Bürokrasi yıprandı yeniden yapılandıracağız

Bürokrasi yıprandı yeniden yapılandıracağız

Bürokrasinin çok yıprandığını belirten Davutoğlu, bazı bakanlıkların yeniden yapılandırılabileceğini söyledi.

Başbakan Davutoğlu, 8 Haziran'da acil devreye alacakları 10 maddeden dördüncüsünün ekonomide yapısal reform, beşincisinin istihdam, altıncısının değişik toplum kesimlerinin taleplerini çözmek, yedincisinin şeffaflıkla ilgili yasayı devreye sokmak, sekizincisinin yargı reformu, dokuzuncusunun yıpranan bürokrasiyi yeniden yapılandırmak ve sonuncusunun da bütün şehirlerin yeniden yapılandırılması için ayrı master planı hazırlamak olduğunu bildirdi.

Bürokrasinin çok yıprandığını belirten Davutoğlu, bazı bakanlıkların yeniden yapılandırılabileceğini söyledi.

Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan satır başları;

Nihal Bengisu Karaca: 7 Haziran'a çok az kaldı. Genel seçimlerden muhtemeldir ki, Ak Parti iktidarı kurmak için görevlendirilecek. Yazmaya başladınız mı programı? Hükümet programı şekillendi mi kafanızda?

Ben kitap yazarken de aynı şeyi yapıyordum. Demlenme zamanı vardır. Zihninizde birçok şeyi kurarsınız, zihninizde test edersiniz. Sonra onu kaleme almaya başlarsınız. Kaleme aldıkça da billurlaşır. Dikkat ederseniz görevi devraldıktan sonra birkaç gün sonra yeni Başbakan olarak görevlendirildim ve 28 Ağustos'tan 1 Eylül'e kadar 3 gün içinde hükümet programı yazdık. çok iyi bir ekip çalışmasıyla... O günden bugüne de alanda bizzat durumu görmeye çalıştım.Bakanları gidip yerlerinde ziyaret ettim.

Ve çok sayıda paket açıkladık, birçok reform paketine öncülük ettik. Sonra da seçim beyannamemiz oluştu. Daha sonra da Türkiye'nin her yerine giderek, halkı da gözlemleyerek (Başka hiçbir lider Türkiye'nin her yerine gitmedi) toplumsal karşılığı olan ihtiyaçları da tespit ettim. Dolayısıyla dün itibariyle, sabah namazından sonra yaptığım çalışmaları da gözden geçirip arkadaşları da talimatlandırdım.

MUHALEFET PARTİLERİNE ANAYASA ÇAĞRISI: SEÇİM NETİCESİ NE OLURSA OLSUN...

8 Haziran'da önecelikle ele alacağımız yapısal konuları içeren 10 maddeyi tespit ettim. Bir kısmı hemen yapılacak, bir kısmı süreç içerisinde gerçekleşecek bir yaklaşım. Bu 10 maddeyi başlıklarıyla sıralayayım.

Birincisi Anayasa. Seçim neticesi ne olursa olsun buradan da muhalefet partilerine sesleniyorum; Türkiye artık 12 Eylül anayasasını taşıyamıyor. 8 Haziran'dan itibaren muhalefet partilerine çağrı yapacağım, gerekirse bir araya gelelim şimdiden söylüyorum, bunu davet olarak kabul edebilirler, birlikte oturup şimdiye kadar gerçekleşmemiş bir şeyi yapmaya çalışalım; sivil bir anayasa.

İkincisi, çözüm süreci. Seçimin neticesi ne olursa olsun çözüm süreci istikametinde devam edecek. Yeni durumu değerlendirerek kurmuş olduğumuz çözüm süreci mekanizmasını hemen işletmeye başlayacağız. Yeni hükümet ilk toplantısından sonra çözüm süreci ile ilgili atılacak adımlar konusunda bir şekilde devamlılık sürecek.

Üçüncüsü, toplumsal uzlaşı. Bütün toplum kesimlerinin görüşlerini de ifade edeceği bir iletişimin canlı olacağı bir dönem. Yani derdi olan herkesle yeni bir iletişim kanalının açılması.

Dördüncüsü, ekonomide yapısal reform. Bu çerçevede 25 öncelikli dönüşüm programını açıkladık. Ekonomide yapısal dönüşümü takip eden bir mekanizma kuracağız.

