EBS Şube Başkanına Sürgün

EBS Şube Başkanına Sürgün

Eğitim Bir-Sen'den tepki: Dumlupınar Üniversitesi'nin Hukuksuzluğuna Müsaade Etmeyeceğiz

Ülkemizde artık neredeyse kanıksanmaya başlanan üniversitelerde sendikal baskının ve sürgünün yeni bir versiyonuyla karşı karşıyayız. “Kanuna dayanarak yapılan hukuksuzluk” haline gelen 2547 sayılı Kanun’un 13/b-4 maddesi gerekçe gösterilerek Eğitim-Bir-Sen Üniversite Şube Başkanı Rafet Keleş, üniversitedeki keyfi uygulamaları eleştirdiği için Dumlupınar Üniversitesi rektörü tarafından sürgün edilmiştir.

 

Hiçbir hukuki gerekçeye dayanmaksızın 2547 sayılı Kanun’un 13/b-4 maddesinin fütursuzca kullanılmış olmasını üniversite camiası adına üzülerek müşahede ediyoruz. Sendikal faaliyetlerin engellenmesini hedef alan bu ve benzeri hukuksuz işlemlerin yargıdan döneceğine itimadımız tamdır. Bilimsel ve teknolojik araştırmalarla adı duyulması gereken üniversitenin derebeylikle gündeme gelmesi utanılacak bir durumdur.

 

Dumlupınar Üniversitesi’nde uzun zamandır personel tarafından beklenilen görevde yükselme sınavı gerçekleştirilmemiş, görevde yükselme suretiyle atamaya tabi kadrolara üniversite dışından ahbap çavuş ilişkisiyle gelen kişiler atanmış, üniversite personelinin görevde yükselme suretiyle kariyer yapmasının önü kesilmiş ve kurum içi çalışma barışı bozulmuştur.Üniversitedeki özel yapılanmayı ve hukuksuzlukları dile getiren ve çözüm yolları öneren Eğitim-Bir-Sen Kütahya Üniversite Şube Başkanımız Rafet Keleş'in sesini kısmak için 13/b-4'ü çözüm olarak gören Rektörlük unutmamalıdır ki Eğitim-Bir-Sen; hukuksuzluğun, özel alan oluşturmanın ve "ben yaptım oldu" keyfiliğinin sonuna kadar karşısındadır.

 

Bir üniversitenin kendisinin bile ifade özgürlüğünü içselleştiremediği bir ortamda akademik özgürlüğe nasıl sahip çıkacağını sormak istiyoruz. Eleştiriye tahammülü olmayan bir yönetim, üniversitenin “toplumsal ve kurumsal değerlere sahip çıkan, ön yargısız, kendine güvenen, girişimci, bilimsel, sanatsal ve kültürel düşünceyi benimsemiş kamu ve özel sektörde başarıyla görev yapabilecek bireyler yetiştirmek ve bilimsel faaliyetlerle Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulunma” misyonunu nasıl gerçekleştirecek, gerçekten merak ediyoruz.

 

Üniversite personeline karşı tutumu, bir çocuğun artık ilgisini kaybettiği için eski oyuncaklarına karşı davranışından farklı olmayan bir anlayıştan, haklara ve özgürlüklere saygı beklemenin hayal olduğunun bilincinde olsak da, çalışan olmaktan kaynaklanan özgürlüklere saygı duymayanların akademik özgürlükten ne anladıkları, hala cevabını bekleyen bir sorudur?  Ağızda sakız edilmiş “özerk üniversite” kavramı, sendikalardan, sendikal haklardan, eleştiri özgürlüğünden arî kurtarılmış bölgeler tesis etmek için midir? Yoksa bilimsel özgürlük, akademik özgürlük, özerk üniversite kavramları Dumlupınar Üniversitesi özelinde sendikacıya ve sendikaya baskıyla, sendikal hakların ihlaliyle mi özdeşleşmiştir?

 

Endişemiz şudur ki, bazı üniversitelerimizde sendikal baskı ve hak ihlali, Uluslararası Af Örgütü raporlarına, AB İlerleme raporlarına dahi girmeye başlayacak. Zira ülkemizde bu kadar yaygın ve sistematik hukuksuzluğun ve hak ihlalinin cereyan ettiği başkaca bir kurum artık neredeyse kalmamıştır.

 

Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Üniversite Şube Başkanımızı sürgün ederek çözüm bulduğunu sanıyorsa kesinlikle yanılıyor. Eğer bu ülkede hukuk varsa yaptığının yanına kalmayacağını er ya da geç görecektir. 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum