Profesör İntiharları

 

Arka arkaya gelen ölümlerle sarsılıyoruz. Hasan Kaçan'ın kardeşi Metin Kaçan Boğaz Köprüsü'nden atlayarak kendini Boğaz'ın soğuk sularına bıraktı. Ağır Roman'ın yazarının cesedi günler sonra Küçükçekmece sahillerine vurdu. Hasan Kaçan twitter hesabından şu mesajı verdi: 
 
"Sen de suçlusun meto... Gariban bir berberin, tamirci kalfası, ortakul mezunu oğluydun... Haddine miydi AĞIR ROMAN yazmak... Yedirirler mi.. 
Meto... İçin rahat olsun... Allah intikam sahibidir... 
Meto, soğuk sulara düşen bedenin zaten 1995'ten beri ölüydü. Sen bu engereklerin öldürdüp boğduğu ne ilk ne de son kişisin... 
 
Meto, bu engerekler ertuğruluyla, ayşesiyle, zaferiyle zaten seni 1995'te öldürdüler. sadist çığlıklarla defalarca, bıçakladılar, şişlediler. 
bunlar engerekler ve çıyanlardır/ bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır/ tanı bunları, tanı da büyü. (a.a) ... tanıyamadın bunları meto. 
ve son olarak... bugünlerde beni arayıp vicdan azabıyla ağlayanlara da Allah acısın. biz kimseye kin tutmayız... Ama kabağın da sahibi var... 
İçinizi karartığım için özür dilerim... "ya ben öleyim mi söylemeyince"... Allaha emanet olunuz."
 
Suçlanan Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu ve Ayşe Arman'dan gık çıkmadı. İşte bir "sükut ikrardandır" örneği daha.
 
Birand ölünce üzüldük, beklemiyorduk dedik. Toktamış hocamızı bu aralar unutmuştuk. Ben de öldüm diyerek hatırlattı kendini. Deprem dedemiz de galiba -size depremle barışık olmayı öğrettim, artık gidebilirim- dedi ve gitti.
devamlı bir şeyler yazmaya çalışan biri olarak fırsatı değerlendirmek istedim. Ölüm en müessir derstir diyerek insanlara bir gün hepimiz öleceğiz diyeyim dedim. Arasında da bazı telkinlerde bulunayım diye düşündüm. Ölümün bir kabus gibi çöktüğü ortamlar nasihat için insan psikolojisinin çok müsait olduğu zamanlardır. Telkin mevtaya verilirken hayatta olanlara da nasihat etkili olur.
 
Bunları düşünürken yine birbiri ardından gelen ölümler şok etti. Önce emekli ilahiyatçı Prof.Dr. Ahmet Uğur Kayseri'de intihar etti. Kimse hocayı intihara sürükleyen nedeni öğrenemeden İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mevlüt Güngör'ün vefat haberi geldi. En son ölüm en etkili şoku yarattı: Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gökhan Budak intihara teşebbüs ederek önce bileklerini kesti sonrasında ise dördüncü kattaki balkondan kendini attı. Hastaneye kaldırılan Budak kurtarılamadı.
 
Rektörün intihara kalkışması daha önce kendisine tanımama rağmen beni şiddetle sarstı. Bu dönemde atanmış inançlı bir insandı. Meşhur ODTÜ olaylarından sonra beyanat vererek Başbakan'a destek vermişti. Aklıma çeşitli ihtimaller gelmiyor değil ama zanla konuşmanın yanılma payı yüksek olduğu için yazmıyorum. Fakat müteveffa rektörün ölümü üzerine araştırma yaparken ilginç bilgilere tevafuk ettim. Dikkatlerinize arz ediyorum:
"Erzincan Üniversitesi Rektörü de intihar etmişti
Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Atom ve Molekül Fiziği Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Gökhan Budak gibi aynı bölümden olan Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap da intihar etmişti. 48 yaşındaki Rektör Prof. Dr. Büyük kasap, 18 Mart 2010 tarihinde Erzincan'daki lojmanda iple kendini asarak yaşamına son vermişti.
 
Üniversitenin açılışındaki konuşması
 
Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gökhan Budak, üniversitenin 2012-2013 akademik yılın başlaması nedeniyle düzenlenen törendeki konuşmasında "Ülkenin en büyük engeli Aydın şizofrenisi" demişti. Prof. Dr. Gökhan Budak, şunları söylemişti:
"Güzel ülkemizin neredeyse her bölgesinden aynı kilimin farklı desenleri olarak kabul edilebilecek güzellikte bir öğrenci profili ile yeni bir akademik yıla 'merhaba' diyeceğiz. Hangi mesleğe sahip olursa olsun insana saygı duymayan, iş ahlakından yoksun insanlar, ne kadar bilgili olursa olsun insanlık için ciddi bir zaaf noktasıdır. Birer Aydın olma ve Aydınlar yetiştirme mesuliyetini taşıyan bizler, ülkemizin en büyük engeli haline gelen Aydın şizofrenisine yakalanmadan, bu coğrafyanın değerleriyle barışık, herkes gibi düşünmesek de herkesin fikrine saygılı, özgür bir akademik ortamı inşa etmek zorundayız. Ancak hiçbir özgürlüğün sınırı, başkalarının hele hele içinde yaşadığımız toplumun değerlerini hor görecek, küçümseyecek genişlikte değildir. İnsanın, kendisine kutsallık atfederek, 'ben, biz ve diğerleri' ayrımına gitmesi hastalıklı bir tutumdur. İnançlara, kültürel değerlerimize sahip olmayı ya da onlara saygı göstermeyi Aydın olmanın önündeki engeller olarak görmek oryantalist düşüncenin bu ülke aydınına dikte ettiği tehlikeli bir hastalıktır. Bizler bir an önce bu hastalıklı tutumdan vazgeçmek ve değerlerimizden aldığımız ilhamla bilgi ve teknoloji üreterek, insan yetiştirerek bu ülkenin güçlü geleceğine katkı sunmak zorundayız. Bu bağlamda yapacağınız her türlü akademik çalışmaya maddi ve manevi her türlü destek verilecek, üretenin daha fazla değer göreceği bir yönetim anlayışını hakim kılmaya çalışacağız."
 
"MUTLULUK, VİCDANEN RAHAT OLMAKTIR"
Prof. Dr. Gökhan Budak, internette kendi adına açtığı web sayfasında yaptığı konuşmaların yanı sıra 'Güzel sözler' bölümünde iki cümleye yer verdi. Prof. Dr. Budak'ın seçtiği iki güzel sözün berinde, "Mutluluk her şeyin kusursuz olması değil; vicdanen rahat ve huzurlu olmaktır. Allah zalimler çatlayasıya doyarken, mazlumların açlıktan kırılmasına mani olması hususunda âlimlerden söz almasaydı, hilafet devesinin yularını sırtına atar, terk ederdim" ifadeleri yer aldı"  http://www.bayburtgundem.com/guncel/bayburt-universitesi-rektoru-hayatini-kaybetti-h1748.html
 
Rektörün bahsettiği "Aydın Şizofrenisi" nedir. İntihara teşebbüs etmesinde bu rahatsızlığın payı var mıdır? Prof. Arif Verimli'nin açıklamalarında ifade ettiği zayıflama ilaçlarının rolü bu üzücü olayda nedir? Hükumet özellikle Profesör İntiharlarının üzerine çok ciddi şekilde eğilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.