Erdoğan'dan Suriye'deki saldırılar için ilk açıklama

Erdoğan'dan Suriye'deki saldırılar için ilk açıklama

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz oraya Suriye halkının davetlisi olarak gittik. Putin'e bizi rejimle baş başa bırakın dedim. Önceki gün 34 sonra 36 şehidimiz var" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul milletvekilleriyle Dolmabahçe Ofisi'nde buluşmasında konuştu. Erdoğan konuşmasında "Suriye meselesi Türkiye için asla bir macera ve sınırlarını genişletme çabası değildir. Suriye'de yürüttüğümüz mücadeleyi hala kavrayamayanların bulunduğunu görüyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Ülkemizin göz bebeği İstanbul'da ikamet eden siz mevcut ve eski milletvekili arkadaşlarımla bu vesileyle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Özellikli bir mücadeleyi yürüttüğümüz dönemde burada yapacağımız istişarelerin önemli olduğuna inanıyorum. Suriye meselesi Türkiye için asla bir macera ve sınırlarını genişletme çabası değildir. gerek siyasette gerek medyada gerekse diğer çeşitli platformlarda ülkemizin Suriye'de yürüttüğü mücadelenin anlamını hala kavramayanlar bulunduğunu üzüntüyle görüyoruz.

'TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SAHADA VARLIK GÖSTEREMEZ TEDBİRLERİ ALDIK'

Terör örgütünün sahada varlık gösteremez tedbirleri aldık. Terör örgütlerinin istismar ederek vatandaşlarımızın kafasını bulandırdığı sorun alanlarını çözmek için tarihi adımlar attık. Geniş bir yelpazede uzanan bu adımların olumlu neticesini de hamd olsun aldık. Ekonomide ve temel hizmet alt yapısında sağladığımız genel iyileşme ile tüm vatandaşlarımızın hayat seviyelerini yükselttik. Bundan 9 yıl önce 2011 yılında ilan ettiğimiz 2023 hedeflerimiz ulaşmak istediğimiz seviyeyi gösteren çok önemli bir çıtaydı. Türkiye şahlanışa geçmişken Gezi olaylarıyla başlayıp ardı arkası kesilmeden devam eden iç ve dış sıkıntılarla karşılaşmaya başladık. Milletimiz bu süreçte her zaman hayranlıkla ifade ettiğimiz derin irfanıyla oynanan oyunu gördü ve bizim yanımızda yer aldı.

'ÜLKEMİZİ BİR TERÖR KORİDORUYLA KUŞATMAYA KALKTILAR'

Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle engelleri birer birer aşarak yolumuza devam ettik. Elbette bedeller ödedik. Hedeflerimize ulaşmada gecikmeler yaşadık. Ama ülkemizin yere kapaklanmasına, yeniden eski günlere dönmesine asla fırsat vermedik. 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye'yi içerden çökertme girişimlerinin zirvesini teşkil ediyordu. Buradan da netice çıkmayınca, bu defa ülkemizi bir terör koridoruyla kuşatmaya kalktılar. Şu gördüğünüz mekan 15 Temmuz'u tam manasıyla yaşamış bir mekandır. Çatımızın üstüne çıkmaya yeltendiler, duvarlara merhume annemle ilgili haşa edepsizce, hayasızca sloganlar yazdılar. Ve 500 metre ötede bezmi alem valide sultan camiini üç gün üç gece işgal ettiler ve orada bira şişelerini kutularını topladık. Bütün bunları yaşadık. Bunlar burada yaşandığı halde kendilerine güya vatansever havasına girenler, bu ülkeyi sevdiklerini ilan edenler ne yazık ki aydınlık gençler diye ana muhalefetin başı bu gençleri ilan etmeye çalıştı. Bunlar aydınlık filan değil tamamıyla aldatılmış gençler. Bu da ifademin en iyi yanıdır.

'4 MİLYON İNSAN SINIRLARIMIZA DOĞRU ŞU ANDA HAREKETE GEÇMİŞTİR'

Bölgede etkinlik gösteren güçlerle diyaloğu sürdürmeye özel ehemmiyet verdik. Ne kadar bize verilen sözlerin çoğu tutulmamış olsa da bu yolu açık tutmak için özel gayret gösterdik. İdlib meselesi ise diğer kazanımları elimizden almak için özellikle kurgulanan, kışkırtılan bir konu olarak önümüze geldi. Bölgede yaşayan ve diğer yerlerden kaçarak gelen 4 milyon insan rejimin kanlı saldırıları sebebiyle sınırlarımıza doğru şu anda harekete geçmiştir. Bunların 1,5 milyonu şu anda sınırımızdadır. Biz bütün bunlara yönelik bir güvenli bölge oluşturalım ve iskan edelim diye çalışmalar yürütüyoruz.

'BURADA GARİP ŞEYİ İFADE EDECEĞİM. MERKEL'E DEDİM Kİ.'

Burada garip şeyi ifade edeceğim. Merkel'e dedim ki, bak böyle bir durum var. Sizin bana daha önce verilmiş büyük rakamlarla sözleriniz vardı, şuraya gelin siz de destek verin, bir an önce burayı yapalım. Söyleye söyleye en fazla 25 milyon avro ben de vereyim dedi. Biz ona da tabi kabul dedik. Ve sonra kızılhaç'a vereceğini, kızılhaç'tan da kızılay'a bu aktarılır. Anlama, tanıma; ve bu rakam takip ediyoruz. Dediler ki BM Mülteciler Başkomiserliğine gitmek durumundadır. Mülteciler, dünya BM mülteciler başkomiserliğine gidecekler oradan da kızılhaç'a oradan da kızılay'a yaklaşımını ortaya koydular. Aradım tekrar şansölyeyi. Para hazır dedi. Dedim, hazır olan paranız buraya gelmiyor. Verecekseniz verin, vermeyecekseniz, dün söylediğimi söylüyorum. O zaman bu mültecileri biz size gönderelim, o zaman biz size 25 değil 100 milyon Euro gönderelim. Ben dedi onu istemem dedi. Ben sizin pratik olmanızı istiyorum dedim. Biz ölüm kalım mücadelesini veriyoruz.

'BİZ ORAYA ESED'İN DAVETLİSİ OLARAK GİTMEDİK.'

Üç beş yaşındaki yavruların ne halde olduğunu izlemiyor musunuz dedim. E izliyorum. E o zaman bunu bir an önce göndermeniz lazım. Yani güvenmek mümkün değil. Hep söylüyorum ya biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye mahkumuz. Sadece 3,7 milyon Suriyeliyi biz ülkemizde barındırıyoruz. Tabi yeni bir göç dalgasını kaldıracak durumda değiliz. Ayrıca İdlib'deki, onca insanı rejimin insafına terk etmek de bizim ne tarihimize ne inancımıza sığar. Bize diyorlar ki "Sizin orada ne işiniz var" Şu anda Suriye tabi ki diyorlar, işgal altındaki topraklarını korumak durumundadır. Bunu da çok açık net söyleyenlere söyledim. Dedim ki, kusura bakmayın; biz oraya Esed'in davetlisi olarak gitmedik. Biz oraya Suriye halkının davetlisi olarak gittik.

'TRUMP DİYOR Kİ, PUTİN'İN NE BEKLENTİSİ VAR?'

Suriye halkı "tamam bu iş bitti" demeden bizim oradan çıkma niyetimiz yok. Bunu da dedim özellikle bilmenizi istiyorum. dün sayın Putin'e de söyledim. "Sizin orada ne işiniz var" Üs kuracaksanız üssü yine kurun. Ama şu anda siz bizim önümüzden çekilin, rejimle baş başa bırakın. Biz gereğini yaparız. E tabi ona da "biz çekildik" diyemiyorlar. Menfaatleri nedir? İnanın bunu çözebilmiş değiliz. İki üç tane üs ise e kurun. Bununla bizim bir derdimiz yok. Ve dün gece Trump diyor ki, burada Putin'in diyor ne beklentisi var, ne isteği var? Bunları söyledikten sonra Kamışlı'da bir petrol olayı bunların dedim. Orada petrol var mı dedi, orada petrol var dedim. Ondan sonra böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Fakat bizim böyle bir derdimiz yok. Ne petrol derdimiz var, ne toprak derdimiz var. güvenli bölgeyle sınırlarımızı teminat altına almak istiyoruz. Bütün bunlardan sonra tabi İdlib'de şu anda 3-4 milyon insanın yaşadığı yerde her tarafı yerle yeksan ettiler acımasızca. İdlib'deki ısrarla mücadeleyi sürdürmenin arkasında bu yavruların, insanların muhatap kılındıkları acımasız felakettir.

'ANA MUHALEFETİN BAŞI HARİÇ. O ARAMA LÜTFUNDA BULUNMADI'

Bir an için empati yapalım. Ve Suriye'de ne işimiz var diyenlere hak verip hemen bugün son askerimize kadar oradan çıktığımızı düşünelim. Türkiye olarak yarın sabaha daha güvenli, huzurlu, güçlü bir şekilde mi uyanacağız? Rusya'sından Amerika'sına rejiminden terör örgütlerine kadar mücadele ettiğimiz herkes tüm projelerinden vazgeçip bizi mi alkışlayacak? Milyonlarca Suriyeli güle oynaya evlerine dönüp kendilerine yeni bir gelecek mi acaba kuracaklar? Türkiye'nin etrafındaki kuşatma kalkacak herkes bize destek vermek için seferber mi olacak? Yoksa Suriye içinde tuttuğumuz sorunların peşimizden sınırlara dayandığını mı göreceğiz? Cesaretlenen terör örgütleri, rejim yeniden şehitlerimizi bombalamaya işgale mi yeltenecek? İnanın bütün bunlar olurken tabi dün gün boyu sürekli liderlerle görüşmelerimiz oldu; ana muhalefetin başı hariç. O arama lütfunda bulunmadı, neymiş ben onu arayacakmışım. Ben seni niye arayayım ya? Dünya bizi arıyor, sen de bizi arayacaksın, biz de sana her şeyi veririz. Milletimiz kendi zihninde bu meseleyi çözdüğü için mücadeleye kayıtsız şartsız destek veriyoruz. Kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.

Suriye'de 30 km derinliğinde bir güvenli bölgeyi oluşturmak için çalışmalarımız devam ediyor. Dün sayın Putin'e de Trump'a da söyledim ve diğerlerine de. Bize verilen söz neydi? "YPG'yi PYD'yi bunlar bu bölgeden çıkaracaklardı. Ne Rusya verdiği sözü tutabildi ne Amerika; çıkaramadılar. PYD YPG buralarda yine terör estiriyorlar. Bunları her iki liderle de paylaştım. Kalkıp şunu diyemiyorlar. "Hayır çıkardık" diyemiyorlar. Ama biz yazılı sözleşmeyle onlardan bunun sözünü aldık, altında imzaları var. ve bu sözleri yerine getiremediler. Ve şimdi kalkıp bize yok şöyle yok böyle diyorlar. Biz gereğini yapıyoruz ama onlar gereğini yapamıyorlar. Ve teröristler her fırsatta saldırıyor veya sızmaya çalışıyorlar. İdlib'de de mutabakatlara uymadı. Rejim yüz bin defa ateşkesi bozduğu halde bunu asla gündeme getiremeyenler, kendi topraklarını savunan muhalifleri gerekçe gösteriyor. Masum insanlar öldürülürken seslerini çıkarmayanlar, bizim huzuru koruma çalışmalarımıza ateşle karşılık veriyorlar. Bunu sadece seyretmekle kalıp üzüntü beyanlarında bulunanlar samimi değildir. Terör örgütlerine binlerce TIR silah, mühimmat, araç gereç yardımını yapanlar; rejim çok ciddi manada silah mühimmat füze her şeyi yine bu ülkelerden alırken, kimse Türkiye'ye ne bu konuda bir destek veriyor ne de bu mültecilerle ilgili bize destek veriyor.

'KAPILARI AÇTIK BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE DE KAPATMAYACAĞIZ'

Ne dedik aylar önce "Böyle giderse kapıları açmak zorunda kalacağız" İnanmadılar. Biz dün ne yaptık? Kapıları açtık, bu sabah itibariyle 18 bin oldu. Bugün herhalde 25 bin 30 bini bulabilir. Biz bu kapıları bundan sonraki süreçte de kapatmayacağız ve bu devam edecek. Neden? AB sözünde durması lazım. Sözünü tutması lazım. Biz bu kadar mülteciyi bakmak, onları beslemek durumunda değiliz. Eğer dürüstseniz, samimiyseniz o zaman siz de buradan bir paylaşımda bulunacaksınız. Bulunmadığınız takdirde biz bu kapıları açarız.

İlgili Haberler

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.