Ösym Başkanı Ali Demir Derhal İstifa Etmelidir!

Ösym Başkanı Ali Demir Derhal İstifa Etmelidir!

Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu’nun “ÖSYM Başkanı Ali Demir Derhal İstifa Etmelidir!” başlıklı açıklama metnidir.

6 Mayıs 2012 tarihinde gerçekleştirilen "Avukatlar İçin Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yarışma Sınavı"nın kopya skandalıyla birlikte iptal edilmesi ile ÖSYM, birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir. Bu skandala rağmen halen koltuğunda oturan ÖSYM Başkanı Ali Demir derhal görevinden istifa etmelidir.  

AKP`nin Kadrolaşma Çabası Sınavların Güvenilirliğini Ortadan Kaldırdı!

Belirtmek gerekir ki bu ve benzeri skandalların siyasal sorumluluğu da AKP hükümetinin üzerindedir. Bu ve benzeri skandallar, AKP`nin kadrolaşma amacıyla yargı kararlarını yok sayması ve önündeki tüm engellerin üzerinden atlamaya çalışmasının sonucudur. Artık vahamet öyle bir duruma gelmiştir ki sınavlar dahi engel olarak görülmeye başlanmıştır. 

Hatırlamakta yarar var. Ülkenin KHK`ler ile yönetildiği günlerde, 2 Kasım 2011 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname`nin ek 33. maddesi ile sözlü sınavlara ilişkin önemli bir değişiklik gerçekleştirilmişti. Buna göre sözlü sınavlarda adayın;

"a) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücünün,

b) Liyakati, temsil kabiliyeti, bilgi düzeyi, davranış ve tepkilerinin mesleğe veya göreve     uygunluğunun,

 c) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığının,

 ç) Genel yetenek ve genel kültürünün,

 d) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığının,

değerlendirilmesi suretiyle yapılır.

Sınav komisyonu, adaylar hakkında yukarıda yazılı özelliklerin her biri için değerlendirme yapar. Yapılan değerlendirmeye göre verilen puanlar tutanağa geçirilir. Bunun dışında sözlü sınav ile ilgili herhangi bir kayıt sistemi kullanılmaz."

Bu düzenlemenin anlamı şudur: AKP, kadrolaşmanın önündeki engelleri kaldırarak, kamu görevlisi alımında liyakattan çok kendisine yakınlığın kriter alınmasında olası pürüzleri ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. Bu nedenle AKP, Danıştay`ın sözlü sınavlara ilişkin olarak, hukuksal denetimin sağlanabilmesi adına idarenin mülakatlarda teknolojik imkanlardan yararlanarak "sesli ve görüntülü" kayıt yapması gerektiği yönündeki kararlarının üzerinden, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile atlamaya çalışıyor. Üstelik Danıştay`ın bu yöndeki kararları, hukuk devleti ilkesinin ancak idarenin yargısal denetimi ile tesis edilebileceğinin de altını çizmiştir. AKP`nin yargı kararlarını görmezden gelerek kendi politikalarını hayata geçirmesi, hukuka verdiği önemi ve otoriterliğinin ulaştığı boyutları bizlere göstermektedir.

Sınavların Şirketlere Yaptırılması İse Kabul Edilemezdir!

AKP`nin attığı bir başka adım ise ÖSYM`nin görevlerini düzenleyen kanunda yaptığı bir değişikliktir. 4/7/2012 tarihli ve 6353 sayılı Kanunun 46. maddesiyle değiştirilen maddeye koyulaştırdığımız kısım eklenmiştir.

"Madde 3 – (4) Başkanlık, sınav, ölçme, değerlendirme ve yerleştirme hizmetlerini yerine getirirken ihtiyaç duyduğu aşamalarda, soru hazırlama, donanım ve yazılım olarak bilgisayar ve iletişim altyapısı, baskı, paketleme, taşıma, dağıtım, güvenlik ve işgücü hizmetleri satın alabilir. Sınav hizmetleriyle sınırlı kalmak üzere bu mal ve hizmetlerin temininde, Başkanlık ile Başkanlığın kuracağı veya iştirak edeceği şirketler tarafından gerçek kişiler, kamu tüzel kişileri veya özel hukuk tüzel kişilerinden alınan mal ve hizmetlerle ilgili olarak 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri uygulanmaz. Söz konusu mal ve hizmetlerin teminine ilişkin usul ve esaslar, Kamu İhale Kurumunun görüşü alınarak Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir." 

Yapılmak istenen açıktır. AKP, ÖSYM`nin kuracağı ya da iştirak edeceği yandaşı şirketlere sınavları yaptırmak istememektedir. Bu nedenle bugüne kadar attıkları adımların sorumluluğunu almayanlar, kopyacıları koruyup sınavlara giren adayları güvenlik önlemleriyle cezalandıranlar, ÖSYM`nin güven kaybını, yandaşı şirketler aracılığıyla gidermeye çalışmayı deneyeceklerdir. 

Bu Gerçeklerin Sorumluluğu Alınmalıdır!

Yargıç olacak kişilere yapılan bir sınavda ortaya çıkan skandal, AKP`nin ülkeyi nasıl yönettiğini bizlere açıkça göstermektedir. Bugüne kadar atılan adımların bazılarını hatırlayacak olursak;

· Eğitim sistemimizdeki sınavlar giderek çeşitlendi ve sayıları artırıldı,

· ÖSYM her skandaldan sonra yetkililerin sorumluluk almadığı ve görevinin başında oturduğu bir kültürle yönetildi,

· Çıkarılan ÖSYM teşkilat kanunu ile deneyimli personel sürgün edildi,

· AKP bu skandalları sorunları çözmek için değil, kadrolaşmak için fırsat bildi,

· Başbakan ve kurmayları kürsülerden kopyacıları korudu, hakkını arayan gençlerimizi de tehdit etti,

· Olağanüstü güvenlik önlemleriyle kopyacılar değil, sınava giren adaylar cezalandırıldı,

· Sınav sistemi adaletsizliği, eşitsizliği derinleştirmekten başka bir şeye hizmet etmedi. 

Eğitim Sen olarak, tekrar ifade ediyoruz. Bu skandalların siyasal sorumluluğunu AKP hükümetinin, yönetsel sorumluluğunu ise ÖSYM Başkanı Ali Demir‘in derhal alması gerekmektedir. Kopyacıların faturasını, olağanüstü güvenlik önlemleriyle adaylara eziyet çektirerek ödeten başta ÖSYM Başkanı olmak üzere tüm sorumlular görevlerinden derhal istifa etmelidir. Yaşananlar, sınavları şirketlere yaptırmayı planlayanlara ders olmalı, gençlerimizin geleceği rant elde etme arayışlarına kurban edilmemelidir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.