SDÜ'deki büyük yolsuzluğu Rektör görmemiş

SDÜ'deki büyük yolsuzluğu Rektör görmemiş

SDÜ'deki yolsuzluğun boyutlarının dile getirilenden çok daha büyük olduğu, olayda ihmaller zinciri olduğu, olayın örgüt bağlantısı dahil çok yönlü soruşturulduğu öğrenildi.

Bilindiği üzere geçtiğimiz hafta SDÜ'deki zimmet iddiası nedeniyle Y.P. isimli bir şahıs tutuklanmış ve akabinde SDÜ Rektörü Hasan İbicioğlu konuyla ilgili olarak: "yaptığımız denetlemelerde görünen, 4 milyon TL gibi bir kayıp olduğu yönündedir. Bizim tarafımızda da gerekli çalışmalar titizlikle sürdürülecektir. Ben 20 gün önce öğrendim. Arkadaşlarımız belirli periyotlarla denetlemelerini sürdürdü. Mesele üniversitemizle ilgili değildir. Üniversitemiz burada taraftır, mağdur durumdayız. Maliye Bakanlığı'nda çalışan bir personelin yaptığı düşünülen bir hadisedir" beyanında bulunmuştu.

Medyakdeniz.com sitesi konunun detaylarına ulaştı:

Zimmet yoluyla yolsuzluğa konu olan para miktarının 4 Milyon değil 12 Milyon (eski ifadeyle 12 trilyon) olduğu ve rakamın 14 Milyon TL'yi bulacağı ifade edildi. 12 Milyonun büyük kısmının özellikle Hasan İbicioğlu'nun rektörlüğüne tekabül eden 2012 yılından itibaren gerçekleştiği belirlendi. Bu süre zarfındaödemelerin önce 4 hesaba oradan da 50 küsür hesaba aktarıldığı bilgisine ulaşıldı. Olayı tesadüfen ortaya çıkaran görevlinin "Ben ne yaptım da bu konuyu ortaya çıkardım" şeklinde beyanlarda bulunması, bu boyuta ulaşan bir sonucu kendisinin de beklemediği ve muhtemelen baskı görmüş olabileceğini akla getirdi. Maliye Bakanlığı kaynakları olayın son yıllarda üniversitelerde gerçekleştiği tespit edilen yolsuzluk olaylarının en büyüğü olduğunu dile getiriyorlar. Diğer taraftan Maliye Bakanlığının aylar önce olaydan haberdar edildiği, olayda dahli olabileceği ihtimali nedeniyle üniversite yönetimini bilgilendirmeyip konuyu doğrudan Savcılığa ilettikleri iddia edildi. Rektörün 20 gün önce haberim oldu sözü de bu iddiayı destekler nitelikte...

Olayda (tutuklandığı için) tek bir memurun adı anılsa da, bize ulaşan bilgiler, olayın çok yönlü soruşturulduğu yönünde. Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz uzmanlar, yönetimin pek çok kademesinde en hafifinden görev ihmali olduğunu söylediler. Diğer taraftan ihmali olduğu söylenen kişilerden bazılarının Budapeşte'de gezide oldukları, Selfie çektirdikleri ve neşeli oldukları gözlendi.

SDÜ Rektörünün "biz de 20 gün önce öğrendik, arkadaşlarımız belli periyotlarla denetlemelerini sürdürdü, mağdur olan biziz" sözleri ise ciddiyetten uzak olarak değerlendirildi. Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz ve isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili "Zimmet olayının en zirvede olduğu dönemde Hastanenin zararı 12 Milyon TL'den 29 Milyon TL'ye çıkmış ve yönetim bu durumdan şüphelenmiyor. Bu durumda 2 şey iddia edilebilir: Ya yönetim konudan haberdardır ve göz yumuyordur ya da kısa sürede hastane borcunun iki katından fazla artmasını kendi yönetsel beceriksizliğinin doğal bir sonucu olarak gördüğünden, konunun araştırılmasına gerek duymuyordur. Yani hastanenin de kötü yönetildiğini kabul ederek, bu kadar açık verilmesini normal karşılıyordur"

Diğer taraftan konu Tıp Fakültesi hocalarınca da rahatsız edici bulundu. Özellikle bu yönetim zamanında akademik kadro ve itibar anlamında kan kaybettiklerini, kendi emeklerinin bu şekilde heba olmasını içlerine sindiremediklerini belirttiler. Bilindiği üzere mobbing vb. nedenlerle önemli miktarda akademisyen Tıp Fakültesinden ayrılmak zorunda kalmışlardı. Yönetimin son 3 yılda aldığı akademik personelin büyük kısmının paralel yapıdan olduğu ve alımlarda akademik liyakate dikkat edilmediğini ifade eden kaynaklarımız bir başka ilginç noktaya da parmak bastılar: Bilindiği üzere Fakültelere alınacak akademik personelin belli bir yabancı dil bilgi seviyesi olması gerekiyor. Bu şartı sağlayamayan niteliksiz elemanlar, yabancı dil şartı olmayan Yüksekokullara alınıp oradan da 13/B yani rektör oluruyla Tıp Fakültesine geçirilmişlerdir. Bu türden önemli sayıda personel yetkin olmadıklarından ellerini suya sabuna dokundurmamaktadırlar. Yayın yapma ve yabancı dil çalışarak barajı geçme derdine düşen bu personel tez zamanda doçent olarak daimi kadro statüsüne geçme peşindeler. Suya sabuna dokunmayan bu elemanların ayrıca ameliyatlara giren, hasta muayene eden yani esas yükü çeken hocaların alınterine ortak olmaları, çeşitli konumlara getirilerek döner sermayeden onlardan fazla para almalarının sağlanması rahatsızlığı ayyuka çıkarmış durumda.

medyaakdeniz.com

Memurlar.Net

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.