Torba yasayla milletin başına torba geçiriyorlar!

Torba yasayla milletin başına torba geçiriyorlar!

Aktif Eğitimciler Sendikası BASKANI Osman Bahçe'den torba yasa ile İlgili çarpıcı Açıklamalar

MEMURHABER
H.KÜBRA KOCAOĞLU - Dershane tartışmalarının yeni başladığı dönemde açılan, ardından kapanan Aktif Eğitimciler Sendikası, tekrar açılarak kaldığı yerden faaliyetlerine başladı. Torba yasa, şube müdürü atamaları, dershanelerin dönüşümü gibi konularda sorularımızı cevaplayan Aktif Eğitimciler Sendikası Başkanı Osman Bahçe "bu torba yasayla milletin başına torba geçiriliyor" dedi.

İşte Aktif Eğitim Sen Başkanı Osman Bahçe'nin milyonlarca memuru, öğretmeni ve öğrenciyi ilgilendiren çarpıcı açıklamaları:

Aktif Eğitimciler Sendikası neden kapandı ve neden tekrar açıldı?

Geçen dönemde sendikamız kurulduğu andan itibaren ciddi bir ivme kaydetti. Bu durum haliyle pek çok yeri tedirgin etti. O dönemde muhtelif zamanlarda bakanlarımızın danışmanları bize ziyaretlere gelmişlerdi. Sekiz bakan danışmanı "ne gerek vardı, kapansanız iyi olmaz mı?" şeklinde önerilerle geldiler. Son görüşmede ise bir bakan danışmanı "son iki Bakanlar Kurulu toplantısında sizin sendika da gündeme" deyince bu bize hayli ilginç geldi. 

YAPTIĞIMIZ ACZİYET DEĞİL TERCİHTİ

Nihayetinde 17 Aralık'tan itibaren ülkemizde bütün kesimleri rahatsız eden bir gerilim yaşanıyor. Bunun ayak seslerini biz o zamandan duymaya başladığımız için, mevcut yaşananlar yaşanmasın diye, dostlarımız zarar görmesin diye kapanma kararı aldık. Cumhuriyet tarihinde yaşanmamış talihsizlikler yaşanıyor şu an ülkede. Biz de o zaman tarafı olmadığımız bu gerilimde geri adım attık ve o zaman "bizim olmamız sizi mutlu edecekse" diyerek bir anlamda bir zeytin dalı uzattık. 

Sonra gelinen süreçte gördük ki bizim uzattığımız zeytin dalı yerine ulaşmamış, bizim kendimizi feda etmemizin bir anlamı olmamış. Kaldı ki bu, 35 bin kişiye rağmen alınmış bir karardı, o günkü kararımız bir acziyet değil tercihti. Bunun için yeniden sendikamızı açtık. 
 
Aktif Eğitimciler Sendikası'nın yeniden açılması nasıl karşılandı?
 
Açıldıktan sonra diğer sendikaları bir rakip olarak değil de refik olarak gördüğümüz için onları ziyaret ettik. Eğitim Bir Sen'den randevu talebimize "Şu süreçte aynı fotoğrafta olmamız uygun olmayabilir, sizce doğru mu?" gibi bir dönüş aldık. Biz de saygı duyduk. Bunun dışında diğer bütün sendikalarla tek tek görüştük. Konuştuğumuz ana gündem şuydu: Her konuda aynı düşünmek zorunda değiliz ama bütün sendikaların buluşmak zorunda olduğu asgari müşterekler var. Bu doğrultuda ortak hareket etme teklifinde bulunduk. 

Sendikalardan aldığmız tepkiler gayet olumluydu. Ramazan dolayısıyla diğer sendikalarla iftarlar düzenleniyor şimdi. Alınan tepkilere baktığımızda da geri dönüşümüzden memnuniyet duyulduğunu görüyoruz. 

 

MEMURA ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİLİYOR 
 
Meclis'te görüşülmekte olan torba yasada memur ve işçileri ilgilendiren pek çok yeni düzenleme var. Siz torba yasadaki bu maddeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Torba yasada 35 bin öğretmen ataması gibi güzel kararların yanında çalışanlar için büyük sıkıntılar doğuracak maddeler de var. Ve malesef sıkıntılı maddeler çoğunlukta. 

Bunlardan biri haksız yere görevden alınan personelin mahkemelerden haklı olduğunu ispat etmesi halinde 30 gün içinde göreve başlatılması gerekirken bu sürenin 2 yıla çıkartılacak olması. Bu iş güvenliğini zedelemenin yanında idarenin keyfiliğe yöneltilmesi demektir. 

Maddenin devamında "2 yıl sonra göreve başlatılan memur, aynı yere değil bir başka yere atacak" deniyor. Burada bütün kamu görevlilerine aba altından sopa gösterme açık ve net bir şekilde var. Geri dönen memurun aynı yerde başlatılmaması için şunu düşünebiliriz; bugün belli kilit noktalarda alnının teriyle oraya gelen, likayat sahibi olduğu için göreven alamadıkları ve mahkemeyle geri dönmesinden endişe ettikleri kişiler var. Dolayısıyla o kilit kurumları bir daha aynı kişiler tarafından doldurulamayacak şekilde boşaltmaya çalışmak var. 

Sanıyorum bundan sonra kıyımlara neden olanlar ve bundan sonra yapılacak kıyımların müsebbibleri için yasayla kurtarma operasyonudur bu. Yani "bana hayır diyor musunuz? kim olursanız olun sizi harcarım" zihniyeti var.

"YARIN UCU BİZE DE DOKUNUR" DİYE KORKUYORLAR
 
İş güvenliği maddesi çok tartışılmasına rağmen sendikaların tepkisinin yetersiz olduğu yönünde eleştiriler var. Sendikalar neden bu maddeye beklenen tepkiyi vermedi sizce? 
 
Artık sivil toplum kuruluşlarının yorulduğunu düşünüyorum. Mesela MEB'de son 3-5 yıldır sürekli bir şeyler değişiyor. Bu değişimler karşısında STK'lar da yoruldu.

Bunun yanında diğer sendikalarımız torba yasadaki bu maddeyi hizmet hareketine karşı yapılmış bir hamle olarak görüp, "bizi çok ilgilendirmiyor" diye düşünebilirler. Ya da öğrenilmiş çaresizlikle karşı karşıya olabilir. Bir başka ihtimal de; sendikalardaki herkes kamu görevlisi dolayısıyla "yarın ucu bize de dokunur" diye düşünebilirler. 

BUGÜN DEĞİLSE NE ZAMAN?

Peki sizin böyle bir çekinceniz yok mu? 
 
Eğer bu ülkede demokrasi varsa, insan hakları varsa, hukuk varsa biz korkmuyoruz. Ama eğer bu ülkede demokrasi, insan hakları, hukuk yoksa benim korkmam yetmez herkes korkmalı. Sendikaların bugün tavırlarını net bir şekilde belirlemesi lazım. Çünkü bize üye olan onbinlerce insan bugünler için bizim yanımızda yer aldı. Bugün memurların menfaatlerini çekinmeden ifade etmeyeceksem ne zaman yapacağım ben bu işi? 

ADAY ÖĞRETMENLERE AYLIKTAN KESME CEZASI 
 
Torba yasada aday öğretmenleri ilgilendiren bir madde var. Aday öğretmenlerin aylıktan kesme cezası ve kademe ilerlemesinin durdurulma cezası almalarını halinde görevlerine son verilecek olması. Aday öğretmenlere mülakat getirildi. Bu onları amirlerinin her dediklerine evet demek zorunda bırakan bir maddedir. Öğretmen olmak, memur olmak çok zor. 

Yüzbinlerce insanın iş beklediği bir ortamda güç bela iş bulmuş bir insanın, yarın zarar görürüm endişesiyle amirlerinin haksız taleplerine "evet" demesi de muhtemeldir. 
 
MEB VE ÖSYM SINAVLARINA İTİRAZ SÜRESİ
 
Bir diğer sıkıntılı madde Milli Eğitim'in ve ÖSYM'nin sınavlarına itirazla ilgili maddedir. 

Kamu davalarında itiraz süresi 60 gündür. Vatandaşın mağduriyetini öğrenmesi, ardından belgelemesi, ardından ilgili kamu kurumuna "lütfen bu mağduriyeti giderin" demesi lazım. Gidermezlerse avukat bulması, dosya hazırlanması ve mahkemeye gitmesi lazım. Bütün bunlar 60 güne ancak sığardı zaten. Şu anda bu süre 10 güne indirildi. Bu 10 günlük itiraz süresi aslında bu sınavlara itiraz yolunun kapatılması demektir.

Vatandaş bir sorunun sınavda yanlış olduğunu tespit edecek ki üniversite sınavlarında sorunun yüzde 80'ini ilan etmiyorsunuz zaten; ben nasıl anlayacağım net olarak yanlışlık olduğunu, haksızlığa uğradığımı. Yani  göstermelik bir yol olsa bile bu yolu kullanamazsınız. 

Bir kere, ben kuruma "bu mağduriyetimi giderin" diye dilekçe verdiğimde dilekçe kanunu gereği bana 30 gün içinde cevap vermek zorunda. Yani ilgili MEB birimi ya da ÖSYM bana 30 içinde cevap verme hakkına sahipken, ben onu cevap vermeden 20 gün önce mahkemeye götürme hakkına sahip değilim.

NE DEĞİŞTİ DE MAHKEME YOLUNU KAPATTINIZ?

Şunu da düşünmek lazım. On yıllardır bu sınavlar için mahkemelere gitme yolunu kapatmadınız da son bir yılda ne değişti ki mahkemelere gitme yolunu kapatıyorsunuz? Benim bu adımda derece yapan okul, kurum ve çocuklarla ilgili bir ayağın olduğu şeklinde kuşkularım var. 

Yani bu sene sınav sonuçları açıklandı ve dershaneler yine bir başarı öyküsü yazdıklarını ispat ettiler. Özel kurumlar başarılarını bir kez daha tescillediler. Eğer mahkemelere itiraz yolu yoksa, bu sene birinci olan çocuğun kedilerin, köpeklerin MEB'in sistem odasına girmesiyle birinci olamama durumu var. Bu kadar basit. Çocukların yarına umutla bakabilmeleri için şeffaflığın zedelenmemesi lazım.
 
MİLLETİN BAŞINA TORBA GEÇİRİLİYOR
 
Başka bir maddeyle memura yaptırılacak işler için de taşeronluk sistemi getirildi. Bunun yanında "Torba yasada özelleştirmelerde 5 yıl geçmeden mahkeme kararları uygulanamayacak" gibi çok orjinal maddeler de var. 
 
Aslında torba yasada 150 küsür maddenin 15-20 tanesi belki milletin menfaatinedir. Geri kalanı milletin zararınadır. Yani torba yasayla milletin başına torba geçiriliyor gibi. 
 
ŞUBE MÜDÜRÜ ATAMALARI ŞAİBELİ

Son dönemde tartışmalara yol açan konulardan birisi de şube müdürü atamalarıyla ilgiliydi. Atamaların haksız olduğu yönünde söylentiler çıktı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Şube Müdürlerinin atamalarıyla ilgili yazılı sınav, sadece mülakata giriş için ön şart olarak görüldü. Sözlü sınav da daha başlarken şaibelerle başladı. Bir müsteşar yardımcısının kurşun kalem ve hesap makinası dağıtması acayip şeylerdi. 

 

KOMİSYONA LİSTELERİN GİTTİĞİ İDDİA EDİLDİ

Mülakatın bilimsel olabilmesi için soruların önceden belirlenmesi, sınırların net olarak çizilmesi ve mülakatın kamera kaydına alınması gerekir. O dönemde komisyona kesin kazanacakların listesi, kesin kazanmayacakların listesi ve siz bilirsiniz şeklinde 3 çeşit listenin gittiği konuşuluyordu.

Sınavlar bitti, mülakatlar bitti, atamalar yapıldı... Biz Bakanlık'tan atananların sendikal dağılımlarını istedik. Bakanlık bize " sınav sonuçları web sitemizde yayınlanmıştır" diyerek cevap verdi. Zaten tahminlerimiz vardı ama onların ısrarla göndermeyişinden huylandık. Biz de bütün Türkiye'yi çalıştık ve 1709 kişinin 1412 tanesi Eğitim Bir Sen'de çıktı. Bu dağılım hiç normal değil. Malesef Bakanlık şube müdürü atamasında sınıfta kaldı. Ama burada şunu da söylemek lazım o 1412 kişinin tamamı da haketmediği halde kazananlar değildir. İçlerinde alın teriyle, bilgisiyle kazananlar da vardır. 

"ONLARIN YERİNDE OLMAYI İSTEMEZDİM"

Son olarak Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun sendikanız için "Paralel-Sen" demesine vereceğiniz bir cevap olacak mı?
 
O konuda fazla eleştiriye girmek de bu görüşlere saygı duymak da istemiyorum. Bazen yanlış şeyler yaparsınız, yaptığınız yanlışların doğruluğunu kamuoyuna izah edemezsiniz bir şekilde hırçınlaşırsınız. Biz de arkadaşlarımızın hırçınlığına saygı duyuyoruz. Bir gün ayakları yere basar, normal zamanlar gelir. 

Bir kurumun başka bir kurumu doğrusuyla yanlışıyla koşulsuzca desteklemesinden daha zor bir durum olamaz. Ahmet Gündoğdu Bey'in isteyerek öyle demediğini ama içinde bulundukları durum nedeniyle kendilerini zorunlu hissettiğini düşünüyorum. MEB yasası, müdür atamaları, şube müdür atamaları hepsi şu anda onlara hizmet ediyor. Heralde bu nimetlerin bir bedeli var, bunları da ödemek zorundadır. Allah yardımcıları osun, onların yerinde olmayı istemezdim. 

 

memurhaber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum