SBS Sonuçları ve Yansımaları

SBS Sonuçları ve Yansımaları

Bu makalede “Sınavlar kalkacak, dershaneler kapanacak.” söylemleriyle geçirdiğimiz yılların sonunda son kez yapıldığı savunulan SBS sonuçları değerlendirilmektedir.

SBS Sonuçları ve Yansımaları

Prof. Dr. Ayhan Aydın

www.ayhanaydin.com.tr

Bu makalede “Sınavlar kalkacak, dershaneler kapanacak.” söylemleriyle geçirdiğimiz yılların sonunda son kez yapıldığı savunulan SBS sonuçları değerlendirilmektedir.

Sınav nedir? Niçin yapılır?

Türk Dil Kurumu “sınav” kavramını şöyle açıklıyor:

Öğrencilerin veya işe girmek isteyenlerin bilgi derecesini anlamak için yapılan yoklama, imtihan, test. Direnme, dayanışma, güç gerektiren, sonuçta deneyim kazandıran zor durum (Kaynak: TDK sözlüğü)

Bu tanımlardan ikisi de “sınamak” kökünden üretilen “sınav” sözcüğünün doğası gereği çetin bir iş olduğunu anlatıyor.  Ancak sınama işleminin nitelikli olması bu durumu biraz hafifletebilir. Ne var ki sınav tam da bu noktada iki kat ağırlaşıyor. Örneğin, MEB 12 Temmuz 01.00’da açıkladığı sınav sonuçlarını aynı günün sabah saatlerinde yabancı dil testlerinde (Almanca ve Fransızca) yanlış cevap anahtarı kullandığı gerekçesiyle yeniden hesaplayarak saat 17.00’da tekrar açıklıyor.

MEB’e göre 718 öğrencinin yabancı dil puanlarının yeniden hesaplanması durumunda ortalama ve standart sapma değişmediği için kimse mağdur olmuyor. Ancak istatistik bilimine göre bir tek öğrencinin bile puanı değiştiğinde tam sayı değişmese bile ondalık kesir değişeceği için sıralama farklılaşacaktır. Gerçekte MEB, bu gibi durumlara yeterince hazırlıklı olmadığı için ve belki de sorunun daha büyük bir rahatsızlığa dönüşmemesi için derhal ÖSYM’den yardım isteyerek şipşak bir çözüme ulaşmak istemiş olabilir. Fakat anlaşılan ÖSYM bu yardım sürecinde kurumlar arası işbirliği örneği göstererek hem test ortalamalarını hem de illerin başarı sıralamalarını (LYS’de yapıldığı gibi) gizleyerek zor durumlarda nasıl dayanışma gösterileceğinin de en iyi örneğini vermiştir. (Sınav sözcüğünün ikinci tanımını anımsayalım.) Benzer bir hata 2010 yılında da yapılmış, öğrencilerin itirazı ile düzeltilmişti. Şu halde en azından öğrencilerin ne yaptıklarını bilmesi ve haklarını araması gerekiyor.

SBS sonuçları neyi gösteriyor?

Bir milyon 112 bin 604 öğrencinin katıldığı SBS’de; bir milyon 49 bin 393 öğrenci başarılı, 63 bin 311 öğrenci ise 200 taban puanının altında kaldığı için “başarısız” olmuştur. Geçen yıl bu rakam 33 bindi. Buna göre sınava giren adayların neredeyse yüzde 97’si başarılı sayılabilir. Oysa genel olarak ortaöğretime yerleştirme amacıyla yapılan SBS esasen özel olarak az sayıdaki seçkin okula yerleştirme hedefine dönüktür. Gerçekte bütün genel liseler Anadolu lisesine dönüştürüldüğüne göre bu liselere giriş sorunu zaten çözülmüştür. Denilebilir ki bu sınav başta fen liseleri olmak üzere nitelikli ve sınırlı sayıdaki okullara girecekleri belirleyen ve dolayısıyla esasen adayların sadece yüzde 5’inin başarılı olduğu sınavlardır. Bu durumda da ikinci yorum doğrudur.

2013 SBS sonuçlarına göre 110 öğrenci bütün soruları doğru yanıtlayarak 500 tam puan almıştır. 2012’de bu rakam 500’dür. Esasen 110 öğrenci bütün sorulara doğru yanıt verdiği halde neden tam puan alamadığı sorulursa, işte asıl adaletsizlik burada başlıyor. 110 – 16 = 94 öğrencinin, 6, 7 ve 8. sınıf not ortalamaları 100 olmadığı için “mağlup sayılır bu yolda galip” muamelesi görmüşlerdir. Şu kadarını soralım, tam puan alan bütün öğrencilerin özel okul öğrencisi olması yeterince düşündürücü ve anlamlı değil midir? Diğer yavrularımızın devlet okulu öğrencisi olması bir hak kaybına dolayısıyla adaletsizliğe neden olmuyor mu? Eğitim bize adil ve eşit olduğumuzu öğretmek için değilse, başka bir ifadeyle Yunus’un dediği gibi; “Okumanın manası kişi hakkı bilmektir.” amacına dönük değilse niçindir?

Genel olarak SBS sonuçları incelendiğinde ise 2010 yılında 13.01 olan Türkçe net doğru oranının 2012’de 11.27’ye ve yine 2010’da 5.00 olan matematik ortalamasının 2012’de 4.39’a düştüğü görülmektedir. Öte yandan son 4 yıldır 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı 5 SBS testinden sadece sosyal bilgiler ve Türkçe testlerinde yüzde 50 başarı sınırı geçilmiştir. Son 4 yılda başarısızlık oranları matematikte yüzde 75 ile yüzde 88, fen ve teknoloji testinde yüzde 64 ile yüzde 73 arasında iken en başarılı testler arasında yer alan sosyal bilgiler yüzde 52 ile yüzde 54 arasında değişmektedir. Sizce de rakamlar yeterince üzücü ve düşündürücü değil midir? Ancak belki de MEB, 2013 sonuçlarının bizi daha fazla üzmesini istemediği için bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmamıştır. Deyim yerindeyse doktorun, hastadan tahlil sonuçlarını saklayarak hastaya iyi olacağını düşündürmesi bir çözüm yöntemiyse; hayattaki bütün sorunlar zaten çözülmüştür.

Öte yandan, 9.10.2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu’nun 2. Maddesine ‘“ÖSYM Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen sınavlara ait soru ve cevaplar bu kanun çerçevesi haricindedir.”maddesi eklenmiştir.  Bu durumun kamu yönetiminde saydamlık, hesap verebilirlik ve hakkaniyet ilkelerine uygun olduğunu savunmak güçtür.

Son Söz

UNDP, UNESCO gibi uluslararası kurumların hazırladığı eğitim raporlarında; Türk eğitimsistemi az sayıda insana iyi ve kaliteli eğitim verirken büyük bir kitleye dünya ortalamasının altında eğitim verdiği belirtilir. Sınavın kendisi özellikle ülkemiz koşullarında yeterince adaletsiz bir uygulama olduğu halde onu “şişirilmiş karne notlarıyla” daha da adaletsiz hale getirmek adil bir işlem midir? Diderot “İyi olmak yetmez, onu iyi de yapmak gerekir.” diyor. Bizde şöyle diyelim:

Sınavların adil olması da yetmez, eşitlik ve hakkaniyet ilkelerine uygun olması ayrıca iyi de yapılması gerekir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.