Koncuk'tan Alkış Sendikacılığı'na Tepki

Koncuk'tan Alkış Sendikacılığı'na Tepki

Türkiye Kamu-Sen Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Ankara 5 No’lu Şube Başkanlığının düzenlediği istişare toplantısına katıldı.

GENEL BAŞKAN, İSTİŞARE TOPLANTISINDA ÖĞRETMEN ATAMALARI VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİNİ DEĞERLENDİRDİ 

Türkiye Kamu-Sen Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Ankara 5 No’lu Şube Başkanlığının düzenlediği istişare toplantısına katıldı.

Toplantıda yaptığı konuşmada gündemdeki konuları değerlendiren Genel Başkan Koncuk şunları söyledi: “Bu ülkede maalesef o kadar yanlış şey var ki,  düzeltmek için nerden başlamak gerektiği konusunda inanın zorluk çekiyoruz. Herkes bir garip olmuş. Bakın bugün Memur -Sen denilen konfederasyonun genel kurulu vardı. Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu orada konuşma yapıyor. Salonda öyle bir alkış tufanı yaşanıyor ki; sanırsınız memurlar için her şey yerli yerinde, her istediğimiz karşılık bulmuş ve bunun karşılığında Başbakana müteşekkiriz. Tabii ki her siyasi parti başkanı alkışlanabilir. Fakat bakıyorum kamu çalışanlarının yaşadığı olaylara; bütün bunlara rağmen hala nasıl memnuniyet gösterisi yapabiliyorlar anlayabilmek mümkün değildir.”

Biraz mevzuatı bilen her öğretmenimizin siyasi görüşü ne olursa olsun, ilk önce bu yönetmeliği iyi okunması gerekir. 

Yayınlanan Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme yönetmeliğinin öğretmen mesleğine karşı çok ciddi bir hakaret olduğunu kaydeden  Koncuk;  “Ben 34 yıldır öğretmenim, 1981 yılında göreve başladım. O tarihten bu yana çıkan bütün yönetmelikleri incelemiş bir insan olarak bu yönetmeliğe baktığım zaman; bunun, öğretmenlik mesleğini seçenleri adeta pişman etme yönetmeliği olduğunu görüyorum. Bu yönetmeliği hazırlayanların algısı şu ki; eğitim- öğretimde yaşanan sıkıntıların tüm sebebi sensin öğretmen, diyor. Ben seni istediğim kalıba sokacağım, ya benim sizin için istediğim kalıba uyarsınız ya da ben sizi burada yaşatmam anlayışı var. Biraz mevzuatı bilen her öğretmenimizin siyasi görüşü ne olursa olsun  ilk önce bu yönetmeliği iyi öğrenmesi gerekir.  Böyle bir yönetmelik çıkıyor kimse de çıkıp demiyor ki; bu yönetmelikten dolayı iş bırakma eylemi yapalım.  Nöbet Tutmama eylemi ile ücret talep ediyorduk; fakat bu yönetmeliğin yanında nöbet tutmama eylemimiz devede kulak kalmaktadır.  Öğretmenler olarak bazı şeyleri öylesine sindirmişiz ki, bizim için bu kadar önemli hadiseleri dahi önemsiz hale gelmiştir. Bu yönetmelikteki birtakım uygulamalarla öğretmenlik mesleğine karşı çok ciddi hakaretler var.” dedi.

Bu ülkede 76 bin okul yöneticisi adeta katledildi siyasal görüşleri ne olursa olsun emek vermiş, alın teri dökmüş insanlar infaz edildiler.

Yönetici atamalarında birçok yöneticinin alın terinin çalındığına vurgu yapan Koncuk; “Bu ülkede 76 bin okul yöneticisi Siyasal görüşleri ne olursa olsun emek vermiş, alın teri dökmüş insanlar infaz edildiler. Bir insanların, emek verdiği, dişiyle tırnağıyla geldiği yerden adeta yakasından tutularak alaşağı edilmesi kabul edilemez.  Bunu AKP iktidarı yaptı.  AKP iktidarı, yönetici atamalarını da tek bir kıstas aradı. o da kendilerine biat etmiş olmaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin saygı değer bir vatandaşı olarak, atası, dedesi, babası bu ülkenin bağımsızlığı için ciddi mücadeleler vermiş insanların evladı, torunu olarak ben neden birilerine boyun bükeceğim?  Kendileri ve çocukları için nasıl bir gelecek hazırlanmak istendiğini aydın dediğimiz insanlarımızın bunları görmesi lazım.” diye konuştu.

         Alkış sendikacılığı ile memuru masada sattılar!

Alkış sendikacılığı ile memuru masada sattıklarını dile getiren Koncuk, “2014 yılında memura sadece 123 TL zam yapan bu Hükümet, Memur-Sen’in Genel Kurulunda ayakta alkışlanıyor. Enflasyon farkını dahi ödemeyen ben değilim,  bu ülkede 5 milyon gencin işsiz kalmasının sebebi ben değilim, adil gelir dağılımının sağlanamamasının sebebi ben değilim, dolar zenginlerinin türediği Türkiye’de ekmeğe muhtaç insanların olmasının da sebebi de ben değilim. Bütün bunları yapan bir siyasal iktidarın, bir sendika tarafından ayakta alkışlanması esasen bütün kamu görevlilerini derin derin düşünmeye sevk etmelidir. Memurları masada satan ve buna rağmen üye sayısı anlaşılmaz bir şekilde 50-60 bin artan bir sendika varsa, o halde tüm devlet memurlarını kendilerini sorgulamalarının çekme zamanı gelmiştir. Alkış sendikacılığına bu kadar desteğin olduğu bir ülkede , biz haklarımızı nasıl savunacağız? Eğer böyle bir sendikal anlayış bu ülkede prim yapıyorsa nasıl bir davranış ortaya koyacağız?” dedi.

         Rotasyon, yakında sadece ilçe içinde kalmayıp; önce iller sonra da belki ülkeler, arası olacaktır! Sayın Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan; Somali’de, Endonezya’ da Türk okulları açılacak emrini vermedi mi? Bakarsınız gidişat bundan dolayı uluslararası bir rotasyon şekline de dönüşebilir!

Rotasyon konusu da değinen Koncuk, bu uygulama ile öğretmenin verimliğinin artamayacağını söyleyerek. “Öğretmen arkadaşlarımızın bazıları da rotasyonu desteklemektedir. Olaylara konjönktürel yönden bakan kişiler de var. Rotasyon olsun ki, ben de merkeze geleyim, diye düşünen öğretmenlerimiz var. Tabii ki insani bir düşüncedir ve buna saygı duyarız..  Yandaş sendikanın başkanı bir kanalda yaptığı açıklamasında; ‘ Rotasyon verimliliği artırır diyor. ‘Rotasyon ile ne yapacaklar biraz açıklamak istiyorum; valilikler ilçe gurupları oluşturacaklar. Bazı bürokratların açıklamasında sadece ilçe sınırlı olacağını söylüyorlardı. İlçe ile sınırlı olmuş olsa örneğin; Yenimahalle ilçesini düşünün, bu ilçe 25-30 km bir alan içerisinde yer alıyor. Çankaya ise çok daha geniş bir alanda yer alıyor. İlçe guruplarına 81 il valiliği karar verecek. Mesela Yenimahalle ilçesinin devamında Kazan, Kızılcıhamam ve Güdül ilçeleri var. Bu ne demektir? Yenimahalle’de 12 yılını doldurmuş bir öğretmen Çamlıdere’ye gidebilir demektir. Çamlıdere’deki, buraya gelsinler ben de Yenimahalle’ye gidebileyim diye düşünebilir. Ama öyle değil o öğretmen Güdül’e de gidebilir. Merkeze geleyim düşüncesi olan arkadaşlarımız da burada bir çelme yiyeceklerdir.  Yakında sadece ilçe içinde kalmayıp ülkeler, arası rotasyon bile olacaktır! Sayın Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan Somali’de, Endonezya’ da Türk okulları açılacak emrini vermedi mi? Bakarsınız gidişat bundan dolayı uluslararası bir rotasyon şekline de dönüşebilir. Biz olayları değerlendirirken, sadece ben iyi olayım kaygısı ile düşünüp olayları ilkesel bazda değerlendirmezsek, en önemli kazanımlarımız da elimizden gider. Yakında ilçe anlayışını iller arası yer değiştirmesine de dönüştürürler. Bundan dolayı ki, 8 yıl olan hizmet süresini bir müddet sonra 3 yıla da indirebilirler. Böylelikle de Yenimahalle’de görev yapmakta bir kişiyi Hakkâri Yüksekova’ ya da gönderebilirler. Bir kere ipin ucunu birilerine verdik, yani irademizde olan bir hakkı MEB’e verdik. Bizim düşüncelerimizi kabul etmeyenler olabilir. Kim kızarsa kızsın, biz rotasyona karşı çıkacağız. Bu rotasyonu yandaş sendika destekliyor. Eğitimde, öğretmen verimliliğini artıracaklarını iddia ediyorlar. Öğretmenlerimizi evinin 500 metre yakınında bir okulda çalışırken, 25-30km uzakta bir okula veriyorum. Örneğin Mamak’ ta çalışan bir öğretmeni Çamlıdere’de bir okula veriyorum bu kadar uzak okula verdiğiniz öğretmenlerimizin verimliliği, dinamizmi nasıl artacak? Zaten büyükşehirlerde ulaşım büyük bir problemdir.  50 km gidip gelen hocalarımız maaşını benzine ya da yol parasına yatırır. Bütün bu olanlara rağmen tüm olup biten bu rezaletlere rağmen hala yandaş sendikada hala destek görüyor.” dedi.

         MEB genç meslektaşlarımıza resmen diyor ki; “Neden öğretmenlik  mesleğini seçtin, seni öğretmenlik mesleğine seçtiğine pişman edeceğim”.Öğretmenlerimiz bir yandan çok büyük kaygılar yaşarken, kendine sendika diyen bir güruh ta çıkıyor, “eğer sen benim sendikama üye olursan senin stajyerliğini kaldırtırım.” Böyle bir zulüm böyle bir ahlaksızlık olabilir mi?

Stajyer öğretmenlerin baskı ve zulüm gördüğüne dikkat çeken Koncuk; “ Çocuklarımız eğitim fakültesini bin bir zorlukla kazanıyorlar.   Vatandaşlarımız yemiyor, giymiyor her şeyini çocuğuna harcıyor. O çocuk mezun oluyor fakat öğretmen olamıyor. Üstüne KPSS’ ye giriyor. 5-10 yıl üst üste KPSS girenler dahi var ve sonuç olarak kazanıp, atanıyor. Şimdi MEB diyor ki, şimdi bunlar da yetmez; Seni performans değerlendirmesine tabi tutacağım! Bir ve ikinci aşamada okul müdürü, danışman öğretmen değerlendirmeyi yapacak; üçüncü değerlendirmede de bunlara ilaveten maarif müfettişleri de olacak.  Genç meslektaşlarımız bu üç değerlendirme sonucunda 50 puan alırsa dahi yetmeyecektir.  Bunun üstüne öğretmenlerimizi yazılı sınava alacak. Bu yazılıyı da ölçme ve değerlendirme merkezi değerlendiriyor. Yazılıdan da başarılı oldu puan aldı yetmeyecek. MEB bir de sözlü yapacağım diyor. Sözlü ve yazılı sınavların ortalaması 60 olması gerekiyor.  Performansta 50 yetiyor da neden yazılı ve sözlüde 60 onu da anlamış değilim.  Yani MEB resmen diyor ki; “ neden öğretmenlik mesleğini seçtin, seni öğretmenlik mesleğine seçtiğine pişman edeceğim.” Öğretmenlerimiz çok büyük kaygılar yaşarken, kendine sendika diyen bir güruhta çıkıyor, “eğer sen benim sendikama üye olursan senin stajyerliğini kaldırtırım diye tehdit ediyor.”  Böyle bir zulüm böyle bir ahlaksızlık olabilir mi?” dedi.

         Ya halimize şükredeceğiz ya da pastadan hakkımız olan payımızı isteyeceğiz.

Toplu sözleşme sürecinin memurun geleceği açısından çok önemli olduğunu söyleyen Koncuk; “ 2013 yılının Ağustos ayında toplu sözleşmeye oturduk; o zaman diğer sendika başkanlarına  dedim ki bakın arkadaşlar önümüzde 2014 yerel seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 2015 Genel Seçimleri olmak üzere 3 tane seçim var; Elimizin en güçlü olduğu bir dönemde masaya oturuyoruz. Gelin bunu değerlendirelim. Ama adamların işi Hükümeti sıkıştırmak değil ki; Hükümetin elini rahatlatmak. Memurun, emeklinin alacağı zam bunların umurunda değil. Nihayetinde 2014 ve 2015 yılını bunların basiretsizliği neticesinde kaybettik.2015’in 1 Ağustos tarihinde yine sendika kanunu gereği o masaya oturacağız yetkili konfederasyon Genel Başkanı ve Hükümet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı o toplu sözleşmeyi imzalama yetkilidir. 2 kişi imzaladıkları anda dava bile açamıyorsunuz. Biz ne dersek diyelim kıyameti de koparsan olmuyor. İşte 2013’te Ahmet Gündoğdu ve Faruk Çelik imzaladı. Biz ne dersek diyelim geriye dönmesi mümkün değil. Ben diyorum ki; gelin 2016-2017’yi kaybetmeyelim. 2014-2015 kayboldu, 2016-2017’yı kurtaralım. Bu mücadeleyle olur. Belki elimiz bu toplu sözleşme de 2013 Ağustosunda oturduğumuz kadar güçlü olmayabilir. Ama yine de çok şey başarabiliriz. En azından zillete imza atmayız. Türkiye Kamu-Sen yıllarca toplu görüşme yaptı.  Ne teklifler geldi, birçok toplantıda imza atmadan çıktık. Hakem heyetine gittik,  Hakem heyeti de memurlar haklı bu zam yetmez şu kadar verilmesi gerekli diye lehimize karar verdi. En azından söyleyecek lafımız olur. Ya halimize şükredeceğiz ya da pastadan payımızı isteyeceğiz. Cumhurbaşkanının ödenekleri arttığı için otomatikman milletvekili maaşlarına 741 lira zam getirilirken çalışılırken; bizim sadece 200 lira ya karşılık gelen %12’lik zam teklifimize evet demeyendir, bu siyasi iktidardır. Tüm kayıplarımıza rağmen alacağımız var diyemeyen bir sendikada yetkili olursa Memur arkadaşlarımız daha çok geçinme aczi içerisinde yaşamaya mahkûm kalacaklardır. Yeter ki, doğruyu yapın işinizi yapın korkmayın; makamlardan korkmayın. Ne yapabilirler size, en çok müdürlüğünüzü elinizden alırlar. Zaten anamızdan da müdür doğmadık. Müdürlük makamı gider. Ama adamlık makamı bakidir. İnşallah güzel şeyleri hep birlikte başaracağız. Ben bugüne kadar başardığımıza da inanıyorum. Hala 450 binin üzerinde üyemiz varsa bu sizin gibi dik duran adam gibi adamların yüzü suyu hürmetinedir. Ben buna yürekten inanıyorum. Biz hep beraber bir gücüz, hep beraber bir anlam ifade ediyoruz.” dedi.

Çıkmış bu memleketin 40bin evladını kürdünü, türkünü öldüren bu adamlar bu katiller Türkiye partisiyiz diyor.       

Ülkeyi yönetenlerin milli birliğimizi koruma anlamında ciddi zafiyetler sergilediğini belirten Koncuk; Ahmet Davutoğlu diyor ki; biz her şey de milliyiz diyor. Bas bas bağırıyor milliyiz. Şivan Perver’i bağrınıza basarken ne kadar milliydiniz. Şivan Perver’i  yani Türk milletine düşman olan bir haini kırmızı halılarla, gözyaşlarıyla karşılıyorsunuz. Bağrınıza basıyorsunuz. Dağdan taştan Ne Mutlu Türküm tabelalarını kazıyorsunuz, çocuklarımızın her gün okuduğu andımız size rahatsız ediyor, onu hazmedemiyorsunuz, nasıl milli oluyorsunuz? Böyle milli olunmaz  “Kürt sorunu vardır. Bu ülkede kürtler red edilmiştir, bu kabul edilemez” diyor, 3 yıldır bunu terör örgütü ile masaya anlatıyor masaya oturuyorlar, müzakere ediyorlar; bugün de çıkıyor kürt sorunu yoktur diyorlar. Mademki kürt sorunu yoktu siz neyin müzakeresini yaptın. 3 yıldır bize neyi anlattınız? diye sordu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.