Okul Müdürleri Mülakatla Görevlendirilmemeli

Okul Müdürleri Mülakatla Görevlendirilmemeli

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, bir kamu intersitesine açıklamalar yaptı. İşte o açıklamalar:

Dün 1. bölümünü yayınladığımız röportajın bugün 2. bölümünü yayınlıyoruz. 

KamuPostasi.Com: Okullarımız yeni yıla öğretmensiz girecekler gözüküyor. Okullarda yüz binlerce öğretmen açığı olmasına rağmen, bu açık atama yerine, ücretli öğretmenlik gibi uygulamalarla kapatılmaya çalışılıyor. Bu konuda ne düşüyorsunuz?

İsmail KONCUK: Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi, eğitimde çağ atlaması, tüm çocuklarımızın sağlıklı bir eğitim-öğretim görmesi öğretmenlerimize bağlıdır. Çocuklarımız eğitimin kilometre taşı olan öğretmenlerimiz sayesinde ufkunu genişletir, hayata atılır, meslek edinir ve en önemlisi de iyi ve ahlaklı bir birey olur. Ancak bizim ülkemizde ne yazık ki öğretmenlere yeteri kadar değer verilmemektedir. Öğretmen istihdamı da sanki eğitimin dördüncü, beşinci meselesi gibi görülmektedir. Ülkemizde Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın açıklamasına göre 126 bin öğretmen açığı vardır, 350 bin de atama bekleyen öğretmen bulunmaktadır. Buna rağmen okullarda öğretmen açığı ücretli öğretmenlerle kapatılmaya çalışılmaktadır.

Ücretli öğretmenlik, eğitim hayatımızı 90 yıl geriye götüren bir uygulamadır. Devletin öğrencilerin kaderini belirleyen öğretmenleri, yevmiye usulü yani girdiği ders başına ücret vererek çalıştırması utanılacak bir durumdur. Bakanlık, aylık geliri 600-700 TL olan, iş güvencesi, sağlık ve sosyal güvencesi olmayan öğretmenlerle öğretmen açığını kapatmaya çalışmaktadır. Bu şekilde öğretmen çalıştırarak kar elde eden devlet ne yazık ki eğitim-öğretimin kalitesini düşürmektedir. Sendikamızın, geçtiğimiz yıl yaptığı araştırmaya göre; 68 ilde ücretli öğretmen sayısı 55 bin 987’dir. Ücretli öğretmenlerin 23 bin 117’si eğitim fakültesi mezunu, 23 bin 248’i lisans mezunu, 9 bin 622’si ön lisans (iki yıllık meslek yüksek okulu) mezunudur. İki yıllık yüksek okul mezunları bile bu ülkede ücretli öğretmen olarak derslere giriyorsa, vay eğitimin haline… Ücretli öğretmen istihdamı, ne yazık ki asıl istihdam haline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milli Eğitim Bakanlığı bu kadar mı acizdir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu kadar mı yoksuldur? Eğitimde kısıtlama yapamazsınız. Eğitimde nitelikli öğretmen istihdam etmek zorundasınız. İki yıllık okul mezunları, açık öğretim mezunlarıyla bu iş olmaz. Doğru bir istihdam politikası oluşturamazsanız eğitimin kalbine ok saplamış olursunuz. Gelin modern kölelik düzeni olan ücretli öğretmenlik uygulamasına son verin ve tüm öğretmenleri kadrolu istihdam edin. Aksi takdirde geleceğimizi kaybederiz.

KamuPostasi.Com: Memurlar belki de ilk defa bu yıl enflasyon altında artış aldı. En son yapılan toplu sözleşme çok eleştirildi. Ancak sözleşmeyi imzalayan taraflar hala kendilerini savunuyorlar ve “memuru ezdirmedik” diyorlar. Çok defa bu konuda açıklamalar yaptınız. Ancak kısaca açıklar mısınız, memur kazandı mı, kaybetti mi?

İsmail KONCUK: Geçtiğimiz yapılan Toplu Sözleşmede yetkili konfederasyonun aldığı123 TL. kanayan bir yaradır. Buna imza atan konfederasyon başkanı o günlerde tarihi bir başarı elde ettik dedi.  Enflasyon şu an 5.7 Merkez Bankası enflasyon rakamını revize etti yüzde 7.6 olarak açıkladı ve yıl sonunda bu rakamın olabilmesi mümkün değil. Ben yüzde 10'ları aşacağını düşünüyorum. Kamu çalışanlarına ortalama yapılan zam 5.2, enflasyon 5.7  yani şu anda enflasyon memur maaşını aşmış durumda. Tarihi başarı bu mudur?

Kamu çalışanları ilk defa enflasyon farkı almayacak. 2014 yılı kamu çalışanları ve emekliler açısından kayıp bir yıl olacaktır. Bunun hesabı sorulmalıdır ve bunu kamu çalışanları üyesi olduğu yetkili konfederasyondan sormalıdır. Başbakan ve Maliye Bakanı sık sık biz çalışanları enflasyona ezdirmedik diyorlar ama şu anda işte eziliyor kamu çalışanları. Ben buradan sesleniyorum, eğer biraz vicdanınız varsa torba yasaya bir madde koyalım ve yıl sonunda enflasyon farkı verileceğini ilan edin ve kamu çalışanlarına enflasyon farkı verilmesini sağlayın. Hükümet bunu bir fırsat olarak görmekte ve kamu çalışanlarının enflasyon altında ezilmesine seyirci kalmaktadır.

KamuPostasi.Com: Bugünlerde eğitim kurumlarına müdür görevlendirmeleri yapılıyor. Mevcut okul müdürleri, bir puanlama sistemine tabi tutuldu 75 puan alamayan yöneticilerin görevlerine son verilecek. Bu süreçte siz çok çaba sarf ettiniz. En son Milli Eğitim Bakanı ile de görüştünüz. O da yaşanan bazı olumsuzlukları kabul etti. Siz ayrıca tüm valilikleri süreç konusunda uyardınız. Tüm bu çabalarınıza rağmen puanlama sürecinin tamamlanmasından sonra pek çok yöneticinin mağdur olabileceği de ortada. Bu mağduriyetler karşısında hazırlıklarınız var mı? Neler yapacaksınız?

İsmail KONCUK: Türkiye’de öyle bir iktidar anlayışı var ki; siz ne derseniz deyin, demokrasi içinde kabul edilmeyen, hukuk içinde hiç olmaması gereken hususlar dahi meşru hale getirilmiştir. STK’ların etkin olabilmesi için o ülkede anladığımız anlamda kâmil bir demokratik hayatın ve hukuk devleti ilkelerine saygının olması lazım. Türkiye’de evrensel anlamda bir demokrasi yok. 17 Aralık operasyonlarından sonra artık iktidar tamamen hukuktan uzak tavırlar sergilemeye başladı. Yöneticilerin görevden alınmasında da aynı mantık var. O mantık şudur: ‘Benim adamım olan yöneticiyle yoluma devam ederim. Benim değirmenime su taşımıyorsa o idareciyi istemiyorum.’ Böylesine bir mantıkla mücadele etmenin iki yolu var. Tepki göstermek ve hukuk devleti ilkeleri içinde bağımsız yargıya güvenerek yargı kararlarıyla bu yanlışın üzerine gitmek. Ama ne yazık ki tepkiler duyulmuyor.

Biz millet olarak bize yapılanları, hukuk katliamını unuttuğumuz sürece her türlü husumete açık bir toplum haline geliriz. 13 Haziran’dan sonra okul idarecilerinin görevi sona erdi. Görevi uzatılacak okul müdürleri değerlendirmeye tabi tutuldu ve sonuçlar 21 Ağustos tarihinde açıklandı. Değerlendirmeye etki edecek puanlar şöyleydi: En kıdemli ve en kıdemsiz öğretmenin değerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, öğretmenler kurulunca seçilecek iki öğretmenin değerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, okul aile birliği başkan ve başkan yardımcısının değerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, öğrenci meclis başkanının değerlendirmesi 10 puan iken; ilçe milli eğitim müdürünün değerlendirmesi 25 puan, insan kaynaklarından sorumlu ilçe milli eğitim şube müdürünün değerlendirmesi 20 puan, değerlendirilecek eğitim kurumundan ilçe milli eğitim şube müdürünün değerlendirmesi 15 puan olarak belirlendi. Değerlendirme sonuçlarını incelediğimizde 7 binden fazla okul müdürünün görev süresinin uzatılmadığını gördük.

Görev süresi uzatılmayan okul müdürleri okullarındaki değerlendirmede 40 tam puan alırken, ilçe mili eğitim müdürleri ve şube müdürlerinin değerlendirmelerinden çok düşük puan aldılar. Ben değerlendirmeleri aklıselim yapan insanları tebrik ediyorum. Ama büyük bir çoğunluğu tam bir tetikçilik yapmıştır. Alçakça bir yaklaşımla hareket etmişlerdir. Teog’da, uluslararası ölçekte başarılı olan, hatta Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından ödüllendirilen okul müdürleri bile görevden alınmıştır. Okul müdürlerini tespitinde AKP teşkilatları var, yandaş sendika var. Şu anda insanları birbirine düşman hale getirdiler. O makamı hak eden insanlar taraflı değerlendirmelere tabi tutuldu ve hakları adeta bağırta bağırta ellerinden alındı.

Puanlamalarda okul müdürlerinin ne mesai arkadaşları ile ilişkileri, ne okula yaptığı katkılar, ne aldığı ödüller ve üstün başarı belgeleri, ne akademik kariyeri, ne de uluslararası düzeyde yayınlanan makaleleri bunların hiçbirisi dikkate alınmamıştır. Tek kriter yandaşlık olmuştur. 

Zaten akıl çerçevesinde düşünen herkes, görevinde vekâleten bulunan ilçe milli eğitim müdürlerinin, sadece 2-3 aydır görevde olan geçici ilçe milli eğitim şube müdürlerinin okul müdürleri hakkında kanaat sahibi olamayacağını, okul müdürlerini bir kere bile görmediklerini, okul müdürlerinin bilgisini, tecrübesini, başarısını ölçebilecek nitelikte olmadıklarını bilir. Hatta bu kişilerin büyük çoğunluğu okul müdürlerinin adını, hangi okulda görev yaptığını dahi bilmez.

Bu puanlamalarda ciddiyetsizlik de had safhadaydı. Emekli olanlara, kurum değiştirenlere, vefat edenlere, şu anda müdür olmayanlara, hatta belediye başkan yardımcısına 75 ve üzerinde puan verilmiş ve görev süreleri uzatılmıştır. Hatta daha da trajikomik olanı geçici ilçe milli eğitim müdürleri kendilerine puan vermişler. Hem de öyle böyle değil, 95-100 puan vermişler!

Öte yandan çok acı ama gerçek bu ucube yasa ve yönetmeliği birileri öyle bir kullandı ki, bu cenah üye kaydetmek için her yolu mubah saydı. Kirli ilişkilerle, makam, mevki vaatleriyle üye avına çıkanlar, şereften yoksun her metodu denedi. Eğitim çalışanlarının hak gaspına neden olan bu adaletsizliğe karşı durmak yerine her zaman olduğu gibi bu süreci de kendi çıkarları doğrultusunda kullanma ahlaksızlığını tercih ettiler.

Dini doğruları referans aldığını söyleyen ancak her türlü sahtekârlığı yapan, Allah korkusu yaşamayan, kul hakkı yemeyi hayatının felsefesi haline getiren bu ucube güruh, her türlü rezilliğe imza atmayı ilke edinmiştir. İktidara “Benim adamım sizin adamınız” diyebilen bu çete, her türlü ilke ve değeri ayaklar altına almıştır. İnsanlara “bana üye olmazsan seni müdür yapmam” diyebilecek kadar ahlaktan yoksun bu yapı, bu şekilde üye kaydederek daha ne kadar varlığını sürdürmeyi planlamaktadır? Şu andaki siyasi erk gücünü kaybettiğinde bu yapı hala güçlü olabileceğini mi zannetmektedir? Şantajla, tehditle büyüyenlerin gün gelecek foseptik çukurunda çığlıkları duyulacaktır.

Bu yönetmelikle ilgili tek sıkıntı, görev süresi uzatılan müdürlerle ilgili değerlendirme süreci değildir. Müdür başyardımcısı ve müdür yardımcıları müdür tarafından belirlenecektir. Sınav kazanmış olmanın, başarılı olmanın hiçbir etkisi olmayacaktır. Müdür yardımcıları ile müdür başyardımcılarının geleceğini okul müdürleri tayin edecektir. Yani bu süreçte de bilgi ve yeterlilik değil; okul müdürü ile aynı sendikaya üye olanlar ya da okul müdürü ile iyi ilişki kuranlar, okul müdürü ile aynı dünya görüşünü paylaşanlar tercih nedeni olacaktır.

Şu uyarıları da yapmak istiyoruz: Göreve ilk kez atanacak müdürler de sözlü sınava tabi tutulacaktır. Sözlü sınav nedir? Sözlü sınav objektif değerlendirmeler yerine, kişiye özel muamele demektir. Burada ölçülebilir kriterler söz konusu olmadığına göre kime, neye göre puan verilecektir? Üstelik komisyon kimlerden oluşacaktır? Komisyonda yer alan isimler neye göre belirlenmektedir? Bir yöneticinin analitik düşünebilme ve analiz yapabilme yeteneğini, temsil kabiliyeti ve liyakat düzeyini, muhakeme gücü ve kavrayış düzeyini, iletişim becerilerini, özgüveni ve ikna gücünü, genel kültürünü nasıl ölçülecektir? Görülecektir ki; tıpkı görev süresi uzatılacak müdürlerde olduğu gibi, buradaki komisyonun değerlendirmesi de yandaş görevlendirme, iktidarı memnun etme anlayışı üzerine bina edilecektir.

Özellikle son dönemde iktidar, kendi savcılarını, kendi hâkimlerini, kısacası kendi yargısını oluşturma gayretinde olduğu bilinmektedir. Bunun bir devamı olarak MEB’de de ölçüsüz bir kadrolaşma operasyonu yapılmaktadır. Bu durum Anayasal düzene aykırıdır ve toplumun geleceğine büyük zarar vermektedir. İnsanlar arasında ayrımcılık yapılması, siyasi erkin anlayışına ters düşeni, muhalif olanı yok etme arzusu çok tehlikelidir.

Dershaneler kanunu dediğimiz kanun şu anda Anayasa Mahkemesi tarafından esastan görüşülüyor. Aylar olmasına rağmen Anayasa Mahkemesi bir karar vermedi. Anayasa Mahkemesi önünde de eylem yaparak, “Sadece Adalet İstiyoruz” dedik ve Anayasa Mahkemesini bir an önce karar vermeye davet ettik. Bu kadar insanın hakkı gasp ediliyorsa, 3-5 insan oturup kendisinden çok daha fazla emeği olmuş insanların emeğini bir kalemde yok sayılıyorsa ve Anayasa Mahkemesi buna seyirci kalıyorsa, Anayasa Mahkemesi, yargı adamları ne iş yapar? Hukuksuzluk, insan hakkı gaspı almış başını gidiyor. Anayasa Mahkemesi ise olan biteni seyrediyor. Nereye kadar seyredeceğiz? Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bu rezilliği görsün. Düşünün ilçe milli eğitim müdürü kendisine puan veriyor. Hayatını kaybetmiş insanlara puan veriliyor. Okulu dünya çapındaki yarışmalarda temsil edilen okul müdürünün başarılı olması için daha ne yapması lazım? Burası krallık mı? Türkiye hukuk devleti ise Anayasa Mahkemesi hukuk devletinin varlığını devam ettirmesi noktasında en sorumlu kurumlardan biridir. İnsanların hakları illegal yollarla gasp edilirken, yargı adamları bunun tedbirini almıyorsa ne yapacağız?

Herkes bilmelidir ki; sendikamız yandaşlık kokan uygulamaların, haksızlıkların peşini bırakmayacaktır. Türk Eğitim-Sen, adaletsiz, objektif olmayan okul müdürü değerlendirmelerini protesto etmek için tüm illerimizde eylem yaptı, görev süresi uzatılacak okul müdürleri için yapılan değerlendirmede okul müdürlerine yanlı puanlar veren İl-İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve Şube Müdürleri hakkında Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulundu. 26 Ağustos tarihinde Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi olarak Anayasa Mahkemesi önünde eylem yaparak, adalet istedik. 2 Eylül tarihinde de Milli Eğitim Bakanlığı ve İl Milli Eğitim Müdürlüklerine önüne siyah çelenk bıraktık. Okullar açıldığında ise Ankara merkezli geniş katılımlı bir eylem yaparak, gerekirse diğer sendikalarla ortaklaşa iş bırakma eylemi yaparak adaletsizlikleri, adam kayırmaları en yüksek perdeden dile getireceğiz. 

http://www.kamupostasi.com/genel-baskandan-kamu-postasina-aciklamalar-2-1607h.htm

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum