Geçtiğimiz günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik yaptığı açıklamada, 2012 yılı bütçesinin üçte ikisinin memur ve emekli maaşlarına gittiğini söyleyerek, Hükümet yetkililerinin memurlara, emeklilere, kısacası dar ve sabit gelirlilere karşı olağanlaşan saldırılarına bir yenisini eklemiştir. Bu saldırılar göstermektedir ki, Hükümet ekonomide çıkmaz sokağa girmiştir ve ülkeyi getirdikleri bu durum için bir sorumlu aramaktadır. Oysa ekonomide yapılan yanlış hesaplar, dış politikadaki zafiyetlerin dış ticarete yansıması, komşu ülkelerle ticaretin kesilmesi, iç piyasalardaki durgunluk ülkeyi yönetemeyenlerin beceriksizliğinden kaynaklanmıştır. Yapılan açıklamalar ve getirilen uygulamalarla bu beceriksizliğin bedeli de suçu da vatandaşa yüklenmektedir.  Bütçedeki giderleri hesaplarken memurlara ve ödenen maaşları yük olarak gören anlayışın içindeki memur ve emekli düşmanlığı öylesine büyümüştür ki, artık işi rakamları karartarak kamuoyunu yanlış yönlendirme boyutuna taşımaktadırlar. Bir taraftan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek memur maaş zamlarının ve öğretmen alımlarının bütçedeki sapmanın nedeni olduğunu açıklarken diğer taraftan da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bütçenin üçte ikisinin memur ve emekli maaşlarına harcandığı yolunda asılsız bir iddiada bulunmuştur. Bu açıklamalar hem asılsız hem de insafsızcadır çünkü bütçe rakamları ortadadır ve durum hiç de bakanların söyledikleri gibi değildir. 2012 yılında bütçede maaşlara ayrılan kaynak toplamda 87 milyar TL’dir. 2012 yılının bütçe giderlerinin ise yaklaşık 363 milyar lira olacağı, 2013 Merkezi Yönetim Bütçesi Tasarısında belirtilmektedir. Dolayısıyla bütçeden kamu çalışanlarına ayrılan kaynak, bütçenin üçte ikisine değil yalnızca dörtte birine denk gelmektedir. Üstelik bu paranın içerisinde kamuda çalışan işçilere ödenen maaşlar da bulunmaktadır. Emeklilere ödenen maaş ise hükümetin bir lütfu değil, yıllarca çalışan, emek veren, alın teri döken çalışanların maaşından 25-30 yıl boyunca, sosyal güvenlik primi adı altında kesilen paraların iadesidir. Yani emeklilerimizin maaşları aslında kendi birikimlerinin yine kendilerine iade edilmesidir. Bununla birlikte yetkililer, vergi gelirlerinin yarısından fazlasının ücretlilerden, dolayısıyla kamu çalışanlarından alındığı görmezden gelmektedir. Öyle ki; 2012 yılında toplanacak 57 milyar TL dolayındaki gelir vergisinin yüzde 55’ini yani 31 milyar lirasını çalışanlar ödeyecektir. Kasım ayı itibarı ile kamu çalışanlarının tamamı bir üst vergi dilimine yükseldiği için ödediği vergi miktarı, aldığı maaş zammını geçecek, maaşları düşecektir. Ne hikmetse kamu kaynakları fütursuzca tüketilirken, TBMM tarafından kullanılan 28 araç için yıllık tam 454 bin TL yakıt faturası devletin kaynaklarından ödenirken, vekil odalarının tadilatı için 238 milyon lira harcanırken, çalışmadan para kazanan rantiyeciye ödenen yıllık 50,3 milyar TL faiz gideri bütçeye yük olmamaktadır. Bütçenin bütün vergi yükünü çeken, çalışan, hizmet üreten, gelecek nesilleri yetiştiren memurlara ve hakkını alan emeklilere ödenen maaş, yük olmaktadır.  Kamunun kaynaklarını mutlu azınlığa aktarırken ya da adına kullanırken son derece bonkör davrananlar; 33 milyar TL’yi bulan bütçe açığının nedenini, vermeden geri aldıkları %4+4’lük maaş zamlarında arayacaklarına, 60 milyar dolarlık cari açığın nasıl oluştuğunu sorgulamak zorundadır.   Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının bütçeden rantiyecilere ödenen 50,3 milyar liralık faiz giderinin, taşeron firmalara hizmet alımı adı altında ödenen 33 milyar liranın ve çarçur edilen devlet malının da bütçeye ne kadar yük getirdiğini hesaplamasını ve bu talanın durdurulması için de; emeğinin hakkını dahi alamayan memur ve emeklilerimize ödenen maaşların azaltılması için çalıştığı kadar çalışmasını istemekteyiz.             

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı