Genel Kurul'da Ahmet Özer Damgası

Genel Kurul'da Ahmet Özer Damgası

Genel Kurul'da Ahmet Özer Damgası

Çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleşen Eğitim-Bir-Sen 5. Olağan Genel Kurulu bugün başladı. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Ahmet Özer, uzun bir açılış konuşmasıyla genel kurula hitap etti.

KONUŞMA METNI PDF DÖKÜMANI

İşte o konuşma;

 

Sayın: Divan,

Sayın: Bakanım, Sayın Milletvekilleri,

Sayın: Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen'imizin Onursal Genel Başkanı

Sayın: Memur-Sen konfederasyonumuzun ve Memur-Sen'e bağlı Sendikalarımızın Genel Başkanları ve yönetim kurulu üyeleri

Siyasi partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın değerli temsilcileri,

Bakanlıklarımızın değerli bürokratları, 

Basınımızın değerli  mensupları

Kıymetli  misafirler,

Muhterem hanımefendiler, beyefendiler,

 

Ülkesine, milletine ve insanlığa hizmet aşkını her fırsatta ortaya koyan, Türkiye’nin en hızlı büyüyen, sözü yüksek, ufku geniş, basiretli, dirayetli Eğitim-Bir-Sen’imizin üye sayısının 320 binlere ulaşmasında en büyük pay sahibi çalışkan, vefakar, cefakar davamızın öncüsü olan Değerli Şube başkanlarım ve delege kardeşlerim

Hakkari’den Edirne’ye, Sinop’tan Hatay’a, Aydın’dan Erzurum’a,  Sivas’tan Trabzon’a, Kayseri’den İstanbul’a ülkemizin her köşesinde emek ve ekmek mücadelesi veren, sadece Türkiye’nin yedi bölgesini değil dünyanın 7 kıtasını da davasının coğrafyası gören dava arkadaşlarımı Şahsım ve Eğitim-Bir-Sen ailesi adına en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Çağın soylusu, mütefekkir, medeniyet insanı, dava adamı, Mescid-i Aksa şairi ve Yedi Güzel Adam’ın aksiyoneri Mehmet Akif İNAN’ın liderliğinde 1992’de yola çıkan, kararlı çıkışlarıyla sendikal tarihin akışını değiştiren proaktif sendikacılığın öncüsü Ahmet GÜNDOĞDU’nun liderliğinde sendikal mücadelesini kazanımlar ve zaferlerle taçlandıran, akademi hizmet sendikacılığının mimarı, 320 bini aşkın üyesiyle Türkiye’nin en büyük sendikal gücü Eğitim-Bir-Sen’imizin 5. Olağan Genel Kurulu’na, demokrasi şölenimizeHoş geldiniz, safalar getirdiniz,

“Ölüm bir tohumsa kefen zarında/ gün olur fışkırır, bir orman olur” dizeleriyle ifade edilen büyük bir idealin, büyük bir davanın 23. yılında  5.Olağan Kongremizi gerçekleştiriyoruz.Eğitim Bir Sen’in kuruluşundan bu yana her kademesinde görev alan bir kardeşiniz olarak, Tohumların fidana fidanların ormana dönüştüğü bu muhteşem tablo karşısında şairin ifadesiyle “başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah’a hamd etme makamındayım.” Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgililer Sevgilisine selam olsun.

Hak ve hakikat mücadelesinin sendikal alandaki sancağı Eğitim-Bir-Sen’imizin banisi Kurucu Genel Başkanımız ağabeyimiz Mehmet Akif İnan’a, kalemini ve kelamını Eğitim-Bir-Sen davasına adayan kardeşimiz Erol Battal’a, her birinin çağının vakur asileri, kadim medeniyetin yürekli varisleri olduğuna tereddütsüz şehadet ettiğimiz ahirete irtihal eden abilerimize, ablalarımıza, kardeşlerimize ALLAH (C.C)’dan rahmet diliyor, hayatta olanlara sağlık, sıhhat ve huzurlu bir hayat temenni ediyorum.

Devletin kasasına çöreklenmiş şebekenin defterini düren, D-8’le İslam dünyasını ayağa kaldırmaya çalışan ve kendisini İslam birliğine adayan “Savunan Adam” Erbakan Hoca’mıza Selam olsun. Rabbimden rahmet diliyorum.

Namlusu millete dönmüş tanka selam durmayan, vesayete karşı meydan okuyan “Muhsin Yazıcıoğlu’na Selam olsun. Rabbimden Rahmet diliyorum.

Kararlı direnişleriyle demokrasinin ve insan onurunun yeni sembolü Mısırlı kardeşlerimize selam olsun.

İmani ferasetin, insani cesaretin, demokratik basiretin merkezi Adeviyye Meydanı’na selam olsun.

Darbecilere direnen, darbecilerin mermileriyle ya rükuda ya secdedeyken şehit edilen binlerce kardeşime selam olsun.

Miracın ilk durağı, ilk kıblemiz Mescidi Aksaya selam olsun

Kahire’den, Şam’a, Kaşgar’dan, Gazze’ye, Mali’den, Arakan’a, Gazzeden, Saray Bosna’ya, Doğu Türkistan’dan Çeçenistan’a bütün Dünya mazlumlarına selam olsun.

Zalimlerin karşısında, mazlumların yanında olmayı şiar edinen 320 bin Eğitim Bir-Senli kardeşime  selam olsun.
Ümmet’in Bilgesi Pakistanlı Muhammed İkbal’e, "Her şeye kadir olan Allah'a yemin ederim ki köle olmayacağız" diyen bilge lider Aliyaİzzetbegoviç’e,  “Ümmetin Suskunluğunu Sana ŞikayetEdiyorum!”diye haykıran Filistinli Şeyh Ahmed Yasin'e, Bangladeş’de Cemaat-i İslami lideri Gulam Azam ve Abdülkadir Molla’ya, “Hürriyetimiz, zulüm ve kahrın döktüğü kanlarla kazanılacaktır” diyen Kafkas Kartalı imam Şeyh Şamil’e, Mısır zindanlarında tutsak kardeşimiz Muhammed Mursi’ye selam olsun.

Saygıdeğer dostlar

Eğitim-Bir-Sen olarak kuruluşumuzdan bugüne eğitim çalışanlarının taleplerini kazanıma dönüştürerek sendikacılığın, ülkemizin sivilleşme, özgürleşme ve demokratikleşme süreçlerinde sorumluluk alarak sivil toplumculuğun, mazlum ve mağdurlara elini uzatarak insani duruşun, milletten yana taraf ol oluşun, vesayetten kurtuluşun hakkını verdik.

Biz, sadece sendikal örgüt olmakla, çalışma şartlarını iyileştirmekle, bordrolardaki rakamları yükseltmekle, toplu sözleşmeyi kazanım masasına dönüştürmekle sendikacılığın hakkını vermekle yetinmedik. Vesayetin deşifresinde, tasfiyesinde de öncülük yaptık. Millet ile değerleri arasına konan engelleri kaldırmanın mücadelesini verdik. Milletin iradesine yönelik kumpasların bertarafında, demokrasinin bütün kural ve kurumlarıyla hayat bulmasında ön saflarda yer aldık.

Çünkü, biz sendikamızı ve sendikacılığımızı, 23 yıllık mücadelemizi “hayra niyetlenerek çıkılan medeniyet ve insanlık seferi” olarak görüyoruz.  Biz, insanı Hak üzerinden inşa seferindeyiz. Biz, adalet, barış ve kardeşlik zemininde bir Yeni Dünya seferindeyiz. Biz, “Türkümüz, dünyayı kardeş bilendir, Gökleri insanın ortak tarlası” anlayışıyla Hakkın batıla galebe çalması seferindeyiz. Seferimiz, insanın onuru, emeğin saygınlığı, ekmeğin adil paylaşımı içindir. Hayalimiz ve hedefimiz Yeniden Büyük Türkiye’dir. Bu yüzden, darbelerin, muhtıraların tahribatını onarmak, vesayet düzenini yıkmak için yola düştük. Demokrasi için, özgürlük için, haklarımız için alanlara çıktık.  Çünkü, “insanı yaşat ki; devlet yaşasın” hükmünü icraya memur Yeni bir Türkiye hedefliyoruz. Çünkü, biz küresel sömürünün sona erdiği, insanlığın zulmü yendiği, mazlumun feryadının dindiği, mağdurun hakkının teslim edildiği adil bir dünya, barış içinde bir dünya, Yeni bir dünya istiyoruz. Dünyayı medeniyetimizle, medeniyet değerlerimizle kuşatmak istiyoruz. Bu yüzden, cüzdan sendikacılığına saplanıp kalmadık, vicdan sendikacılığı yaptık.

Vesayet baronlarına biat etmeyi sendikacılık sanan sağımızdaki ve solumuzdaki sendikaların karşısına, fikrimizle, ilkelerimizle, değerlerimizle, dirayetimiz ve ferasetimizle, çıktık.  Yolumuzu kapatmak, sözümüzü kesmek, korkutmak, sindirmek istediler. Bizi yolumuzdan döndüreceklerini sandılar. Bizi, yıldıracaklarını, sindireceklerini, vesayet altına alabileceklerini sandı zavallılar. Yanıldılar ve yenildiler. Biz, büyüdük, onlar çöktüler. Biz, zirveye çıktık, onlar eteklerde süründüler. Milletten ve değerlerinden koparak kirlendiler. Milletin sözünü, milletin özüne sahip çıkan, milletle yol alan, yol açan Eğitim-Bir-Sen’e kinlendiler. Kalemlerinden nefret damlayan, kelamlarından husumet fışkıran vesayet tetikçisi, kaos tedarikçisi mahkum sendikalar, töreye esir, örgütlerine esir sendikacılar Eğitim-Bir-Sen karşısında diz çöktüler. Sadece sendikal zeminlerini değil, kendilerini de kaybettiler. Kaybetmeye devam edecekler, Eğitim-Bir-Sen’in büyüklüğü karşısında ezildiler, küçüldüler daha küçülecekler. Çünkü, onlar nutuk sendikacılığı biz ufuk sendikacılığı yapıyoruz. Çünkü, biri eli kanlı örgüte diğeri derin devlete biat ediyor. Eğitim-bir-Sen ise milletten yana taraf olarak milletin değerlerini kuşanarak medeniyet sendikacılığı yapıyor. Biz, mümtaz milletin refiki olduk. Sendikamızı milletin değerlerini yaşamasına vakf ettik. Sendikal gücümüzü medeniyetin inşası ve ihyasına zimmetledik.

Değerli dava arkadaşlarım:

Çıktığımız kutlu yolda, soylu mücadelemizde hep birlikte büyük emek ve özveri ruhuyla hep birlikte yürüdük.“Kökü Mazi”de olan Ati’ye emin adımlarla yürüyen Büyük Eğitim Bir-Sen ailesinin arkasındaki güç işte bu ruhtur. Şimdi Yeniden Büyük Türkiye yürüyüşünün arifesindeyiz. Kuruluşundan bu yana her kademesinde aktif görev aldığım 23 yıllık birikimimiz var, sizler varsınız. Ama bu tarihi yürüyüş sadece bir aşamadır. İlelebet sürecek olan bu yürüyüşü biz bizden sonraki nesillere en güçlü şekilde devredebilmek ve erdemliler hareketi olan Eğitim Bir–Sen’i aslolan hedefe ulaştırmak için her türlü fedakârlığı bu davanın neferleri olarak yapacağız inşallah.           

Haklarını savunma sorumluluğunu üstlendiğimiz tüm eğitim çalışanlarına ve kamu görevlilerine yeni umutlar, yeni hedefler, yeni kazanımlar, yeni ufuklar sunma gayretimizi sürdüreceğiz. Çünkü, muhatabı çocuklarımız, gençlerimiz ve insanımız olan, medeniyetimizin “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyerek öncelediği ve önemsediği, insani gayretlere açık, mazerete kapalı “Eğitim” alanında hizmet veriyoruz.  Medeniyetimizin ve kültürümüzün taşıyıcılığını yapıyoruz.

Değerli Kardeşlerim;

Medeniyetimizin hediyesi ferasetle biz;

Toprağını emekle işleyip altına, ipeğe, ekmeğe, şiire dönüştüremeyenlerin, topraklarını koruyamadıklarını,

Halkına değer verip, güven verip mutlu edemeyenlerin halkı yanında tutamadıklarını,

Aklını kullanıp, ‘değişerek diri kalan’ı, ‘çürüyerek aynı kalan’dan ayıramayanların akıllarına sahip çıkamadıklarını gördük. 

Bilgiye bilgi, değere değer, neşeye neşe, umuda umut, sevgiye sevgi katmasını, aklını gerektiğinde yeni baştan kurmayı,  bir tek hayattan iç içe sayısız hayat, bir tek rüyadan iç içe sayısız rüya, işe yarar ders,  işe yarar sonuç ve yasa çıkarmasını, rüzgârdan bilgi, yağmurdan zaman,  sükûttan ezgi çıkarmayı beceremeyenlerin başarılı olamadıklarına tanık olduk.

Balçıktan yaratılan sonra da ruh verilen insanın sırrını, Yaradan'ın hikmetlerini çözemeyenlerin, ne zamana, ne hayata, ne sanata,  ne ahlaka, ne inanca, ne kendisine, ne insana ve ne de bütün bunlara kaynaklık eden medeniyetlerine sahip çıkamayacaklarını idrak ettik.

Bu erdemli kuşanmışlıkla,“Her ufuk, her zirve, her kale fethedilmek için kendi Fatih’ini bekler.” sözündeki anlamı keşfederek; eğitime yön vermenin, sormayan sorgulamayan vatandaş üreten eğitim sistemini değiştirmenin, eğitim çalışanlarının ekmeklerini büyütmenin, maneviyatı sağlam, iradesi özgür, hedefi olan, kendi medeniyetini yeniden ihya ve inşa etmenin heyecanını yaşayan insanlara hizmet eden sivil ve demokratik bir Türkiye’yi var etmenin Fatih’liğine soyunarak yola çıktık. Devrim niteliğindeki kazanımlarla, tarihe not düştük.

“İçteki sürgün en amansız sürgündür; en amansız ölüm içteki ölümdür.” gerçeğini kavrayarak, “Kim demiş her şeyin bitişi ölüm, Destanlar yayılır mezarımızdan” mefkûresine sarılarak bizi kendi vatanımızda garip kılmak, kendi toprağımızda parya yapmak isteyenlerle mücadele ettik. “Önderler ağlamadıkça halkın yüzünün gülmeyeceğine inanarak yürüttüğümüz bu mücadelede, daha güçlünün değil, daha adaletlinin, daha gürültücünün değil, daha marifetlinin ayakta kalacağını bilerek erdemli olduk, erdemlilerin tarafında yer aldık.

İnsanlık, tarih boyunca zalimle adilin, gürültücüyle marifetlinin, adanmışla satılmışın yarışına tanıklık etti. Başlangıç nasıl olursa olsun, ezelde başlayıp ebede kadar sürecek bu yarışların sonunda kazanan; hep sağduyu ve marifet sahipleri ile adanmışlar oldu, olmaya da devam edecektir. Tarihin kaydettiği bu açık gerçeği kavramakta zorlananlar, Eğitim-Bir-Sen’e baksınlar. Akılla yürütülen, cesaretle beslenen, marifet sahiplerinin medeniyet değerlerine adanmışlığıyla sürdürülen bir sendikal mücadeleyle elde edilmiş yığınla kazanım ve zafer görecekler.

Değerli kardeşlerim,

Biz bütün insanlığın kurtuluşu olmayan bir kurtuluş, kurtuluş değildir fikriyle hareket ediyoruz. Emperyalizmin, Siyonizmin keser demokrasisi ile kendinden olmayana şaşı baktığını biliyoruz. İtirazımız ve isyanımız bunadır. Yıkmak istediğimiz düzen, sonlandırmak istediğimiz sistem tam da budur.

Bu yüzden, Mısır’da, Suriye’de, Filistin’de, Doğu Türkistan da yaşanan vahşete, akıtılan kanlara, yitip giden canlara sırtımızı dönmedik, dönmeyeceğiz. Bu vahşeti yapanlara, zulmü hayata geçirenlere, gözünü kapatanlara, vahşete ve zulme seyirci kalanlara hakkı hatırlatmaya, had bildirmeye devam edeceğiz. Zulmü ve zalimi ifşa etmekten, mazluma ve mağdura desteği sürdüreceğiz. Türkiye’de vesayeti nasıl tasfiye ettiysek dünyada zulmün ve zalimin tasfiyesinde öncülük edeceğiz.

Dünyanın barışını ve insanlığın huzuru sağlamakla mükellef Birleşmiş Milletler, dünya üzerindeki zulme, vahşete karsı sessiz kalıyor. Mazlum ve mağdurların ahına sağır kalıyor. Ya susuyor ya da konuştuğu işe yaramıyor. Söylem ve eylem ortaya koymayan bu tavrıyla Kirleşmiş Milletler sıfatını fazlasıyla hak ediyor. Dünyadaki zulmü, sömürü düzenini, mazlum üreten vahşiliği, caniliği Birleşmiş Milletler bitiremiyor, bitirmeyecek. İnsanlığın beklediği kurtuluşu, huzuru, refahı, saadeti, barış ve kardeşliği Birleşmiş Milletler değil Eğitim-Bir-Sen’liler gibi Birleşmiş Yürekler çözecek, çözeceğiz. Varımızı, yoğumuzu, ufkumuzu, nutkumuzu, teşkilatımızı, aklımızı, ahlakımızı ortaya koyacağız. “Mazlumun ahı, indirir arşı” bilinciyle vahşet mevzilerini, zulüm mevkilerini yıkacağız. Cani darbecileri, Siyonist katilleri, işbirlikçileri, tetikçileri tarihin çöp sepetine yollayacağız. “ALLAH, hükmünü tamamlayacaktır” vaadini kuşanıp eli, dili, aklı ve kalbi zulme kapalı medeniyet erleri, kutlu davanın misyon erleri olarak merhamet medeniyetinin, adalet medeniyetinin değerleriyle insanımızı, insanlığı buluşturacağız. Yeni Türkiye’yi, Yeni Dünya’yı kuracağız.

Dünyanın jandarmalığına soyunan  ABD isebir taraftan demokrasi adına ülkeleri işgal ederken, diğer taraftan demokratik yollarla seçimle işbaşına gelenleri yönetimden uzaklaştıran darbecilere destek veriyor. Darbeye darbe, darbeciye darbeci diyemiyor, demiyor.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi kimi Körfez ülkeleri darbecilere para desteği verirken, bazı Körfez ülkeleri de demokrasi kâbusunu görmemek için darbecileri kutsuyor.

Siyonist İsrail, Müslüman kanının akmasından zevk duyarken, darbecilere askeri istihbarat dahil her türlü desteği sağlarken, adlarının başındaki İslam’ın hakikatini kavramaktan yoksun bazı körfez ülkeleri de katil Netenyahu'nun safında yer alıyor. 21. yüzyılın Firavunu Sisi’yi, katil Esad’ı destekliyor.

Ey darbe destekçileri, ey zalim şakşakçıları, ey mazlum avcıları sizden medet ummuyoruz. Sizden, mazluma, mahzuna, mağdura el vermenizi beklemiyoruz. Çünkü sizde insanlık olmadığını, haysiyet kalmadığını biliyoruz.

Ey 21. yüzyılın Firavunları, ey 21. yüzyılın Kabilleri biliyoruz ki; tetikçisiniz, kuklasınız, gaddarsınız, masum ve mazlumlara zulmeden birer zavallısınız. Mutlaka ama mutlaka yıkılacaksınız, zulümle abad olunamayacağını anlayacaksınız.

Çünkü, mazlumun arkasında; 320 bin Eğitim Bir-Senli var. 800 bin Memur-Sen'li var, Anadolu var,Kardeşi tarafından kuyuya atılan  Yusuf’a el uzatan Türkiye var. Bütün mazlumların duası var ve duaları kabul eden ALLAH var. Üstat Sezai Karakoç’un söyleyişiyle;  

“Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.

Halbuki biz sussak, tarih susmayacak.

Tarih sussa, hakikat susmayacak.

Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.

Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar.

Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar.

Tarihin azabından kurtulsalar, Allah’ın gazabından kurtulamayacaklar.” İNŞAALLAH.

Değerli Dava Arkadaşlarım;

Biz, insanlığın vicdanının bu çağdaki güçlü sesleri olarak diyoruz ki;

Siyonist vahşeti bitirinceye kadar Gazze’deyiz, hepimiz Gazzeliyiz.

Eli kanlı İsrail elini Mescid-i Aksa’dan çekinceye kadar Filistindeyiz, hepimiz Filistinliyiz. İslam düşmanlığı üretmekle görevli DEAŞ bitinceye kadar Halep’teyiz, hepimiz Halepliyiz.

Din düşmanı dindar katili insanlıktan nasipsiz Çin, elini Müslüman bedenlerden çekinceye kadar Doğu Türkistan’dayız, Doğu Türkistan’lıyız.

Sözüm ona hoşgörülü Budist cinneti ve Fransız vahşeti sona erinceye kadar, Arakanlıve,Mali’li Müslümanların yanındayız.

Çağın vahşisi ESED gidinceye kadar Suriyeli’yiz.

İhvan’ın düşmanı, Mısır’ın eli kanlısı, darbeci SİSİ’ye haddi bildirinceye, Mısırın özgürlük kahramanı Mursi hakkı olan iktidara yeniden gelinceye kadar Mısırdayız, Mısırlıyız.

Her birimiz Esma, her birimiz Abdullahız. 

Biz, İnsanız.

Biz, Vicdanı seslendiren İnsanlığız.

Biz, İnsandan yanayız. İnsanlıktan Tarafız diyerek, haykıracağız.

Her daim

Zulme sessiz kalmayacağımızı,

Mazluma sahip çıkacağımızı,

Esmanın çığlığına ses vereceğimizi,

Müslümanlara vurulan zulüm prangalarını kıracağımızı,

Dünyada adaleti hakim kılacağımızı,

İnsanlığa zulmedenlerden hesap soracağımızı,

Irkçılığın kökünü kazıyacağımızı,

Dünyayı soykırımcı zihniyetten kurtaracağımızı,

İslam düşmanı, Müslüman avcısı zihniyeti tarihin çöp sepetine yollayacağımızı buradan haykırıyoruz.

 

Biz; Ümmetin bu çağı kuşatan merhamet, adalet ve medeniyet nefesi ve neferleri olarak söz veriyor ve diyoruz ki;

İnsanlığı ve Ümmeti Ayağa Kaldıracağız.

Zulme direneceğiz, zalimin karşısında diz çökmeyeceğiz.

Emperyalistlere biat etmeyecek, küresel sömürü düzenine son vereceğiz.

Mısır’da yakılan, Tunus’ta yola çıkan özgürlük ateşini söndürmeyeceğiz.

Hürriyete sınırsız aşık Esma’nın yolunu terk etmeyeceğiz.

Mısır’ı Sisi’den, Suriye’yi Esed’den, Filistin ve Gazzeyi İsrail ve Siyonizmden, Doğu Türkistan, Kerkük, Keşmir, Musul, Halep, Telafer, Şengal ve Arakanı zulümden ve zalim yönetimlerden ve onların küresel patronlarından kurtaracağız.

Saygıdeğer Eğitim-Bir-Sen dostları,

Bizim ülkemizin insanları, deyim yerindeyse darbelerle büyüdü, büyümek zorunda bırakıldı. Bu ülkenin insanları, bir biçimde üretilen yapay çatışmalara taraf olmaya mecbur edildi. Bu yolla, toplumsal birikimin oluşması engellendi. Askerin silahı milleti ve iradesini, aydının kalemi milletin değerlerini, yargının kararları milletin egemenliğini, sermayenin  yatırımları milletin ekmeğini hedef aldı. Toplumun birikimi ve hafızası enerjisi, birbirini yok etme stratejilerine kurban edildi. Türkiye’nin ideal bir terkip içinde kendi dinamikleriyle çağın dinamiklerini yoğurarak yeni bir sentez üretmesine asla izin verilmedi. Temel stratejileri, “Düşman gereklidir, düşman yoksa zafer de yoktur.” mantığıyla düşman üreten siyasetçiler, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve sendikalar, varlıklarının devamını “yaşasınlara” kahrolsunlara” bağladılar.  Ya taraftarı oldukları ideoloji ya da düşman belledikleri kitle üzerinden var olmaya çalıştılar. Ne kötüye karşı çıktılar. Ne iyiye destek oldular. Kendileri dahi olamadılar. Kendileri adına karar verecek, ne yapacaklarını söyleyecek, neye karşı çıkacaklarının talimatını verecek efendiler aradılar. Bahçe sahipleri buldular. Onlara arka bahçe oldular.

Oysa, yeni dönemin kahramanları bizler, Eğitim-Bir-Sen’liler, Memur-Sen’liler ve medeniyet paydaşımız sivil toplum örgütleri gelecek nesle daha özgür, daha demokratik bir ülke bırakmak için mücadele edenler arasına adımızı yazdırdık.  Biz, geleceğimize bizzat kendimiz karar verdik. Kendimize sahip aramadık. Sahibi olduğumuz değerlerle, kendi elimizle, kendi gücümüzle, kendi dilimizle, milletin çıkarı ve iradesi doğrultusunda daha yaşanabilir dünya, daha özgür birey, daha güçlü Türkiye’nin mücadelesini verdik. Bugün olduğu gibi yarın da,  bizim için en yararlının ne olduğuna biz karar vereceğiz. Bizim irademizi, bizim yerimize başkasının belirlemesine izin de fırsat da vermeyeceğiz.

Değerli Dostlar

Eğitim-Bir-Sen olarak, sendikacılığa tartışmasız yeni bir soluk getirdik. Bir yandan ücret ve özlük hakları mücadelesini verirken, diğer taraftan da Türkiye’nin geleceğinin şekillenmesinde öncü olduk. Başta eğitim ve demokrasi olmak üzere ülkemizin temel sorunlarına çözüm üretmede üzerimize düşen her türlü çalışmayı severek yaptık. Çalışmalarımızda, medeniyetimizi ve insanı temel alma idealimizden asla taviz vermedik. Ancak, bugünkü noktaya da kolay gelmedik.

Bütün Türkiye’de 18 bin üyeye sahip Eğitim-Bir-Sen’den, 18 bin üyeye sahip şubeleri olan Eğitim-Bir-Sen’e giden yolu dünden bugüne birlikle, kardeşlikle, ortak akılla, fikirle, alim kimliklerin desteği ve arif kimliklerin dualarıyla yürüdük, yürümeye de devam edeceğiz. Eğitim-Bir-Sen sadece 320 bini aşkın üyeden oluşan sayısal bir güç değildir. Eğitim-Bir-Sen’i güçlü kılan, güce kavuşturan, daha da güçlendirecek olan medeniyetimizin ve kültürümüzün desenleriyle bezenmiş nitelikleridir. Bu yönüyle Eğitim-Bir-Sen nitelikli güçtür. Eğitim-Bir-Sen, Hakikate, erdeme vuslatı kuşanmış erdemli güçtür. Her yönüyle mükemmel olan inancımızın pınarlarından beslenmiş, bu toprakların hamuruyla yoğrulmuş Eğitim-Bir-Sen, patenti millete ait olan rakipsiz sendikal güçtür. Eğitim-Bir-Sen, “önce insan” vurgusuyla yol alan öncü güçtür. Eğitim-Bir-Sen, Hakikat davasının paydaşı, manevi değerlerle, medeniyetimizin ilkeleriyle yol alan sendikacılık davasıdır. Eğitim-Bir-Sen, bu topraklardan dünyaya yayılan, itibar edilen, saygı duyulan, takip edilen ancak taklit edilemeyen akademik hizmet sendikacılığı markasıdır.

Değerli Dostlar,

Evet, Eğitim-Bir-Sen markadır. Evet, Eğitim-Bir-Sen, adaletsizliği haykırmakla yetinmeyip düzelten, vesayetçi sendikal anlayışı darmadağın eden sendikacılık vizyonudur. 23 yıllık tarihimiz ve özellikle Ahmet GÜNDOĞDU’nun öncülüğünde ortaya koyduğumuz irade, ürettiğimiz kazanımlar, değiştirdiğimiz ve dönüştürdüğümüz zeminler kadim medeniyet misyonerliğimiz, kutlu davaya dair vizyonerliğimizin birer ispatıdır. Katsayı adaletsizliği, katsayı zulmü diyerek isyan ettik. Katsayı zulmünü bitirdik. Kesintisiz zorunlu eğitim dayatmadır sona ermeli dedik. Sona erdirip 4+4+4 eğitim sistemini getirdik. Din eğitimi ve öğretimine konulan yasaklar, Kur’an kurslarında yaş sınırlaması, İmam-Hatiplere yönelik engeller, milletle güreş tutma aymazlığıdır dedik. Yaş sınırlaması kalktı, İmam-Hatip Liselerine ihtiram arttı. İmam-Hatip Ortaokulları açıldı. Kuranı Kerim ve Siyer-i nebi müfredata dahil edildi 17, 18 ve 19. Milli Eğitim Şura’larında derin devletin, kirli vesayetin, anti demokratik sistemin izleri silinsin dedik. Tek,tek tespit ederek paket paket tasfiye ederek, eğitimde vesayeti bitirdik.  19. Milli Eğitim Şurası’na ise karma eğitim mecburiyetinin kaldırılması, alkol servisi dersinin kaldırılması, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin birinci sınıftan başlaması gibi konularla gittik. Biz 18 yaşından küçük çocuklar korunmalı, alkolden uzak tutulmalı diyoruz, birileri Eğitim Bir-Sen alkolün yasaklanmasını istiyor diyor. Biz karma eğitim mecburiyeti kalksın diyoruz, birileri Eğitim Bir-Sen karma eğitimin yasaklanmasını istiyor diye manşet atıyor. Biz kendi kültürümüz olan ‘Osmanlıca’nın öğrenilmesi gerekiyor diyoruz,  onlar Eğitim Bir-Sen Latince yasaklansın istiyor diyorlar.

Özlük hakları mücadelemizin önemli basamaklarından biri, Toplu Sözleşme hakkının referandumda yer almasıyla başladı. Birinci Toplu Sözleşme’de anlaşamadık eylemlerle devam etti. İkinci Toplu Sözleşme’de taban aylık başladığı günden bu yana net %17 zammı ilk kez aldık. Bu bütün memurlara fazladan en az 5 bin 25 TL emekli ikramiyesi getirmesi demektir, geçmiş Toplu Sözleşme ve görüşmelerde unutulan öğretmen,  4/C’li, akademisyen arkadaşların mağduriyetlerinin giderilmesini çok önemsedik”

Genel başkanım bize ağabeylik yaptınız. Bu davanın kararlı mücahidi oldunuz. Biz bilir ve inanırız ki Gündoğdu Türkiye’de sendikal tarihin akışını değiştiren isimdir. Biz şahitlik ederiz ki kamu görevlilerini toplu sözleşmeyle buluşturan kararlılık abidesidir. Biz biliriz ki Gündoğdu bu ülkede 28 Şubat’ın kirli bakiyesini yok eden adamdır. Başörtüsü özgürlüğünün mimarı, medeniyet savaşçısı, Akif’in neslinin diriltilmesinin öncüsüdür. Biz ona hakkımızı helal ettik o da bize helal eder inşallah. Yolun açık olsun.

Değerli Dostlar

Mehmet Akif İnan’ın, “Göl kenarında düşlediği nehirleri” var etmek adına az sayıda arkadaşıyla birlikte kurduğu Eğitim-Bir-Sen, mensubu ve meftunu olmaktan onur duyduğumuz medeniyetimizi ve değerlerini yeniden inşa etmek yolculuğuna sarsılmaz bir kararlılıkla, yıkılmaz bir inanmışlıkla, her dem artan bir adanmışlıkla devam ediyor, devam edecek.

Bu kararlılıkla, bu inanmışlıkla, bu adanmışlıkla ve milletimizle birlikte;

Tankların namlusunu millete çeviren apoletlilere de,

Kararlarıyla milleti dövmeye yeltenen cübbelilere de,

Milleti hizaya getirmeye teşebbüs eden darbecilere de,

Darbecilerle aynı havayı teneffüs eden vesayetçilere de,

İktidarı milletten değil kışladan isteyen siyasetçilere de,

Milleti “göbeğini kaşıyan adam” ilan eden tetikçilere de, hadlerini bildirdik, bildirmeye de devam edeceğiz. Bizi biz yapan değerlere uzak duran, egemenliğin sahibi millete tuzak kuran, on yılda bir demokrasinin böğrüne mızrak vuran vesayetçilerin; entrikaları ve çevirdiği dolapları,  koyduğu yasakları bir bir deşifre ettik. Sadece deşifre etmedik. Davada ettik. 28 Şubat davasına müdahil olduk. Yayınlarımızla, toplantılarımızla, paydaşlarımızla, çatı kuruluş tavrımızla 28 Şubat’la, 28 Şubatçılarla hukuk önünde hesaplaşma konusunda cesaret ve motivasyon ürettik. 28 Şubatın mağdur ettiği kardeşlerimizin haklarının iadesini sağladık. Yeniden ve yinelenen bir motivasyonla, kamu göreviyle, öğrencileriyle, emekleriyle, ekmekleriyle buluşmalarını sağladık.  28 Şubatçıların kirli cadı avının bütün izlerini silmekte kararlıyız.

Başımızın gövdemizden ayrılmasına neden olsa da “kamusal alan” yalanını, başörtüsü üzerinden hanım kardeşlerimize yaşatılan hüsranı, başörtüsü yasağını bitirmeye and içtik. Bu ülkenin dindar insanlarının, kamu görevinden uzaklaştırılmasına, kamu hizmetine yaklaşamamasına, kamuda kariyer yapmasına, liyakatının göz ardı edilmesine neden olan başörtüsü yasağını bitireceğiz, başörtüsüne ve başörtülü kardeşlerimize hak ettiği özgürlüğü temin edeceğiz dedik. “Özgürlüğe 10 Milyon İmza” diyerek milletimizi gittik. Bize imza verin, bu zulmü bitirin, Bu insanlık dışı, demokrasi ve hukuk dışı yasağı bitirelim dedik. Milletimiz, ferasetini ve cesaretini, desteğini, azmini ve kararlılığını ortaya koydu. 1 Milyon imza toplanamaz diyen dostlarımız, bu kadar imzayı bulamazlar diyen, bunun için didinen rakiplerimiz, düşmanlarımız oldu. Sonuç, milletimiz onları yanılttı bizleri ise utandırdı. Biz 10 Milyon demiştik. Millet 12 milyon 300 bin imza verdi. 411 El kaosa manşeti atanlar, başörtüsüne zulmü Anayasa mahkemesi kararı üzerinden yapanları sustu, susmak zorunda kaldı. Millet son sözü, hakikati, inancının, inanmışlığın gereğini yaparak sadece imza atmadı, masaya da yumruğunu vurdu. Başörtüsü özgür olacak. Başörtülü kardeşlerimiz de öğretmenlik, doktorluk, mühendislik, milletvekilliği yapacak diyerek tartışmaya son noktayı koydu. Artık, kızlarımız üniversitelerde, liselerde başörtüsüyle eğitim görebiliyor. Niçin başörtülü olduğu da niçin başını örtmediği de kimseye sorulmuyor.

Bizi kıskanan rakiplerimiz, bize pusu kuran düşmanlarımız, bize imrenen dostlarımız, “Bu gücü nereden alıyorsunuz, bu cesareti nereden buluyorsunuz?” diye soruyorlar;

Buradan haykırıyorum.

Bu gücün ve cesaretin arkasında,

HAK’ka inanmak var. 

Davaya adanmışlık var.

Milletle yol almak var.

Milletin emrinde olmak var.

İnsanı sevmek var. 

İnsanlığa hizmet aşkı var.

 “Allah var, gam yok” diyerek yol alan Eğitim-Bir-Sen teşkilatı var.

 

Bu gücün arkasında; Kars’taki öğretmenimiz, Trabzon’daki şefimiz, Malatya’daki müfettişimiz, Mersin’deki hizmetlimiz, İzmir’deki müdür yardımcımız, Konya’daki aşçımız, Batman’daki teknisyenimiz, Adıyaman’daki teknikerimiz, İstanbul’daki mühendisimiz, Burdur’daki akademisyenimiz, Yozgat’taki sekreterimiz, Şube başkanlarımız, Şube Yöneticilerimiz, İl ve ilçe temsilcilerimiz, işyeri temsilcilerimiz, bugün burada bu gücü seslendiren siz delegelerimiz var. Kısaca, 320 bini aşkın üyemizin iradesi ve desteği var. Burada değerli Onursal genel başkanımıza seslenmek istiyorum. Bu yapılanların hepsinin altında senin imzan var.

Değerli Kardeşlerim;

Biz, hiçbir şeyden çekinmeden, herkesin duyacağı, her kesimin anlayacağı, hiç kimsenin unutmayacağı bir şekilde;

İnsandan yana tarafız

Ümmetten yana tarafız diyoruz. 

Öznesi insan olan, her sorunu çözmeye, her mağduriyeti gidermeye tarafız. Eğitim çalışanlarını mutlu etmenin, “değerler eğitimi” vermenin, çocuklarımıza dinlerini öğretmenin tarafıyız.

İnsanımızı, ülkemizi, eğitim çalışanlarımızı, çerçevesini devletin çizdiği sendikacılığın simgesi sağımızdaki sendikadan da, çerçevesi devlete karşı çizilen sendikacılığın simgesi solumuzdaki sendikadan da kurtaracağız. Sendikacılığı ideolojik taraftarlık ya da feodal ağalık sanan sendikacılardan da hep birlikte kurtulacağız.

Saygıdeğer Misafirler

Eğitim-Bir-Sen olarak; kuruluşumuzdan itibaren, olumlu her sürecin içinde yer almaktan, her olumsuzluğa karşı çıkmaktan geri durmadık. Sivil toplum örgütü olmanın, sivil kalmanın tarif edilemez onurunu hep birlikte yaşadık. 320 bini aşkın üyemizin her birine de; Sendikamıza üye olmalarının, soylu mücadelemizde yer almalarının haklı gururunu yine sizlerle birlikte yaşattık.    Bu gururu, bu onuru yaşamaya da yaşatmaya da devam edeceğiz.

Çünkü Biz,

Sendikacılığı; öznesi “insan”, hedefi “insanlık” olan bir çizgide yapıyoruz. Bu çizgiden ayrılmadan yapmaya da devam edeceğiz. Sendikamızın potansiyelini, üyelerimizin güvenini, teşkilatımızın gücünü, bireyden-millete, Türkiye’den-Dünyaya, insandan-insanlığa uzanan bir hedefle, medeniyet değerlerimizin, inancımızın, insanımızın, eğitim çalışanlarımızın emrine verdik. Bu nedenle;

Mali, özlük ve sosyal haklarını korumaya, arttırmaya, yeni haklar elde etmeye devam edeceğiz.

Ders ücretlerinin arttırılmasında ısrarcı olacağız ve mutlaka başaracağız. Akademisyenlerimizin mali haklara ilişkin beklentilerini karşıladık, maaş ve ücretlerini arttırdık. Durmayacağız, üniversite çalışanlarının tamamına yönelik mali, sosyal ve özlük hakları mücadelemize devam edeceğiz.,

Hizmetli kardeşlerimizin taleplerini, beklentilerini biliyoruz. Taleplerini kazanıma mutlaka dönüştüreceğiz.

Şeflerimiz için mücadele vermekle,

Üniversitelerde görev yapan idari personel için ücret artışı istemekle,

Öğretmenlerimizin bordrolarındaki rakamları yükseltmekle,

Eğitim yöneticilerimizin yüklerini hafifletmekle,

Sözleşmeli öğretmenlerimiz için kadro mücadelesi vermekle,

4/C’li personele iş güvencesi temin etmekle,

3600 ek göstergenin mücadelesini vermekle,

Yetinemezdik. Yetinmedik. Yetinmeyeceğiz.

Değerli Misafirler

İstiyoruz ki; demokrasiyi kavramış, özgürlükleri sağlamış, yasakçı olmayan, hukukun üstünlüğüne inanmış, sosyal devlet olmayı başarmış, bölgesinde güç, dünya’da söz sahibi olan, dostlarına güven, düşmanlarına korku veren, hem mutlu hem de gelecekten umutlu bir nesil ve bir Türkiye var edelim.

Biliyor ve inanıyoruz ki; Eğitim-Bir-Sen’in üyeleri, Eğitim-Bir-Sen’in delegeleri, Eğitim-Bir-Sen’in yöneticileri, sizler ve bizler, bu salonun heyecanını bizimle birlikte yaşayan

Türkiye’deki tüm Eğitim-Bir-Sen’liler bütün bunları başaracak, hayata geçirecek, güce ve birikime fazlasıyla sahiptir.

Sabrınıza sığınarak akademik sendikacılık kapsamında gerçekleştirdiğimiz araştırmaları ve hazırladığımız raporları kısaca anlatmak istiyorum. Bu yüzden,  başlıklarıyla sadece bir kaçını sayıp bırakacağım.

“4+4+4 Yeni Eğitim Sistemine ilişkin öğretmen ve Veli algısı Araştırması”

4+4+4 ‘ün İzleme ve değerlendirme raporu”

“Türkiye ve Dünyada Öğretmenlik Raporu”

“Eğitim Çalışanlarının Geçim Düzeyi Araştırması”

“Yüksek Öğretimin Sorunlarına Dair Çözüm Önerileri Raporu”

“Gelecek İçin Eğitim Raporu”

“Öğretmenlerin Sosyo-Ekonomik, Sosyo-Demografik ve Sosyo-Kültürel Durumları Raporu” ve burada ifade edemediklerimle birlikte 20 Araştırma’yı, 5 Rapor’u ülkemizin ve bilim insanlarının ilgisine sunduk.  Bundan sonra da Akademik sendikacılık anlayışımızı kökleştirerek devam edeceğiz.

Değerli Dostlar,

Diğer sendikalar, kaos ve fitne üretirken, sürekli geçmişe takılı kalıp geleceğe ulaşamadığı bir dünyada, biz yarınları konuşuyoruz. Gençlerimizin, ondan sonraki nesillerin geleceğinde ‘neler yapabilir iz’in duyarlılığıyla yarını inşa ediyoruz. Medeniyet ve kültür değerlerine bağlı, küresel rekabete açık bir gençlik yetiştirilmesi noktasında sivil toplum kuruluşlarına ve sendikalara da büyük sorumluluk düştüğünün bilinciyle, Gençlik teşkilatımız olan Genç Memur-Sen aracılığıyla erdemli bir gençliğin yetişmesi için zemin oluşturduk. Hayalimiz ve hedefimiz; tarihle bağı olan, tarih okuyan, tarih yapan, tarih yazan, tarihin tekerrür etmemesi için tarihe yön veren bir gençliktir. Bu bağlamda konunun uzmanı akademisyen, gazeteci-yazar, eğitimci bir kadronun katılımıyla Bolu’da “Türkiye’nin Gençlik ve Gelecek İnşasında Sendikal Sorumluluğumuz” çalıştayını gerçekleştirdik. Eğitim-Bir-Sen olarak, İstanbul’da düzenlediğimiz, o zaman Başbakanımız olan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı, “Medeniyetimiz ve Büyük Türkiye Yolunda Eğitim, Fetih ve Gençlik” temalı Türkiye Buluşması’nı gerçekleştirdik. Fetih ve şuurlu bir gençliğin hayat bulmasının, medeniyetimizin inşa ve ihyasının, büyük Türkiye istikametine dair adanmışlığın yeniden ve daha güçlü bir sesle ilanı olduğunu söyledik. Ve bundan sonra gençlik teşkilatlarımızı daha aktifleştirmek için çalışacağız.

320 bin üyeye ulaşmış Türkiye’nin en büyük teşkilatı olan Eğitim-Bir-Sen’de hiç şüphesiz kadın teşkilatlarımızın da önemli bir yeri vardır.  Genel Merkezimiz bünyesinde çalışmalarını sürdüren Kadınlar Komisyonumuz, Şube Kadınlar Komisyonlarımızla ortaya koyduğu çalışmalarıyla en güçlü ve en dinamik kadın teşkilatı haline gelmiştir. Durmak yok, kadınlar, gençlerle birlikte medeniyet mücadelemizin öncü neferleridir.

Değerli Dostlar;

Eğitim-Bir-Sen’in büyüme yolculuğunda entrikalar, kumpaslar, iftira ve yalanlarla karşılaştık. Memur-Sen’in büyüklüğü ve daha da büyümesinden korkanlar, ellerinden geleni ardına koymadı. Türkiye’nin büyümesinden de rahatsız olanlar var. Edirne’nin yukarısına, Kars’ın ötesine çıkmasını hazmedemeyenler var. Bosna’ya, Makedonya’ya, Kosova’ya el uzatmasından, Mısır’da darbeye tavır koymasından, İsrali’e haddini bildirmesinden rahatsız olanlar var. Afrikaya gitmesinden, Orta Asya devletleriyle ilişkileri geliştirmesinden korkanlar var. Derin devleti bitirip demokratik devleti hayata geçirmesinden ürkenler var. Türkiye’den korkuyorlar. Türkiye’nin kendi değerlerden, yerli fikirlerden, sivil siyaseten, kadim medeniyetten beslenmesinden rahatsızlık duyuyorlar. Çözüm sürecinden, siyasi istikrardan, Ortadoğu mazlumlarına kol kanat germesinden başlayıp milletin desteğinin, güveninin eksilmemesinden çıkıyorlar. Dışarıda pişirileni içeride servis etmek için çırpınıyorlar. Küresel şebekenin içindeki bildik ülkeler ve onların Türkiye’deki uzantıları, kirli bir senaryo, milletsiz bir sahne ve medeniyetten yoksun bir dekor ile Eski Türkiye devam etsinin peşinde. Gezi zekalıları kullanarak üretmek istedikleri kaos ellerinde patladı. Zaafiyet devletinden milletin iradesiyle beslenmiş kudret devletine geçildiğini unuttular. Senaryo tutmayınca yenisi yazdılar. Bu sefer cepheye, yıllardır içimizde olan, bizim gibi konuşan, bizim gibi davrananları soktular. Son dönemde yaşananlar gösteriyor ki, bizimle beraberlermiş ama bizden değillermiş. Okyanusun öte yakasından gönderilen kriptolu mesajlarla “sonucu devletin yıkılması da olsa bu iktidarı yıkın, bitirin” mesajıyla işe giriştiler, kire bulaştılar. Mavi Marmara’ya “otoriteyi adres gösterenler”, tabi oldukları otoriteden aldıkları mesajla “fitne limanına” demir attılar. 17 Aralık’la ilk hamlelerini, 25 Aralıkta ise bitirici vuruşlarını yapmak istediler. Sonuç, bittiler. İtibar balonları patladı. Diyalog diyerek yola çıkanlar, milletle milletin değerleriyle bütün diyaloglarını kopardılar. Dershaneleri üzerinden ülkeyi derthaneye çevirmek istediler. Yazdılar, çizdiler, kızdılar. Geçmişe dönüp bir baktık ki, adam yetiştirmemişler, devleti kendilerinin mevzisi haline getirmek için sürekli adam yerleştirmişler. Pensilvanya kürsüsünden yapılan sohbeti dinlemekle yetinmemişler, devleti, milleti, zengini, fakiri, üstü, astı bütün herkesi dinlemişler. Kayıt yapmışlar. Kayıtdışı alana çıkmışlar. Aslında 28 Şubat sürecinde “başörtüsü füruaatır” diyerek eylem kıran, “başaramadınız, çekilin” diyerek MGK’nın emir erliğine soyunan bir yapı olduklarını biliyorduk, görmüştük. Düzelmişlerdir sandık. Ancak, gördük ki, Türkiye düşmanları tarafından hizaya getirilmişler. Birilerinin paralı eri, devletin de paraleli olmuşlar. Mali yolsuzluk, KPSS, ÖSS, Polis okulları konuşuluyor. Bir de millet iradesinin uluslararası sermayeye pazarlanması yolsuzluğu konuşuluyor. Yargı tamamının üzerine gitmeli. Yolsuzluğa bulaşan babamız bile olsa tanımayız. Bizden olunca masumiyet karinesi, sizden olunca kesin hırsız diyen anlayışı da ret ediyoruz. Her türlü yolsuzluğu da, yolsuzluk bahanesi ile yapılan soysuzluğa da şiddetle karşıyız. Ve karşı durmaya da devam edeceğiz. Eğitim-Bir-Sen olarak, Yeniden Büyük Türkiye hedefine doğru dikey yükselen, mazlumlara el veren, Dünya 5’ten büyüktür diyen Türkiye’nin yoluna çıkan paralel yapıya da, kilometrelerce uzaktan milletine ve devletine ihaneti besleyen kapıya da haddini bildiririz.

Kıymetli Misafirler,

Değerli Delegeler,

Yeni bir Türkiye’nin arifesindeyiz, yeni bir yürüyüşün arifesindeyiz. Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti gibi isimleri farklı sancağı ortak devletler ile medeniyetimiz gerçekleştirmek istediğimiz büyüklüğü yaşadı, bizler de yeniden kavramını bu yüzden tercih ediyoruz. Yeniden Büyük Türkiye, ahlak, hikmet, hakikat, kalkınma, demokrasi ve hukuk ile eğitim ilişkilerini bütün yönleri ile kavrayan, gelişmeye açık bir eğitim sitemi ile yol alacaktır. Yeniden Büyük Türkiye işsizliğin sona erdiği, taşeron düzenin terk edildiği, gelir dağılımı adaletsizliğinin bittiği, çalışanlara mali ve sosyal haklarının tam anlamıyla verildiği, milletin egemen, hukukun üstün olduğu hedefe varış olacaktır. Yeniden Büyük Türkiye, mevcudu ret etmeden bu toprakların insanlarımızın, yeni fikirlerin, yeni değerlerin sahip olduğu potansiyelli yeni bir ruhla kavrayışıdır. Yeniden Büyük Türkiye, kadim medeniyetin değerlerine dayanan uyanıştır. Yeniden Büyük Türkiye, emperyalist planları bozacak, kapitalist sömürü düzenini yıkacak küresel adalet anlayışının ayağa kalkışıdır. Yeniden Büyük Türkiye, küresel şebekenin ve kirli hayallerinin ölümü, zülüm ve sömürü kulelerinin yıkılışı olacaktır. Yeniden Büyük Türkiye, medeniyet havzamızda kan dökülmesini sona erdirecek insani direniştir. Yeniden Büyük Türkiye, Mısır’ın darbeci Sisi’den, Suriye’nin cani Esed’den kurtuluş habercisidir. Yeniden Büyük Türkiye, özgür Filistin’in doğuşu, Kudüs’ün Gazze’nin zulümden, Mescid-i Aksa’nın Siyonist işgalden kurtuluşu olacaktır. Yeniden Büyük Türkiye, bin yıl yıllık desende bir ve beraberiz diye Anadolu kardeşliğinin kuruluşudur. Yeniden büyük Yeniden Büyük Türkiye, kayıt yok şart yok egemenlik benim diyen milletin dünyayı değiştirecek kutlu yürüyüşün tamamlayıcısı olacaktır.

Değerli Dostlar,

Eğitim Bir-Sen olarak Türkiye’nin sivilleşme, demokratikleşme ve özgürleşme noktasında sendikal kulvardaki öncüsüyüz. Yeniden büyük Türkiye hedeflerini gerçekleştirmek için öncü olamaya devam edeceğiz. 5.olağan genel kurulumuz, Eğitim Bir-Sen’i yeni ufuklara, yeni vizyonlara ve kadim misyona dair kararlı ve inanmış adımlara yürüyüşünü sürdürecektir.

Biz üyelerimizin, çalışanların, milletin dünya mazlumlarının beklentilerini, taleplerini yerine getirmek için var gücümüzle çalışacağız. Sendikamızı zirvelerin ötesine yeni bir vizyonla taşıyacağız.

Eğitim Bir-Sen’in davası ekmek ve emek davasıdır. Kavgamız hakkımız olan ekmeği alma ve adil bir dünya kavgasıdır. Derdimiz kadim medeniyetimizi yeniden inşa ve ihya etmektir. Hedefimiz yeniden büyük Türkiye’dir.

Eğitim Bir Sen Horasan erenlerinin, Şeyh Edebalilerin, Yunusların, Hacı Bayramı velilerin, Sülayman Hilmi Tunalarının, Zahid Kotkuların, Said Nursilerinin, Seyyid Kutup-Hassan El Benna’ların, Mevlanaların, Akşemseddin’lerin ihvanıdır.

Eğitim Bir Sen M.Akif’in Necip Fazılın, Nurettin Topçunun, Cemil Meriç’in, Ali Ulvi Kurucu’ların insanlıkla, fikirle, inançla, imanla, akılla, aşkla ve ahlakla yürüdükleri  medeniyet davasını neferidir.

Biz, Medeniyet davasının soylu erenlerinin bu çağdaki takipçileriyiz.

Biz Hak’ka Hak davaya teslim olmuş gönül erlerin çağa damga vuracak erleriyiz.

Biz kardeşliğin zirvesi Çanakkale ruhunun sendikal alandaki bedenleriyiz.

Biz Necip Fazılın ayağa kaldırdığı Sakarya’yız.

Biz Mehmet Akif İnanın hayalini kurduğu işgalden kurtulmuş Mescid-i Aksayız.

Değerli Kardeşlerim

Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu andır.

Bilinmelidir ki bizim soylu mücadelemiz,  şafağın sökmesidir, günün ışımasıdır, aydınlık geleceğin habercisidir.

Haksızlık karşısında sesimiz, hak için direnişimiz, hakkı üstün tutan dirilişimiz bütün dünyada yankılanacaktır.

Vahdet medeniyetinin müntesipleri olarak dünya mazlumların sesi olmaya devam edeceğiz.

Saygıdeğer misafirler,

Değerli delege kardeşlerim

Elbette ki; Eğitim-Bir-Sen olarak, eğitim çalışanlarının haklarını gözetmek, hukuklarını korumak, ufuklarını genişletmek, imkânlarını arttırmak, onları mutlu kılmak, bu yıl ki toplu sözleşmeyle onlar adına pazarlık yapmak bizim öncelikli görevimiz.

Biz,

Üye sayısı 320 bine varan, 

Önümüzdeki toplu sözleşmeye en az 400 bin üyeyle oturmayı hedefleyen,

Eğitim çalışanlarını hakkıyla temsil eden

Eğitim-Bir-Sen’iz.

Biz,

İnsanı seven,

Merkezinde insan olan

İnsanlığa hizmet eden

Biz, Eğitim-Bir-Sen’iz

Biz, Memur-Sen’iz.

Biz, Milletiz,

Biz, Türkiye’yiz.

Biz ümmetiz

Bu duygularla, Genel Kurulumuzun hayırlara vesile olmasını diliyor. Hepinize teşekkür ediyor, tekrar hoş geldiniz diyor, sevgi, saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum. 

KONUŞMA METNI PDF DÖKÜMANI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.