Koncuk Yeniden Genel Başkanlığa Seçildi

Koncuk Yeniden Genel Başkanlığa Seçildi

Türkeğitimsen 5. Olağan Genel kurulu yapıldı. Seçime tek liste olarak giren KONCUK yeniden genel başkanlığa seçildi.

Türk Eğitim-Sen Genel Kuruluna; MHP Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Zühal Topçu, Çalışma ve Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Fatih Acar,  Türk Dünyası Kadınları Dostluk ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı ve MHP MYK Üyesi Şenol Bal, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, Türk Eğitim-Sen Eski Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Ali Ünalan, Türkiye Kamu-Sen Eski Genel Başkanı Bircan Akyıldız, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut, Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Nazmi Güzel, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Mehmet Özer, Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı İlhan Koyuncu, Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati ALSANCAK, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir, İlksan Başkanı Tuncer Yılmaz, Ankara Şehit Aileleri Derneği Başkanı Hamit Köse, Genel Kurulda, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından divan seçimi yapıldı. Divana Türk Eğitim-Sen İstanbul 8 No’lu Şube Başkanı Remzi Özmen başkanlık ederken; Türk Eğitim-Sen Ankara 1 No’lu Şube Başkanı İbrahim Çömez, Trabzon 2 No’lu Şube Başkanı Arife Erkan ve Batman Şube Başkanı Aykan Sağırkaya divan üyeliğine seçildi.

Genel Kurulda; Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Zühal Topçu, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi ve Çalışma ve Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Fatih Acar ile Türk dünyasından Genel Kurulumuza katılan Kazakistan,Azerbaycan, Kırgızistan, Kosova, Makedonya ve Kıbrıs Heyetinin temsilcileri  debirer konuşma yaptı.

1-038.jpg

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk konuşmasına Sezai Karkoç’un;


Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.


Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar Allah’ın gazabından kurtulamayacaklar” şeklindeki sözleriyle başladı.

Son günlerde ülkemizin kötü günlerden geçtiğini kaydeden Koncuk, 17 Aralık  tarihini sahte ahlak maskelerinin düştüğü gün olarak tanımladı. 17 Aralık tarihinden önce de ekonominin kötüye gittiğini kaydeden Koncuk şunları söyledi: “17 Aralık tarihinden önce cari açık 55 milyar doları bulmuştu. Dün açıklanan verilere göre, dış ticaret açığımız da 99.8 milyar dolar olmuş. Ekonomideki bu kötü gidiş sadece 17 Aralık operasyonuna bağlanamaz. ‘17 Aralık’a kadar Türkiye’de her şey güllük gülistanlıktı, 17 Aralık’tan sonra operasyonu yapanlar Türkiye’deki kötü ekonomik gidişin sebebi oldu’ şeklinde gerekçe yaratılıyor. Bu doğru değildir. Türk ekonomisi freni patlamış kamyon gibi. Şu anda kimse nerede duracağını bilemiyor. Faizler yüzde 100 oranında artırıldı. Faizlerin artması, birçok yatırımın durması ve işsizliğin artması demektir. 17 Aralık ile birlikte siyasi iktidara karşı güvensizliğin daha da derinleşmesi beraberinde ekonomik güvensizliği ve istikrarsızlığı getirdi. Bir ülkede ekonominin iyi olması için huzur olması ve ülkeyi yönetenlere güven duyulması lazım. Dolayısıyla Türkiye’nin yatırım yapılabilecek, insan hakları ve demokratik haklar bakımından güvenilir bir ülke olduğu kanaatinin oluşması lazım ki sıcak para akışı olsun. Şu anda sıcak para akışı kesildi. Sıcak para akışını yeniden sağlamak düşüncesiyle faizler artırıldı. Ama bunun doların ateşini ne kadar azaltabileceğini zaman içinde göreceğiz. Allah ülkemizin yardımcısı olsun.”

Türkiye’de siyasi anlamda güvenin sağlanması gerektiğini kaydeden Koncuk, “Hem Türk insanının hem de Türkiye dışındaki camianın, dünya ülkelerinin Türk yönetimine güven duyması lazım. Bunu sağlamak zorundayız. Şu yapılanlarla güven sağlanması mümkün değil” dedi. Yargının alt üst edildiğini ve siyasi iktidarın, ‘paralel devlet’ diyerek, esasında akla zarar bir iddia ile yolsuzluk iddialarından kendilerini soyutlamaya çalıştığını belirten Koncuk, “Peki paralel devlet ne zaman yapılanmış, paralel devleti kim yapılandırmış? Paralel yapının mensupları emniyetin, yargının kilit noktalarına kimin onayıyla getirilmiş?” diye sordu.

Türkiye’de siyasi güvensizlik oluştuğunun altını çizen Genel Başkan Koncuk, “11 yıldır ‘Siyasi istikrar bozulmasın. Siyasi istikrar bozulursa ekonomik istikrarda bozulur’ diyorlardı. Şu anda siyasi istikrardan bahsetmek mümkün değildir. Dolar yüzde 22 ila yüzde 25 oranında Türk lirası karşısında değer kazandı. Dolayısıyla bizim ülke olarak siyasi istikrarı sağlama mecburiyetimiz var. Bu da ancak güven duyulan bir siyasi iktidarla oluşabilir” diye konuştu.

“Benim evimden ayakkabı kutularında izah edemeyeceğim paralar çıkarsa, ben burada nasıl ahlaktan bahsedebilirim?” diyen Koncuk, vatandaşlarımızın gereğini mutlaka yapacağını kaydetti. Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir ülkede ahlaksızlık, yolsuzluk hırsızlık varsa vatandaş gereğini yapacaktır. Facebook ve twitter’da ses kayıtları dolaşıyor. Mızrak çuvala sığmıyor. Birileri Başbakanı da, bakanları da, iş adamlarını da dinlemiş. ‘Yapmadık’ diyorsunuz da, bu kayıtları nereye koyacaksınız? Tüm bunları siyasi angajmanla söylemiyorum; bu ülkenin bir ferdi, en büyük sivil toplum örgütlerinden birinin genel başkanı olarak söylüyorum. Bu ülke bizim. Evlatlarımızın geleceğini hiç kimsenin, hiçbir siyasi partinin siyasi ihtiraslarına feda edemeyiz.    

Bu iktidar döneminde makam mevki sahibi olabiliriz. ABen İsmail Koncuk’um. Türküm ve Müslümanım. Bundan da şeref duyuyorum.

Adımıza sahip çıkmalıyız. Adımıza sahip çıkmak bir şereftir, Türküm demek bir şereftir.

Kişi başına milli geliri 10 bin 500 dolara çıkardık’ diyorlar. Vatandaş, ‘10 bin 500 dolarım nerede?’ diye hesap sormalıdır.

Enflasyon farkını bile düşünemeyen bir konfederasyonun hala var olması, emin olun Türk memuru açısından kaygı verici bir durumdur.

Eti kasaptan, ekmeği fırından alacaksın. Kaçak et alırsan ya at ya eşek eti yersin. Memurlar bunu bilecek. Sendikacılığı da, sendikacılık yapanların yanında durarak göstereceğiz.

Başbakan daha önceki zamanlarda YÖK Başkanlarını yerden yere vuruyordu, YÖK Kanununun anti demokratik olduğunu söylüyordu. Ama YÖK Kanununu değiştirmediler. Kim gücü eline geçirirse, He-man gibi ‘güç bende’ diyor; o gücü kullanmaya devam ediyor.

YÖK Kanunu çalışmaları yapıldı. Biz de TES olarak bu çalışmaların içindeydik. Ama YÖK Kanunu rafa kalktı. YÖK Kanunu iyi ki değişmedi. Çünkü mevcut kanundan daha beter bir YÖK Kanunu ile karşı karşıya kalacaktık.”

Buradan Mehmet Şimşek’e sesleniyorum: Siz ağlama duvarı değilsiniz. Akademisyenlerin problemlerini çözün.

Akademisyenlerin ekonomik durumunun çok kötü olduğunu kaydeden Koncuk, akademisyenlerin maaşları ile ilgili düzenleme yapılmasını istedi.  Koncuk, “Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de akademisyenlerin ekonomik durumunun kötü olduğunu söyledi. Buradan Mehmet Şimşek’e sesleniyorum: Siz ağlama duvarı değilsiniz. Akademisyenlerin problemlerini çözün.

YÖK Kanununun değiştirilmesi gerektiğini de kaydeden Koncuk, “Kim iktidar olursa olsun, isterse babamız iktidar olsun, bu kanun değişmelidir. YÖK ve rektör sultasına son verilmelidir. Aksi taktirde üniversitelerde huzur bulamayız, üniversiteleri bilimsel çalışmanın merkezi yapamayız” diye konuştu.

Bu ülke; Türkü, Kürdü, Çerkesiyle  hep birlikte bir ve beraber olursa, mutlu olabilir. Ancak siyasi iktidar ‘Beni destekleyenler, sadece bana teslim olanlar bu ülkede yaşama hakkına sahiptir. Diğerlerine bu hakkı tanımam, devlet kademelerinde unvan vermem’ diyerek, kendisi gibi düşünmeyen tüm insanları potansiyel suçlu olarak görürse, bu ülkede huzur olmaz.

‘Cemaat mensubu, dün AKP’ye yardım etti’ şeklinde düşünmemeliyiz. Kim olursa olsun, o bu ülkenin insanıdır. Acı çekenin derdiyle dertlenmeyen, bundan keyif alan alçak oğlu alçaktır.”

Özel okullarda öğrenci başına 3 bin TL para vereceklerini söylüyorlar. Siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? Camı kırık okullar var, badanası yapılamayan, laboratuvarı olmayan, hala saboyla ısınan okullar var. Önce bu okullara yardım et; kendi elindeki okulları, devlet okullarını adam et.

Dershanelerin kapatılması ile ilgili akla zarar projeler var. Dershanelerin bir kısmını özel okula dönüştürecekler. Ülkemizde özel okulların doluluk oranı yüzde 40. Mevcut özel okullar dahi öğrenci bulamıyor. Özel okullarda öğrenci başına 3 bin TL para vereceklerini söylüyorlar. Siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? Camı kırık okullar var, badanası yapılamayan, laboratuvarı olmayan, hala saboyla, hatta mahrumiyet bölgelerinde tezekle ısınan okullar var. Önce bu okullara yardım et; kendi elindeki okulları, devlet okullarını adam et. Böyle bir öngörüsüzlük olur mu? Sanıyorum ki, bir kör inatlaşma uğruna ne güneşler batıyor diyeceğiz.”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yandaş koruma bakanlığı olmaktan çıkarılmasını isteyen Koncuk, “Nabi Avcı’yı ikaz ediyoruz. Sayın Avcı 60 yaşındasın. Hayatının en olgun çağındasın. Adını güzel analım. Bir Nabi Avcı geldi geçti, ne güzel bakanlık yaptı diyelim; yandaş korudu, eğitim-öğretimi berbat etti demeyelim. Bakanlık koltuğunu korumak uğruna bu kadar yanlışlığa göz yumman, ses çıkarmaman senin ak saçına, ak sakalına hiç yakışmıyor” diye konuştu.

Yönetici ve şube müdürlüğü atamalarına değinen Koncuk, şöyle konuştu: “Adamlar tezgah kurmuş. Yönetici atamalarında kendilerinden olmayanlara düşük puanlar veriyorlar. Günah, böyle bir şey olmaz. Kim hak ediyorsa, liyakatli ise, eğitim-öğretimimizi bir adım ileri götürecekse, o kişiler yöneticilik makamlarına getirilmelidir. Önümüzdeki dönemde şube müdürlüğü atamaları olacak. Öyle bir yönetmelik ki, şube müdürlüğü sınavlarında yazılı sınav sonucuna göre sözlü sınava çağırıyorlar ama şube müdürlüğü atamaları sözlü sınav sonucuna göre yapılıyor. Açıkça ‘torpil yapacağım’ deniliyor. Ama yargıda kazanacağız. Sizlerin yüzünü o zaman göreceğiz. İlçe müdürleri atanıyor. Yıllardır Ankara’da görev yapan ilçe müdürleri vardı, onları farklı illere gönderdiler. Ahde vefada yok. Bu kişilerin yerine kimleri getirdiler? Bir yalaka sendikanın adamlarını, iki koyun güdemeyecek, birini kaybedip gelecek kişileri ilçe milli eğitim müdürü yaptılar. Sonra da Türk milli eğitimi neden bu durumda diyoruz? Daha beter durumda olmadığına şükredelim. İyi ki Türkiye sevdalıları size rağmen Türk milli eğitim sistemi içinde var. Bir başarı varsa onların omuzlarında olan bir başarıdır.

Hem kendi çocuklarımızı sömürüyoruz hem de Şeyh Edebali’nin ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözünü söylüyoruz. İnsanı böyle mi yaşatacaksınız?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm 4/C’lileri kadrolu yapmaya gücünün yeteceğine inanıyorum.23 bin 4/C’linin kadroya alınmasını isteyen Koncuk, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm 4/C’lileri kadrolu yapmaya gücünün yeteceğine inanıyorum” dedi. Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 4/C’liler ile ilgili ‘sorumluluklarımızı yerine getirdik’ diyor. Yani Mehmet Şimşek, ‘Biz kurumları özelleştirirken, işçilere kıdem ve ihbar tazminatını verdik, devlet olarak görevimizi yerine getirdik” demek istiyor. Hani devletin görevi insanı yaşatmaktı? Yüce dinimiz de bu çifte standart anlayışı zulüm olarak adlandırıyor. Çalışanlar arasında farklı hukuki normları uygulamak zulümdür. Bu kabul edilebilecek bir durum değildir. Başbakan 4/C’lilere kadro konusunda ‘seçimler öncesinde popülizm olur’ diyorsa da, insana sahip çıkmak popülizm olmaz. Siz devlet olarak görevlerinizi yerine getirin, onlara sahip çıkın; popülizm diyenler, desinler. 4/C’lilerin kadroya alınması konusunun takipçisiyiz” dedi.

 

Devlet memurlarının    iş güvencesinin tehdit altında olduğunu kaydeden Koncuk, “Siyasi iradenin zaman zaman yaptığı açıklamalar iş güvencesinden rahatsızlık duyduklarını gösteriyor. 17 Aralık operasyonundan sonra Pakistan gezisinden dönerken bir gazeteci Başbakan’a ‘Operasyon yapan polisleri neden görevden almıyorsunuz? diye sordu. Başbakan da ‘657 sayılı kanun bu kişileri koruyor. Fabrikada çalışsalardı kıdem ve ihbar tazminatını verip kapının önüne koyardık. Aklımız başımıza geldi, 657’yi değiştireceğiz’ diyor.  2 milyon 600 bin kamu çalışanı bu sözleri duya duya, iş güvencesiz bir istihdam modeli istiyor mu? Başka bir isim ile anılmak istiyorlar mı? 2 milyon 600 bin kamu çalışanı buna karar vermek zorundadır. Ya haklarımıza sahip çıkacağız ya da siyasi iktidarlar, yarın böyle bir değişiklik yaparak işine gelmeyeni kapı önüne koyacak. Bu noktada 4/C’liler önümüzde bir örnektir. Yarın devlet memurluğunda da böyle bir sitem oluşturulabilir.

Türkiye Kamu-Sen bu mücadeleyi vermekte kararlıdır, meydan boş değildir. Her türlü bedeli öderiz ama devlet memurluğu kavramının kaldırılmasına müsaade etmeyiz. Kimse macera aramasın. Bir ülkede iktidar olmak, keyfince her istediğini yapmak anlamına gelemez. Senin iktidar olman benim haklarımızı budama hakkını vermez, devlet memurluğunu kaldırma hakkını sana vermez. Kimse kral değil. Kimse şah değil, padişah değil. Herkes yetkilerini sınırları içinde davranmalıdır” diye konuştu.

 

                 ...:: GENEL BAŞKANIN AÇIKLAMASI İÇİN TIKLAYINIZ ::... 

1-038.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum