Okul Müdürlüğü'nde AYM'ye Çağrı

Okul Müdürlüğü'nde AYM'ye Çağrı

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk okul müdürlüğü değerlendirmeleriyle ilgili önemli açıklamalar yaptı

Kanal B’de yayınlanan Güncel programına katılan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk okul müdürlüğü değerlendirmeleriyle ilgili önemli açıklamalar yaptı. Koncuk şunları söyledi: “Türkiye’de öyle bir iktidar anlayışı var ki; siz ne derseniz deyin, demokrasi içinde kabul edilmeyen, hukuk içinde hiç olmaması gereken hususlar dahi meşru hale getirilmiştir. STK’ların etkin olabilmesi için o ülkede anladığımız anlamda kâmil bir demokratik hayatın ve hukuk devleti ilkelerine saygının olması lazım. Türkiye’de evrensel anlamda bir demokrasi yok. 17 Aralık operasyonlarından sonra artık iktidar tamamen hukuktan uzak tavırlar sergilemeye başladı. Yöneticilerin görevden alınmasında da aynı mantık var. O mantık şudur: ‘Benim adamım olan yöneticiyle yoluma devam ederim. Benim değirmenime su taşımıyorsa o idareciyi istemiyorum.’ Böylesine bir mantıkla mücadele etmenin iki yolu var. Tepki göstermek ve hukuk devleti ilkeleri içinde bağımsız yargıya güvenerek yargı kararlarıyla bu yanlışın üzerine gitmek. Ama ne yazık ki tepkiler duyulmuyor.

Teog’da, uluslararası ölçekte başarılı olan, hatta Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından ödüllendirilen okul müdürleri bile görevden alınmıştır.

Biz millet olarak bize yapılanları, hukuk katliamını unuttuğumuz sürece her türlü husumete açık bir toplum haline geliriz. 13 Haziran’dan sonra okul idarecilerinin görevi sona erdi. Görevi uzatılacak okul müdürleri değerlendirmeye tabi tutuldu ve sonuçlar 21 Ağustos tarihinde açıklandı. Değerlendirmeye etki edecek puanlar şöyleydi: En kıdemli ve en kıdemsiz öğretmenin değerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, öğretmenler kurulunca seçilecek iki öğretmenin değerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, okul aile birliği başkan ve başkan yardımcısının değerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, öğrenci meclis başkanının değerlendirmesi 10 puan iken; ilçe milli eğitim müdürünün değerlendirmesi 25 puan, insan kaynaklarından sorumlu ilçe milli eğitim şube müdürünün değerlendirmesi 20 puan, değerlendirilecek eğitim kurumundan ilçe milli eğitim şube müdürünün değerlendirmesi 15 puan olarak belirlendi. Değerlendirme sonuçlarını incelediğimizde 7 binden fazla okul müdürünün görev süresinin uzatılmadığını gördük. Görev süresi uzatılmayan okul müdürleri okullarındaki değerlendirmede 40 tam puan alırken, ilçe mili eğitim müdürleri ve şube müdürlerinin değerlendirmelerinden çok düşük puan aldılar.

 

Ben değerlendirmeleri aklıselim yapan insanları tebrik ediyorum. Ama büyük bir çoğunluğu tam bir tetikçilik yapmıştır. Alçakça bir yaklaşımla hareket etmişlerdir. Teog’da, uluslararası ölçekte başarılı olan, hatta Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından ödüllendirilen okul müdürleri bile görevden alınmıştır. Okul müdürlerini tespitinde AKP teşkilatları var, yandaş sendika var. Şu anda insanları birbirine düşman hale getirdiler. O makamı hak eden insanlar taraflı değerlendirmelere tabi tutuldu ve hakları adeta bağırta bağırta ellerinden alındı.”

 

Ölen insanlara bile puan vermişler!

Haksızlığa uğradığına inanan tüm idarecilerin ellerindeki puanlarıyla dava açma hakkına sahip olduklarını kaydeden Koncuk, değerlendirmelerde yapılan gayri ciddilik ile ilgili örnekler de verdi. Koncuk şunları söyledi:  “Sizlerle birkaç örnek paylaşmak istiyorum: Karabük’te Milli Eğitim Müdürlüğü sitesinde yayınlanan değerlendirme sonuçlarına göre Türk Eğitim-Sen’in 1 ay önce vefat eden üyesi Karabük Merkez 75 Yıl Karabük Anadolu Lisesi Müdürü Murat Adnan Üren’e 100 puan verilmiştir.

Yine Ankara’da değerlendirme sonuçlarına baktığımızda Etimesgut Ufuk Arslan Anadolu Lisesi’nde görev yapan Ahmet Şimşek’e 75 ve üzerinde puan verilmiş ve Şimşek’in görev süresi uzatılmıştır. Oysa Ahmet Şimşek de, 12 Temmuz 2014 tarihinde vefat etmiştir.

Kilis’ten çok çarpıcı iki örnek vereceğim. Kilis’te yönetici değerlendirme işlemleri sonucunda 75 ve üzeri puan alan kurum müdürleri listesinin 7’inci sırasında yer alan Metin Yıldız’ın görev yaptığı Kilis-Musabeyli’de Hüseyinoğlu Ortaokulu’nda görev süresi uzatılmıştır. Ancak gelin görün ki, Metin Yıldız, okul müdürü değil, öğretmendir. Dolayısıyla Metin Yıldız’ın değerlendirme kapsamında olması mümkün değildir.

Yine aynı listenin 18’inci sırasında yer alan Cuma Özdemir’in de 75 ve üzerinde puan aldığı görülmektedir. Listeye göre; Özdemir’in Kilis-Merkez’de Toki Ortaokulu’nda okul müdürü görevi uzatılmıştır. Ancak Cuma Özdemir Kilis Belediye Başkan Yardımcısıdır. Yani Özdemir şu anda okul müdürü değil, Kilis’te Belediye Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Düşünebiliyor musunuz, belediye başkan yardımcısını bile okul müdürü olarak gösterip, 75 ve üzerinde puan vermişler.     

Yozgat’ın Sorgun ilçesinde daha önce Atatürk İlkokulu müdürü olan Hüseyin Ekinci daha sonra ilçe milli eğitim müdürü oldu. Buna rağmen Hüseyin Ekinci yönetici değerlendirme listesinde 93.77 puan almış olarak görülüyor. Yani şu anda ilçe milli eğitim müdürü olan Hüseyin Ekinci kendisine puan vermiş, hem de puanlamada oldukça bonkör davranmış.

Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde de daha önce Hasan Polatkan Ortaokulu Müdürü olan Tuncay Demir, daha sonra ilçe milli eğitim müdürü oldu. Demir yönetici değerlendirme listesinde tam 100 puan almış olarak görülüyor. Görüldüğü üzere bu puanlamalar tam bir ciddiyetsizliktir.”

Bu kadar insanın hakkı gasp ediliyorsa, emekleri bir kalemde yok sayılıyorsa, Anayasa Mahkemesi buna seyirci kalmamalıdır.

Kimseye ayrıcalık istemediklerini söyleyen Koncuk, “Sendikalı, sendikasız, siyasi görüşü ne olursa olsun  alın teri dökmüş tüm insanlara adalet istiyoruz” dedi. Türk Eğitim-Sen’in yarın Anayasa Mahkemesi önünde eylem yapacağını da bildiren Koncuk şöyle konuştu: “Yarın Anayasa Mahkemesi önünde 13:00’de adalet isteyeceğiz. Anayasa Mahkemesini harekete geçirmeye çalışacağız. Dershaneler kanunu dediğimiz kanun şu anda Anayasa Mahkemesi tarafından esastan görüşülüyor. Aylar olmasına rağmen Anayasa Mahkemesi bir karar vermedi. Anayasa Mahkemesi önünde de adalet istiyoruz diyeceğiz ve Anayasa Mahkemesini bir an önce karar vermeye davet edeceğiz.

 

        Bu kadar insanın hakkı gasp ediliyorsa, 3-5 insan oturup kendisinden çok daha fazla emeği olmuş insanların emeğini bir kalemde yok sayılıyorsa ve Anayasa Mahkemesi buna seyirci kalıyorsa, Anayasa Mahkemesi, yargı adamları ne iş yapar? Hukuksuzluk, insan hakkı gaspı almış başını gidiyor. Anayasa Mahkemesi ise olan biteni seyrediyor. Nereye kadar seyredeceğiz? Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bu rezilliği görsün. Düşünün ilçe milli eğitim müdürü kendisine puan veriyor. Hayatını kaybetmiş insanlara puan veriliyor. Okulu dünya çapındaki yarışmalarda temsil edilen okul müdürünün başarılı olması için daha ne yapması lazım? Burası krallık mı? Türkiye hukuk devleti ise Anayasa Mahkemesi hukuk devletinin varlığını devam ettirmesi noktasında en sorumlu kurumlardan biridir. İnsanların hakları illegal yollarla gasp edilirken, yargı adamları bunun tedbirini almıyorsa ne yapacağız?

      

Siz emek vermiş, alın teri dökmüş insanları görmezden gelirseniz bu insan kimi, kime şikayet edecek? Anayasa Mahkemesi’nin insan hakkı gasplarına karşı görevini yapması lazım.”

 

Gelin birlikte mücadele edelim.

Tüm eğitim çalışanlarını Türkiye Kamu-Sen çatısı altında birleşmeye davet eden Koncuk, “Gelin birlikte mücadele edelim. Hangi makamda olursa olsun haksızlıkla, hukuksuzlukla mücadele etmenin yolu bellidir. Türkiye Kamu-Sen bünyesinde bizimle mücadele edin. Kafanızı kuma gömerseniz birileri bugün bir hakkınızı, yarın başka hakkınızı gasp eder” dedi.

Okullar açıldığında Ankara merkezli eylem yapabileceklerini de kaydeden Koncuk, “Değerlendirmelerde haksızlık, adaletsizlik yapanları isim isim deşifre ederiz. Ama gelin tüm bunları birlikte yapalım” diye konuştu.

Biz şube müdürleri ile ilgili yargı kararının uygulanmaması nedeniyle MEB yetkilileri hakkında 26 Ağustos 2014 tarihinde yani yarın suç duyurusunda bulunacağız.

Koncuk şube müdürleri ile ilgili önemli açıklamalar da yaptı. Koncuk şunları kaydetti: “Şube müdürleri sadece sözlü puan sonuçlarına göre atanmıştı. Türk Eğitim-Sen olarak buna dava açtık. ‘Yazılı sınavda alınan puanlarında değeri olmalı’ dedik. Yargı bizi haklı buldu ve yönetmeliğin yürütmesini durdurdu. Çünkü siz böyle bir yönetmelikle şube müdürlüğü ataması yapamazsınız, yazılı sonuçları da dikkate almalısınız.

MEB yetkilileri ile yapılan görüşmelerde yönetmelik çıkaracaklarını, daha sonra yeniden atama yapacaklarını söylediler. Ancak bir önceki gün MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, ‘Yargı yönetmeliğin yürütmesini durdurdu, atamaları iptal etmedi. Atamalar geçerlidir. Atamalar iptal edilse dahi B planımız var’ dedi. Ben de bunun üzerine Müsteşarla ve Bakan Nabi Avcı ile konuştum. Bakan Avcı konuyu araştıracağını söyledi. Müsteşar Yusuf Tekin ise yargının atamalara yönelik iptal kararı vermediğini söyledi. Bende müsteşara, ‘Yargı, bunların atamasına esas olan yönetmeliğin yürütmesini durduruyor. Bu atamaların bir hükmü kalmadı. İnsanları beklenti içine sokmayın. Doğru uygulama yapın. Atamaların iptal edilmesi gerekir. Yeniden tercih hakkı vererek bu atamaları yapmalısınız’ dedim. Müsteşarla anlaşamadık. Müsteşara B planlarının da ne olduğunu sordum, ‘yargı kararlarını uygulamak’ dedi.

Biz yargı kararının uygulanmaması ile ilgili MEB yetkilileri hakkında 26 Ağustos 2014 tarihinde yani yarın suç duyurusunda bulunacağız. Yargı kararının ardından MEB’e atamaların iptal edilmesi gerektiğine dair başvuruda bulunmuştuk. Şayet 20 Eylül’e kadar MEB’den cevap gelmezse talebimiz reddedilmiş sayılıyor ve dava açma hakkımız oluşuyor. Bu durumda 20 Eylül’de de atamaların iptaline ilişkin dava açacağız. Mahkeme kararı olduğu için bunun çok kısa sürede sonuçlanacağını düşünüyorum. Müsteşar iyi değerlendirme yapmalıdır. Müsteşardan ricamız tekrar değerlendirme yapmasıdır. Yargı kararı çok açıktır. Hukuk müşavirliğine de sorsunlar. Hukuk müşavirliğinin kararını uygulasınlar. Burada kuru inatlaşma var. MEB, ‘yargı bu kararları taraflı veriyor’ diye düşünüyor. Yargı kararlarına karşı inatlaşma seziyorum. Yargı ne diyorsa uygulayın. Hukuk içinde davranın. MEB’e de, Sayın Müsteşara da yakışan tavır bu olur.”

2. İl dışı tayinlerin yapılacağına dair ağırlıklı olarak kanaatim var.

2. il dışı tayinlerle de ilgili açıklama yapan Genel Başkan Koncuk, “MEB ile sık sık 2. il dışı tayini görüşüyorum. 2. il dışı tayinlerle ilgili çalışmalar devam ediyor. 2. İl dışı tayinlerin yapılacağına dair ağırlıklı olarak kanaatim var. Ama 2. İl dışı tayinler ‘yüzde 100 yapılacak’ demiyorum. Şayet yüzde 100 yapılacak dersem, kendimi Bakanlık yerine koyarım ve bu da yanlış olur. Tabi 2. il dışı tayinleri, öğretmen atamalarından sonra yapmak gerekir. İlk atamada 40 bin öğretmen alımı yapılacak. Önce bu öğretmenlerimizin okullarının belirlenmesi lazım. 2. il dışı tayinler öğretmen atamaları ile eş zamanlı da yapılabilir. Ama bir kapı aralandı. Bu kapıyı zorlayalım. MEB bürokratları olumlu bakıyor. Bilhassa doğuda çakılı kalmış öğretmenlerimiz infial içindedir. Hatta öğretmenlik mesleğine küsme noktasına gelmişler. Bu arkadaşlarımızın hiçbir şarta bağlı olmaksızın tayinleri yapılmalıdır” diye konuştu. Koncuk, alan değişikliğinin olma ihtimalinin de yüksek olduğunu ve Eylül ayı içerisinde yapılabileceğini söyledi. 

Türkiye’de 126 bin öğretmen açığı varsa, öğretmen açığını 65 bin ücretli öğretmenle kapatmaya çalışıyorsanız en az 100 bin atama yapmanız gerekir.

Öğretmen atamalarına da değinen Koncuk, 40 bin atamanın yeterli olmadığını, en az 100 bin öğretmen ataması yapılması gerektiğini bildirdi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın 126 bin norm açığı olduğuna yönelik açıklamasına değinen Koncuk, “Türkiye’de 126 bin öğretmen açığı varsa, öğretmen açığı 65 bini ücretli öğretmenle kapatmaya çalışıyorsanız en az 100 bin atama yapmanız gerekir” dedi.

Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Meydanları boş bırakmak doğru bir yaklaşım değil. Siyasi iktidarı sıkıştırabileceğimiz dönemler bunlar. Şubat ataması yapılması konusunda eylem yapabiliriz. 40 bin atama sayısı artırılmazsa, Şubat’ta 20-30 bin atama talepli başka bir eylem organize edilebilir. Ancak ataması yapılmayan öğretmenler artık kendi branşlarını gündeme taşıyor. Esas problem ataması yapılmayan öğretmen problemidir. Bu bölünmüşlük, parçalı durum ataması yapılmayan öğretmenlerin bir araya gelmesini engelleyen en önemli sebeptir. Öğretmen atama sayısı 40 bin değil de 100 bin olsaydı, birçok branş daha fazla atanma imkanı bulurdu.

Bu ülkede 400 bin İ.İ.B.F. mezunu genç var ve devletin açtığı kadro sayısı 382 düşünebiliyor musunuz?

Genel Başkan İsmail Koncuk, atama bekleyen 400 binin üzerindeki İ.İ.B.F.’lilerin durumu ve çalışma hayatında çözüm bekleyen önemli başlıkları da gündeme getirdi. Koncuk, “Bu ülkede 400 bin İ.İ.B.F. mezunu genç var ve devletin açtığı kadro sayısı 382 düşünebiliyor musunuz? Bu kabul edilebilir mi? 4001 kodu diye bir kod bu ülkede, her fakülte mezununa atama hakkı veriyor. İşin uzmanı olan çocuklar giremiyor ama bütün fakültelerin mezunları bu kadrolara müracaat edebiliyorlar.

Türkiye’de bir an önce meslek tanımlaması yapılması lazım. Bu mağduriyetin giderilmesi lazım. Bu ucube 4001 kodunu kaldırmak gerekir. Okul kantinlerine dahi elinde belgesi olan garson arıyoruz ama devlet kademesine eleman alırken 4001 koduyla alıyorsunuz, bu olmaz. Sayın Bakan Hayati Yazıcı ‘Gümrüklerde biyolog var’ diyor. Bunları alan sizsiniz Sayın Bakan. 4-C’lilerin kadro sorunu hala devam ediyor, üniversiteli işçiler, akademik zam gibi meseleler hala göz ardı ediliyor. Sicil affı, 2005 yılından sonra göreve başlayanlara bir derece verilmesi, emeklilikte 30 yıl sınırı gibi konuların artık bir an önce çözüme kavuşturulması gerekmektedir” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum