Ati’nin Neferleri... Yunus Emre KAKI

Ati’nin Neferleri... Yunus Emre KAKI

Meselenin özünü soruyorlar. Meselenin özü basit azizim. Yüzyıllar boyu istihkâma boyun eğmemiş bir milletiz. Anadolu’daki Moğol saldırılarında duvar olup, dağ olup, nehir olup onların ateşlerini kursaklarında söndürmüş bir milletiz biz.

Meselenin özünü soruyorlar. Meselenin özü basit azizim. Yüzyıllar boyu istihkâma boyun eğmemiş bir milletiz. Anadolu’daki Moğol saldırılarında duvar olup, dağ olup, nehir olup onların ateşlerini kursaklarında söndürmüş bir milletiz biz. Kadın, çocuk, yetim demeden kılıçtan, ateşten geçirilen ama Simurg  gibi kendi küllerinden yeniden doğan bir milletin torunlarıyız biz. Hedefine ulaşabilenlerin Simurg olmayı hak ettikleri uzun yolculukları göze alabilen, Ağrı Dağı efsanelerini uykusuna ninni, ölümü aşına katık eden bir milletin torunlarıyız biz. Fatih’lerin , Kanuni’lerin, Bayezıd’ların; Nene Hatun’ların rüyasıyız biz. Bizim rüyalarımız ki kabusu olmuştur, Bizans tekfurlarının; Timur’ların, yaldızlı, apoletli düşman generallerinin…

Ne Çanakkale’m  geçit verir namerde, ne de namerdin cuntasına geçit verir dağlarım. Toplarım, tüfeklerim, tanklarım hepsi yüreğimdeki kanla pompalanır. O kan ki, iman renginde; yerim göğüm kızıla çalar şafak vakti. Şehidimin kanı, şehadetimin yemini şaha kalkar her ezanda; selasında boğar düşmanın ökçesini. Tabi anlayamaz bu hasletlere sahip olmayan gaflet düşkünü yitik insanlar. “ Ezelden beri hür yaşadığımı; ebediyen hür  yaşayacağımı.

Gafiller! Ülkem namusum, vatanım baş tacı iken korkun bu milletten. Çünkü bu millet bekler başında bağımsızlığının, kimsenin beklemediği kadar. Diyor ya  üstad,  “Ne hasta bekler sabahı/Ne taze ölüyü mezar/Ne de şeytan bir günahı/Benim seni beklediğim kadar…”  Ey, İstiklal!

Gün oldu asra devrildi; asır oldu arş- ı alayı titretti ahlar…  Korkmadı bu millet, ne süngüye göğsünü siper etmekten; ne de tankların önünde ölüme şahadet etmekten. Öyle zulümler gördü ki bu millet, arslan gibi adam deyimini bir akşamda değiştirdi. Yerine tank gibi adam dedirtti. Korkun ey gafiller, bu tank gibi adamlar varken bu toprak size yar olmaz. Son şehit rahmete kavuşmadan bu toprakta al bayrağın yerine dalgalanmaz başkası.

Akif görseydi bu günleri, “Ben ezelden beridir hür yaşadım; hür yaşarım/ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış/ Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım/ Yırtarım tankları, enginlere sığmam; taşarım …” der miydi acaba. Kim bilebilir azizim, mesele derin. Özü bağımsızlıkta dalgalanıyor. Biz mi ? Bizler Fatih’lerin , Kanuni’lerin; Nene Hatun’ların torunları. Bizler… Vatanımızın toprağına, zerresine göz dikenlerin,  gözlerinin başında nöbet tutmaktayız. Günlerdir, aylardır, nice 93 yıllardır, yüzyıllardır… 

Nice “93. Yıllarda” nöbetteyiz top-yekûn.  Bir ulusun  ters  alın yazısını  aydınlığa çeviren neferleriz biz. “93” yıldır bir başka varoluş destanının çağlayanı misali her şafakta yeniden diriliyor dimağlarımız 29’unda Ekim’in. Sonsuzluk utkusu şaha kalkmış, haykırıyor adını Cumhuriyet’in. ..Ve siperlerden gelen seslerin vefasında “bin vecd ile bin secde” ediyor atimiz: “ Ya İstiklal ya ölüm!”.

Yunus Emre KAKI

Turkiyeegitim.com

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum