Kadınlarımız Manevi Tahribatın Kurbanı Olmuştur

Kadınlarımız Manevi Tahribatın Kurbanı Olmuştur

Günümüzde kadınların sorunları ve bu sorunların çözümüne yönelik talep ve öneriler sürekli canlı tutulduğu halde kadınlara yönelik şiddet, eşitsizlik ve ayrımcılık halen gündemdeki yerini korumaktadır.

 

            MEMUR-SEN ANKARA İL VE EĞİTİM-BİR-SEN 1 NOLU ŞUBE BAŞKANI MUSTAFA KIR’IN DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASIDIR.08.03.2013

          Kadınlarımız Manevi Tahribatın Kurbanı Olmuştur

            Günümüzde kadınların sorunları ve bu sorunların çözümüne yönelik talep ve öneriler sürekli canlı tutulduğu halde kadınlara yönelik şiddet, eşitsizlik ve ayrımcılık halen gündemdeki yerini korumaktadır.

            İnancımıza göre kadın, sevgi ve şefkat gösterilmesi, hürmet edilmesi ve nazik davranılması gereken asîl bir varlıktır. Peygamberimiz (s.a.v.) erkeklerin kadınlara daima iyi davranmalarını tavsiye ederek: "Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır.""Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allâh’tan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır. Kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır." "Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz söylemeyin!" buyurarak daha yedinci yüzyılda yüz yirmi dört bin Müslüman hacı adayına karşı, kadın haklarını açıklamıştır.

            Kültürümüzde ise kadın; anadır, handır, sultandır. Aile yuvasının en büyük eğitimcisi, var oluşumuzun sebebidir. Onun için cennet ayaklarının altına serilmiş,  saygıya ve iyiliğe en çok o layık görülmüştür. Ancak günümüzde kadınlarımızın birçoğu ahlaki erozyon ve manevi tahribatın kurbanı olmuştur.

            Bilindiği üzere her insan doğuştan özgür eşit ve onurlu bir yaşam hakkına sahip olmasına rağmen, ülkemizde ve dünyanın değişik yerlerinde kadınlarımızın can ve mal güvenliği, eğitim-öğretim, çalışma ve sosyal güvence hakları, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade hürriyeti ile seçilme hakları ellerinden alınmaktadır.

            1930 ‘da ‘seçme’ 1934’te seçilme hakkı tanınan kadına günümüzde ne giyeceğini belirleme hakkı tanınmamaktadır. Popüler kültürün etkisiyle bozulan toplumsal kurallar en çok kadınlarımızı etkilemekte olup, hayatın her alanında kendisine rol modeller dayatılarak, gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında, sinema dünyasında cinsel araç ve ticari bir meta olarak kullanılmaktadır.

            12 Eylül 2010 referandumunda kadınlarımıza pozitif ayrımcılık hakkı tanınmasına rağmen, kamuda ve çalışma hayatında kadınlar arası ayırımcılık hala sürdürülmekte eğitim, öğretim, çalışma ve sosyal güvence hakları ellerinden alınmaktadır.

            Halen Suriye’de Filistin’de, Arakanda, Afganistan’da Yemen’de, Bangladeş’te Irak’ta Doğu Türkistan’da ve dünyanın daha birçok yerinde savaş işgal, şiddet gibi sebeplerle eşleri ve çocukları gözleri önünde hunharca katledilmesi yüzünden kadınlarımıza en büyük acı ve ıstırap yaşatılmaktadır.

             Kayıt dışı istihdamın önemli bir bölümünü oluşturan kadınların iş güvencesi olmaksızın çalıştırılmaktadır. Çalışma hayatı zorlaştırılmakta eş durumu atamalarının doğum izni ve süt izni gibi hakların kullanılmasının önüne engeller konulmaktadır.

            Onun için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ayırımcılıkların ve ötekileştirmelerin sonlandırılmasına, başörtüsü yasağı gibi ucube bir yasağının sonlandırılmasına, Temel hak ve hürriyetlerin sağlanmasına, eğitim, öğretim, çalışma ve seçilme haklarının önündeki engellerin kaldırılmasına, Şiddetin ve savaşın hüküm sürdüğü ülkelerdeki kadınların ve çocukların yaşadıkları dramın son bulmasına milat olması tüm kadınlarımızın gününü kutluyorum.

[email protected]

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.