AYM'ye MEB Yasası Mektubu

AYM'ye MEB Yasası Mektubu

YÜKSEK MAHKEME BİR AN ÖNCE KARAR VERMELİDİR

Bilindiği üzere 14 Mart 2014 tarih ve 28941 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6528 sayılı kanun ile Mili Eğitim Bakanlığı’nda bürokrasi tarihimizde eşi görülmemiş bir kadro kıyımı yaşanmıştır.

Bakanlık merkez teşkilatındaki bürokratlar, il ve ilçe müdürleri ile okul yöneticilerinin kazanılmış haklarını elinden alan ve yandaş kadrolaşmaya zemin oluşturan sözkonusu kanun, yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı.

Fakat şu ana kadar ne yazık ki, mahkemeden bir karar çıkmadı. Geçirilen her gün de mağduriyetlere ve telafisi mümkün olmayacak zararlara vesile olmaktadır.

Sendikamız, sözkonusu kanun daha tasarı aşamasındayken eylem, etkinlik ve görüşmeler gerçekleştirmiş; gerek iktidar ve gerekse muhalefet partileri temsilcileriyle görüşmeler yaparak düzenlemenin sakıncalarına dikkat çekmiştir.

Başta Türk Eğitim-Sen olmak üzere aklı başındaki tüm kesimlerin, tepki ve ikazlarına rağmen siyasi iktidar ısrarını sürdürmüş ve kanunu hayata geçirmiştir.

Demokratik eylemlerini ortaya koyan, defalarca kamuoyunu bilgilendiren etkinlikler yapan ve iki kez iş bırakma eylemi gerçekleştiren sendikamız, hukuki süreçte de mücadelesini devam ettirmektedir.

Türk Eğitim-Sen olarak, kanunun Anayasa Mahkemesi’ne taşınması sürecinde muhalefet partilerine bilgi ve doküman desteği sağlamış; bizzat Genel Başkanımız İsmail Koncuk tarafından da Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerine detaylı bir bilgilendirme mektubu gönderilerek sürece müdahil olunmuştur.

Gelinen noktada, görev süresi uzatılan okul müdürlerinin değerlendirmelerinde ve ilk defa ve yeniden atanacak okul müdürleri için yapılan sözlü sınav  komisyonlarında yaşananlar, kaygılarımızın ne derece isabetli olduğunu ortaya koymuştur.

Türk milli eğitiminin daha fazla yıpratılmaması ve eğitim camiasının çalışma huzuru ve iş barışının daha da katledilmemesi için Anayasa Mahkemesi’nin bir an önce beklentiler doğrultusunda karar vermesi gerekmektedir.

Sendikamız, kamuoyu hassasiyetine dikkat çekilmesi ve karar alma sürecinin hızlandırılması için Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç’ın bir kez daha bilgilendirilmesi amacıyla ülke genelinde bir mektup kampanyası başlatmış bulunuyor.

Mektuplar 23 Kasım 2014 tarihine kadar teşkilatlarımızda toplanacak ve 25 Kasım 2014 günü de kitlesel basın açıklamalarıyla birlikte toplu olarak Anayasa Mahkemesi’ne gönderilecektir.

 

Sayın Haşim KILIÇ

Anayasa Mahkemesi Başkanı

 

Sayın Başkan,

Bildiğiniz üzere, 14 Mart 2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan6528 Sayılı kanun ile,Millî Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişikliklere gidilmiştir. Anılankanunun 22.maddesi ve 25. maddesi ile 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de yapılan, 5. Maddesiyle de Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yapılan değişiklikler, T.C. Anayasası’nda yer alan hukuk devleti ilkesi ve hakkaniyet anlayışı ile bağdaşmamakta olup, Milli Eğitim Bakanlığı’nda âdetaciddi bir yönetici ve öğretmen kıyımı yaşanmasına sebep olmuş ve önümüzdeki süreçte de daha büyük sıkıntılara zemin hazırlamıştır.

6528 Sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değiştirilen 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 37. maddesinin (8) numaralı fıkrası ve 25. Maddesi ile 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen Geçici 10. maddenin (8) numaralı fıkrasındakihükümlerle, kazanılmış hakları yok sayarak tamamen keyfi bir yönetici atama sistemi getirilmiştir.

Hayata geçirilen sözkonusu yeni düzenlemeyle, öncelikle dört yılını dolduran okul yöneticileri değerlendirmeye alınmıştır. 100 Tam puan üzerinden yapılan değerlendirmelerde 75 puan ve üzeri alanların görev süreleri uzatılmış, baraj altında kalanların ise yöneticilik görevleri sonlandırılarak öğretmenliğe döndürülmüştür. 100 Puanın 40 puanı yöneticilerin okuldaki mesai arkadaşları, veli ve öğrenci temsilcileri tarafından; 60 puanı ise Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri tarafından yapılmıştır.

Bu süreçte yurt genelinde öylesine adaletsiz, insafsız ve kayırmacı tutumlar sergilenmiştir ki; bu dönem,demokrasi, insan hakları ve hukuk açısından ülkemiz adına kara bir sayfa olarak tarihteki yerini şimdiden almıştır.

Okuldaki mesai arkadaşları tarafından 40 tam puan verilen, başarılı hizmetleri olan bir çok okul müdürü, idare adına değerlendirme yapan komisyon üyeleri tarafından düşük puanlarla değerlendirilerek baraj altında bırakılmış vegörevlerineson verilmiştir. Süreç, öylesine gayri ciddi bir şekilde yürütülmüştür ki; komisyon üyesi yetkililer tarafından, ölenlere, emekli olanlara, müdürlük görevinden ayrılıp öğretmenliğe geçenlere, hatta belediye başkan yardımcılığına geçmiş olanlara dahi müdürlük değerlendirme puanı verilmiştir. Bu da göstermektedir ki, puanlama yapan şube müdürleri aylar öncesinden ellerine verilen sipariş listeler üzerinden bir çalışma yapmışlardır. Ülke genelinde idare adına puanlama yapan bu şube müdürlerinin çok büyük bir kısmı puan verdikleri okul yöneticilerini tanımamakta, okullarınabir kez olsun dahi görmemiş durumdadırlar. Çünkü bunların önemli bir bölümü yeni göreve gelmiş ve okul idarecilerini tanımayan şube müdürleridir.

Öte yandan, idare veya bir sendika tarafından ellerine tutuşturulan listeler üzerinden değerlendirme yapan bu şube müdürlerinin, atamalarına esas teşkil eden yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmuş olması da ayrı bir garabettir. Yani, vicdan ve adalet ölçülerini katlederek binlerce okul müdürünün akıbetini tayin edenlerin, aslında hukuksuz bir şekilde o makamları işgal ettiği görülmektedir.

Değerlendirmeler sonucunda, mevcut Hükümete yakın bir pozisyon almış sendikanın üyelerinin neredeyse tamamının başarılı bulunmuş olması, diğer sendikalara üye olan ya da hiçbir sendika üyesi olmayan idarecilerin kahır ekseriyetle başarısız bulunarak görevlerinin sonlandırılmış olmasının, yapılan değerlendirmelerin sıhhati açısından somut bir işaret olduğunu düşünüyoruz. Anlaşılan o ki; bu süreçte görev süresi uzatılacak müdürler sözde bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur.  Değerlendirmelerde başarı, bilgi, tecrübe hiç önemsenmemiş; adam kayırma, emek hırsızlığı, usulsüzlük, kişiye özel puanlamalar ve gayri ciddilik söz konusu olmuştur. Onlarca başarı belgesi ve ödül almış, çalışma arkadaşları tarafından başarılı bulunan ve 40 tam puan verilen bir çok okul müdürüne, ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından çok düşük puanlar verilmiştir. Bu şekilde 8 bin civarında yönetici bertaraf edilmiştir. Bununla da kalınmayacak önümüzdeki dönemlerde 73 bin okul yöneticisinin tamamı aynı akıbetle karşılaşacaktır. Bazen de bunun tam tersi yaşanmıştır. Mesai arkadaşları tarafından çok düşük puan alan okul müdürlerine, ilçe milli eğitim müdürü ve ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından yüksek puanlar verilerek bu kişilerin okul yöneticisi olarak devam etmesi sağlanmıştır. Dolayısıyla üzülerek ifade ediyoruz ki, okullarımızın önemli bir bölümü artık başarılı okul müdürlerine değil, objektif olmayan değerlendirmelerle koltuklarını koruyan kapı kullarına emanet edilecektir.

Sayın Başkan,

Sürecin ikinci aşamasını da ilk defa ve yeniden görevlendirilecek okul müdürlerinin mülakat sınavı oluşturmuştur. Aklı başında bir çok eğitimci ülkemizde yaşanmış olan sözlü sınav tecrübelerine dayanarak ikazda bulunmuş, fakat MEB bu konuda da ısrarlarını sürdürerek sözlü sınavdan taviz vermemiştir. Nitekim birinci aşamada olduğu gibi mülakat sınavlarında da ülkemiz ve eğitim camiamız adına utanç verici bir fotoğrafla karşı karşıya kalınmıştır.

Türkiye genelinde Milli Eğitim Müdürlükleri uhdesinde oluşturulan mülakat sınavı komisyonları, rezaletin diz boyu olduğu uygulamalara vesile olmuşlardır. Daha işin başlangıcında, yani sınav komisyonlarının oluşumunda hukuksuzluğun işareti alınmıştır. Komisyon üyeleri iktidara yakın olan bir sendikanın üyeleri arasından ihdas edilmiştir. Örneğin İstanbul ilinde her biri 5 kişiden oluşan 9 adet sınav komisyonunda görev alan 45 kişiden 44’ü Eğitim Bir Sen isimli Hükümete yakın sendikanın üyesidir. Diğer bir kişi ise hiçbir sendika üyesi olmayan bir yetkilidir. Eğitim Öğretim ve Bilim Hizmetleri kolundaki üç büyük sendikadan Türk Eğitim-Sen % 21,61 Eğitim-Sen % 12,09 ve Eğitim Bir Sen ise % 26,17 sendikalaşma oranına sahiptir. Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki toplam sendikalaşma oranı da % 71,49’dur. Bu rakamlar göstermektedir ki, okul yöneticilerini sınava tabi tutan mülakat komisyonlarının oluşumu, adeta bir sendikaya ihale edilmiş ve bunların refleksine göre de sonuçlar ortaya çıkmıştır. Bu sözde komisyonların marifetiyle atanmaya esas teşkil edecek yüksek puanı alanlar garip bir tesadüf neticesinde ekseriyetle Eğitim Bir Sen üyesi müdür adayları olmuş, diğer sendika üyesi olan ya da sendika üyesi olmayan adaylara ya çok düşük puan verilmiş ya da atamaya yeter olmayacak göstermelik puanlar takdir edilmiştir. Örneğin; İstanbul ilinde Kadıköy, Maltepe, Ataşehir, Kartal ilçelerinden oluşan bölgede, 90 ve üzeri puan alan 55 kişinin tamamı Eğitim Bir Sen isimli Hükümet sendikasının üyesidir. Karaman’da 85 ve üzeri puan alanların tamamı da yine aynı sendikanın üyesidir. Bunun gibi yüzlerce örnek sıralanabilir. Yani şunu çok açık ifade edebiliriz ki, Milli Eğitim Bakanlığı’nda, Bakanlık bürokrasisinin ve siyasi iradenin talimat ve telkinleriyle resmen paralel bir yönetim ihdas edilmiş ve tüm süreç bu paralel irade tarafından yürütülmüştür.

 

 

Sayın Başkan,

Hakkaniyet ilkesini katleden bu sürecin üçüncü aşamasında da müdür başyardımcıları ve müdür yardımcılarının görevlendirmeleri yapılacaktır. Sözkonusudeğişiklikler ve uygulamaya dair çıkarılan yönetmelik gereğince müdür başyardımcıları ve müdür yardımcıları okul müdürünün teklifiyle idarece atanacaktır. Yani hiç şüphe yok ki, bir sendikanın ve dolayısıyla siyasi iradenin telkini ve siparişiyle okul müdürlüğü makamlarını işgal edenler tarafından yapılacak olan müdür yardımcılığı görevlendirmelerinde de, bugüne kadar yaşanan hak gaspları ve yandaş kayırmalar devam edecektir.

Yüksek Mahkeme nezdinde yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava konusu olan sözkonusu kanun, sadece okul yöneticilerini değil; Millî Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, İnşaat ve Emlak Grup Başkanı ve Grup Başkanı ve Şube Müdürü kadrolarında bulunanlar ile Bakanlık taşra teşkilatında İl Müdürü, İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı ve İlçe Millî Eğitim Müdürü kadrolarında bulunanların görevlerini de sonlandırmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın kurumsal hafızasını yok eden, kurumdaki iş ve işlemleri yürüten süreçlerin sıhhatine zarar veren ve kazanılmış hakları gasp eden bu uygulama, insan hakları ve hukuk ilkesini esas almış olan bir ülkeye yakışmamaktadır.

Sayın Başkan,

Yukarıda izah ve işaret ettiğimiz durumlar eğitim çalışanları arasında infiale neden olmakta, okullarımızdaki çalışma huzurunu yok etmekte, çalışanlar arasında telafisi mümkün olmayacak ihtilaf ve ayrışmalara neden olmaktadır. Yıllarını eğitime vakfetmiş, başarılı, sevilen ve üretken olan binlerce okul yöneticisinin emeği bir çırpıda yok edilmiştir.

MEB Kanunuyla Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki 73 bini okul yöneticisi olmak üzere, toplamda 76 bin yöneticinin alın teriyle, dişiyle, tırnağıyla kazandığı unvanları, sosyal statüleri yok sayılmıştır. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir kanunla, bir gecede insanların unvanlarının, kazanılmış haklarının elinden alındığına rastlamak mümkün değildir. Antidemokratik yönetimlerin olduğu en geri kalmış ülkelerde dahi böyle demokrasi dışı bir uygulamaya rastlamak imkan dışıdır.

Sayın Başkan,

Sözkonusu kanunun bir diğer önemli tehlikesi de aday öğretmenlikle ilgili getirilen yeni düzenlemedir. Malumunuz olduğu üzere eski uygulamada aday öğretmen, çalıştığı bir yıl içerisinde temel ve hazırlayıcı eğitimini başarıyla tamamlıyor ve 657 Sayılı DMK uyarınca devlet memurluğuna aykırılık teşkil eden bir fiili yok ise okul müdürü tarafından stajyerliğinin kaldırılması teklif edilerek memur olma hakkına sahip oluyordu. Fakat sözkonusu yeni düzenleme, aday öğretmenliğe de adeta siyasi ve bürokratik bir tahakküm getirmektedir. Şöyle ki, yeni düzenlemeyle; aday öğretmenler, en az bir yıl fiilen çalışmak ve performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartlarını sağlamak kaydıyla, yapılacak yazılı ve sözlü sınava girmeye hak kazanacaklar;sınavda başarılı olanlar da öğretmen olarak atanacaklar. Sınavda başarılı olamayan aday öğretmenler ise il içinde veya dışında başka bir okulda görevlendirilerek bir yılın sonunda aynı aşamalardan tekrar geçecekler yine başarısız olurlarsa kapının önüne konacaklar. Aday öğretmenlerin performansını değerlendirecek ya da onları sözlü sınava tabi tutacak komisyonların nasıl oluşturulacağını söylemeye gerek yok sanırım. En ufak bir tereddütümüz yok ki, yönetici atama sürecinde yaşanan rezillik ve hukuksuzluklarla misliyle aday öğretmenlerimiz de muhatap olacaklardır.

Adeta bu uygulamayla da diyorlar ki; siyasi irade ve onun güdümündeki sözde sendikaya biat etmeyenlerin bu ülkede öğretmen olmaya dahi hakkı yoktur!

Sayın Başkan,

Yüksek malumunuz olduğu üzere, pek çok bakımdan hukuk ve hakkaniyete aykırı olan söz konusu bu kanunun çok sayıda maddesinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılmıştır.

Eğitim camiasında infiale yol açan ve kamuoyunda ucube kanun olarak adlandırılan bu kanun hakkında Yüksek Mahkeme’nin vereceği kararın mutlaka hukukun üstünlüğünü korumak doğrultusunda olacağına şüphe yoktur.Anayasa Mahkemesi, hukuk devleti ilkesi ve hukukun üstünlüğünün ülkemizdeki teminatıdır. Yüksek Mahkemenizin, hiçbir adalet ve vicdan anlayışı ile bağdaşmayan bu kanun hakkında vereceği kararda da aynı kararlılıkla hukuksuzluğa bir an önce dur demesi eğitim camiamız tarafından sabırsızlıkla beklenmektedir. Çünkü geçirilen her gün, eğitim camiamızdaki huzuru ve dolayısıyla öğrencilerimizin başarısını doğrudan olumsuz etkileyen ve telafisi mümkün olmayacak tahribatlara neden olmaktadır.

Ülkemizde bağımsız yargının en yüksek organı olan Anayasa Mahkemesi’nin hukukun üstünlüğünden yana taraf olacağı konusunda hiç şüphemiz bulunmamaktadır.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

 

 

 

…/…/2014

Adı Soyadı

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum