Görevlendirme İptallerinde Haklı-Haksız Tartışması
Görevlendirme İptallerinde Haklı-Haksız Tartışması
“Sayın Ömer Dinçer' in mevcut görevlendirmelerin iptali cihetine gitmesi halinde eşitlik ilkesine uygun davranılmış olunacak ama bu, adaleti sağlamaya yetmeyecektir. Sözgelimi, bu vakte kadar geçici görevle milli eğitim bünyesinde şube müdürü olarak çalışmış olanlar herhangi bir hakka sahip olamazken-ki bunların arasında fevkalade kabiliyetli insanlar vardır- birileri sadece bir testle yöneticilik kadrolarına atanacaktır. Oysa bu insanlar yıllarca bu işi yapmış kendilerini vakfetmişlerdir. Kimsenin hakkı ketmedilmesin isteniyorsa; bu insanların mesela kanun hükmünde kararname aracılığıyla mülakat şartı da getirilerek haklarının garanti altına alınması sağlanabilir. Toptan görevlendirme iptali cihetine gitmek; bizce, iyi olan ile daha az iyi olanı eşitleme anlamına gelir ki, bu da açıkça haksız bir uygulama yapmak demektir.Bu bakımdan Sayın Bakan yakın çevresiyle titiz bir istişare yaparak taşı ve pirinci ayırmak durumundadır. “
Yukarıdaki paragraf, görevlendirme ile çalışan meslektaşımız Nevzat DERVİŞ’e ait. Ben sadece b(p)u paragrafı aldım ama yazının tamamını okudum. Arkadaşımız ne kadar zeki, çalışkan kişiler olduklarını, sınavla v.s tek kriter olarak alınıp yönetici atamanın hatalı olduğundan, hayatlarını yönetime vakfettiklerinden bahisle işi –sözü getiriyor bir Türkiye Klasiğine:
Ve…
Ağzındaki baklayı çıkarıveriyor. Apansız…Aniden ve yüreklice…Ne diyor adaleti sağlamak için kendince: “Kimsenin hakkı ketmedilmesin isteniyorsa; bu insanların mesela kanun hükmünde kararname aracılığıyla mülakat şartı da getirilerek haklarının garanti altına alınması sağlanabilir. Toptan görevlendirme iptali cihetine gitmek; bizce, iyi olan ile daha az iyi olanı eşitleme anlamına gelir ki, bu da açıkça haksız bir uygulama yapmak demektir.”
El insaf..Yahu!Allahtan korkun.Peygamberden utanın…
Arkadaşımızın talebi belki on, yirmi yıl önceki Türkiye’ye yönetimine absürd gelmeyebilirdi. Ama bu günün Türkiye’sinde bu talep kusura bakmayın ama kelimenin tam anlamıyla dillere destan saçma bir talep…
1990’LI YILLARIN Türkiye’sinde o ilin milletvekiline yakın olan her kim varsa, yoldan toplanır, dağdan getirtilir, isterse çoban olsun sopası ve kepeneği sırtından alınıp, bir KİT arpalığında iş başı yapıştırılır. Bir punduna getirildiğinde seçim öncesi meşhur arkadaşımızın teklifi gibi bir aklı evvel teklif ile bir KHK çıkartılır, kadroya geçirtilir ve böylece, ulufe misali kadrolar verilir, adama mahsus kanun ve kanun hükmünde kararname çıkartılırdı. İşin en acı yanı, bunu kimse yadsımaz, yadırgamazdı. Bu o ilin milletvekili ve yakınlarına sağlanması zorunlu bir ayrıcalık gibi görünürdü. O zmanlar jimi sözüm ona yöneticiler arpalıktan beslenirlerdi!
Rahmetli N.Fazıl… Cennet Mekân… sanki bu günleri görmüş gibi, düşünmüş, okumuş, yazmış….
“Her yokuştan sonra mutlak düzler bilirim,
Yüz verirsen, yüz daha isteyen, yüzler bilirim.” Demiş.
Verin arkadaşımıza bir kadro ve mağdur etmeyin no’lur?
Bu absürd tekliflerin hep benim de mensubu olduğum EĞİTİM BİR SEN ‘li meslektaşlardan gelmesi gerçekten artık midesel bulantılara sebep oluyor.Eğitim Birsen ve Memursen’ in kurucusu Akif İNAN’ı rahmetle anarken onun misyonundan yer ile gök kadar uzaklaşan sendika yönetimlerine sesleniyorum.Tüm karizmanızı yok eden, bu menfaatçi adamları bulup Şube başkanı yapmak için çok aradınız mı? İçinizde hiç mi aklıselim bir kişi yok ki meydan böylelerine kalmıştır?
Böylesine absürd tekliflerden ancak yaşayanların midesi bulanır. Ölülerin ki bulanmaz!
Şair/yazar Murat Menteş’ten uyarına, Bismillah bir alıntı ile bitirelim.
“Bir şey bilirim, kaderin elindeki ustura pas tutmaz,
Bir şey bilirim, kum fırtınası içinde şekerleme yapılmaz,
Bir şey bilirim ölülerin başı dönmez, midesi bulanmaz…” diyor.
Yaşayan arkadaşlarım… Sizin de bu durumdan mideniz bulanmaya başlamadı mı?
Ölü mü? diri mi? olduğunuza kendiniz karar vermeniz için bir ölçü?
Mutlu nice bayramlara!
M.METİN YAZICI
Eğitimci Yazar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.