Kamu yönetiminde acil çözüm bekleyen sorunlar ve çözüm önerileri

Kamu yönetiminde acil çözüm bekleyen sorunlar ve çözüm önerileri

Kamu yönetiminde acil çözüm bekleyen sorunlar neler? Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ahmet ÜNLÜ bugünkü yazısında; kamu yönetiminin işleyişine ilişkin tepkilere yol açan temel sorunları 10 madde halinde sıralayarak çözüm önerilerine de yer verdi.

10 başlıkta kamu yönetiminde acil çözüm bekleyen sorunlar ve çözüm önerileri

Bu bölümde kamu yönetiminin işleyişine ilişkin tepkilere yol açan temel sorunları maddeler halinde sıralayarak çözüm önerilerine de yer verilmeye çalışılacaktır. Ümit ederiz ki önerilerimiz birilerinin dikkatini çeker de yaşanan sorunlara az da olsa katkı sağlarız.

1- Kamu kurumlarının yap-boz haline getirilmesi sona erdirilmeli

Gerekli analizler yapılmadan kamu kurumlarının ayrılmasının, birleşmesinin, genişletilmesinin veya yeni bir kurum kurulmasının önüne geçilmelidir. Tabela ücretleri dahi dikkate alındığında çok büyük maliyetler oluştuğu görülecektir. Özellikle son dönemlerde kamu kurumlarında sürekli büyüme göze çarpmaktadır. Yıllarca 1. Hukuk Müşavirlikleri ve personel daire başkanlığı olarak faaliyet gösteren birimler biranda genel müdürlük seviyesine çıkarılmıştır.

2- Cumhurbaşkanına çok fazla atama onayı gitmemeli

Birçok kamu kurumunun müfettiş ataması dahi Cumhurbaşkanı onayı ile yapılmaktadır. Bu konu üzerinde çalışılarak gereksiz birçok atama ile Cumhurbaşkanlığı makamı meşgul edilmemelidir. Bir dönem Planlama Uzmanı atamaları dahi müşterek kararname ile yapılmaktaydı. İç denetçi atamaları bakan onayı ile yapılırken müfettiş atamalarının Cumhurbaşkanı onayına sunulması rasyonel değildir. Kaldı ki her müfettiş ataması da Cumhurbaşkanı onayı ile yapılmamaktadır.

3- Personel mevzuatı gözden geçirilmeli

Personelle ilgili mevzuatın büyük çoğunluğunun 1982-1984 tarihleri arasında yürürlüğe girdiğini görülmektedir. 21'inci yüzyılda 1980'lerin anlayışıyla personeli yönetmeye çalışılması doğru değildir. Üzücü olan husus ise bu durumun maalesef sorgulanmasının dahi yapılmamasıdır.

Eğer kamu personel reformu yapalım ondan sonra bunları düzeltelim denilirse çok ciddi bir hata yapılmış olacaktır. Kaldı ki uzun süredir ağızlara alınmayan personel reformunun ne boyutları hakkında bilgimiz var ne de içeriği hakkında. Dolayısıyla gördüğümüz aksaklıkları biran önce düzeltmeliyiz. Kaldı ki yapacağımız birçok düzenleme reformun bir boyutunu oluşturacak ve reformu daha kolay yapmamızı sağlayacaktır.

4- Kamunun insan kaynaklarını yönetecek merkezi bir teşkilat yeniden kurulmalı

Kamu kurumlarındaki uygulama farklılıklarını giderecek merkezi teşkilatlar mülga edilmiştir. Hali hazırda, kamu yönetimini düzenleme görevi Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilmektedir. Devlet Personel Başkanlığının daha da güçlendirilmesi yerine, mülga edilmesi yaşanan sorunları artırmıştır. Kamuda yaşanan bir sorunun çözüm süresi eskiye nazaran uzamıştır. Dolu ve boş kadro değişikliği gibi küçük bir teknik düzenlemenin çıkması dahi artık gecikmektedir.

5- Kamu Görevlileri Etik Kurulu güçlendirilmeli

Kamu Görevlileri Etik Kurulu hakkında yaptığımız en önemli tespit bu Kurulun bu haliyle dahi verdiği kararlarda çok ciddi bir işlev görmesidir. Ancak bu Kurulun 6 uzmanla etkin çalışması ve caydırıcı olması beklenemez. 2021 yılında kurulun internet sayfasında 2 kararını görüyoruz. Bu Kurul güçlendirilmeden kamuda yaşanan etik dışı davranışların caydırılması mümkün değildir. Elbette bu Kuruldan olağanüstü işlevler beklenmemeli ama birçok soruna çözüm üreteceği de unutulmamalıdır. Cumhurbaşkanı tarafından bu Kurulun daha da güçlendirileceği ve kamudaki etik dışı davranışların cezalandırılacağı mesajı çok büyük bir etki oluşturacaktır.

6- 20 yıldır sonuçlandırılamayan norm kadro çalışması bir an önce tamamlanmalı

2020-2022 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da norm kadro çalışmaları yer almasına ve bu konudaki çalışmalara 2000 yılından itibaren başlanılmasına rağmen ilk yapılan çalışmalar dahi güncellenememiştir. Norm kadro çalışmaları yapılamadığı için kamu kurumlarının personel ihtiyaçları bilimsel yöntemlerden ziyade el yordamıyla yapılmaktadır. Halbuki bilimsel yöntemlerle hazırlanacak norm kadro çalışmaları personel ihtiyaçlarını veya fazlalığını ortaya çıkaracaktır.

7- Üniversitelerle kamu kurumları arasındaki iş birliği arttırılmalı

2547 sayılı Kanunun 38 inci maddesindeki ücret güncellenerek öğretim üyelerinin kısmi süreli olarak kamu kurumlarında çalışmasının yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Birçok kamu kurumunun konu uzmanı öğretim üyeleri ile hiçbir irtibata geçmediği görülmektedir. Halbuki teorinin pratiğe geçişi ancak bu sayede olacaktır. Objektif kurallar konularak konu uzmanı öğretim üyelerinin teorik bilgileri kamu kurumlarında uygulama alanı bulmalıdır. Özellikle Dışişleri Bakanlığı, İş-Kur ve Sosyal Güvenlik Kurumu gibi kurumların bu yöntemle ciddi katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Bu konuda TÜSEB ve TÜBİTAK örnekleri incelenmelidir.

8- Kamu kurumlarının insan kaynakları birimleri güçlendirilmeli

Çok büyük kamu kurumlarının insan kaynakları birim yöneticileri maalesef konu uzmanı yöneticilerden atanmamaktadır. Bu kurumlarda işler astların yönlendirilmesiyle yürütülmekte, vizyoner çalışmalardan ziyade günlük rutin işlerin dışına çıkılamamaktadır. Halbuki bu birimler ve yöneticileri ne kadar yetkin olursa ortaya konulacak işlerde o kadar etkin olacaktır. Hatta bu birimlerde kariyer uzman istihdamı yaygınlaştırılmalıdır. Nitekim kurumsal firmaların hem insan kaynakları birimleri hem de yöneticileri çok yetkin kişilerden oluşmaktadır.

9- Memur tanımı netleştirilmeli

657 sayılı Kanun'da, kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, Memur olarak tanımlanmıştır. Ancak genel idare esasları, asli ve sürekli kamu hizmetleri ile diğer kamu görevlilerinin ne olduğuna ilişkin herhangi bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır.

Öncelikle asli ve sürekli kamu hizmeti ile genel idare esaslarının tanımının yapılması gerekmektedir. Bu tanımdaki muğlaklık yüzünden memur tanımı içerisine girmeyecek birçok kamu görevlisinin memur olarak tanımlandığı ve 12 hizmet sınıfına dahil edildiği görülmektedir. 12 hizmet sınıfına baktığımızda en bariz şekilde yardımcı hizmetler sınıfını görüyoruz. Bu hizmet sınıfında yer alanların hiçbir şekilde memur tanımı içerisinde yer almaması gerekirken memur olarak karşımıza çıktığı görülmektedir. Kamunun geniş çaplı yeniden yapılandırılmasına karar verildiğinde, bu sorunun da bir yasal düzenlemeyle çözümlenmesi gerekmektedir.

10- Aynı hizmetin dört farklı statüdeki personele dört farklı maaşla yaptırılması

Hangi kamu hizmetinin hangi statüdeki personele yaptırılacağına ilişkin karmaşa nedeniyle aynı iş çok farklı statülerde görev yapan personel eliyle yürütülmektedir.

Konuyu somutlaştırmak gerekirse, yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan memurlara yaptırılan kurumların temizlik vb. işleri daha sonra taşeron işçilere yaptırılmaya başlanmış, taşeron işçilerin kadroya geçirilmesinden sonra kadrolu işçiler de bu görevleri yapmak üzere alınmaya başlanmıştır. Daha sonra bu işler için sözleşmeli personel alınmaya da başlanmıştır.

Sonuç olarak aynı iş memur, taşeron işçi, kadrolu işçi ve sözleşmeli personele yaptırılmaya başlanmıştır. Özetle aynı iş için dört farklı statüdeki kamu personeli istihdam edilmeye başlanmıştır. Bunların hepsinin maaşları biri birinden farklı olduğu için çalışma barışı da bozulmaya başlamıştır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.