Ortak Akıl - Prof. Dr. Necati Cemaloğlu

Ortak Akıl - Prof. Dr. Necati Cemaloğlu

Erzurum’da kamu çalışanlarına yönelik düzenlediğimiz eğitimin adı: “Takım Çalışması ve Ortak Karar Verme” idi. Takım çalışması için mancınık yapma ve bilye atma yarışması yaptık.

Erzurum’da kamu çalışanlarına yönelik düzenlediğimiz eğitimin adı: “Takım Çalışması ve Ortak Karar Verme” idi. Takım çalışması için mancınık yapma ve bilye atma yarışması yaptık. Bu eğitimde mancınık yapmada bazı gruplar çok başarısız olmasına rağmen bazı gruplar çok fazla başarılı oldu. Gruplar, takım çalışmasında başarılı ya da başarısız olmalarında etkili olan faktörleri, beyin fırtınasına göre tanımladı, raporlaştırdı. Her grubun başkanı ve üyeleri, etkili takım çalışmasının parametrelerini saptadılar. Bu aşamada ortak aklı işe koşmanın, birlikte düşünüp karar vermenin etkililiğini saptamak amacıyla bir etkinlik yapmayı planladık. Grup ikiye ayrıldı. Birinci grup tamamen mühendislerden oluşuyordu. Diğer grupta ise sosyal alan çalışan memurlar vardı. Memurlar daha heterejon, mühendisler ise daha homojen özellik gösteriyordu. Her gruba birer pirinç dolusu su bardağı verdim ve 30 dakika içerisinde bu bardakta kaç tane pirinç olduğunu bulmalarını istedim. Mühendisler bir pirincin hacmini hesapladılar. Sonra bardağın hacmini hesaplayıp tahmini bir rakam söylediler. Sosyalciler bir avuç pirinci alıp saydılar. Daha sonra bardakta kaç avuç olduğunu ölçüp bir rakam söylediler. En yakın tahmini sosyalciler yaptı. En uçuk tahmini ise mühendisler. Bazı üyeler ise, saymadan tahmini rakam söylediler. Bu rakamlar pirincin sayısından ya çok yüksek ya da çok düşüktü. Genel olarak karar sürecine katılan kişiler ne kadar heterojen ve sayısal olarak ne kadar fazla ise gerçek sayıya yaklaşma oranı o kadar artış gösteriyordu. Ortak akıl, birlikte karar verme süreci, kitlelerin doğru karar vermesinde etkili rol oynuyordu.

“Kitlelerin Bilgeliği” adlı eserinde James Surowiecki (2018) bu konuyu detaylı bir şekilde ele aldı. Britanyalı bilimci Francis Galton 1906 yılında Batı İngiltere’de düzenlenen “Kesim ve Kümes Hayvanları Sergisi”ne katıldı. Bu serginin amacı, çiftçilerin yetiştirdikleri büyükbaş ve küçükbaş hayvanları sergilemekti. Sergide bir de yarışma vardı. Sergide bulunan bir öküz, kesilip temizlendikten sonra kaç kg gelir bahis yarışması da düzenlendi. Bahse 800 kişi kupon alarak katıldı. Galton bahsi düzenleyenlerden bu kuponları aldı ve bir dizi istatistiki analize tabi tuttu. 13 kuponun üzerindeki rakamlar okunamadığı için devre dışı bıraktı. 787 kuponu değerlendirdi. 787 kişi, öküzün ağırlığını 544, 09 kg olarak tahmin etmişti. Öküz kesilip temizlendikten sonra net ağırlığı 544,55 kg geldi. Kupon alıp bahse katılan kişilerin aritmetik ortalaması alındığında, kitle aslında mükemmel bir tahminde bulunmuştu. Galton araştırma sonucunu: “Demokratik bir yargının güvenirliği, beklendiğinden daha fazla bir özellik göstermektedir.” şeklinde yorumladı. Başka bir anlatımla, bireysel zekâ yerine kolektif zekâ işe koşulduğunda doğru karar alma olasılığı daha fazla artmaktadır.

Sosyolog Kate H. Gordon (1924) 200 öğrenciden cisimleri ağırlıklarına göre sıralamalarını istedi. Grubun yaptığı sıralama %94 oranında doğru idi. Yanlış yapan %5’lik grubun yaptığı sıralamayı düzeltmeleri istendiğinde, doğru yapma oranı %94,5’e çıktı. Eş zamanlı yapılan başka bir araştırmada Finans profesörü Jack Treynor 850 şeker içeren kavanozda kaç şeker olduğunu sorduğunda, grup 871 şeker tahmininde bulundu. Bu rakam gerçek rakama oldukça yakındı (akt. Surowiecki, 2018, ss. 24-25).

Televizyonda düzenlenen “Kim Milyoner Olmak İster” yarışma programında, yarışmacılar bilemedikleri soruları cevaplandırmak için seyirci jokerini kullanmaktadır. Seyirciler, yarışma başladığından günümüze kadar %98 düzeyinde doğru cevabı bulmuşlardır. Bu seyirci grubu herhangi bir özelliğine ya da kasıtlı oluşturulmuş bir grup olmadığına göre, hatta heterojen özellik göstermelerine rağmen doğru tahminde bulunmaları, ortak aklın ne kadar etkili olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

Kitlelerin bilgeliği bu bağlamda güçlü bir etki göstermesine rağmen, karıncalarda sıklıkla görülen “Değirmen Çarkı” sorunu, kitlelerin bilgeliği açısından önemli sorunların varlığına işaret etmektedir. Doğa bilimci William Bebe, karıncaları incelediği araştırmasında, karıncalarda yönetici karıncaların olmadığını, birlikte çalışıp ürettiklerini ve hayatlarını devam ettirdiklerini saptadı. Bazı karıncalar yuvalarını kaybettiklerinde önden giden karıncayı takip ederler ve daire çizerler. Dairenin çapı 365 metredir. En öndeki karınca, daireden sapıp başka yöne gittiğinde diğerleri de onu takip eder ve çoğu zaman ölümle sonuçlanır (akt. Surowiecki, 2018, ss. 58-59). Bu durum en çok koyunlarda görülür. Öndeki koyun uçurumdan atladığında yüzlerce koyun aynı şeyi takip eder ve toplu olarak telef olurlar. Kitlelerin bilgeliği olduğu kadar kitlelerin aptallığı da söz konusudur.

Tarihsel süreç incelendiğinde Mussolini, Adolf Hitler, Mao gibi liderlerin kitlesel destek aldıkları ve kitle desteği ile önemli katliamlar yaptığı görülmektedir. 2. Dünya savaşı esnasında Adolf Hitler’in gaz odalarında binlerce Yahudi’yi ölüme gönderirken, ölümcül gazın oranını saptayan çalışanların çoğu iyi yetişmiş kimyager bilim insanlarıydı. Kitleler belirli kararları verirken en doğru tahmini verme olasılığı yüksek olmasına rağmen, duygu, hırs, kalıp yargı, ideoloji ya da dini inanç devreye girdiğinde farklı bir yöne evirilebilmekte, karıncalarda ya da koyunlarda görülen toplu telef olma davranışı ortaya çıkmaktadır. 

İnsanların dışında diğer canlıların düşünme, öğrenme, problem çözme ve bilimsel araştırma yapma özellikleri olmadığı için davranışlarını içgüdüsel olarak yaparlar ve kararlarını içgüdüsel olarak verirler. İnsan biyo, psiko, sosyal bir varlıktır. Kararlarını verirken mantık süzgecinden geçirip, düşünüp, tartışıp verdiğinde, olası seçenekleri eleyip en uygun karara ulaştığında, doğru karar verme olasılığı artmaktadır. Ayrıca, verdiği kararın uygulama aşamasında hatalı olduğunu fark ettiğinde, hatayı düzeltme ve yeniden düzenleyerek tekrar harekete geçme özelliği de bulunmaktadır. Bu aşamada katı planlamadan ziyade esnek planlama yapma ve pek çok seçenek belirleyip eyleme geçme imkânı da seçenekler arasında yer almaktadır.

Sonuç olarak yapılan araştırmalar, gözlemler, bireysel zekânın değil, kolektif zekânın daha etkili olduğunu, karar süreçlerinde ortak aklın daha başarılı olduğunu göstermektedir. Demokratik ülkelerde ekonomik ve sosyal göstergelerin olumlu olma nedeni budur. Ortak aklın işe koşulduğu örgütlerde daha doğru ve etkili kararların alınıp uygulanması etkili bir yol ve yöntem özelliği göstermektedir. Ancak, örgütler bir öküzün ağırlığını tahmin etmek, sınıfın sıcaklığını ya da kavanozdaki şeker sayısını tahmin etmekten daha zor ve karmaşık özellik gösterir. Bu yüzden kitlelerin bilgeliğini, bilişim teknolojilerinin devreye girdiği örgütlerde işe koşmak çok da rasyonel bir davranış değildir. Bu aşamada veri okuryazarı olmak, veriye dayalı karar vermek ve alan uzmanlarının devreye girdiği bir süreçte ortak aklı kullanmak gerekir. Öküzün ağırlığını tahmin ederken grubun heterojen olması sorun yaratmazken, yapay zekâ ile ilgili teknik bir konuda karar verirken, yapay zekâ alanında uzman olan kişilerin varlığına ihtiyaç vardır. Buna mukabil sosyal alanda sapkın davranışlar sergileyen siyasi, sosyal ya da farklı yapılanmalar, kolektif zekâyı farklı yöne yönlendirmede etkili rol oynayabilir. Bu sebeple bireylere okuma, öğrenme, araştırma, sorgulama ve eleştirel düşünme becerisi kazandırmak, veriye dayalı karar verme becerilerini geliştirmek daha doğru bir karar, yol ve yöntem olacaktır.

Kaynakça

Surowiecki, J. (2018). Kitlelerin bilgeliği. İstanbul: Varlık.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.