Başbakan İçin Asıl Tehlike

Adil Gülmez

Lider çok sağlam duruyor, efsunlu mübarek sanki.

En yakınındakiler ona ayak uyduramasa da o her defasında duruma hâkim olabiliyor ama nereye kadar?

Çevresinde yeterli, güçlü isimler yok.

Akıncılar yakın çevrede, etkili pozisyonlarda neden vazifeli değller.

Onlar zor zamanların, riskli işlerin adamları.

Sevilmeyen, sonradan görme, görgü kurallarına riayet etmeyen nevzuhurlar, yeni yetmeler gönülden bağlı olanlara çok itici geliyorlar.

Bizzat şahit olduğum bir olayı anlatayım.

Büyükçe bir ilimizin vali yardımcısı aktarıyor.

“Adam Kur’an Kursu yaptırmak için bir arazi temin etmiş. Belediyedeki ilgili birime gidiyor inşaata ruhsat alarak başlamak için. Hasbelkader o makama geldiği her halinden anlaşılan görevli açıkça “bu işten benim çıkarım ne olacak” diyebiliyor. İşte özellikle belediyelerde rüşvet ayyuka çıkmış durumda, insaf yahu adamın Kur’an Kursu’ndan hangi menfaati olacak ki senin çıkarını da hesap etsin.”

Başarısızlığın bir noktaya kadar izahı yapılabilir ama iltimasın anlatılabilir bir tarafı yoktur.

Başka bir örnek de biraz tuhafça.

Adam bu dönemde ahbap çavuş ilişkisiyle bir devlet bankasının yönetim kuruluna girmiş.

Diyorlar ki Türkiye’de hangi vali hangi şehre atanacak bu ekip belirliyor.

Aynı kişi hakkında bir dostum anlattı.

Daha geçen gün adamın memleketinin bir ilçesinin kaymakamını nasıl çocuk gibi azarladığını görecektiniz.

Bir yere bir adam atanacaksa hemşeri, eş-dost tercih ediliyor hep, liyakat arayan yok.

Nasıl elde ettiğine bakmadan bazıları bulunduğu makamı bir nüfuz aracı olarak kullanıyor.

Bazı görevliler dostlarına karşı düşmandan daha insafsız olabiliyor.

Başıma gelen olaylardan örnek vermek isterim.

Gezi Parkı eylemleri esnasında kendimi ortaya koyarak ilk günden itibaren Gezi Parkı eylemlerinin amacının ağaçlar olmadığını anlatmaya çalıştım. O esnada facebook hesabımda yayınlanan bir yazıdan dolayı bir anda sanal âlemde uçurulmaya başlandım. Dostlarımın uyarmasıyla haberdar olduğum bu olayda binlerce aşağılık hakarete, küfürlere maruz kaldım. Evimi ve işyerimi arayanlar tehditler etmeye başladılar, bu tehditlerden ailem ve çocuklarım baya tedirgin oldular. Neyse olay adli makamlara intikal etti.

Eğer Yiğit Bulut, bu dönemdeki dik duruşuyla Başbakanlık Baş Danışmanı olduysa Allah şahit ki ben ondan geri kalmadım.

Ama bana iltifat bile edilmedi.

O yüzden Başbakanı dahi bazen kıyasıya eleştiriyorum.

Şahsen küfürlere ve tehditlere fazla itibar etmedim hatta hiç kale almadım.

Ama bu arada dostlarımdan gördüğüm muamele Taksim eylemcilerinden daha çok zarar verdi bana.

Önce çalıştığım İslami STK, hiçbir gerekçe göstermeden işime son verdi.

Bazı arkadaşlar beni facebook arkadaşlık listesinden tart ettiler.

Mesela yayın koordinatörü olduğum derginin facebook sayfasındaki yöneticiliğim iptal edildi.

Mensubu bulunduğum derneğin çalıştayındaki görevim iptal edildi.

Daha benzer bir sürü can sıkıcı olay yaşadım.

Neden, diye sorduğumda gülerek yüzüme “senin iyiliğin için” dediler.

Oysa ben onlardan korkma, geri çekilme sonucu ne olursa olsun seninleyiz, arkandayız demelerini beklerdim.

Demediler, diyemediler ama diyenler oldu.

Onların gerçek dostum olduğunu anladım.

Ve bir şeyi çok iyi anladım.

Ayağımın hafif sürtmesinde beni terk eden bu insanlar çok tehlikeli tipler.

Bunlar dar zamanda beni yem olarak düşman önüne atarlar da kendilerini temize çıkarırlar.

Kendi menfaatlerine zarar gelmesin diye bir hiç gibi beni harcarlar.

Satarlar beni.

***

Evet, Muhterem Başbakanım, bulunduğu makamdan nemalanan bu haysiyet ve şeref yoksunu etrafındaki veya kadrondaki muhterisler senin gerçek düşmanlarındır.

Bu yüzden geçmişte dostun olan ve bu dostluğunu yeniden ısıtmak isteyen Akıncılar seni satmayacaklardır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.