AYİM, FETÖ İhraçlarına İtirazı Reddetti

AYİM, FETÖ İhraçlarına İtirazı Reddetti

FETÖ/PDY terör örgütüne irtibatlı olduğu gerekçesiyle Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyeliğinden çıkarılan Hakim Albay tarafından yapılan itiraz, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından karara bağlandı.

Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kurulu, 7 Ekim 2016 tarihli ve  154 nolu kararıyla;  Hakim Albay Cemil ÇELİK’in FETO/PDY ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyeliği görevine devam imkanının bulunmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar vermişti.

Bu karara yönelik olarak ilgili kişi tarafından yapılan itiraz, Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 1 Kasım 2016 tarihli ve 155 nolu kararıyla cevaplandırıldı.

İtiraza ilişkin olarak AYİM Başkanlar Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede sonuç olarak;

"meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına" ilişkin karara karşı usul ve esas yönünden yapılan itirazlar tüm dosya münderecatıyla yeniden incelendiğinde; kurulun oluşumu, savunma hakkının tanınmış olması, kararın alınma sürecinde izlenen yol ve yöntemler yönünden; gerek 1602 sayılı Askeri Yüksek idare Mahkemesi Kanununa, gerekse 667 sayılı KHK'ye uyarlı olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, itirazın reddine Oy Birliği ile karar verildi.

İtirazın reddine dair karar

Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlığından:

ASKERÎ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

Esas No. : 2016/9             01 Kasım 2016

Karar No. : 155

Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kurulu; Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanının daveti üzerine 1602 sayılı Kanunun 27'nci maddesine göre 01 Kasım 2016 günü saat 09:30'da Genel Kurul salonunda gündemindeki konuyu görüşmek üzere; Başkan Hâk.Tümg. Abdullah ARSLAN, AYİM Başsavcısı Hak.Alb. Celâl IŞIKLAR, Üyeler 3'üncü Daire Başkanı Hak.Alb.Gürbüz GÜMÜŞAY, 2'nci Daire Başkanı Hak.Alb.Coşkun GÜNGÖR ve 1 'inci Daire Başkanı Hak.Alb.Mehmet Aydan AL'dan müteşekkil olarak toplandı.

TOPLANTI GÜNDEMİ:

Cemil ÇELİK'in Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun 07.10.2016 tarih ve 154 nolu kararıyla, hakkında tesis edilen "meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına" İlişkin işleme yönelik itiraz talebinin görüşülmesi.

DEĞERLENDİRME:

Başkan gündemi özetledi; Bu kapsamda; Cemil ÇELİK'in 12.10,2016 tarihli ve her sayfası imzalı 19 sayfalı dilekçesinin Sincan T Tipi Kapalı Ceza infaz Kurumu Müdürlüğünün 14.10,2016 tarihli yazısı ekinde gönderilen ve aynı tarihte Askeri Yüksek idare Mahkemesi kaydına giren dilekçesi incelendi:

1.Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun 07.10.2016 tarih ve E:2016/8 ve K:154 nolu kararıyla, Cemil ÇELİK hakkında "meslekte kalmasının uygun olmadığı ve meslekten çıkarılması" şeklinde işlem tesis edildiği,

2.667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alman Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 'Yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlara ilişkin tedbirler" başlıklı 3'üncü maddesine 673 sayılı KHK'nın 10'uncu maddesiyle eklenen Ek Cümlede " ... Meslekten çıkarma kararlarına karşı ilgili kanunlarda yer alan hükümler uyarınca itiraz edilmesi veya yeniden inceleme talebinde bulunulması üzerine verilen kararlar da Resmi Gazetede yayımlanır ve yayımı tarihinde ilgililere tebliğ edilmiş sayılır..." şeklinde düzenlemeye yer verildiği,

3.Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun; kuruluşu, görevleri ile karar verme usulü, 1602 sayılı AYİM Kanunu'nun 17 ve 27'nci maddelerinde düzenlenmiş olup, bu düzenlemelerde, AYİM Başkanlar Kurulu'nun kararlarına karşı herhangi bir itiraz yoluna yer verilmediğinin görüldüğü,

4.Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun 07.10.2016 tarih ve E:2016/8 ve K:154 nolu kararının, idari davaya konu olma bakımından icrailik ve kesin olma özelliği taşıdığı, bununla birlikte müracaat sahibinin karara İtirazının; gerek 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 35/1-A maddesinde düzenlenen ihtiyari müracaat kapsamında, gerekse 667 sayılı KHK'nin 3'üncü maddesine eklenen cümle çerçevesinde yeniden gözden geçirilerek kaldırılmasına yönelik olduğu değerlendirilmiştir. 

KARAR

KARAR

Esas No : 2016/8

Karar No :154

Karar Tarihi: 07 Ekim 2016

Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kurulu; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanının daveti üzerine, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 27'nci maddesine göre 07 Ekim 2016 günü saat 10.00'da Genel Kurul salonunda gündemindeki konuyu görüşmek üzere; Başkan Hâkim Tümgeneral Abdullah ARSLAN, Üyeler 3'üncü Daire Başkanı Hâkim Albay Gürbüz GÜMÜŞAY, 2'nci Daire Başkanı Hâkim Albay Coşkun GÜNGÖR, Vinci Daire Başkanı Hâkim Albay Mehmet Aydan AL ve AYİM Başkanlar Kurulu'nun 06 Eylül 2016 tarih ve 154 (1 Nolu Ara Karar) nolu ara kararı gereği AYİM Başsavcısı Hâkim Albay Celal IŞIKLAR'dan müteşekkil olarak toplanmış ve yapılan ara kararlar neticesinde elde edilen bilgi ve belgeler doğrultusunda aşağıda açıklanan kararı vermiştir.

I.GÜNDEM

668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4'üncü maddesinin sekizinci fıkrasının (b) bendi ile değişik 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin “Yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlara ilişkin tedbirler” başlıklı 3'üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca AYİM üyeleri Hâkim Albay Cemil ÇELİK ve Hâkim Albay Yaşar YÜCE hakkında işlem yapılması.

II.OLAYLAR

1.15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY terör örgütü mensupları tarafından cebir ve şiddet kullanılarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü demokratik hukuk düzenini, Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya yönelik darbe girişiminde bulunulmuştur.

2. Darbe girişimi, ülke yönetimindeki görevli makam ve sorumluların gösterdiği kararlılık, Türk Silahlı Kuvvetlerinin üstün gayret ve fedakarlıkları, Yüce Türk Milletinin meşru direnme hakkını doğrudan kullanması sonucu önlenmiştir.

3.Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Anayasal Düzene Karşı işlenen Suçlar Soruşturma Bürosu)'nın 19 Temmuz 2016 tarih ve Sıkıyönetim Mah. Gör. Listesi Hk. konulu yazısı ile Fethullahçı Terör Örgütü mensupları hakkında yürütülen soruşturma kapsamında AYİM üyeleri Hâkim Albay Cemil ÇELİK ve Hâkim Albay Yaşar YÜCE hakkında gözaltı işleminin yapılması talimatı verilmiştir.

4.Ankara Merkez Komutanlığı görevlilerince 20 Temmuz 2016 tarihinde gözaltı işlemi gerçekleştirilmiştir.

5.Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 20 Temmuz 2016 tarih ve Başkanlar Kurulu Karar No.: 147 sayılı kararı ile söz konusu üyelerin "Mevcut yetkilerinin kaldırılmasına" karar verilmiştir.

6.Askeri Yüksek idare Mahkemesi Yüksek Disiplin Kurulunun 20 Temmuz 2016 tarih ve Esas No,: 2016/1, Karar No.:2016/1 sayılı kararı ile söz konusu üyeler hakkında hakimlik ve askerlik vekar ve onuruna dokunan, şahsi haysiyet ve itibarını kıran veya görev gereklerine uymayan eylemlerinin soruşturulmasına karar verilmiştir.

7.Hâkim Albay Yaşar YÜCE'nin Ankara 5'inci Sulh Ceza Hakimliği'nin 24 Temmuz 2016 tarih ve Sorgu No:2016/467 sayılı kararıyla "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir.

8.Hâkim Albay Cemil ÇELİK'in Ankara 5'inci Sulh Ceza Hakimliği'nin 24 Temmuz 2016 tarih ve Sorgu No:2016/465 sayılı kararıyla "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir.

9.23 Temmuz 2016 gün ve 29779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname ve 27 Temmuz 2016 gün ve 29783 (2.Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirler İle Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca söz konusu üyelerin meslekten çıkarılmaları hususunda Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulu görevli ve yetkili kılındığından Askeri Yüksek idare Mahkemesi Yüksek Disiplin Kurulunun 02 Eylül 2016 tarih ve Esas No:2016/1 Karar No: 2016/1 sayılı kararı ile yüksek disiplin soruşturmasının sonlandırılmasına ve dosyanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlar Kuruluna tevdiine karar verilmiştir.

III. HUKUKİ DURUM

1.Bakanlar Kurulunun 20 Temmuz 2016 tarih ve 2016/9064 sayılı kararı ile; Milli Güvenlik Kurulu'nun 20 Temmuz 2016 tarihli ve 498 sayılı tavsiye kararı göz önünde bulundurularak Anayasanın 120'nci maddesi ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 3'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre, ülke genelinde 21 Temmuz 2016 Perşembe günü saat 01.00'dan itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hal ilan edilmesi kararlaştırılmıştır.

2.23 Temmuz 2016 gün ve 29779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname ve 27 Temmuz 2016 gün ve 29783 (2.Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca

Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen Askeri Yüksek idare Mahkemesi daire başkanı ve üyeleri hakkında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilmesi hususunda AYİM Başkanlar Kurulu görevli ve yetkili kılınmıştır.

3. 22 Temmuz 2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin gerekçesinde;

"15 Temmuz 2016 tarihinde, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kümelenmiş ve Milli Güvenlik Kurulu kararıyla da terör örgütü olarak belirlenen Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) mensubu, asker elbisesi giymiş hainler ve bunlarla birlikte hareket eden bazı kamu görevlileri ve sivil unsurlar tarafından Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine darbeye teşebbüs etmek suretiyle tüm ülke genelinde yaygın bir terör faaliyeti gerçekleştirilmiştir.

FETÖ/PDY mensupları tarafından yapılan kalkışma hareketiyle, cebir ve şiddet kullanılarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü demokratik hukuk düzeni ortadan kaldırılmaya ve yerine totaliter bir düzen getirilmeye çalışılmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi yok edilmeye ve Gazi Meclisin görevlerini yapmasının önüne geçilmeye cüret edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ortadan kaldırılmaya ve görevlerini yapması engellenmeye teşebbüs edilmiş, masum sivillerin ve görevlerini yapan güvenlik güçleri ile kamu görevlilerinin canına kast edilmiş ve halkın oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanına suikast girişiminde bulunulmuştur...

Anayasal düzenin, milli iradenin, hukuk devletinin, demokrasinin ve temel hak ve hürriyetlerin korunması, ülkemizde yaşanan bu son darbe teşebbüsünün tamamen sonlandırılması ve buna benzer bir müdahale girişiminin yeniden yaşanmaması ve terörle mücadelenin daha etkin bir şekilde sürdürülebilmesi için, olağanüstü hal süresince birtakım ivedi tedbirlerin alınması zorunlu hale gelmiştir. Bu Kanun Hükmünde Kararname, oluşan toplumsal mutabakat da dikkate alınarak söz konusu tedbirlerin alınması amacıyla çıkarılmaktadır." ifadelerine,

4. 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin yargı mensuplarının meslekten çıkarılmasına ilişkin 3’üncü madde gerekçesinde;

“Anayasanın 139'uncu maddesinde hâkimlik ve savcılık teminatı düzenlenerek azlolunamayacakları hükme bağlanmış ise de, aynı maddede meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklı tutulmuştur. Benzer düzenleme 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 44'üncü maddesinde de yer almaktadır. 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve kalkışmanın sorumlusu olan FETÖ/PDY ile bağlantılı yargı mensuplarının görevde tutulmaları en başta yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleriyle bağdaşmamaktadır, Anayasanın 138’inci maddesine göre Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre hüküm verme ödevi altındaki yargı mensuplarının bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesiyle hiçbir biçimde bağdaşmayacak yapılanmaların içine girmesi, örgüt hiyerarşisi içinde ve ideolojik bağlılık duygularıyla hareket etmesi en başta yargının saygınlığı ve güvenilirliğine zarar vermektedir. Devlet organizasyonu dışındaki başka bir hiyerarşik yapının talimatlarına boyun eğen yargı mensuplarının varlığı, vatandaşların yine Anayasanın teminatı altındaki adil yargılanma hakkı önünde büyük bir engel teşkil etmektedir. Bu nedenlerle, belirtilen türde irtibatları değerlendirilen yargı mensuplarının meslekte kalmalarının doğuracağı sakıncaları gidermek amacıyla, Anayasanın 139'uncu maddesinin ikinci fıkrasında tanınan takdir hakkı da gözetilerek bu düzenleme yapılmaktadır,” ifadelerine yer verilmiştir.

5.Anayasa'nın "Mahkemelerin bağımsızlığı" başlıklı 138'inci maddesinde;

"Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz, Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarım hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez," düzenlemesine,

6.Anayasa’nın “Hâkimlik ve savcılık teminatı” başlıklı 139'uncu maddesinde;

“Hâkimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.

Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır." düzenlemesine,

7.Anayasa'nın "Askeri Yüksek idare Mahkemesi" başlıklı 157'nci maddesinde;

"Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile,

asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri hakim sınıfından olan üyeleri, mahkemenin bu sınıftan olan başkan ve üyeleri tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oy ile birinci sınıf askeri hakimler arasından her boş yer için gösterilecek üç aday içinden; hakim sınıfından olmayan üyeleri, rütbe ve nitelikleri kanunda gösterilen subaylar arasından, Genelkurmay Başkanlığınca her boş yer için gösterilecek üç aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir.

Askeri hakim sınıfından olmayan üyelerin görev süresi en fazla dört yıldır.

Mahkemenin Başkanı, Başsavcı ve daire başkanları hakim sınıfından olanlar arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar,{Değişik son fıkra: 7/5/2010-5982/21 md.)

Askerî Yüksek idare Mahkemesinin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin ve özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir." düzenlemesine,

8.1602 sayılı Askeri Yüksek idare Mahkemesi Kanununun:

a. "Askeri Yüksek idare Mahkemesi" başlıklı Vinci maddesinde;

"Askeri Yüksek idare Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş bağımsız bir yüksek mahkemedir." düzenlemesine,

b. "Teminat" başlıklı 4'üncü maddesinde;

"Askeri Yüksek idare Mahkemesinin Başkanı, Başsavcı, Daire Başkanları ve üyeleri; Askeri Yüksek idare Mahkemesi hakimleri olarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının kendilerine sağladığı teminat altında hizmet görürler." düzenlemesine,

c."Üyelerin nitelikleri" başlıklı 7'inci maddesinde;

"(Değişik:25/12/1981-2563/1 md,) Askeri Yüksek idare Mahkemesinin Üyeleri; a) (Değişik: 25/7/2016-KHK-669/43 md.) Albaylıkta bir yılını doldurmuş subaylar, b) En az yarbay rütbesinde birinci sınıf askeri hakimler," düzenlemesine,

ç. "Başkanlar Kurulu" başlıklı 17'nci maddesinde;

"(Değişik:25/12/1981-2568/1 md.) (Değişik birinci fıkra: 15/8/2016-KHK-671/11 md.) Başkanlar Kurulu, Başkan ve Daire Başkanlarından oluşur. Başkan ve üyelerin özürü halinde aynı daireden en kıdemli üye kurula katılır. Başsavcılığı ilgilendiren konular ile kurulca lüzum görülen diğer işlerin görüşülmesinde, Başsavcı toplantılara katılır ve oy kullanır. Kararlar oyçokluğu ile verilir. Kurul üye sayısının çift olması halinde kıdemsiz üye oylamaya katılamaz." düzenlemesine,

d."Başkanlar Kurulunun görevleri" başlıklı 27'nci maddesinde;

"Başkanlar Kurulu; bu kanunla görevli kılındığı işler ile Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanının Kurulda görüşülmesini uygun gördüğü idari işler hakkında gereğine göre, karar verir veya düşüncesini bildirir.

Başkanlar Kurulu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanının daveti ile toplanır." düzenlemesine,

e. "Yüksek Disiplin Kurulunun görevleri ve vereceği disiplin cezaları" başlıklı 28'inci maddesinde;

"Yüksek Disiplin Kurulu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı, Başsavcı, Daire Başkanları ve üyelerinin hakimlik ve askerlik vekar ve onuruna dokunan, şahsi haysiyet ve itibarını kıran veya görev gereklerine uymayan davranışlarından dolayı haklarında disiplin kovuşturması yapar ve eylemin ağırlığına göre; a) Uyarma, b) Kınama, c) Görevden çekilmeye davet, işlemlerinden birini uygular." düzenlemesine,

f. "Görevin sona ermesi" başlıklı 81'inci maddesinde;

"Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanı, Başsavcısı, Daire Başkanları, üyeleri ve Genel Sekreterinin ağır hapis, kasıtlı bir suçtan dolayı altı ay veya daha fazla hapis cezası yahut kasıtlı olmayan bir suçtan dolayı bir yıldan fazla hapis cezası ile kesin olarak hüküm giymesi halinde görevi kendiliğinden sona erer. Kasıtlı olan bir suçtan dolayı altı aydan aşağı hapis cezası ile hüküm giymelerinde, bu suç hakimliğin vakar ve şerefini bozan veya bu sıfata karşı genel saygı ve güveni gideren nitelikte görülürse ilgilinin hakimlik sıfatının kaldırılmasının gerekip gerekmediğine Yüksek Disiplin Kurulunca karar verilir." düzenlemesine yer verilmiştir.

9.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin:

6'ncı maddesinde; “1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir..."

10.Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu'nun (Venedik Komisyonu) 16 Mart 2010 tarihli, 494/2008 sayılı ve "Yargı Sisteminin Bağımsızlığı" konulu Raporunun;

Başlangıç bölümünün 6'ncı maddesinde;"Yargı bağımsızlığının hem Yargının vazgeçilmez bir niteliği olmak sıfatıyla nesnel hem de kişilerin hak ve özgürlüklerine dair bağımsız hakimlerce karar verilmesi hakkında görünür olan öznel nitelikte unsurları vardır. Bağımsız hakimler olmadan hak ve özgürlüklerin doğru ve hukuka uygun bir şekilde hayata geçirilmesi mümkün değildir."

62'nci maddesinde;"Ayrıca, hakimler kendilerini bağımsızlık veya tarafsızlıklarının sorgulanması neticesini doğuracak durumlara sokmamalıdırlar." ilke ve kurallarına yer verilmiştir.

IV.DEĞERLENDİRME;

1.  Anayasa gereği Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkması ve hiçbir faaliyetin; Türk milli menfaatleri, Türk varlığı, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esası, Türklüğün tarihi ve manevi değerleri, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliği karşısında korunma görmesi, laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya karıştırılması mümkün değildir,

2.Anayasal düzenin, milli iradenin, hukuk devletinin, demokrasinin ve temel hak ve hürriyetlerin korunması ancak bağımsız bir yargı ile sağlanabilir.

3.Bağımsız mahkemeler Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre Türk Milleti adına hüküm verebilen hakimler ile mümkün olabilir. Bu nedenle hakimlerin kendilerini bağımsızlık veya tarafsızlıklarının sorgulanması neticesini doğuracak durumlara sokmamaları; üçüncü şahısların emir veya talimatları ile hareket etmemeleri ya da bu yönde bir kanaate neden olmamaları gerekir.

4 Belirli bir hiyerarşik yapıda hareket eden terör örgütleri İle üyelik, mensubiyet veya iltisak yahut irtibatlı olan hakimlerin bu durumlarının yargı bağımsızlığı ile bağdaştırılması mümkün değildir.

5.Anayasa’nın 2'nci maddesinde belirtilen “Hukuk Devleti" İlkesi, bağımsız bir içtihat mahkemesi olan Askeri Yüksek İdare Mahkemesine diğer yüksek yargı organları gibi hukukun üstünlüğünü egemen kılma yetki ve görevini yüklemektedir.

6.Askeri Yüksek idare Mahkemesi bu yetki ve görevini, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre hüküm veren üstün niteliklere haiz üyeleri ile yerine getirmektedir.

7.Anayasanın 157'nci maddesinde bir yüksek mahkeme olarak düzenlenen Askeri Yüksek idare Mahkemesine üye olarak seçilebilme ve göreve devam edilebilmesi için Anayasa ve ilgili kanunlarda "üye statüsünün" bir gereği olarak diğer yüksek mahkeme üyeleri gibi özel kurallar öngörülmüştür.

8. Anayasa’nın "Yargı yetkisi" başlıklı 9'uncu maddesi uyarınca yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılmaktadır.

9. Anayasa’nın Mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı 138'inci maddesi uyarınca görevlerinde bağımsız olan, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin emir ve talimat veremediği, genelge gönderemediği, tavsiye ve telkinde bulunamadığı, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vermekle görevli, yetkili ve yükümlü olan Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyelerinin Türk Milleti adına karar veren bağımsız yargı erkinin mensubu olmanın gerektirdiği sorumluluğun bilinci içerisinde gerek mesleki yaşam ve gerekse özel yaşamlarında özenli davranmaları, her türlü terör örgütü ile ilişkili davranışlardan kaçınmaları belirtilen kuralların bir gereğidir.

10.Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyelerinin hiyerarşik yapıya dayalı terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatının bulunduğunun değerlendirilmesi durumunda görevlerine devam imkanlarının kalmadığının kabulü gerekir,

11.Bu durumda Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyelerinin Anayasa'nın 139'uncu maddesi uyarınca hâkimlik ve savcılık teminatından yararlanmaları da söz konusu olmayacaktır,

12. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerinin hiyerarşik yapıya dayalı terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatları halinde meslekten çıkarılmalarına yönelik düzenlemelerin, Anayasa’nın 157'nci maddesi ile 139'uncu maddesinde yer verilen hâkimlik ve savcılık teminatını kaldıran "meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır" buyurucu kuralı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

13. Bu kapsamda olmak üzere 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin yargı mensuplarının meslekten çıkarılmasına İlişkin 3'üncü maddesinde;

"(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen ... Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daire Başkanı ve üyeleri hakkında Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kurulunca ... meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilir." düzenlemesine yer verilmiştir.

14. 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin yargı mensuplarının meslekten çıkarılmasına ilişkin 3'üncü madde gerekçesinde; 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve kalkışmanın sorumlusu olan FETÖ/PDY ile bağlantılı yargı mensuplarının görevde tutulmalarının en başta yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleriyle bağdaşmadığı, bu yargının saygınlığı ve güvenilirliğine zarar verdiği, adil yargılanma hakkı önünde büyük bir engel teşkil ettiği, belirtilen türde irtibatları değerlendirilen yargı mensuplarının meslekte kalmalarının doğuracağı sakıncaları gidermek amacıyla, Anayasanın 139'uncu maddesinin ikinci fıkrasında tanınan takdir hakkı da gözetilerek bu düzenlemenin yapıldığı belirtilmiştir.

15.Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerinden FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkili olduğu değerlendirilenler hakkında Anayasa’nın 139 ve 157'nci maddeleri ile 1602 sayılı Askeri Yüksek idare Mahkemesi Kanunu ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamede yer verilen düzenlemeler dikkate alınarak öngörülen tedbirlerin uygulanması gerekmektedir.

16.Milli Güvenlik Kurulunca FETÖ/PDY olarak isimlendirilen "Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının" Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilmiş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca terör örgütü nitelemesinde bulunulmuştur.

17.Belirtilen Anayasal ve yasal düzenlemeler, Milli Güvenlik Kurulu kararları ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan suç vasıflandırılması nedeniyle FETÖ/PDY terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyeleri hakkında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulunun salt çoğunluğunca karar verilmesi gerekmektedir.

18.Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyeleri hakkında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilebilmesi için FETÖ/PDY terör örgütüne üyelik, mensubiyet veya iltisak yahut bunlarla irtibatlı olduklarının değerlendirilmesi gerekli ve yeterlidir,

19.667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamede Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyelerinin FETÖ/PDY terör örgütüne üyelik, mensubiyet veya iltisak yahut bunlarla irtibatlı olduklarının değerlendirilmesinde sübut derecesinde bir bağın varlığı aranmamış, bu yönde bir bağın varlığı hususunda kanaatin oluşması yeterli görülmüştür. Bu nedenle Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kurulunca yapılacak değerlendirme, cezai sorumluluktan bağımsız olarak meslekte kalmanın uygun olup olmadığına ilişkin kanaatten ibarettir.

20.Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyelerinin FETÖ/PDY terör örgütüne üyelik, mensubiyet veya iltisak yahut bunlarla irtibatlı olduklarına ilişkin değerlendirme resmi makamlardan intikal eden bilgi ve belgeler üzerinden yapılmıştır. 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin yargı mensuplarının meslekten çıkarılmasına ilişkin 3'üncü maddesinde değerlendirme yeterli görülmüş, değerlendirme yapılırken hangi bilgi ve belgelerin dikkate alınması gerektiği hususunda bir düzenlemeye yer verilmeyerek Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kuruluna takdir yetkisi tanınmış, ayrıca kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının gerekli olduğuna yönelik bir kurala da yer verilmemiştir.

21.667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulunca Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyelerinin FETÖ/PDY terör örgütüne üyelik, mensubiyet veya iltisak yahut bunlarla irtibatlı olduklarına ilişkin değerlendirmede bulunulması durumunda uygulanacak tedbir hususunda takdir yetkisi tanınmamakta, bağlı yetki kapsamında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilmesi gerekmektedir.

22.Anayasa'nın 138, 139 ve 157'nci maddeleri, 1602 sayılı Askeri Yüksek idare Mahkemesi Kanunu ile 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamede yer verilen düzenlemeler dikkate alınarak Başkanlar Kurulunca görülen lüzum nedeniyle Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başsavcısı toplantılara katılmış ve oy kullanmıştır,

23.Anayasanın 129'uncu madde düzenlemesi dikkate alınarak söz konusu üyelere savunma hakkı tanınmıştır. Bu kapsamda yedi gün savunma süresi verilmiştir.

24.Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulunca Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyelerinin FETÖ/PDY terör örgütüne üyelik, mensubiyet veya iltisak yahut bunlarla irtibatlı olduklarına ilişkin değerlendirmede bulunulması hususunda tanınan takdir yetkisinin; Anayasa'nın 138, 139 ve 157'nci maddeleri, 1602 sayılı Askeri Yüksek idare Mahkemesi Kanunu ile 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamede yer verilen düzenlemeler ile uluslararası belgeler kapsamında sübjektif niteleme ve değerlendirmelerden uzak, eşit, adil, objektif ve somut olgu ve nedenlere dayanan, gerekçeli olarak kullanılması Anayasa'nın 2'nci maddesinde belirtilen “Hukuk Devleti" ilkesinin bir gereğidir.

V.ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ ÜYELERİNİN DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

1.Hâkim Albay Cemil ÇELİK ceza soruşturmasında üzerine atılı suçu kabul etmediğini beyan etmiştir.

2.Hâkim Albay Yaşar YÜCE ceza soruşturmasında üzerine atılı suçu kabul etmediğini beyan etmiştir.

3.Hâkim Albay Cemil ÇELİK, 19 Eylül 2016 tarihli yazılı savunmasında, özetle;savunma yapabilmesi için hakkındaki iddiaların ve iddialara ilişkin belgelerin tarafına gönderilmesi veya Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne celbedilerek incelemesine imkan verilmesi, aksi durumda somut iddiaları ve delilleri bilmeden yapacağı savunmanın soyut olacağını, bu nedenle talebinin Başkanlar Kurulu'nda değerlendirilerek, talebinin reddedilmesi durumunda, soyut iddialar karşısında savunma yapabilmesi için tarafına süre verilmesini talep etmiştir.

Ancak, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yapılacak değerlendirmenin; adli suç veya disiplin suçu niteliğindeki somut bir eylemin soruşturulması mahiyetinde olmadığı, burada yapılacak değerlendirmenin; Askeri Yüksek idare Mahkemesi Üyelerinin belli bir yapıyla herhangi bir bağlarının olup olmadığına ilişkin kanaatin oluşumuna yönelik bir süreç olduğu, dolayısıyla KHK'nın amacı ve tedbirin niteliği ile somut olayın özellikleri birlikte dikkate alınarak, AYİM Başkanlar Kurulu'nca Hâkim Albay Cemil ÇELİK'in talebinin reddine karar verilmiş ve adı geçen üye hakkında da mevcut bilgi ve belgelere göre değerlendirme yapılmıştır.

4.Hâkim Albay Yaşar YÜCE, 09 Eylül 2016 tarihli yazılı savunmasında, özetle;Hiçbir yasadışı oluşum, yapı ve örgütte ilgisi olmadığını belirtmiştir.

5.Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlığı, Nöbetçi Daire Başkanlığı, Başkanlar Kurulu ve Yüksek Disiplin Kurulu tarafından ;

a.Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından;

b.Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığından;

c.Genelkurmay İstihbarat Başkanlığından;

ç.Mali Suçları Araştırma Kurulundan;

d.Emniyet Genel Müdürlüğünden; temin edilen bilgi, belge ve kayıtlar,

f.Hâkim Albay Cemil ÇELİK ve Hâkim Albay Yaşar YÜCE hakkında değişik tarihlerde yapılan şikayetler ile yazılı ve görsel medyada yer alan bu konudaki haber ve yazılar,

g.Hâkim Albay Cemil ÇELİK’in sosyal medya yazışmaları,

h.Hâkim Albay Cemil ÇELİK hakkında Ankara 5’inci Sulh Ceza Hakimliği'nin 24 Temmuz 2016 tarih ve Sorgu No:2016/465 sayılı kararıyla "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan tutuklanmasına ilişkin karar,

ı. Hâkim Albay Yaşar Yüce hakkında Ankara 5'inci Sulh Ceza Hakimliği'nin 24 Temmuz 2016 tarih ve Sorgu No:2016/467 sayılı kararıyla "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanmasına ilişkin karar ile arama tutanakları yanı sıra;

i.Hâkim Albay Cemil ÇELİK ve Hâkim Albay Yaşar YÜCE hakkındaki gözaltı işlemlerine ilişkin tutanakların birlikte incelenip değerlendirilmesi sonucunda;

FETÖ/PDY terör örgütü soruşturmasında tutuklu olmaları, FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı oldukları yönünde bilgi ve değerlendirmelere yer verilmiş olması, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimine katılan, FETÖ/PDY terör örgütü mensubu olduğu iddiasıyla haklarında yürütülen soruşturmada halen tutuklu bulunan ya da firari durumda olan Mahkememiz dışındaki askeri yargı mensuplarıyla iltisaklı oldukları yönünde bilgi ve değerlendirmelere yer verilmiş olması karşısında; her İki üyenin de FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı oldukları kanaatine varılmıştır.

VI. SONUÇ

1.Yukarıda belirlilen belgelerde yer verilen bilgiler kapsamında Hâkim Albay Cemil ÇELİK'in 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3'üncü maddesinde tanımlanan FETÖ/PDY terör örgütüne irtibatlı olduğu değerlendirilmiştir.

2.Yukarıda belirtilen belgelerde yer verilen bilgiler kapsamında Hâkim Albay Yaşar YÜCE'nin 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3'üncü maddesinde tanımlanan FETÖ/PDY terör örgütüne irtibatlı olduğu değerlendirilmiştir.

3.Anayasa’nın 138, 139 ve 157'nci maddeleri, 1602 sayılı Askeri Yüksek idare Mahkemesi Kanunu ile 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname hükümleri kapsamında FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlarının olduğu değerlendirilen Hâkim Albay Cemil ÇELİK ve Hâkim Albay Yaşar YÜCE'nin Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyeliği görevine devam imkanları bulunmamaktadır.

VII. KARAR

Açıklanan nedenlerle 23 Temmuz 2016 gün ve 29779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alman Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin değişik 3'üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca;

1.Askeri Yüksek idare Mahkemesi üyesi Hâkim Albay Cemil ÇELİK'in MESLEKTE KALMASININ UYGUN OLMADIĞINA VE MESLEKTEN ÇIKARILMASINA,

2.Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyesi Hâkim Albay Yaşar YÜCE'nin MESLEKTE KALMASININ UYGUN OLMADIĞINA VE MESLEKTEN ÇIKARILMASINA,

3.Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulu kararının Hâkim Albay Cemil ÇELİK ve Hâkim Albay Yaşar YÜCE'ye TEBLİĞİNE,

4.Askeri Yüksek idare Mahkemesi Başkanlar Kurulu kararından bir suretin gereği İçin Milli Savunma Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,

07 EKİM 2016 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi.

 

AYRIŞIK EK GEREKÇE

Esas No : 2016/154 Karar No :154

1.Kararda açıklanan hükümler çerçevesinde, hakkında FETÖ/PDY’ne üye olmak/Anayasal düzeni ihlal suçlarından başlatılan ceza soruşturması çerçevesinde tutuklanan üyeler Hâk. Alb. Cemil ÇELİK ve Hâk. Alb. Yaşar YÜCE’NİN, 667 sayılı KHK’nin 3 üncü maddesi kapsamında FETÖ/PDY’na üyelik/mensubiyet veya iltisaklı yahut bunlarla irtibatlı olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.

2.KHK’nin 3 üncü maddesinde meslekten çıkarma tedbirinin uygulanabilmesi için mutlaka terör örgütü, ilgili yapı ve oluşumlar ve bu arada darbe teşebbüsü içinde bulunmak veya katılmak şart koşulmamış olup söz konusu “yapı,” "oluşum" veya “gruplarla” bağ ve ilişki kurulması yeterli görülmüştür. Bu bakımdan, ilgililer ile FETÖ/PDY arasında üyelik/mensubiyet/iltisak hali söz konusu olmasa dahi Kurul tarafından yapılacak değerlendirme sonunda arada “irtibat" olduğunun tespiti yeterlidir. Bu bakımdan, somut olayda ceza hukuku anlamında eylem bulunup bulunmadığından bağımsız ve farklı olarak, ilgililerin anılan irtibat halinin ve bağlantı durumunun olup olmadığının tespit ve tayini gerekmektedir.

3.Kişiler hakkındaki cezai soruşturma durumu dikkate alındığında; AİHM’nin ve Anayasa Mahkemesinin müstekâr içtihatlarında belirtildiği üzere, aynı veya benzer olaydan dolayı aynı zamanda idari soruşturma yapılabileceği; masumiyet karinesi ihlal edilmemek ve ceza yargılaması yürürken suçlu olarak göstermemek kaydıyla, sâdece soruşturma açılmış olmasının idari yaptırım işlemlerinin başlatılması veya uygulanması için yeterli olabileceği; kezâ kamu görevlerinin disipline ilişkin işleri ile idari yaptırımlarda maddi olay çerçevesinde daha düşük ispat standardı kullanılabileceği ortadır.

4.Esasen genel olarak idari yaptırımlarda ceza hukukuna göre daha düşük ispat standartlarına başvurabilme imkânı yanında somut olayda meslekten çıkarmaya karar verebilmek için toplanan delil ve verilerin üyelerin zikredilen yapı ve örgütle irtibatlı olduğunu ve bağı gösterecek düzeyde bulunmasının yeterli olması da, ceza hukuku anlamında bir ilişkinin ispatını gerektirmemektedir. Bu itibarla, meslekte kalmalarının uygun olmadığı yönündeki değerlendirme ilgililerin suçlu oldukları anlamına gelmemektedir.

5.Bunun yanı sıra, meslekten çıkarma işleminin, FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsünün bir daha tekrarlamayacak şekilde tamamen sonlandırılması ve demokratik anayasal düzene yönelik tehdidin bütünüyle ortadan kaldırılması maksadıyla öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu bakımdan, olağanüstü gerekli kılan hâl ve durum, düzenlemenin amacı ve ilgili maddelerin gerekçesi dikkate alındığında, öngörülen meslekten çıkarmanın; adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak, terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyet bulunduğu kabul edilen diğer yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmaya yönelik sürekli ve nihai sonuç doğuran bir tedbir niteliği taşıdığı görülmektedir. Tedbirin hâkim ve savcılara uygulanmasıyla, söz konusu tehdidin bertaraf edilmesi sürecinde gerçekleştirilecek tüm yargısal işlemlerin, adil yargılanma hakkı çerçevesinde tarafsız ve bağımsız mahkeme ve yargı organları eliyle yürütülmesi amaçlanmaktadır.

6.Dosyada mevcut ve çoğunluk tarafından da zikredilen bilgi, belge ve bulgulardan; yürütülmekte olan ceza soruşturmasındaki tutuklama müzekkereleri ile ifadeler, MASAK kayıtları, kullanıma elverişli istihbarî bilgiler, buluşma ve ziyaretler, vâki şikayet ve müracaatlar, darbe sıkıyönetim direktifi, yargı kararları ve nihayet KHK'nin 3 üncü maddesi çerçevesinde alınan savunmalar bu açıklamalar ışığında, birlikte ve topluca incelenerek değerlendirilmiştir. Buna göre;

a.Her iki üyenin, gerek FETÖ/PDY kapsamında soruşturulan aile yakınları ile birbirleri arasındaki (hangi sebeple yapılmış olursa olsun) nakit transferleri, bunların soruşturma altında olmaları, gerek aynı kapsamda tutuklu ve/veya ihraç edilen ve Darbe Sıkıyönetim Direktifinde önemli görevler tevdi edilen askeri hâkimlerin bulundukları makamları ziyaretleri aynı ve belirli bir sosyal çevreye mensup olduklarını ve belli bir ilişki ağı içerisinde yer aldıkların göstermektedir.

b.Birinci Daire üyesi Hâk. Alb. Cemil ÇELİK’in;

-2015 yılında Ankara/Jandarma Genel Komutanlığı karargahından şehir içine atanan subayların grup hâlinde açtıkları iptal davaları, AYİM Birinci Dairesindeki diğer üyelerin oylarıyla reddedilirken, tek muhalif Hâk.Alb. Cemil ÇELİK’in iptal şeklinde karşı oy kullandığı görülmektedir. Bu davacılardan tamamına yakınının 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası 669 sayılı KHK ile meslekten çıkarıldıkları görülmektedir (Örneğin; 26.01.2016, 2015/678 E., 201648 K.ve 02.02.2016 2015/696, 2016/87 sayılı kararlar).

-2014 yılında hakkındaki iddialar sebebiyle İstanbul’dan Foça'ya atanan H.K.’nun açtığı atamanın iptali davasında, davacının hakkındaki suçlamalar beraatine ve bu yargılamalarda FETÖ kumpası olduğu dillend rildiği halde, kurmay üyelerle birlikte davanın reddi yönünde oy kullandığı; HSYK’nun 24 Ağustos 2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararıyla bu hususun açıkça gerekçe gösterilerek yargılamaya sebep olan hâkim ve savcılar hakkında meslekten çıkarılma kararı verildiği görülmektedir.

-Yukarıda anılan HSYK kararında bir proje soruşturma/kovuşturma olarak açıklanan İzmir askeri casusluk davası bağlamında haklarındaki dijital kayıtlara istinaden hiçbir takibat ve ceza verilmeden garnizon dışına atanan bir kısım uçucu personelin açtıkları davaların çoğunun Hâk. Alb, Cemil ÇELİK ve iki kurmay üyenin katılımlarıyla ve oy çokluğuyla reddedildiği görülmektedir.

-2012-2015 yıllarında özellikle Hv.K.K.lığı tarafından gerçekleştirilen ifadeye dayalı ve/veya bir kısmı İzmir casusluk davasıyla ilgili ayırma işlemlerinin iptali davalarının tamamına yakınında, ret yönünde oy kullandığı; bu işlemler esnasında Hv.K.K.lığı adli müşaviri olan Hâk.Alb. B.Ö.’ün 668 sayılı KHK ile darbe girişimi sonrası TSK’lerinden çıkarıldığı görülmektedir.

-Yakınlarının Asya Katılım Bankacılığında hesapları bulunduğu anlaşılmaktadır.

-Darbe Sıkıyönetim Direktifinde görev verilen bir askerî hâkim ile çok sayıda buluşması olduğu görülmektedir.

c.İkinci Daire üyesi Hâk.Alb. Yaşar YÜCE’nin;

-Yukarıda açıklanan ilişki çevresi yanısıra yakınlarının Gülenist şirketlerle irtibatlı

olduğu,

-Bu yapıyla müzavirliğinin belirlendiği anlaşılmaktadır.

SONUÇ OLARAK: Yukarıda açıklanan sebeplerle, üyeler Hâk.Alb. Cemil ÇELİK ile Hâk.Alb. Yaşar YÜCE’nin; kendilerine yüklenen suçlardan suçlu bulunsun bulunmasınlar salt tutukluluk hallerinin askerlik ve hakimlik mesleğinin vakar ve haysiyetiyle bağdaşmaması, aynı yapı ve oluşumla irtibatlı görülerek haklarında işlem yapılan diğer askeri personelle ve FETO/PDY ile irtibatlı belirli bir sosyal çevreyle yakın ilişki durumları, Darbe Sıkıyönetim direktifindeki pozisyonları ve (Hâk.Alb. Cemil ÇELİK yönünden) kararlardaki oyların yönü itibariyle FETO/PDY ile paralellik görülmesi dikkate alındığında, 667 sayılı KHK’nin 3 üncü maddesinin Birinci Fıkrasında gösterilen şekilde terör örgütüne ve millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu belirlenen FETÖ/PDY ile irtibatlı olduklarını değerlendirdiğimden, meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmaları gerektiğine ayrışık ek gerekçe ile katılıyorum. 07 Ekim 2016

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.