Müsteşar: Müdür Seçerken Tarafsız Olmayın

Müsteşar: Müdür Seçerken Tarafsız Olmayın

Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin 20 Haziran Cuma günü saat 09.00’da Millî Eğitim Müdür Yardımcıları, Şube Müdürleri, İlçe Millî Eğitim Müdürleri ve İlçe Şube Müdürleriyle Ankara İl Millî Eğitim Müdürlüğü Mehmet Akif Ersoy konferans salonunda b

Bozkurt’un açış konuşmasının ardından konuşma yapan Müsteşar Yusuf Tekin yeni atanan Şube Müdürü arkadaşlarla tanışmak ve değerlendirme yapmak amacında olduğunu belirtti. Konuşmasında MEB Teşkilat Kanunu düzenleme sürecinden sonra hızlı bir kadro değişimi yaşandığını, kamu bürokrasisinde herkesin hizmet yapacağı yerde hizmetiyle alakalı bir sürenin olması gerektiğini vurguladı. 

Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin konuşmasının devamında: “Hiçbirimiz burada kalıcı değiliz. Belli bir süre hizmet edeceğiz. Sonra yerimizi daha genç, daha dinamik, daha heyecanlı, yapacak daha çok şeyi olan insanlara bırakmamız gerekiyor.” dedi.

Konuşmasında Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmî’nin A’mak-ı Hayal’inden Hürmüz ve Ehrimen’in şavaşına değindi ve okunması gereken bir hikaye olduğunun altını çizerek hikayeyi anlattı.

Hikayede, insanın içinde Hürmüz (iyilik) ile Ehrimen (kötülük) arasında bir savaş olduğu anlatılır. Bir gün Hürmüz ve Ehrimen arasında savaş başlar. Her biri meydana kendi pehlivanını çıkarır. İlk pehlivanı kötülüğü temsilen büyük bir gururla Ehrimen ortaya çıkarır. Onun ilk pehlivanı ‘Nifak Cadısı’dır. Değdiği yeri yok eden, atıldığı yere korku veren Nifak’ın karşısına ‘Muhabbet’ pehlivan çıkar. Öyle bir pehlivandır ki Muhabbet, onun karşısında durmak zorlaşır ve sonuçta Muhabbet Pehlivan, Nifak Cadısı’nın üstesinden gelir. Daha sonra Ehrimen tarafından gaddarlığı ile meşhur ‘Gazap’ pehlivan öne sürülür ve Muhabbet pehlivanı alt eder. Hürmüz cephesi bu kez Gazap’ın karşına ‘Hikmet’ pehlivanı çıkarır. Hikmet pehlivan Gazap’ı bir hamlede öldürür. Savaşın bu aşamasında Ehrimen en büyük kozunu yani Nefsi Emmareyi savaş meydanına sürer. Nefsi Emmare, Hikmet pehlivan ile girdiği mücadeleyi uzun bir çarpışmanın sonunda kazanır. Hikmet pehlivan yenilir, iyilik cephesi yeniden savaşta geri düşer. Herkesin savaşı kötünün kazandığını düşündüğü anda iyilik en büyük silahını Aşk pehlivanını sahaya sürer. Aşk pehlivan herkesin önünde saygıyla eğildiği bir pehlivandır. Nefis dahil herkes aşkın gücü karşısında kaybetmeye mahkumdur. Sonuçta kötü ile olan savaşı iyi kazanmış olur.

Konuşmasının devamında: “Umarım hayatımızda Nifak’ı Muhabbetle; Gazap’ı Hikmetle; Nefsi ve kişisel kavgaları Aşkla durdurabiliriz. Aslında bizim içinde bulunduğumuz durumu bu hikaye metaforik anlamda özetliyor. Biz iyinin mücadelesini yapmak için varız. Biz iyiden ve doğrudan yana taraf olacağız. Safımız ve tarafımız belli. Safımız ve tarafımız iyilik adalet ve vicdanımızın sesi.

 

Bakanlık merkez teşkilatında, illerde, ilçelerde hedeflediğimiz, belirlediğimiz, birlikte çalışacağımız bir ekip kurma imkanını Allah bize lütfetti. Bize tam destek veren bir Milli Eğitim Bakanımız var. Çözüm bizim için önemli. Doğru olan ne varsa yapacağız, yapmamız için önümüzde engel varsa gerekirse mevzuat değişikliğine gidip iyiye, doğruya hizmet için yeni düzenlemeler yapıp çalışmalarımıza devam edeceğiz.” dedi.


Okul ve kurum yöneticileriyle ilgili önceden, ortada hukuki bir kaosun söz konusu olduğunu, bu problemi çözmek için 15 Mart’ta çıkarılan kanunla bir takım düzenlemelerin yapılmaya çalışıldığını belirtti. Konuşmasında: “ Yönetici atama ile ilgili çalışırken okul müdürlüğü; bir kadro mudur yoksa bir görev midir, sorusu aklımıza geldi. Kişisel olarak Türkiye’deki tüm yöneticiliklerin kadro olmaması gerektiğine inanıyorum. Kamu çalışanları için asıl kadronun bireylerin uzmanlık alanları olması gerektiğine inanıyorum. Ben bir öğretim üyesiyim bu benim kadromdur. Bugün Müsteşarım bu bir görevdir ben böyle yaklaşıyorum. Bütün okul yöneticilerimiz için de aynısını düşünüyorum. Okul yöneticiliğinin bir kadro olmadığını bir görevlendirme olduğunu belirtiyorum. Bu görevlendirmenin de bir süresinin olması gerektiği kanaatindeyim. Uzun süre yöneticilik insanın heyecanını kırıyor, hevesini bitiriyor. Bu nedenle yöneticiliğin dört yılla sınırlandırılmasını son derece yerinde buluyorum. Dört yıllık görevlendirmenin ardından eğer yönetici başarılıysa tekrar görevlendirileceği, başarısızsa asli görevi öğretmenliğe geri dönmesinin doğru olacağı inancındayım.


Yasa çıktıktan sonra aklımızda şöyle bir soru oluştu. Biz bu görevlendirmeleri nasıl yapacağız. Görevlendirmeler nasıl olmalıdır. Onun için de yönetmelik hazırlıklarına başladık. Yöneticilerin performansına bakarak hizmet alanların mutlu olup olmadıklarına, bütünsel bir politikanın anlamsal bir parçası haline gelip gelmediklerine, takımla uyumlu hareket edip edemediklerine bakacağız.

Tarafsızlık insani bir haslet değildir. Her insan bir taraftır. Tarafımız iyi, doğru ve adil olandan yana olmaktır. Okul yöneticilerini seçmek için taraf olacaksınız. Adil olacağına, doğru ve iyiyi yapacağına inandığınız kişiler için, taraf olacaksınız. Okullara yönetici seçerken yöneticileri lütfen iyiyi ve doğruyu yapacağına inandığınız adayların arasından seçin. Hiçbir siyasi ve toplumsal baskıyla hareket etmeyin. Siz bu anlamda dik durursanız biz de arkanızda duracağız ve sizi destekleyeceğiz.” dedi.

Millî Eğitim Müdürü Erol Bozkurt tarafından, Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin’e günün anısı için bir hediye sunuldu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum