MEMUR-SEN ANKARA İL VE EĞİTİM-BİR-SEN 1 NOLU ŞUBE BAŞKANI MUSTAFA KIR'IN MEHMET AKİF ERSOY'UN ÖLÜM YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI

"SENİ BİR GÜN DEĞİL HER GÜN ANIYORUZ." BASIN AÇIKLAMASIDIR.

                          SENİ BİR GÜN DEĞİL, HER GÜN ANIYORUZ.

            İstiklâl marşımızın şairi, büyük fikir ve dava adamı Millî Mücadele ve Kuvay-ı  Milliye ruhunun öncüsü Mehmet Akif Ersoy'u Ölümünün 77.Yılında  rahmetle anıyorum..O 63 yıllık ömründe (1873-19936)  fırtınalı bir hayat geçirmiştir.İslam düşüncesinin edebiyattaki en önemli temsilcisidir. İstiklal Marşı şairi,Vatan şairi, Milli şair gibi pek çok hak ettiği unvanlarla anılmaktadır.  

            Akif'i  anmak yetmez.Onu anlamak gerekir..Anlamakta  yetmez Onu yaşamak gerekir.Çünkü;Akif sadece bir şair ve bir düşünür değildir. O yazdıklarını ve düşündüklerini hayatının her anında  yaşamış;sözü sözüne,özü özüne uyan bir ahlak abidesidir.  Mevlana’nın   “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” sözünün toplum içinde yaşamış  canlı örneğidir.

           Hayır,hayal ile yoktur benim alışverişim

           inan ki ne söylemişsem görüp de söylemişim..." Onun bu özelliğini yansıtır.

            İmparatorluk davasına son verdiğimiz zamanlarda ordumuz  dağıtılmış,  Sevr antlaşmasıyla; vatan parçalanmış,Rumeli kaybedilmiş,güzel İzmir,yeşil Bursa Yunanlılar tarafından işgal edilmiş hatta düşman ordularının Ankara'ya doğru ilerlediği bir sırada TBMM' de hükümet merkezinin Kayseri'ye nakli bile tartışılmıştır.

              Mehmet Akif  Tehlikenin en alevli anlarında bile  hiç ümitsizliğe kapılmadan ayağında çarık  ve elinde asa ile   Anadolu'yu adım adım dolaşmıştır.Konya'da çıkan bir isyanı bastırmak için Konya'ya koşmuş, Oradan  devlete isyan hazırlıklarını başlatan Necid çöllerine uzanmıştır. Her gittiği köy, kasaba ve şehir  camilerinde vatan savunmasına dair  yaptığı   ateşli vaazlarla  milletin ruhunda fırtınalar koparmıştır. Akif; memleketin  buhranlı günlerinde  fakir,silahsız, cephanesiz mutsuz ve umutsuz  bir  millete umut aşılamıştır.

            Milletlerin hayatında meydana gelen çalkantılar -elbette o milletin edip ve şairlerini de yakından ilgilendir.Ölüm kalım mücadelesinde bazen engin duygulu bir şairin bir ordu kadar etkili olduğu görülmüştür.Mehmet Akif İstiklal Marşını yazmakla İstiklal harbinin manevi cephesinde doğan kahramanlardan biri olmuştur.

            Mehmet Akif  3 kıta ve 7 denize hükmeden imparatorluğun çöküş,yıkılış ve dağılışını kalbinin derinliklerinde duyan bir düşünce ,dava ve aksiyon adamıdır. O dağılmaya yüz tutmuş bir medeniyetin,  çökme noktasına getirilmiş bir imparatorluğun garip haykırışıdır. Hiç bir şair vatanın karanlık günlerinde Akif  kadar gönülden gözyaşı dökmemiştir.

                        Mehmet Akif Milli Mücadeleye daha başlangıçta katılmış Kuvay-ı Milliye ruhunu yaşamış bir şairimizdir. Akif Yunan'ı denize döken harekatın motor gücüdür. hele İstiklal Marşımız Akif'in kaleminden fışkıran bir düşünce volkanı olduğu gibi  istiklal harbinin manevi cephesinde açılan büyük bir taarruzdur.

       Akif'i anlamak doğumundan ölümüne kadar geçirdiği anlamak için bir iman abidesinin nazma bürünmüş şekli olan Safahatını iyice tetkik etmek gerekir. Çünkü Safahatta;koşan,üzülen,acıyan,sevinen,kızan,isyan eden,konuşan tartışan bir kahraman vardır O da  Akif'in kendisidir.

             . O milletine romantik köşelerden sırça köşklerden değil; sefaletin içinde yaşayan halkının  seviyesinden bakmıştır.İçinde bulunduğu toplumun ıztırarlarını  ruhunun derinliklerinde hissetmiştir. Koskoca İslam aleminin dertleriyle dertlenmiş feryatlarını haykırmıştır."Mahalle Kahvesi"nde zamanını kahvehanelerde öldüren tembel kişileri. "Köse İmam"da İslam'ı yanlış anlayarak karısını boşamak isteyen acımasız cahil bir adamı anlatmış ve özlenen gençliği "Asım" da simgeleştirmiştir.

"Seyfi Baba"da bir dostunun hastalığı kendisini perişan etmiş, "Hasta"da veremli bir ziraat mektebi örencisiyle ölüm yolculuğuna çıkmıştır. "Meyhane"de sarhoş kızı İffet'in evde kalma acısını paylaşmış, "Küfe" de küfeci Hasan'ın fakirliğini ve çaresizliğini,yetim kalan bir çocuğun dramını,  beraber yaşamıştır.

            Kahvehanelerin,meyhanelerin pis havasını camilerin,minberlerin secdelerin heyecanını cephelerin kan ve kıyametini koskoca bir milletin geçirdiği safhaları dile getirmiştir.

            Bütün bu olaylar Mehmet Akif'in  duygulu ve coşkulu şairliği yanında mücadeleci ,azimli,cesur ve  emsalsiz vatanseverlik  anlayışını ortaya koyan ifadelerdir.Mehmet Akif Ersoy kadar Müslüman Türk Milletinin dertleriyle dertlenen,Müslüman Türk milleti gibi düşünen,Müslüman  Türk milleti gibi konuşan ve yaşayan bir başka milli şair göstermek mümkün değildir.

            Mithat Cemal'in Âkifle İlgili şu tesbiti enteresandır "Akif hayatımın 33 senesidir. Bu 33 senede o, bir tek defa bayağı olmadı. Onun iç yüzüne baktığım vakit gökyüzüne, denize bakar gibi ferahlardım. Sonra 63 senelik hayatını öğrendim; bu ne berrak 63 senedir, siyah ve pis tek bir dakikası yoktur.'" "Dalkavukluk etmeyen adam gördüm; fakat dalkavukluktan hoşlanmayan adam görmedim. Bunun bir müstesnası vadır: O da Akif'tir." Akif:

"Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
Günler şu heyulayı da, er geç silecektir.        

         Sessiz yaşadım, kim beni, nereden bilecektir?
  Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma,  

                                    Sessiz yaşadım,kim beni nerden bilecektir... "Dese de bu gün  yurt içinde ve yurt dışında resmi  kurumlarımızda,kalelerimizde,kulelerimizde ay yıldızlı bayrağımız onun şiiriyle  dalgalanmaktadır.  hayatını ve İstiklal marşını milletine adayan Akif'imizi  rahmet minnet ve şükranla anıyorum.Ruhun şad mekanın cennet olsun.
[email protected]