÇ VE MAKARNA DAĞITARAK SOSYAL DEVLET OLUNMAZ

Türkiye ekonomisi’nin çok ciddi bir sıkıntı içinde olduğunun altını çizen Genel Başkan İsmail Koncuk, bir sosyal devlet olmanın gereğinin bile yerine getirilemediğine vurgu yaptı. Koncuk, “Bütün alanlarda ciddi bir atama problemi yaşanmaktadır. Üst üste koyduğumuz zaman 5 milyon civarında gencimiz işsiz. İktidarların görevi adil bir gelir dağılımı sağlamaktır. Sosyal devlet nedir? Sosyal devlet makarna ve kömür dağıtan devlet değildir, sosyal devlet vatandaşlarına asgari ölçüde geçim sağlayabilen ve vatandaşlarına iş bulabilen devlettir. Türkiye 75 milyon nüfusa sahip bir ülke. Geçtiğimiz günlerde bir uzman Türkiye’nin 750 milyon insan besleyebilir diyor. Biz daha 75 milyonu besleyemiyoruz. Türkiye daha sosyal devlet olmanın bile gereğini yerine getiremiyor.

Ülkeyi yönetenler kişi başına düşen milli gelirin 11 bin doları bulduğunu ifade ediyorlar. Vatandaşların geçim şartlarına baktığımızda 11 bin doların kağıt üzerinde kaldığını çok iyi görebiliyoruz. Asgari ücret 800 TL. devlet memuru maaşı ortalama 2 bin TL. civarında. Türkiye’de ciddi bir gelir dağılımı adaletsizliği var. Bu gelir dağılımı derinleşerek devam ediyor. Fransa’daki dolar milyarderi sayısı 23, İtalya’da 23 tane Türkiye’de ise 43 tane dolar milyarderi var. Fransa’da ve İtalya’da kişi başına düşen milli gelir Türkiye’nin üç katı. Demek ki bizim milli gelirin kimlerin cebine aktığı da bu şekilde ortaya çıkmaktadır.

10 yıl önce Türkiye’nin gayri safi milli hasılası 300 milyar dolardı, Başbakan şimdi bu rakamın 900 milyar dolara çıktığını söylüyor,  yani Türkiye’nin milli geliri üç kat artmış. Şimdi 10 yıl önce cebimizde dolar bazında 10 dolar varsa bugün 30 dolar olması lazım. 10 yıl önce yaşadığımız hayatın bugün 3 misli daha rahatını yaşıyor olmamız lazım. 10 yıl önce yediğimizin bugün 3 katı daha fazlasını yiyor olmamız lazım. Bunları ne yazık ki yapamıyoruz. Türkiye’de adil gelir dağılımı problemi olduğu açıktır. Gelir dağılımı adaletsizliğinin olduğu bir ülkede de sosyal devlet ilkesinden bahsedemezsiniz.

Dağıttığınız, pirinç, makarna, kömür sosyal devletin bir gereği değil, vatandaşın ölmemesini temin etmek demektir. Elbette ülkede yakıt bulamadığı için bebekler donmasın diye mücadele edeceksiniz. Ne diyor istiklal şairimiz Akif, “Kenar-Dicle’de kurt kapsa koyunu, adli ilahi benden sorar onu” mantığıyla hareket edeceksiniz. Evde yakıt bulamayıp donan bebeklerin sorumluluğu kimdedir bu ülkede? Kimse şimdi çıkıp da bu ülke iyi yönetiliyor demesin” dedi.

 

KONCUK: DEVLET MEMURLARI BORÇ BATAĞINA SAPLANMIŞ DURUMDADIR

Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge merkezinin yaptığı “Memurların borçlanma ve borç yapıları” anketinin sonuçlarını da değerlendiren Genel Başkanımız, “çıkan sonuçlar beni bile hayrete düşürdü” dedi. Koncuk, “ Yaptığımız anketin sonuçları oldukça çarpıcı. Emin olun çıkan sonuçlar beni de çok şaşırttı. 6 bin 600 devlet memuru üzerinde bu anketi yaptık ve memurların yüzde 97’si borçlu durumda. Bu borç normal bir borç değil, kimisi  araba almak istemiş, kimisi ev almak istemiş, bireysel ihtiyaç kredisi almış bankalardan ama ödeyememiş, elden borç almış ödeyememiş ve yüzde 6 oranında devlet memuru haciz işlemiyle karşı karşıya kalmış. 

Haciz işlemleri son derece acı bir durumdur, haciz memurları gelir kullandığınız eşyalarınızın hepsini toplar ve götürür. Devlet memurluğu son derece itibarlı bir meslektir. Üniversite mezunu insanlar KPSS sınavına girer ve belli bir yarışın ardından mesleğe girerler. İşte bu insanlar bu duruma düşmüşlerdir. Bir kısmının banka hesabına bloke konulmuş, bazıları borcunu ödeyemediği için faize girmiş ve misli şekilde borçlanmışlar, takibe uğramışlar. İşte tüm bunları maalesef  devlet memurları yaşıyor. Devlet memuru devleti anlamlı kılan tek kesimdir ve devletin bizatihi kendisidir. Türkiye’de devlet memuru varsa devlet vardır ve biz devlet memurlarının yüzde 97’sini borç batağına saplamış durumdayız.

Diyebilirler ki, bu kadar çok kredi çekmeselerdi. Şimdi kredi kartlarının sınırlandırılması yönünde Başbakan sert açıklamalarda bulundu. 11 yıldır vatandaş kredi kartı batağına girerken, vatandaş kredi kartı kullanmaya sevk edilirken seyredeceksiniz, şimdi ayağınızı yorganınıza göre uzatın diyeceksiniz. Var mı böyle bir şey? 11 yıldır bu tedbiri almayacaksınız, şimdi de kendi kurduğunuz bu sisteme isyan edeceksiniz. Esnaf, çiftçi, memur her kesim bir borç sarmalı içerisinde hayatını devam ettirmeye çalışıyor ve ne yazık ki bir çoğu da bu batağın içinde kaybolup gidiyor” dedi.

 

KONCUK: TÜRK MİLLİ EĞİTİMİNİN İHTİYAÇ DUYDUĞU ÖĞRETMENİ BİLE ATAYAMIYORSANIZ O KOLTUKLARDA OTURMANIZIN DA BİR ANLAMI YOK

Genel Başkan İsmail Koncuk atama bekleyen öğretmenler ile ilgili gelişmeleri de değerlendirerek, “Milyon dolarlarla oynandığı bugünlerde, gönül ister ki ülkeyi yönetenler, biraz da bu gariban çocuklarımızın sorunlarına eğilsin” dedi. Koncuk, “Ataması yapılmayan bir resim öğretmeninin kendisini aradığını, annesinin üzüntüden kanser olduğunu söylediğini bildirdi. Çok az sayıda resim öğretmeni ataması yapıldığını belirten Koncuk, “Resim-iş ya da beden eğitimi derslerine iki yıllık yüksek okul mezunlarının, hatta lise mezunlarının girdiğini biliyoruz. Oysa bu dersler özel uzmanlık gerektirmektedir. Hem yeterli sayıda atama yapılmıyor, okullarda bu derslere lise mezunları giriyor hem de ‘uluslararası alanda neden altın madalya almıyoruz’ kavgası yapılıyor. Adam gibi bir, spor eğitim veremezseniz, olacağı budur” diye konuştu.

Türk Eğitim-Sen’in  yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de 70 ilde 56 bin 814 ücretli öğretmen olduğunu belirten Koncuk, şunları söyledi: “Sendikamıza 70 İl Valiliğinden ücretli öğretmen bilgisi geldi. 81 ili hesaba kattığımızda ücretli öğretmen sayısı 65 bine ulaşmaktadır. 350 bin öğretmen atama beklerken, öğretmenlerimiz atanamadığı için psikolojik ve sosyal travmalar yaşarken, 37 öğretmenimiz intihar etmişken; neden ücretli öğretmenler görev yapsın? Üstelik ülkemizde açık olan norm kadro sayısı 120 bin’in üzerindedir. OECD ülkeleri baz alındığında ülkemizde öğretmen açığı 200 bin düzeyindedir. Portekiz gibi gelişmiş ülkeler baz alındığında ise ülkemizde öğretmen açığı 350-400 bine ulaşmaktadır.

Bunları MEB yetkilileri söylemez, gizler. Bakınız Başbakan  ‘Sayın Başbakanım öğretmenler sizinle görüşmek istiyor’ diye tempo tutan ve 40 bin atama talebinde bulunan bir grup öğretmenle 10 bin atama yapılacağını söyledi. 10 bin sayısında neden diretiyorsunuz? Bizim talebimiz Şubat ayında 40 bin atamadır. 40 bin atamıyorsanız, en azından yiğitlik yapın, 20 bin atama yapın. Ama Başbakan bu yiğitliği yapmadı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı keşke cesaret gösterip Başbakan ile bu konuyu görüşebilse. Zira o makama Türk milli eğitiminin ihtiyaç duyduğu öğretmeni bile atayamıyorsanız o koltuklarda oturmanızın da bir anlamı yok.”

Ataması yapılmayan öğretmenlerimizin çok kötü durumda olduğunu, nereye gideceklerini, kimden umut elde edeceklerini bilmediklerini kaydeden Koncuk,         “Ataması yapılmayan öğretmenlerin gençlikleri ve enerjileri heba oluyor” dedi. Şubat’ta 10 bin atamanın kabul edilemeyeceğini ifade eden Koncuk, “Şubat ayında 10 bin, Ağustos ayında 40 bin olmak üzere 2014 yılında yapılması planlanan 50 bin atama, 65 bin ücretli öğretmen sayısını bile karşılamamaktadır.

Yani ücretli öğretmen sayısı kadar bile atama yapamayacağız. Öğretmenlere başka işleri adres gösteriyorlar. Öğretmen ihtiyacı tamamen giderilirse, öğretmenlere başka işleri adres göstermeye hakkınız olur. Ama siz bunu yapmadan öğretmenlere ‘başka iş bulsun’ diyorsunuz. Bu konuda siyasi iradenin feraset göstermesini bekliyoruz. Ancak yolsuzlukların üzerine dahi gitmeyen siyasi irade, öğretmen atamaları konusunda feraset gösterir mi bilmiyorum” diye konuştu.

 

KONCUK: MESELE  PROBLEMİ TESPİT ETMEK DEĞİL, ÇÖZÜMÜ ORTAYA KOYMAKTIR

Taşeronlaşmanın insanlık dışı bir çalışma sistemi olduğunu belirten Genel Başkan İsmail Koncuk, “Ben taşeron işçilerin bu ülkeyi yönetenler tarafından birilerine sömürtülmesini kabul etmiyorum” dedi. Koncuk, Taşeronlaşma siyasetin çalışma hayatını dizayn ederken ortaya koyduğu bir tercihtir. Siz tercihinizi kadrolu çalışmadan  yana değil de, taşeron çalışmadan yana koyuyorsanız bunun çözümünü bulamazsınız. Sayın Bakan Faruk Çelik zaman zaman taşeron çalışmaya isyan ettiğini, bunun bir sömürü olduğunu söylüyor. Bir Bakanın bu açıklamaları yapması problemin görülmesi açısından güzel bir şey ama mesele  problemi tespit etmek değil, çözümü ortaya koymaktır.

Taşeronlaşmanın önüne engel koyabildiniz mi, hayır? Kamuda taşeron sayısı 500 bini geçmiş durumda. Belediyeleri dahil ettiğimizde sayı 1 milyonun üzerinde, özel sektörle birlikte 2 milyonun üzerinde bir taşeronlaşma var Türkiye’de. Taşeron ucuz iş gücü yani istediğiniz zaman kapının önüne koyabileceğiniz adam istihdam etme türüdür. Taşeronluk sistemi insanlık dışı bir çalışma sistemidir. Hastanelere gidince vatandaşlarımız bilgisayar başında gördüğü o insanları devlet memuru sanıyor aslında onlar taşeron firmaların temizlik elemanlarıdır.

Sayın Bakan isyan ediyor ama bu sömürü düzeni kendilerinin devri iktidarı döneminde yaşanıyor, çözümünüz ne diye soruyorum kendisine? Ben bu insanların bu ülkeyi yönetenler tarafından bir takım firmalara insanların sömürtülmesini kabul etmiyorum. Taşeronlaşma mantığı devam ettikçe arzu edilen bir ölçüde çözüm bulunacağını düşünmüyorum” dedi.

 

KONCUK: BAKAN FARUK ÇELİK SÖZLERİNİ TUTMADIĞI TAKDİRDE O KOLTUKTA BİR DAKİKA DAHİ OTURMAMALIDIR

4/C’liler konusunda görüşlerini bir kez daha açıklayan Genel Başkanımız, Bakan Faruk Çelik’i 4/C’liler ve sicil affı, 2005 yılından sonra göreve başlayan memurlara bir derece verilmesi ve yardımcı hizmetliler sınıfına ek gösterge verilmesi konusunda verdiği sözleri tutmaya çağırdı. Koncuk, “KPDK’nın son toplantısında bu ülkenin Çalışma Bakanı Faruk Çelik bize 4/C ile ilgili bir çalışma yapacakları konusunda söz verdi. Ancak nasıl bir çalışma olacağı konusunda detaylara girmedi, bir formül bulacaklarını söyledi.

Biz tabii ara formül filan kabul etmiyoruz, kadrolu memur olmalarını talep ediyoruz. Sayın Bakanın, bir maaş düzenlemesi yapalım onlara iş güvencesi verelim şeklinde bir çözümü vardı ama o dahi hayata geçmedi. Buradan şunu söylemek istiyorum, Sayın Bakan bize verdiği söze rağmen, ilerleyen günlerde 4/C’lilere kadro verilmesi noktasında bir gelişme olmazsa sayın Bakanın bir dakika dahi Bakan sıfatıyla orada oturmaması lazım.

Bu işi çözeriz Ocak ayında da torba yasaya koyarız demişti, torba yasa çıktı ama 4/C yok. Başka 4/C’liler hala kamuya gelmeye devam ediyor, Yatağan Termik santrali, Tedaş’ın özelleştirilmesi derken kamuda 23 bin olan 4/C’li sayısı 30 binlere çıkacak. Bu mantık sakat bir mantıktır. Artık kaldırın bu 4/C’yi , sürekli problem üreten bir iktidarla karşı karşıyayız.

Başka ne sözler verildi, örneğin sicil affı. Nedir sicil affı? Kasıtlı ya da gayri ihtiyari olarak suç işlemiş bir devlet memuru affedilmez mi? Teröristi dahi affetme anlayışlına sahipsiniz ama devlet memurlarına sicil affını getirmiyorsunuz.

2005 yılından sonra göreve başlayanlara bir derece verilmesi konusu. Bu ülkede 2005 yılından önce göreve başlayan tüm memurlara bir derece verildi. Kanun çıkarın bundan sonra memurların bir derece önceden göreve başlayacağını ilan edin sorun çözülsün. Üniversiteli işçiler meselesi var, Belediye de otobüs şoförü arkadaşlar var Üniversite bitirmiş. ben bitiridğim üniversite derecesine yönelik toplumsal bir statü istiyorum, devlet memuru olmak istiyorum diyor. 20 bin kişi var bu şekilde ama buna Hükümet kulak tıkıyor. İnanın bunlar bir kalemde çözülebilecek şeylerdir. Ancak maalesef siyasi irade vatandaşın feryadından çok uzaklarda yaşıyor.Bunlar bize masada verilen sözlerdir.” dedi.

 

KONCUK: İNSANLARA BU ISTIRABI YAŞATMAYA HAKKINIZ YOK

Genel Başkanımız İsmail Koncuk,  Seviye Belirleme Sınavı’nda yaşanan süreci de değerlendirdi. 2013 SBS sonuçlarında yapılan inceleme sonucunda Almanca ve Fransızca testlerini cevaplayan 718 adayın yabancı dil testlerine ilişkin değerlendirmesinde yanlışlık yapılmasına karşın Bakanlığınsadece 718 adayın puanlarını yeniden hesapladığını, mahkemenin de tüm puanların yeniden hesaplanmasına karar verdiğini hatırlatan Koncuk “718 öğrencinin puanının değişmesi bütün sıralamayı değiştirir. Esasen Bakanlığın sırayı yeniden çalıştırması gerekiyordu. 

Bu durumda dava açmaya bile gerek kalmazdı. Peki şimdi bunun bedelini kim ödeyecek? Bakan ödemiyor, ‘problem yaratmaz’ diyor Türkiye gelişmiş, demokratik bir ülke olsaydı, insan hakları anlam ifade etseydi, Milli Eğitim Bakanı aynı gün istifa ederdi. 1 milyon 112 bin öğrenci ve 2 milyon 250 bin anne baba sizin hatanız yüzünden kaygı yaşıyor. İnsanlara bu ıstırabı yaşatmaya hakkınız yok.” Dedi.

Usta öğreticilerin kadro sorununun kanayan yara olduğunu kaydeden Koncuk, “Bu arkadaşlarımız Halk Eğitim Merkezlerinde mevsimlik ve kadrosuz çalışıyor. Bakanlık bu insanları belli bir yıl sınırı koyarak kadroya almalıdır. Usta öğreticilerin kadro istemesi haklı bir taleptir” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.