Mustafa Kır'dan İnsan Hakları Günü Tepkisi

Mustafa Kır'dan İnsan Hakları Günü Tepkisi

MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR’IN 10 ARALIK DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASIDIR. 9.12.2014

MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR’IN 10 ARALIK DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASIDIR. 9.12.2014    

            Hakları Gasp Edilen İnsanın Günü Kutlanamaz

 

            İnsan hakkı, insan olmanın gereğidir.

            1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından "Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi"nin kabul edildiği 10 Aralık günü Dünya İnsan Hakları günü olarak kutlanmaktadır.

             İnsan hakkı insan olmanın gereğidir. Yüce Yaratıcı tarafından doğuştan bahşedilen yaşama, meşru yollardan mülk edinme, inanma ve inandığı gibi yaşama, düşüncesini özgürce ifade edebilme, ırz ve namusunu koruma, devlet imkânlarından adalet ölçüsünde yararlanabilme ve anlaşmalardan dolayı kendine dönen paya sahip olma gibi bireysel anlamda vazgeçilmez vazgeçilemez, devredilmez, devredilemez haklardır.

             İnsanlar doğuştan özgür, eşit ve onurlu bir şekilde yaşama hakkına sahiptir. Dünyanın değişik yerlerinde ve özellikler İslam coğrafyasında temel hak ve özgürlükler bağlamında can ve mal güvenliği, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade hürriyeti ile siyasi hakları alenen çiğnenmekte, kendi öz yurtlarında parya muamelesine tabi tutulmaktadır.

                BM'lerin konumu, durumu, tavrı ve oluşumu yeniden gözden geçirilmelidir.

             Bazı Emperyal devletlerin başka ülkelere ve bazı diktatör yöneticilerin kendi halkına karşı yaptıkları acımasız saldırıları ve insan hakları ihlallerine karşı Birleşmiş Milletlerin çifte standartlı yaklaşımları, BM Bünyesinde veto hakkı olan ülkelerin tutumları dolaysıyla alınan kararlar maalesef korunamaz ve uygulanamaz hale gelmektedir.

            Birleşmiş Milletler içinde bulunduğu konum ve takındığı tavır sebebiyle veto hakkı olan ülkelerin istekleri doğrultusunda hareket eden bir örgüt olmaktan başka bir işe yaramamaktadır.  Dünya Milletlerinin güvenliğinin değil, adeta güvensizliğinin bekçisidir. Üye ülkelerce konumu, durumu, tavrı ve oluşumu yeniden gözden geçirilmelidir.

              Sahte demokrasi aldatmacaları Siyonist İsrail devletinin ekmeğine yağ sürmüştür.

            Özellikle Irak’ın işgaliyle başlayan son 10 yıllık süreç içinde, Ortadoğu da başlatılan sahte demokrasi aldatmacaları ile yayılmacı politikalarından bir türlü vazgeçmeyen Siyonist İsrail devletinin ekmeğine yağ sürmenin dışında başka bir işe yaramamıştır.

             Irak, Libya, Suriye gibi ülkeler tarihiyle kültürüyle hak ile yeksan edilmiş, demokrasiye geçişten sonra Mısır darbecilerin kucağına tekrar itilmiştir.          

             İnsanın haklarını korumak uygar ülkelerin ortak paydasıdır. İnsan hakkı ihlallerine karşı durmakta yine uygar ülkelerin ortak sorunudur. “ Çünkü İnsanın insana hükmetmesi, onu yok etmesi insan onuruna yakışmayan bir durumdur.

           Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinin evrensel değerleri ayaklar altına alınmıştır

            Bilindiği üzere Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi emperyalist güçlerin ihtirasları uğruna, sürgünlerin, soykırımların yaşandığı ve kitlesel imha silahlarıyla her dil ve dinden milyonlarca masum insanın acımasızca hayatına kıyıldığı 2. Dünya Savaşında, yaşanan felaketlerin bir daha yaşanmaması için insanın insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olmasını garanti almak için 10 Aralık 1948 günü Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi kabul edilmiş ve dünyada İnsan Hakları günü olarak kutlanmaya başlanmıştır.

             İnsan Hakları insan olmaktan doğan haklardır. Bu haklar vazgeçilmez vazgeçilemez devredilmez ve devredilemez haklardır. Ancak günümüzde demokrasi, İnsan hakları, temel hak ve hürriyetler ile  ekonomik ve sosyal haklara sahip olma;  yoksulluğun ve  açlığın pençesinde kıvranan  Afrikalı, iç savaşlar ve çatışmalar sebebiyle tepesine her gün bombalar yağdırılan  evinden, barkından uzaklaştırılan  ve mülteci konumuna düşürülen açlık ve ölümle boğuşan  Suriyeli, Filistinli, Iraklı, Doğu Türkistanlı  Arakan' lı  binlerce, on binlerce, milyonlarca   masum bebek, çocuk, savunmasız kadınlar  ve  insanlar için "Dünya İnsan Hakları günü" her hangi bir anlam  taşımamaktadır.

             Çünkü Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesine rağmen Halen insan haklarının en temel değerlerini hedef alan ırkçılık, ayrımcılık, nefret ve hoşgörüsüzlük günümüzde hem bölgesel hem de evrensel olarak insanlığı tehdit etmekte ve insanlığının ortak sorunu olmaya devam etmektedir.

             Müslümanlar imanlarını ve yaşantılarını sorgulamak zorundadır.
            Sadece kendi hakkı veya çıkarı için, başkalarının en temel hak ve hukukunu yok sayabilen küresel ve emperyalist güçler karşısında imamesi kopmuş tespih taneleri gibi darmadağınık bulunan İslam kardeşliğini güç birliğine dönüştüremeyen sözde Müslümanların konumu ve durumu da insanlık için en büyük tehdidi oluşturmaktadır. Müslümanlar imanlarını ve yaşantılarını sorgulamak zorundadır.

            Bu yüzdendir ki İslam coğrafyası açlığın, kıtlığın, yoluğun, yoksulluğun ve iç çatışmanın kardeş kavgasının değişmez alanı haline gelmiştir. Bu yüzdendir ki, İslam ülkeleri acıların ülkesine dönüşmüştür. Bu yüzdendir ki, Müslümanların kadınlarının kızlarının, çocuklarının ırzı ve namusu, can ve mal emniyeti düşmanlarının insafına terk edilmiştir.

            İnancımıza, kültür değerlerimize ve medeniyet anlayışımıza göre her çocuk doğuştan itibaren başta yaşama hakkı olmak üzere, eğitim, sağlık beslenme, barınma, fiziksel ve psikolojik sömürüye karşı korunma, sosyal hizmetlere erişim gibi temel haklara sahiptir.

            Böyle bir Dünya da "İnsan Hakları Günü"nü kutlamak mümkün değildir.

             Ne yazık ki, Müslümanların çocukları acımasızca yapılan savaşlar ve iç çatışmalar yüzünden İnsan kaçakçılarının, istek dışı evliliklerin, organ mafyasının, beyaz kadın ticaretinin, fuhuş sektörünün dilenci şebekelerinin, misyoner örgütlerin ve uyuşturucu tacirlerinin boy hedefi haline gelmiştir.            

            Din, dil, ırk, renk, cinsiyet, etnik köken veya hangi siyasi düşünceden olursa olsun bütün insanların hürriyet ve haysiyetlerinin teminat altına alınmadığı, evrensel barışa ulaşılamadığı böyle bir dünya da  "Dünya İnsan Hakları Günü"nü kutlamak mümkün değildir.

[email protected]

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum