Özel okullara baskı var mı?

Özel okullara baskı var mı?

Eğitimde bitmek bilmeyen tartışmaların yanına son dönemde özel okullara uygulanan baskılar da eklendi.

MEB, sergilediği teşvik yaklaşımlarının aksine özel eğitim kurumlarını hedefe koyan ve başarılarını gölgeleme yönünde adım atan siyasi bir yaklaşım içinde. Özel okullara baskıyı şöyle sıralamak mümkün: Mayıs ayında uluslararası program uygulayan okullara müfettiş denetimi yapıldı. E-okul sistemine (fişleme mahiyetinde) velilerin gelir durumunun girilmesi istendi. TEOG sonuçları açıklanırken de il başarı sıralamaları ve Türkiye geneli başarı sıralaması açıklanmadı. Bu, Türkiye’nin ilk yüzdelik dilimlerine ve en iyi okullarına öğrenci yerleştiren özel okulların başarılarını yansıtmamak üzere atılmış bir adımdı. TEOG’da bütün öğrencilerin devlet okullarına doğrudan yerleştirilmesi de özel okulların önüne kesme adına kullanıldı. Geçen hafta ise Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’ne bağlı özel okullara ‘alternatif yerleştirme’ gerekçesiyle soruşturma açıldı. Bazı özel okullar da imar planı hataları bahane edilerek mühürlendi, inşaat halindeki bir özel okulun arazisine el konuldu, bir özel okulun bahçesinden de yol geçirildi.

 

Türkiye’de 5 binin üzerinde özel okul bulunuyor. Bu okulların gerek üniversiteye giriş sınavlarındaki başarıları, gerekse ulusal ve uluslararası alandaki başarıları yadsınamaz bir gerçek. Örneğin, okulların bütün öğrencilerinin sınavlarda elde ettiği başarıların ortalamasına göre yapılan sıralamada, Türkiye genelinde ilk 500 okulun yüzde 99’unun özel okul olduğu görülüyor. Üniversiteye girişte özel anadolu ve fen liselerinin başarısı, resmi anadolu ve fen liselerini geçiyor. Bu başarıların teşvik edilmesi gerekirken yapılan mevzuat değişiklikleri, fiili engellemeler ve olumsuz söylemler ile başarıya engel olma girişimleri eğitim tarihi karnesine eksi bir not olarak düşüyor.

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, bir gazeteye yaptığı açıklamada özel sektörün eğitimdeki yerini yüzde 3’ten 2023 yılına kadar yüzde 15’e çıkarmayı hedeflediklerini söylemişti. Aynı zamanda dershanelerin, kanun zoruyla kapatılıp, özel okula dönüştürülmesiyle de özel okullaşma oranının artacağı belirtildi. Son olarak özel okul öğrencisi 250 bin kişiye özel okulda eğitim için para yardımı yapılacak olması bizzat MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci tarafından, “Devletin üzerindeki eğitim yükünü de çok önemli oranda özel okullara kaydıracak.” şeklinde nitelendirildi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da, özel okulların atıl kapasitelerinin teşvik verilen öğrencilerle doldurulacağını ve bu sayede devlet okullarındaki aşırı kalabalıklaşmanın da önüne geçileceğini ifade etti. Ancak uygulamaya bakınca söylemlerin havada kaldığı görülüyor. Özel eğitim, adeta artan şekilde baskı altına alınıyor.

‘HÜKÜMET, OKULLARDAN BİLE RANT ELDE ETMEYE ÇALIŞIYOR’

Özel öğretimin eğitim sistemindeki yerini değerlendiren ve son dönemdeki yanlışları teşhis eden TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi MHP’li Özcan Yeniçeri, eğitimde gelecek nesilleri nasıl etkileyeceği hesaplanmadan adım atıldığını söyledi. Başından beri her bakana göre ayrı bir seçme ve yerleştirme yapıldığını belirten Yeniçeri, nesillerin nasıl hareket edeceği belli olmayan, sürekli değişen ve siyasi amaçlarla dönüştürülen, kalitesi düşen bir sistem oluşturulduğuna dikkat çekti. Bunun yanında eğitim sisteminin bir gruba duyulan kin ve intikam duygusunun aracı halini getirildiğini de dile getirerek şöyle konuştu: “Özel okullar olsun ama bizim öngördüğümüz kişiler bu sektörde bulunsun, bizim öngördüğümüz özel okullara gelenlere biz katkı sağlayalım anlayışı güdülüyor. Dolayısıyla okullardan bile adeta bir rant çıkarma, bir yandaş zenginleştirme sistemi olarak yararlandıkları veya buna yönelik düşündükleri anlaşılıyor.”

     Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfü Baydar da şu değerlendirmede bulundu: “Devlet okullarında öğrenciler yeteri kadar eğitilemezken, özel okulların teşvik edilmesi gerekir. Ancak şimdi özel okullardan çocukları alın, devlet okullarına yönlendirin anlayışı var. Eğitim politikası yazboz tahtasına döndü. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Özel okullardan çocukları alın, devlet okullarına yönlendirin anlayışı, AKP’nin günlük belirlediği, düşmana göre politika üretmesinin bir yeni örneğidir. Bu milli eğitim değildir, politika değildir.”

‘ÖZEL OKULLAR BÜROKRATİK ENGELLERE TAKILMAMALI’

Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı İbrahim Taşel de özel okullaşmanın eğitimde kaliteyi artırdığını ve bu konuda müteşebbislerin desteklenmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’deki özel okul oranının yeterli olmadığını dile getiren Taşel, “Ülkemizde henüz özel okullaşma oranı yüzde 4’lere yaklaşmıştır. Ancak bu oran yeterli değildir. Bu oranın mutlaka arttırılması gerekir bu da devletin özel okul müteşebbislerine sağlayacağı desteklerle gerçekleşir. Bu anlamda bu yıl uygulanan öğrenci başına destek olumlu buluyoruz ancak daha ileri adımlar atılmasını bekliyoruz.” dedi. Özel okulların kaliteyi arttıran ve rekabeti geliştiren kurumlar olduğunu ifade eden Taşel, “Özel okulların bürokratik engellere takılmaması, müteşebbisi engelleyecek unsurların olmasının önüne geçilmesi gerekir. Özel okul açmak isteyenler teşvik edilmeli ve bürokratik işlemler azaltılmalıdır. Okulların dünya çapında yarışmasını istiyorsak bu konuda ek programlar uygulamalarının yolunu da kolaylaştırmak lazım.” diye konuştu.

ZAMAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.