Memur-Sen’in geçmişini, kuruluş felsefesini, misyonunu, vizyonunu, üyesi, milleti, devleti ve tüm ümmet için yaptığı çalışmaları hizmetleri bilmeyenler, Memur-Sen’in zaman içerisinde neden ve nasıl büyüdüğünü anlayamaz. Büyümek için, sadece sorunları dile getirmek, çözüm üretmemek, kahve ve pastane köşelerinde oturup onun bunun hakkında konuşup, ahkam kesmek, sosyal medya ve basın yoluyla yerli yersiz ona buna saldırmak, sataşmak yetmez.Sendikal başarı  kamu çalışanlarının iyi ve kötü gününde yanında olmak, onların dertleriyle dertlenmek, sorunlarının çözümü için gece gündüz demeden canla başla çalışmak, koşturmak ister.

Memur Sen’in büyümesinin temelinde değer ve hizmet endeksli sendikal çalışmalar vardır. Dava bilinciyle bedel ödemek için yola çıkmak, ter akıtmak, koşmak, koşturmak, sorunlara mantıklı ve makul çözüm bulmak vardır. Sendikal mücadeleyi hizmette rekabet ortamı ile yürütmek vardır.

Toplu sözleşme masasında memurları satmakla itham edenler, kendilerinin yetkili oldukları (2004-2010) yılları arasında çalışanlar için kaç tane kazanım elde etmişlerdir, çalışanların hangi sorununu çözmüşlerdir, çıkıp bunu açıklamak zorundadır. Ben, ‘çamur at izi kalsın’ anlayışıyla hareket edenlere, 3. Dönem Toplu Sözleşme’de elde ettiğimiz 213 kazanım kitapçığını bir daha okumalarını tavsiye ediyorum. Acaba 6 yılda ‘0’ kazanım elde eden mi yoksa sadece bir dönmede (3.dönem)  213 kazanım elde eden mi memurları masada satmış oluyor. 

3. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde yetkili konfederasyon Memur-Sen ve bağlı sendikaları olarak, hükümetin zam teklifine, ‘bunu kabul etmiyoruz’ diyerek ayağa kalktığımızda, kimin genel başkanının masaya çakılıp kaldığını, ne olduğunu anlamaz bir halde masadan kalkmadığını hepimiz dün gibi hatırlıyoruz. Biz diğer konfederasyon başkanlarından da çalışanların menfaati olunca aynı tepki beklerdik.

4. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin ilk toplantısında sendikal aidatlar meselesi Genel Başkan İsmail KONCUK tarafından gündeme getirildiğinde, Genel Başkanımız Ali YALÇIN, bu teklifin daha önce sizler tarafından dile getirildiğini söyleyince, ‘getirmişsek ne olmuş’ şeklinde tavır ortaya koyan sizin genel başkanınızdır. Sendikacılık, duruşunda, söyleminde ve eyleminde tutarlı olmayı ve üyeye güven vermeyi gerektirir. Dün dündür, bugün bugündür siyaseti bu ülkede artık bitmiştir.

Türkiye ve özelinde Osmaniye’deki üye artışını sadece mülakat, yöneticilik, ders programı, nöbet dağılımı vb. basit gerekçelere bağlamak, Türkiye genelinde 1 milyon, ilimizde 8 bin 500 kamu görevlisine, özelde ise Osmaniye deki 4 bin 400 ve tüm eğitim çalışanlarına karşı saygısızlıktır. Devletin Osmaniye de 4 bin 400 üyemizi idareci yapacak ne okulu ne de boş koltuğu vardır. Bu arada, yöneticilerin hepsi de bizim üyemiz değildir. Yönetici atama konusunda şunu da belirmek istiyorum, her sabah akşam eleştirdiğiniz, evet dediğine hayır, hayır dediğine evet dediğiniz iktidarın kapısını kimlerin nasıl aşındırdığı; kimlerin kimler için nasıl araya konduğunu çok iyi bilmekteyiz. Bu konuda da ilkeli olmak gerekir.

Bu anlamda tüm kamu çalışanları, toplumun en eğitimli, en kültürlü ve en saygın insanları olduğunu düşünüyoruz. Kamu çalışanları nerede nasıl davranacağını, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, kimin çalışanın yanında, kimin yanında olmadığını çok bildiklerini ve satın alınmayacak kadar değerli olduklarının bizler farkındayız. Bu anlamda çalışanları sendikal tercihlerinden, düşüncülerinden dolayı onları hor görmek, aşağılamak, farklı anlaşılacak yorum ve ithamlarda bulunmak doğru değildir. İnsanların demokratik tercihlere saygı duymak  gerekir.

Kısacası Memur Senin başarısının altında Genel Başkanından, genel merkez yöneticilerine, Şube Başkanından, Yönetim Kurullarına, İlçe temsilcisinden iş yeri temsilcisine, komisyonlarından en ücra köşesindeki üyesine kadar gece gündüz demeden, disiplinli, fedakâr, azimle çalışmak vardır.

Güveni güce, alın terini kazanıma dönüştüren sendikacılığın adıdır Memur-Sen.

Mahmut KAHRAMAN

Osmaniye Memur-Sen İl Temsilcisi