Uyuşturucu İle Mücadelede Yeni Dönem

Uyuşturucu İle Mücadelede Yeni Dönem

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında, Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu toplantısına yapıldı. Toplantı, Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Gümrük ve Ticaret Baka

Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu Başkanlığını yürüten Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bir otelde düzenlenen Uyuşturucu ile Mücadele İl Koordinasyon Kurulları Değerlendirme Toplantısı´nda yaptığı konuşmada, çok güzel, anlamlı bir toplantının icra edildiğini belirterek, toplantının uyuşturucuyla mücadeleyi daha da ileriye götürecek sonuçlar doğurması dileğinde bulundu. 

Bakanlıklar arasında merkezde yapılacak bir koordinasyon ve disiplinli bir çalışmanın önemli olduğunu belirten Kurtulmuş, "Ancak bu tek başına yeterli değildir. Bu mücadele, bir ulusal güvenlik meselesidir. Aynı zamanda bir milli seferberlik ruhu içerisinde hareket edilmesi lazım." diye konuştu. Uyuşturucu ile mücadelenin, bir ulusal seferberlik meselesi olduğu kadar aynı zamanda sivil bir alan olduğunun altını çizen Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Bu sadece bir devlet işi, sadece bir kamu görevi değildir. Biz sadece böyle bir konuyla sorumlu, yükümlü olmasak da bu mücadele içerisinde olmak mecburiyetindeyiz. Buradan açıkça şu çağrıyı tekrarlamak istiyorum; uyuşturucu ile mücadele sivil bir alandır, bütün sivil toplum kuruluşlarımızın, iş adamlarımızın, medyamızın büyük bir sorumluluk içerisinde bu meseleye omuz vermesinin, hemen yıl başında yapacağımız Uyuşturucu Şurası ile birlikte de kamuoyundaki farkındalığın artırılarak yolumuza hızlı bir şekilde devam etmemizin en doğru yol olduğu kanaatindeyim." 

"Sakın ha, istatistiklere, rakamlara kanmayalım"

Kurtulmuş, rakamlara bakıldığında ve batı ülkeleriyle kıyasladığında uyuşturucu ile mücadele bakımından istatistiki olarak Türkiye’nin iyi bir yerde olduğunun görüldüğünü, bunun da kimseyi yanıltmaması gerektiğini söyledi. Türkiye gibi gelenekleri, aile yapısı, mahallesi batı ülkeleriyle kıyaslanamayacak kadar güçlü bir ülkede bu kadar hızlı bir şekilde uyuşturucunun yayılıyor olmasının, herkes için tehlike çanlarının çaldığını gösterdiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Dolayısıyla sakın ha, istatistiklere, rakamlara kanmayalım. Türkiye için bu, önemli meselelerden birisidir, ulusal güvenlik meselesidir. Türkiye’nin geleceğiyle ilgili bir meseledir. Bütün gençlerimizi yakından ilgilendiren önemli bir tehdittir." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’nin önceki dönemlerde, içinden geçen uyuşturucu trafiği dolayısıyla "transit ülke" olarak adlandırıldığını hatırlatan Kurtulmuş, "Maalesef son yıllarda Türkiye sadece uyuşturucu bakımından transit bir ülke değil, hedef ülke haline gelmiştir. Bunun için çok ciddi şekilde bir farkındalık oluşturmak, insanların uyuşturucuya karşı gerçekten güçlü bir şekilde uyarılmasını sağlamak, erken yaşlardan itibaren gençlerimizi uçurumun kenarından korumak hepimizin vazifesidir." şeklinde konuştu.

"Uyuşturucuya bağımlı olan aklını yitiriyor, ruhunu yitiriyor"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, insanı eşrefi mahlukat olarak yaratan Allah’ın, insana akıl ve ruh gibi iki değerli hazine bahşettiğini, uyuşturucunun en büyük zararının da bu iki değerli hazineyi, Allah’ın kullarının elinden alması olduğunu ifade etti. "Uyuşturucuya bağımlı olan aklını yitiriyor, ruhunu yitiriyor. Bunların fevkalade üzerinde durmamız, akıl ve ruh sağlığını korumanın insani bir sorumluluk olarak da ne manaya geldiğini çok daha iyi bir şekilde kavramamız gerekiyor." diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Akıl ve ruh sağlığımızın korunabilmesi için üç alanı korumak mecburiyetindeyiz. Birincisi aile, ikincisi mahalle, üçüncüsü de okuldur. Bunların her üçü de insanları, toplumları geliştirmek için el ele, kol kola olması gereken yerlerdir ve hayatın temel direkleridir. Aile terbiyesi dediğimiz şey aslında hiçbir okulda, dünyanın en iyi akademilerinde dahi verilmeyecek en güzel hikmet ve irfanı barındıran husustur. Dolayısıyla ailenin şefkati ve aile terbiyesi içerisinde gençlerin korunması, ailenin çok ciddi şekilde korunmasıyla mümkündür.

İkincisi mahalledir. Mahalle, bu anlamda uyuşturucuya karşı mücadele verilen önemli yerlerden birisidir. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde İstanbul Yeni Çamlıca Mahallesi halkının uyuşturucu tacirlerine karşı nasıl mücadele verdiğini gördünüz. Mahalle de bu işin içerisinde asli koruyucu unsurlardan birisidir. İnşallah bu seneden itibaren 81 ilimizde narkotimlerimiz görevlerine başlamış olacaklar. Ama sonuçta mahallenin bu zehir tacirleriyle mücadelede güvenlik kuvvetlerimize yardımcı olmasını, mahallenin de gerçekten önemli bir paydaş olarak bunun içerisinde yer almasını istiyoruz.

Üçüncü ayağı ise okuldur. Okulun da bu noktada son derece diri olması lazım. Okul çevrelerinin kameralarla gözetlenmesi konusunda büyük mesafe alındı. Ama kameralarla gözetlemek yetmez, o çocuklarımızın zihnini ve gönlünü manevi kameralarla gözetecek olan eğitmenlerimizdir, hocalarımızdır. Hocalarımızdan da bu çerçevede hem rehberlik yapmalarını hem de çocukların arkadaşı, ağabeyi, ablası olarak onların etrafında birer gözetmen olmalarını istirham ediyoruz. Bu çerçevede illerde de milli eğitim camiamızın üzerine olağanüstü büyük sorumluluklar düştüğünü ifade etmek isterim."

"Rehabilitasyon köyleri projesini hayata geçireceğiz"

Uyuşturucu ve bağımlılıkla mücadelede özellikle iş adamları ve sivil toplum kuruluşlarının da devreye girmesini, onların da sosyal sorumluluk içerisinde bu mücadelenin bir paydaşı olmasını ümit ettiklerini aktaran Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İnşallah önümüzdeki günlerde bu konuda sağlık desteği olarak tedavilerine başlanmış olan gençlerin hayata kazandırılmasıyla ilgili ´rehabilitasyon köyleri´ projesini hayata geçireceğiz. Bu, sadece devletin yapacağı, devletin bu işin içerisinde olacağı bir proje olmamalıdır. Bu köylerin yapılmasına, belki önce bölgesel olarak başlayacağız, Türkiye’nin dört, beş bölgesinde birer merkez olarak bunlara başlayacağız. Burada iş dünyasından, iş adamlarımızdan destek bekliyoruz. Onların, bu sorumluluğun içerisine katılmalarını temenni ediyoruz. Bu sorumluluğun içerisinde inşallah yer alacaklar. Eğer bir köyü tek başına yapacak bir iş adamımız olursa onun ismini, şirketinin ismini o köye verebiliriz. Katılacak farklı iş adamlarımız, bir köy oluştururlarsa onların da isimlerini o köye veririz. İş dünyasının bu işin içerisinde olması lazım. Sivil toplum kuruluşlarının bu işin içerisinde olması lazım.”

Yeşilayın bu konuyla sorumlu en önemli sivil toplum kuruluşu olduğunu ifade eden Kurtulmuş, Yeşilay şubelerinin çok aktif hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Yeşilayı bir partner olarak gördüklerini, bu mücadelede en etkin kuruluş haline getirmek istediklerini dile getiren Kurtulmuş, "Bunun için devlet desteği ise devlet desteği, millet desteği ise, zaten kime sorsanız Yeşilay çok önemli bir sivili toplum kuruluşudur. Dolayısıyla Yeşilayı çok etkin hale getirmek zorundayız. Yetmez, her ilimizde, her ilçemizde uyuşturucu ile mücadele alanında çalışacak derneklerin olması lazım." açıklamasında bulundu.  

 “Medyamıza büyük sorumluluk düşüyor”

"Yılbaşından itibaren bütün Türkiye sathında uyuşturucu ile mücadelede inşallah örnek bir döneme geçmiş olacağız.” ifadesini kullanan Kurtulmuş, Türkiye’nin, uyuşturucu maddeleri yakalama, yasal düzenlemeleri yapma konusunda başarılı olduğunu ancak bir tek kişinin dahi uyuşturucunun pençesine düşmesini istemediklerinin altını çizdi. Medyanın da bu konuyu bir sorumluluk alanı olarak görmek mecburiyetinde olduğunu belirten Kurtulmuş, "Evet, güzel yayınlar oluyor ama açıkçası yeterli görmediğimizi ifade etmek isterim. Bu bağlamda da önümüzdeki günlerde Türk medyasının değerli yöneticileriyle bir araya gelerek uyuşturucu ile mücadele konusunda medyadan da büyük bir destek alacağımızı ümit ediyorum." dedi.

"Bu alanda da ortak bir mücadele gerekiyor"

Uyuşturucu ile mücadelede, Türkiye’nin tek başına çırpınmaması gerektiğine dikkati çeken Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Nasıl ki Türkiye’nin illegal göçle mücadelede Avrupa ülkelerine destek verdiği ortadaysa ve uluslararası illegal göç meselenin bir küresel sorun haline döndüğü açıksa, burada ortak bir mücadele gerekiyorsa, bu alanda da ortak bir mücadele gerekiyor. Bütün kurum ve kuruluşlarla bu konuda mücadeleye, iş birliğine hazır olduğumuzu söylemek istiyorum. Avrupa ülkelerinden, Türkiye’ye gelen özellikle sentetik uyuşturucular konusunda önleyici olmalarını, Türkiye ile işbirliğini artırmalarını ve bu anlamda da kendileri için de sorun olan bu meseleyi Türkiye için çok daha büyük sorun olarak gördüğümüzü, o anlamda önleyici adımlar atmalarını temenni ediyoruz." 

Uyuşturucu ve bağımlılıkla mücadele ulusal güvenlik konusunda önemli bir noktada yer alıyor

Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da, uyuşturucu ve bağımlılıkla mücadelenin ulusal güvenlik konusunda önemli bir noktada yer aldığını belirtti. Uyuşturucu ve bağımlılıkla mücadelenin devletin görevi olduğunu dile getiren Yılmaz, bu görevin de anayasada, "Devlet, gençleri uyuşturucu maddelerden ve benzeri alışkanlıklardan korumak için gerekli tedbirleri alır" şeklinde açık bir şekilde yer aldığını ifade etti. Bağımlılığın, sadece belli bir yaş grubuna yönelik bir tehdit olmadığını, toplumun bütün kesimlerinin muhatap olduğu bir tehdit ve tehlike olduğunun altını çizen Yılmaz, "Ancak bir de riskli gruplar var. Bu riskli gruplar arasına gençler ver ergenler girmektedir. Muhakkak ki herkesin sorumluluğu var. Ama daha çok riske açık olan, muhatap olanların sorumluluğu bir kat daha fazladır." diye konuştu.

"Kafalarda bunun gerçekten zararlı olduğunun bilinmesi gerekiyor"

Millî Eğitim Bakanlığı olarak öğrencileri, velileri ve öğretmenleri bilgilendirmeye devam ettiklerini aktaran Yılmaz, okul çevrelerinde uyuşturucu ve bağımlılıklarla mücadele için İçişleri Bakanlığı tarafından fiziki tedbirlerin alındığını belirtti. Yılmaz, "Okullarımızın çevre güvenliğini almak üzere yüzde 65´ini kamera ile donattık. Ama bu yolda yüzde 35´inin de tamamlanması lazım." dedi.

Bakan Yılmaz, "Bu mücadelede, hepsinden de önemlisi, ne yapıp edip kafalarda, gönüllerde bunun gerçekten zararlı olduğunu, bunun hiçbir şeye çözüm olmadığını, aksine buna bir sefer yaklaşmanın ikinci bir yaklaşmanın kapısını açacağını, bir girdikten sonra çıkmanın da, girmekten çok daha zor olduğunu bilmek, öğretmek gerekiyor." değerlendirmesini yaptı. Koruyucu hekimliğin önemine de dikkati çeken İsmet Yılmaz, bu konunun daha etkin hale getirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.