MEB Müsteşarı Dç.Dr. Sayın Yusuf İPEK göreve geldiği günden itibaren tweetteri  çok iyi kullanıyor. Mesajlarını çalışanlara aracısız ve yalın halde iletiyor. Özellikle taşra yöneticilerinin yer değiştirme yönetmeliği ile ilgili tüm safhaları kamuoyu ile paylaştı. Bu şeffaflığın göstergesidir. Yine sendika falan demeden,  tüm çalışanların yönetmelik taslağı ile ilgili görüşlerini alması ise demokraside katılımcılığın, MODERN MEŞVERET’in en güzel örneğidir. Sendikalardan gelen önerileri subjektif olarak değerlendirebiliriz. Ama çalışan herkesin önerilerini yazması, MEB’te gerçekten kısa zamanda çok şeylerin değişeceğinin habercisidir.

 

Hiçbir bakanlığın müsteşarı sosyal medyayı bu şekilde kullanarak çalışanlarını bilgilendirmiyor. Göreve gelir gelmez taşra yöneticilerinin sorununa el atması ise bu kademede görev yapan yöneticiler için fırsat olmuştur. Şimdi bazı yazarlar önceliği neden taşra yöneticilerinin sorununa verdi diye eleştiriyor. Aslında ne gerek vardı diyemiyor da! Varsa yoksa öğretmenlerin sorunları! MEB milli öğretmen bakanlığı gibi… Diğer çalışanlar hep üvey evlat muamelesi gördü. Aslına bakarsanız Sayın Müsteşar öğretmenlerin sorunlarını hemen gündeme getirseydi, bu seferde balık baştan kokar diye eleştirilecekti. Yıllardır bir düzene girmeyen taşrada üst yönetici atamalarına çözüm getiriyor olması kimseyi rahatsız etmemelidir. Kaldı ki Sayın Müsteşar ben yaptım oldu mantığı ile hareket etmiyor. Paydaşlarına varsa öneriniz yazın diyor! Daha ne yapacak? Öğretmen kariyer basamakları ile ilgili çalışma yapılacağını da açıkladı. Benzer yönetmelik taslaklarının sıra ile kamuoyunda paylaşılacağını düşünüyorum. MEB’in öyle sorunları var ki, aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık hesabı! Çözmek eleştirmek kadar kolay değil.

 

İyi bir üst yönetici de olması gereken en önemli özellik beşeri ilişkilerin gelişmiş olmasıdır. Bakanlığın en üst biriminde tüm çalışanlarla bireysel iletişim kurmak güç!

Sendikaların ya da derneklerin üst temsilcilerin çalışanların sorunlar ile ilgili önerilerini almak, onları dinlemek, merkez teşkilatında ki üst yöneticiler ile toplantılar yapmakta önemli! Ama bunlar yeterli değil.Sayın Müsteşarın yapmaya çalıştığı tüm çalışanlar ile aracısız iletişim kurmaya çalışmaktır. Ben twetter kullanmayan bazı öğretmenlerden şunu duydum” Ben de bir hesap açtım. Sayın müsteşara şu sorunları yazacağım” Bu katılımcı demokrasinin en güzel örneği olsa gerek!

 

Ben sayın Müsteşarın doğru yolda olduğuna inanıyorum. Özellikle sosyal medya üzerinden çalışanlar ile birebir iletişim kurması çağdaş yönetim anlayışının bir eseri olduğunu düşünüyorum. Sayın müsteşar bu hususta çıtayı yükseltmiştir. Genel müdürlerden de benzer davranışlar bekliyoruz. Bu devasa bakanlık merkezden gönderilen 3-5 genelge ile yönetilemez. Ya da çalışanların haklarından çok siyasi bir örgüt gibi hareket eden sendikalarla bu iş yürümez. İletişim kanallarını sonuna kadar açmak gerekir. Bu kanalların açılıyor olması daha az problem demektir.

 

Hüseyin AKAY