Beşincisi, istihdam. Bu seçim çerçevesinde bütün Türkiye'yi gezdiğimde gördüm ki, birçok sorun var ama bizim geleceğe dönük en önemli meselemiz ekonomi, istihdamı artırmak.

Altıncısı taşeron sorunu çözülecek.

Yedincisi emekli gelirlerinde düzenleme yapılacak. Şeffaflık yasası devreye sokulacak.

Sekizincisi, yargı reformu. Türkiye'de yargının kendini yenilemesine ihtiyaç var. Yargı reformu stratejisini adım adım uygulayacağız.

Dokuzuncusu, bürokrasi ehliyet, liyakat şeklinde yeniden düzenlenecek.

Onuncusu, şehirler yeniden yapılandırılacak.

ÇÖZÜM SÜRECİ: SİLAHI BIRAKACAKLAR MI BIRAKMAYACAKLAR MI BİZE SÖYLEMELERİ LAZIM

Çözüm sürecinin kilitlendiği yer; silahlar bırakılacak mı bırakılmayacak mı? Bize çıkıp söylemeleri lazım. Biz silahları bırakacağız dedikleri takdirde her şey konuşulur hiçbir sınır tanımadan. 8 Haziran'dan sonrası kimi muhatap alacağımızı gözden geçireceğiz.

Siirt'deydim bana isimlerini verdiler. 5 genç dağa kaldırılıyor. Aileleri tehdit ediliyor. Muhtarlar tehdit ediliyor. Tabi biz bunların karşısında tedbir alacağız. 1 Ekim'de görüştüğümüz Demirtaş, eğer 6 Ekim'de ayaklanın diye tweet atıp, silahlanın diye tweet atıyorsa burada bir niyet problemi var demek. Bizim açımızdan çözüm sürecinde kesintiye uğrayan şey, bununla ilgili olarak belli tarafların kendi gündemlerini dayatmaları.

Silahsızlanma... Bir kere duydunuz mu Demirtaş'tan artık silahı gömmemiz lazım dediğini gördünüz mü? HDP'ye destek veren aydınlar ki çoğunu tanıyorum, o destek mesajının içinde HDP PKK ile arasına mesafe koysun diyebiliyor mu? Çözüm sürecinin kilitlendiği yer burası. Silahları bırakacaklar mı bırakmayacaklar mı? Ama benim elimde silah olacak, ben de bu silahı istediğim zaman kullanacağım. 7 Haziran'da barajı aşmazsam silah kullanacağım yaklaşımına gelirse, çözüm süreci devam eder, muhatap olma nitelğini bu unsurlar kaybeder.

Buradan Diyarbakır'dan tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum, kimse 8 Haziran'da 6-7 Ekim olayları gibi olaylar olur, devlet de sessiz kalır diye düşünmesin. Bir daha 6-7 Ekim olaylarını yaşatmayız biz.

 

"ARTIK PERDE GERİSİNDE GİZEMLİ BİR DEVLET YOK"

Şırnak'ta 2 tane can gitti. Hangi partiden olduğu önemli değil. Ne yaptı açıklamasında? Ağrı Diyadin gibi bir senaryo geliştirmeye çalışıyorlar. Onu da neredeyse Ak Parti yaptı diyecekler. Tarayanlar belli, vefat edenler belli. Perde gerisinde gizemli bir devlet var demeye çalışıyorlar. Hayır arkadaşlar, devlet artık meşruiyet içerisinde. Her şeyi ile kamuoyundayız biz. Ama meşruiyet içinde olmayan bir PKK var. Meşruiyet içinde olmayan paralel yapılar var. Bunlar hem son dönemdeki paralel yapı hem de eş başkan şeklinde belediye başkanlarına talimat veren PKK'lıları kastediyorum. Demirtaş'a da talimat veren yerler var. O yüzden konuşamıyor.

"DEMİRTAŞ ÇIKSIN PKK'YA BİR ELEŞTİRİ YAPSIN"

O yüzden Türkçenin esnekliklerine sığınarak Doğu'da başka Batı'da başka konuşuyor. Çıksın PKK'ya bir eleştiri yapsın. Nedir o Cemil Bayık'lar, hepsi çıktılar açık açık tehdit ediyorlar. Ayrıca şikayete gerek yok ki, okusunlar Cemil Bayık'ın neler dediğini; Ya HDP'ye oy verirsiniz, ya da sonuç iyi olmaz. Ne demek şimdi hiç iyi olmaz?

Hakkari'de Yüksekova Havaalanı'na gidilmemesi için yapılan şeyleri biz biliyoruz.

"VAN'DA BANA EL SALLAYAN İNSANLARIN RESİMLERİNİ ÇEKİYORLARDI"

Hakkari'de Yüksekova Havaalanı'nın açılışına gidilmemesi için yapılan şeyleri biz biliyoruz. Van'da ben sokakta otobüsle geçiyorum, kenardaki insanlara el sallıyorum. Her el sallayan insanların yanına birkaç kişi gidiyor, sırtını dönerek bunların işaretini yapıyor, birden oradakiler tedirgin bir şekilde ellerini indiriyorlar. Çünkü resim çekiyorlar. Bunlar gözümüzün önünde oldu. 6-7 Ekim olaylarında Yasin Börü'yü nasıl katlettiler? O zaman Demirtaş ne dedi? Yasin Börü ile bir tek görüş beyan edebildi mi? Edemez. Çünkü kulağını çekerler adamın. Ben 81 vilayet kararını bu sebeple aldım. Bize kimse meydan okuyamaz. Her yere giderim.

"BİZDEKİ KÜRT TEMSİLİ HDP'DEN DAHA AZ DEĞİL"

Buraya gelip Kürt vatandaşlarımıza diyoruz ki, Kürt temsilliği bizdedir, oy vermeyin HDP'ye. Çünkü bizdeki Kürt adaylar HDP'den daha az değil ki? Kürtlerin baraj problemi yok, HDP'nin baraj problemi var. Batı'da ekonomist dergisi yazıyor; Kürtlere neden oy verilmedi? Sanki Kürtlerin seçilme diye bir problemi var. Allah aşkına Bakanlar Kurulu'ndan Türk, Gürcü, Kürt kökenli bakanlar var. Ne farkı var, Mehmet Şimşek'in Kürt olmasıyla, Faruk Çelik'in gürcü olması ya da benim Türkmen olmam... Ne farkı var? Bir fark görüyor musunuz bakanların görevlerini yapmasında? Çünkü Ak Parti siyaseti kimlik siyaseti olarak yürütmüyor, birlik siyaseti yapıyor.

"NÜFUS ARTAR İŞSİZLİK OLURSA JAPONYA-YUNANİSTAN DENKLEMİNE DÜŞEBİLİRSİNİZ"

Gelişmiş ekonomiler dahi yaşlandığı zaman tehlikeye giriyor. Bizim hedefimiz güçlü nüfus, dinamik nüfus ve kalkınan ekonomi. Eğer nüfustan vazgeçerseniz ekonomi dinamik olamıyor. Eğer nüfus artar işsizlik olursa da Japonya-Yunanistan denklemine düşebilirsiniz. Nüfusla birlikte ekonomik büyüme de olacak. Bir ikincisi de Arge ağırlıklı ekonomiyi geliştirdikçe emek yoğun ekonomiden uzaklaşma. Kadın istihdamı, çalışma hayatına girişleri çok arttı. Buna rağmen biz 6 yılda 6 milyon istihdam sağladık. Son bir yılda 1 milyon 320 bin istihdam. İşsizlik rakamlarının düşmemesinin sebebi nüfus artıyor.

"1991 YILINDA ÖYLE BİR EMEKLİLİK POLİTİKASI YAPILDI Kİ..."

Gelecek yıl ek bir bir milyon, iki milyon alım artışı olarak çalışıyoruz. Toplumu bir bütün olarak değerlendirmek, ekonomik kalkınmayı bir bütün olarak ele almak lazım. 1991 yılında öyle bir emeklilik politikası yapıldı ki hala bedelini ödüyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde 42 yaşında, 45 yaşında emeklilik yok. Türkiye'de 39 yaşına kadar düştü maalesef. İnsanların en verimli çalışma yaşı 55 yaşı. Seyyahen zam yaptık. Bunların ticaret yapmaları durumunda, emekliliklerin yani, yüzde 15 prim desteği alıyorlar ki emekliler ticaret yapıyorsa üzerindeki yük azalsın diye. Biz bunu yüzde 5'e çektik, ilerde bu da olmayacak. vergide kolaylık sağladık. Sosyal desteklerle birlikte emeklilerimize sahip çıktık, daha da çıkacağız.

STAJYERLERE ÜCRET DÜZENLEMESİ

 

Biz Türkiye'nin her iline üniversite kurarak oradaki gençlerin hayat standardını yükselttik. Şimdi stajyer olarak çalışanlara da ücret düzenlemesi getiriyoruz. Eğitim, staj, iş. Stajını alacak istihdam edecek. 3 yıl ustalık eğitimi almış bir esnaf bir yer açtığında faizsiz kredi vereceğiz.

SURİYELİ MÜLTECİLERİN TÜRKİYE'DEKİ DURUMU

Nihal Bengisu Karaca: Suriyeli mülteciler Türkiye'de işsizliğe neden olacaklar diye bir düşünce var...

 

Kılıçdaroğlu'nun bazı ifadelerini alın, Almanca'ya çevirin ve Almanya'da Türklerle ilgili yayınlayın, biz buna nefret suçu deriz, ırkçılık deriz. PEGİDA denen örgütün Türkler için söylediklerini aynen Kılıçdaroğlu Suriyeliler için söylüyor.

DURDURULAN MİT TIR'LARI

Veyis Ateş: MİT TIR'larında ne vardı?

 

Devlet işleyişi bakımından ve bu işin zamanlaması bakımından 2 şeye dikkat çekeceğim. Dünyanın herhangi bir yerinde devletin bir kurumu devletin bir başka kurumunun verilen talimat gereği yaptığı bir faaliyeti bir suçmuş gibi yansıtabilir mi?

Yani Amerika'da istihbarat örgütü bir faaliyet yapıyor ama Pentagon o faaliyete baskın yapıyor. Siyasi otorite bir talimat vermişse, siyasi otoriteye bağlı bir kurum, siyasi otoriteden izin almadan o talimata müdahale etmesi açık bir suçtur. Evet o günlerde Bayırbucak'ta çok ciddi çatışmalar oluyordu. Bugün Suriye Türkmenlerini temsilen o zaman Suriye Türkmen Cephesi'nin Başkanı da açıklama yaptı.

Bunu da Devlet Bahçeli bilir ama örtüyor şu anda. Bunun manevi hesabını verirler. Biz talimat vermişiz, "Türkmenleri ezdirmeyeceksiniz ve yardım edeceksiniz" demişiz, istihbarat birimlerimiz bu talimatla harekete geçmişler. Kimin haddine gelip de eğer bir yanlış uygulama olduğunu düşünüyorlar gelip bize soracaklar. Başka bir şey yaparlarsa bu casusluktur ya da isyandır. Çok açık söylüyorum. Devlet idare ediyoruz, oyun oynamıyoruz. Biz talimat vereceğiz Türkmenleri koruyacaksınız diye, başka bir beyefendi veya paralel yapı, bir grup hükümeti zaafa uğratmak için gelip orada onu yapacaklar, ve bu da bir basın özgürlüğü olacak öyle mi? Amirinden izin almadan kimin haddine bir yere baskın yapmak? Amirleri kim onların? Hükümet. Hükümeti kim seçmiş? Millet. Millete yönelik bir eylemdir bu. Onların görevi değil o. Hem de orada görevli olmayan bir savcı müdahil oluyor.

"(Bank Asya'nın TMSF'ye devredilmesi) Türkiye'de bir hukuk devleti olarak BDDK, TMSF ve bankaların nasıl çalışacağı belli ilkelere bağlandı. Bunlar da son derece temiz çalışan kurumlar. Siyasi talimat üzere harekete geçen kurumlar değil. Zamanlaması... Eğer bunda bir siyasi irade ya da başka bir faktör olsa 1,5 senedir el konurdu. Belli şartlar sağlanmadığı için ve bankacılığın temel fonksiyonlarını ifa etmek bakımından bu şartlar yerine getirilmediği için gerek hukuki gerek mali açıdan bu şekilde bir tasarruf icap etti. Bunların hepsi hukuk kuralları içinde. İtirazı olana da hukuk kapıları her zaman açık. Bu tamamıyla teknik, mali, finansal değerlendirmeyle ilgili bir durumdur. Paralelle mücadele de kendi doğası içinde ayrıca yürütülür. Bu bankanın normal bankacılık işlevi dışına çıkmasının sebebi, bu paralel yapıyla ilişkileri."

Habertürk

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum