Dördüncü Taraf, Dershane Öğretmenleri

Nasıl Milli Eğitim’in uygulamadaki yetersizliği ve yanlışları öğrencileri dershanelere yönlendirmede etkin rol oynuyorsa; öğretmen istihdamındaki yanlışlıklar ve yetersizlikler de öğretmen adaylarına dershane kapılarını çaldırıyor.  Öğretmen olmayı isteyerek ilgili sahada eğitim almış üniversite mezunları atanamayınca tek şansları olan dershane öğretmenliğine ram oluyorlar. Onca sıkıntıya ve angaryaya rağmen. Kabul edelim ki sistemin bünyesinde yetişip kpss puanını bir türlü tutturamayan gönüllüleri de ayrıca değerlendirmek lazım.

Dershanelerde toplumla paralel olmayan tersine bir hayat vardır. Herkes Pazar günü tatil yaparken onlar bizim okuldan nasiplenmemiş çocuklarımıza bir şeyleri anlatmaya çalışırlar. Pazartesi ise bu sefer millet işine gücüne gider bizim dershane öğretmeni ise boş kalmaktan, can sıkıntısından patlar. Tersine bir hayattır onların ki. Aslında sıkıntı ta üniversite yıllarından başlar; hiçbir öğretmen adayı, mezun olduktan sonra dershane öğretmeni olacağım diye okumaz. Şartların getirdiği katlanılması zorunlu bir durumdur bu hal. Başka bir çare olmadığı için insanların mecburen katlandıkları bir durumdur. O yüzden sıkıntıları görünenin çok ötesindedir. Bir dershane öğretmeni için Milli Eğitim’in kadrolarına geçerek bir “öğretmen” olabilmek büyük bir nimettir.

Biliyorsunuz Milli Eğitim’in yüz karası olan bir ücretli öğretmenlik uygulaması var. Bizim beğenmeyip burun kıvırdığımız bu uygulamaya geçebilmek için can atıyor dershane öğretmenlerimiz. Aşağıda bu durumu bizzat yaşayan bir öğretmen arkadaşımızın anlattıklarını bulacaksınız, ibretle okuyun derim.

“Aynı konuyu tam da ben açacaktım... Tarih mezunuyum ve iki yıldır dershanede (ilk yıl kurumsal olmayan abidik gubidik bir yerdi... Bu yılda ….. Dergisi Dershaneleri) çalışıyorum... Geçen yıl aldığım ücret yarım gün için 500 tl idi ki sigortam yapılmamıştı. Bu yıl 900tl alıyorum sigortam yatıyor. Dershanecilik düşünmüyorum şahsen! Zira hafta sonu yok, düğündür cenazedir izin yok! Bu yıl yengem vefat etti ve beni daha cenaze defnedilmeden çağırdılar  SBS grubunda İnkılâp Tarihi derslerine giriyorum... Rahat olmasına rahat ama cidden iliğini kemiğini sömürüyorlar insanın... Öğlen 2de etüt başlıyor ama bizi saat 10:00da dikiyorlar dershaneye! Ücretli öğretmenliğe gelince evet tatil falan girince paran kesiliyor. Sigortan yarım gün yapılıyor bunlar dezavantaj ama şu da var...

*Evine yakınsa okulun yol parası derdin yok
*Yarım gün çalışıyorsun
*Hafta sonu tatilin var
*30 saat ders alabilirsen şayet kesintisiz 960-1000 falan oluyor.

Ben çoook çoook zor durumda kalmadıkça asla ama asla dershanede çalışmam! Adam 900 lira maaş veriyor ama kayıt çevirmediğin zaman utanmasa küfür ediyor!


Rehber öğretmenin işi bence daha da zor çünkü nerde bi manyak veli var gelip sizi buluyor. Eğer PDR mezunu iseniz atanmaya bakın derim ben... Yok, sosyoloji falansa da Allah kolaylık vere”

Dershanelerin fiziki ortamları birçok okuldan daha berbat. Binanın içi bir iki boyalı, camlı odadan ibaret. Koridor olayı neredeyse yok gibi. Sınıflar odalardan oluşturulmuş. Dar ve bazen da rutubetli.

İşte bu yüzden bakanlığın dershaneleri okula dönüştürme planının da pek tutacağını düşünmüyorum. Neredeyse bütün dershanelerin ortak sorunu öğrencilere hava aldıracak bir bahçenin olmaması. Bahçesi olmayan bir okulun hapishaneden ne farkı var?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.