MEB Atamaları ve Pazara Düşen Makamlar

MEB Atamaları ve Pazara Düşen Makamlar

MEB Atamaları ve Pazara Düşen Makamlar. Türk Eğitim-Sen İzmir 1 nolu şube

Cumhuriyet tarihi bugüne kadar yaşanmamış, bundan sonra da belki hiç yaşanmayacak günlere sahne olmaktadır. Eğitim camiamızda yaşananlar dudak uçuklatacak cinsten olaylardır.
Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, esasında kamuoyuna dershane yasa tasarısı olarak lanse edilmiştir. Lakin Millî Eğitimi temelinden sarsacak konuların ağırlıkta olduğu ve maalesef birilerinin durumdan vazife çıkararak pozisyonlarını ve makamlarını koruma adına vaziyet alma gayreti içerisinde bulundukları bir hezeyan olmuştur.

Kanun, Resmî Gazete ’de yayımlandığı gün itibariyle İl Millî Eğitim Müdürleri, İl Millî Eğitim Müdür Yardımcıları ve İlçe Millî Eğitim Müdürleri görevlerinden ayrılmak zorunda kalmışlardır. Ancak eğitimin süreklilik arz etmesinden ötürü görevlendirilme suretiyle görevlerine devam etmektedirler. Hakikat, beklenen en kısa zamanda yeni atamaların olacağıdır. Dönem sonu itibariyle de Okul Müdürlerinin, Müdür Başyardımcılarının ve Müdür Yardımcılarının; 4. yılını dolduranlarının söz konusu görevleri sona erecektir.

Yıllardır çeşitli vesilelerle kazanmış oldukları haklar bir çırpıda insanların elinden alınıverecektir… Ne âlâ memleket…

Yasa öncesinde defalarca eylemlerle Türkiye kamuoyunun dikkatini birtakım hususlara çekmeye çalıştık. Yaşanacakların eğitim camiasını, özellikle içerisinde bulunulan 4+4+4 geçiş sürecinde, içinden çıkılması çok güç ve yeni sorunlarla karşı karşıya bırakacağını defaatle anlattık. Lakin görünen manzara odur ki birileri idarenin kulağına, her defasında olduğu gibi, bizim nazarımızca yanlış kendilerince mukaddes olan bir şeyler fısıldamış. Yazık ki ne yazık! Böyle bir karmaşa içerisinde, bu atmosferde; günümüz 10-18 yaş arası gençleri, 2023 hedeflerimize taşıyacağız. Dokuz yıl sonra bugünün genç dimağları 19-27 yaş aralığındaki yetişkinler olarak ülkemizin yönetiminde söz sahibi olacaklar. Vay ki ne vay!

Bu durumdan vazife edinme gayretine düşmüş birtakım zatlar ve zihniyetler yasada açık hükümler olmasına rağmen belli ki çoktan kendilerine durumdan vazife çıkarmışlar. Sahaya inmişler, piyasa araştırması neticesinde pazarlamacılığa bile başlamışlar. Başlamışlar boşalacak makamları pazarlamaya… Ne uğruna… Menfaat! Nedir elde edeceğiniz menfaat? Koca bir boşluk, hiçlik...
Bu menfaatperestlere sesleniyorum: Unutma ki emek sarf etmeden geldiğin her noktadan emeğine ihtiyaç olmadan da gidersin. Gittiğinde utancından dönüp arkana bile bakamazsın.
Pazara çıkardığınız ürün çürük olunca yapabileceğiniz fazla da bir şey olmuyor elbette. Siz de haklısınız. Kaldı ki bugünlerde, sendikaların 15 Mayıs yetki sürecinin arifesinde, yaşananlar Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçecektir. İlgili kanun gereği dönem sonu itibariyle görevi sona erecek yöneticiler üzerinde yaşananlar ve yaşanacak olanlar dudak uçuklatacak cinstendir. Hem bu yapılanların mimarları hem de yarınları tasavvur edemeyen zihniyetlerin mahsulü olan ve kendi taraflarına aldıkları kişiler ile ilgili “bu kişiler sorgulanmalı” gibi ifadeler kullananlar ile aynı çatı altında olmak nasıl bir duygudur, gerçekten izahı bile çok güç. Belki de haklılık payları var diye düşünmeden edemiyor insan, çünkü esasında ortada ne fol vardı ne de yumurta…

Hz. Ebubekir “ Benim nazarımda en güçlünüz hakkı teslim edene kadar en zayıfınızdır, en zayıfınız ise hakkı teslim edilene kadar en güçlünüzdür.” diyerek hak kavramını ne kadar da güzel ifade etmiştir.

Zaman her şeyi alt üst edecektir ve güçlü görünen zayıfın, zayıf görünen güçlünün hakkı gün geldiğinde yerini bulacaktır.

Peygamber Efendimiz, Uhud Savaşı’nda güvenilir 50 okçuyu Uhud Dağı’nın eteklerine konuşlandırır ve bu savaşçılarla sözleşip: “Durum ne olursa olsun, ben size o bölgeden ayrılın demedikçe ayrılmak yok.” diye anlaşır. Bu hazırlıklardan sonra Uhud Savaşı başlar ve öğleden sonra Müslüman savaşçılar müşriklerle çetin geçen savaşı kazanırlar. Mekkeliler ağır bir yenilgi alıp can havliyle geri çekilmeye, kaçmaya başlarlar. Bunu gören dağın yamacındaki okçular savaşın kazanıldığını varsayıp ganimet paylaşımında geride kalmamak için peygamberden: “Oradan ayrılın!” talimatı gelmediği halde (birkaçı dışında) görev yerlerini izinsiz ve emri çiğneyerek terk ederler.

Okçuların dağın eteklerini terk ettiklerini gören Mekkeli savaşçılar dağın etrafından dolanarak ganimet için sağa sola koşuşturan Müslümanların bu durumundan istifade ederek Müslümanları arkadan vurmaya başlarlar. Çok ciddi kayıplar vermeye başlayan Müslümanlar Resul-i Ekrem’i çembere alıp şehit düşmesin diye canlarını verir duruma gelirler.

Şimdi son sorumuzun cevabını kendinize verin: Ganimet paylaşımında geride kalmayanlardan mı yoksa şehadet şerbetinden tadanlardan mı olmak istersiniz?

Merih Eyyup DEMİR

TÜRK EĞİTİM SEN İZMİR 1 NOLU ŞUBE BAŞKANI

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.