Hüseyin ÖZKAN

Hüseyin ÖZKAN

Liselere Geçişte Yeni Sistem

Liselere Geçişte Yeni Sistem

Yıllar yıllar önceydi. Ortaokulu bitiren her öğrenci evine en yakın liseye giderdi. Bunlar düz liselerdi. Bir de meslek liseleri vardı. Kız Meslek Liseleri, Endüstri Meslek Liseleri, Sağlık Meslek Liseleri, Ticaret Liseleri, Askeri Liseler vs. bunlara da sınavla girilirdi. Normal liselerin ikinci sınıfında öğrenciler eğilimlerine göre sayısal, sözel veya Edebiyat veya Fen kolu diye ayrılırdı. Bu alanlarına göre de üniversite sınavlarına girerlerdi. Meslek edinmek isteyen meslek liselerinin çeşitli bölümlerinin sınavlarına girerler, kısa yoldan hayata atılmak isteyenler ise hemşire, astsubay, polis olmak için bu mesleklere yönelik okullara yönelirlerdi.

 

Sonra ne oldu? Herkesin evine en yakın liselere çeşitli parıltılı isimler verildi. Bu okulların bazıları Düz Lise oldu, Anadolu Lisesi oldu, bazıları da Süper Lise oldular. Herkesin gidebildiği bu okullar sınavla öğrenci almaya başladı. Giriş puanları da yıldan yıla yükseldikçe yükseldi. Bu okullara girebilmek her babayiğidin harcı olmadığı gibi ciddi bir emek ve ciddi de masraf gerektirir oldu. Yıldızı da git gide parladı bu okulların.

 

Bu arada meslek liseleri ve diğer okullar gözden düşmeye başladılar. Öyle ya hedefler yüksekti, herkes üniversite okumak istiyordu ve oralardan da üniversiteye gidebilmek pek mümkün değildi. Üretim ve sanayi sektörüyle de ilişkilendirilemeyen bu okullar zamanla gözden düştü. Toplumda, "başarılı olamayan, hatta yaramaz öğrencilerin gittiği okullar" ön yargısı yerleşti ve kimse zorda kalmadıkça çocuğunu bu okullara göndermek istemedi. Ancak puanı düşük olan öğrencilerin zoraki gittikleri okullar halini aldı. Çünkü yerleşen öğrencilerin çoğunluğunun ilk tercihleri de o göz alıcı ve pırıltılı liselerdi.

 

Bunun yanında okullar, zamanla sosyal çevrelerine göre de ayrıştılar. Okulların içinde bulundukları çevrenin ekonomik imkanı ve dezavantajı da okulların niteliğini belirleyen faktörlerin en başında yer aldı. Kendi mahallesinde de olsa kimse çocuğunu bu yakın okullara göndermek istemedi. İmkanını zorladı daha iyi durumdaki semtlerde yer alan okullara gönderebilmek için her türlü zorluğa katlandı. Her şey çocuğunun sosyal ve kültürel olarak daha iyi çevrede yetişmesi ve elinden kayıp gitmemesi içindi.

 

Şimdi gelinen noktada, okullar neredeyse kastlaşmış diyebileceğimiz kadar ayrışmış iken, toplumun zihninde "nitelikli okul" "niteliksiz okul" algısı yerleşmiş iken, ayrıca öğrenciler ve velilerce eğitim hedefleri çok önceden konulmuş ve yıllardır bu hedefe yönelik çalışılmış iken, karşılarına tek gidebilecekleri okul olarak mahallesindeki en yakın okulu koyarsanız ciddi bir tedirginliğin yaşanması doğaldır.

 

Ancak şunu da ifade etmek gerekir. Sınav sonucuna göre girilebilecek "nitelikli" okullar da sistemde yer almaktadır. Bu sınavda 6. sınıf 7. sınıf ve 8. sınıf müfredatından çoktan seçmeli 60 soru sorulacaktır. İsteyen bu sınava girebilecek ve nitelikli okullara girme şansını yakalayacak, sınava girmek istemeyen ise ikamet adresine göre belirlenen okullardan birini tercih edebilecektir.

 

Bu sınavın üç sınıfın müfredatını içerecek olmasından dolayı sınavın kapsam geçerliliğini sağlayıp sağlayamayacağı bir yana; sınav sonucu öğrenci alacak "nitelikli" okulların sayısının az olmasından dolayı, az sayıda öğrencinin bu sınav sonucunda yerleşebileceği gerçeği endişe yaratmaktadır. Bu durum öğrenci ve veliler için ciddi bir stres kaynağıdır. Hedefi olan öğrencilerin hedefleri, artık daha da yüksek bir yere konumlandırılmıştır. Yani sınav yine olacaktır, ancak sınava hazırlanmak için verilen emek ile hedefine ulaşanların sayısı doğru orantılı olmayacaktır.

 

Peki bu sistemle okulların niteliği yükselecek mi? Sınavsız olarak okullara kaydedilen çeşitli akademik düzeydeki öğrenciler bir birlerini olumlu mu etkileyecekler yoksa olumsuz mu etkileyecekler? Okullar böylelikle toptan bir nitelik sıçraması mı yaşayacaklar? Yoksa elimizde "başarılı" olarak gördüğümüz okulları da mı kaybedeceğiz? Sabahın erken saatinde servislere doluşup oradan oraya taşınmaktansa, öğrenciler mahallelerindeki okuluna yürüyerek mi yada bisikletle mi gidip gelecekler? Hani Finlandiya'da olduğu gibi... Yoksa halen ilköğretimde uygulanan bu yöntemde de görüldüğü gibi yine servisler harala gürele çalışacak ve yine nitelikli okulların çevrelerine göçler mi yaşanacak? ... Bunları yaşayarak göreceğiz.

 

Sön söz olarak şöyle bir öneri ile bitirmek istiyorum. Geçiş aşaması olması bakımından sınavla girilecek okulların sayısının sadece Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ve Proje Okulları vs. ile sınırlandırmadan olabildiğince yüksek tutulması, yıllardır bu sınava hazırlanmış öğrencilerin ve endişeli velilerin yüreklerine su serpecektir.

 

Hüseyin ÖZKAN

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum