Eğitim Sistemimiz Ne Kadar Millidir?

Eğitim Sistemimiz Ne Kadar Millidir?

Adının başında “milli” sıfatı olan 2 Bakanlığımızdan biri Eğitim Bakanlığıdır. Yani eğitim sistemimizin adı “Milli Eğitim Bakanlığı”dır.

EĞİTİM SİSTEMİMİZ NE KADAR MİLLİDİR? 
Dr. Mehmet OKUTAN 

Adının başında “milli” sıfatı olan 2 Bakanlığımızdan biri Eğitim Bakanlığıdır. Yani eğitim sistemimizin adı “Milli Eğitim Bakanlığı”dır. Adının “millî” olması ile sistemin “millî” misyon üstlendiğini söylemek ne kadar mümkündür? Ayrıca Bakanlığın adının “Milli Eğitim Bakanlığı” olması, sistemin “eğitim” işlevini yürüttüğü anlamına gelir mi? Hayır gelmez! Çünkü sitemin en önemli problemlerinden biri, sistemin salt “öğretim” ile uğraşması olarak bilinmektedir. 
Bir Bakanlığın millî olmasının ön şartı, Bakanlığın millî ihtiyaçlar tarafından belirlenmesi ile ilgilidir. Kendi ihtiyaçlarımızdan kaynaklanmayan eğitim sisteminin, millî olamayacağı bir tarafa, bizim geçmişimizle bağlarımızı kopartacak bir misyon yüklendiği açıktır. Bu konuda meşhur Muhammet İKBAL’e kulak verelim: 
“Bu eğitim sistemi, bizim millî ihtiyaçlarımız tarafından belirlenmemiştir; bizim geçmişle bütün bağlarımızı kopartmaya yaramaktadır; ve daha da önemlisi, bu eğitim sisteminin, eğitim fikrinin, insan iradesinin değil, insan aklının eğitilmesi gibi bütünüyle yanlış bir varsayıma dayandığı gözlenmektedir(*). 
Evet, bugünkü eğitim sisteminin eğitimi ihmal ederek, sadece insan aklını eğitmekle meşgul olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Oysa eğitim sistemlerinin temel görevi, “karakter eğitimi” bağlamında “irade eğitimi” yapmak olmalıdır. Gerçek millî bir karaktere sahip olabilmek için gerçek anlamda milli bir eğitim sistemine sahip olma zorunluluğu vardır. Böyle bir sistemde sadece öğretim yapılmaz, hatta öğretim en son gelen bir iştir; millî bir eğitim sisteminde önce insan yetiştirmek önemlidir. 
Eğitimde “bütünlük ilkesi” diye bilinen bir ilke vardır. Bu da çok boyutlu bir varlık olan insanın, sadece aklına hitap ederek onu eğitmek, onun eksik eğitilmesine neden olacaktır. Çünkü insan biyolojik, fizyolojik, ruhsal, psikolojik, sosyal ve duygusal bir varlıktır. Bu özelliklerinin her birini eğitemeyen bir eğitim sisteminin karakterli bireyler yetiştirmesi mümkün değildir. Çocuklarımızı sadece iyi fizik bilen kişiler olarak yetiştirmek, onları “iyi insan” olarak yetiştirmeye yetmemektedir. Çocuklarımıza sadece “Kur’an” okutarak da onları bütünlük ilkesine göre yetiştirmiş olamayız. Çok boyutlu bir varlık olan insanın eğitilmesi, söz konusu tüm boyutlarda eğitilmesi ile mümkün olabilir. Okullarımızın mevcut düzeninde böyle bir eğitim imkânı henüz görülmemektedir. Okullar öncelikle insan yetiştirmeye odaklanmalı, akademik yetiştirmeyi ikinci planda düşünmelidir. 
Millî karakterli insan, önce kendi olan, daha sonra da bütün evrensel değerlerle millî karakterini sentez yapabilen insandır. Mevlana’nın dediği gibi, “Ben bir pergele benzerim, bir ayağım kendi millî değerlerimiz üzerinde sabit durur, diğer ayağımla bütün dünyayı dolaşırım. Dünyada bulduğum hikmet dolu bilgileri alır, kimliğime birleştiririm.” Malum bizim kültürümüzde şöyle bir kural var: “Hikmet müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa alır.” 
Sahi okullarımızda “hikmet” ne kadar var? Eğitim sistemimizin hikmet ile ilgili bir derdi var mıdır? Hikmeti dert edinmeyen bir eğitim sisteminin “millî” olması mümkün değildir. Gerçekten Türk Eğitim Sistemi millî midir? 
(Muhammed İkbal. İslâm Düşüncesi.(Çev. Yusuf Kaplan) İstanbul: Külliyat Yayınları, 2008) 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.