CAM ÇOCUKLAR

Hüseyin ÖZKAN

CAMDAN ÇOCUKLAR

Günümüzün Camdan Çocukları...

Hemen kırılıyorlar, hemen darılıyorlar, hemen de psikolojileri bozuluyor.. 
Ayrıca Sağlıkları da hemen bozulur bu çocukların. En ufak bir yağmur yağsa "helikopter aileler" üşüşüyor başlarına. Kar yağsa, soğuk olsa hasta olacaklar diye derhal koruma altına alınıyorlar. Hemen evlere sınıflara kapatılırlar üşümesinler diye.. Okulun bahçesinde biraz kar birikse biraz yağmur suyu göleti oluşsa, veliler şikayete başlar, ya çocukları ıslanır da hasta olursa diye. Ya da kayar düşerlerse kollarını bacaklarını kırarlarsa diye düşünürler. Hatta biraz kar yağsa, kayarlar düşerler diye okula göndermeyenler dahi olur.

Servis neredeyse evlerinin kapısından alır ve geri tam oraya bırakır. Mahallenin bakkalına dahi gönderilmezler başlarına ya bir şey gelirse diye. Yabancı kimseyle konuşmalarına izin verilmez. Herkesten çekinilir, korkulur ya zarar verirlerse diye çekinilir. Öğretmen sesini dahi yükseltemez bu camdan çocuklara neden diye soramaz, hemen psikolojileri psikolojileri bozulur, okula gelmek istemezler. Okulda bir işin ucundan tutturulamaz bu çocuklara. Kendi sınıflarının bile temizliği yaptırılsa aile feverana başlar, öğrencinin görevi mi diye. Düşünmez ki bu tür görevler sorumluluk duygularının gelişimi için gereklidir. Eğer sen gene de yaptırırsan, hani eğitimi iyi olan ülkelerde de böyle diye, aile zaman geçirmeden hemen telefona sarılır. Herkesin yüksek mevkilerde onlardan telefon bekleyen mutlaka bir tanıdığı bulunur. 
Çocuklara güvenilmediği gibi öğretmene, yönetime, okula da güven yoktur. Bu güvensiz ortamda camdan çocuk daha bir kristalleşir, saflaşır, kırılganlığı daha da artar. 
Hemen bir öksürmeye görsün hastane hastane koşulur, bir torba dolusu ilaçla dönülür eve. Çevreye güvenilmediği gibi yeni yaşama başlamış körpecik sapasağlam vücuduna da güvenilmez çocukların. Bir hastalık aranır durulur.

Camdan çocukta kırılganlık daha da artar. Hastalık hastalığı duygusu da geçmiştir helikopter ailesinden. Bu arada camdan çocuklarla dolu okullar, gerekli güvenlik önlemlerini aldıkça alırlar, abartır. Çocuklara nefes alacak yer bırakmaz okulda. Her yer güvenlik gerekçesiyle kapalıdır, engellidir. Okul bahçesinde nöbetçi öğretmenler en gergin günlerini yaşarlar, ya camdan çocuklara bir şey olursa diye. Koşarken birbirleriyle çarpışırlar da bir yerlerine bir şey olur diye uyarı üstüne uyarılar gelir; koşmayın yapmayın gelmeyin gitmeyin... 
Camdan çocuklar aynı zamanda çok akıllıdır ve zekidir. Ancak bu çocukların zekalarının keşfi henüz yapılamamıştır. Okul da bu konuda yetersizdir zaten. Bu düşünceler ailelerinden çocuklara da geçmiştir. Çocuk da okula güvenmez artık. O da sürekli öğretmeninden, okulundan şikayetçidir. Okula karşı bir aidiyet duygusu geliştiremez ve hep yabancıdır. ön kabul geliştirmiştir; okul ona bir şey kazandırmayacaktır.

Aşırı bir korumacılık duygusunun sonuçlarıdır bu yaşananlar. Bu duygudan okul etkilenir, öğretmen etkilenir en büyük darbeyi ise çocuk alır. Güven duygusu geliştiremez. Hep çevresinden kötülük bekler. yetişkinliğinde de kimseyle sağlıklı iletişim kuramaz. Vücuduna ve sağlığına olan güvenini de yitirmiştir. Mesela en ufak bir soğukta sağlığının bozulabileceği algısı yerleşmiştir artık. Ayrıca hep korunmalıdır yabancılardan onlardan her türlü kötülük gelebilir. Yer yön duygusu da gelişmez, servis alır götürür, bir yeri göstermeden de geri getirir. Ya da baba arabasıyla gideceği yere götürür ve getirir. Zamanla çocuk toplu taşıma aracına binme fobisi bile geliştirir.

Aslında farkında olmadan bir yanılgı yaşanır. korumacı yaklaşım, çocukları korumamakta tam tersi onları tabir yerindeyse sudan çıkmış balığa döndürmektedir.

Eğitimin temel unsuru güvendir. İkinci önemli unsur ise sorumluluk duygusudur. Öncelikle aile; çocuğa güvenmelidir. Onun vücudunun kendi güvenliğini kendisinin alabilmesine, bağışıklık sistemi gelişmesine fırsat verilmelidir. Öğretmene güvenmeli ve öğretmene olan güven çocuğa da yansıtılmalıdır. Okula güvenilmelidir. okulun çocuklara çok şeyler kazandıracağı gerçeğini çocuklara hissettirilmeli, çocuk okula kazandırılmalı aidiyet duygusu geliştirilmelidir. Çocuğun toplum yaşamına katılması sağlanmalı, korku ve güvensizlik geliştirmesinin önü alınmalıdır. sağlıklı bir iletişim kurabilmesine fırsat verilmelidir.

İkinci önemli olan unsur sorumluluktur. Öğrenci de öğretmende yaptığı işin sorumluluğunu fark edebilmeli ve bu sorumluluğu yerine getirebilmelidir. Öğrenci öğrenme sorumluluğu kazanmalı, öğretmen de öğretmeyi içtenlikle istediğini hissettirebilmelidir. Öğretmenliği ders saati sınırları içinde görmemeli, okulda en az durabilmenin hesabını yapmamalıdır. Okul yönetimi tüm egolarını bir kenara bırakmalı tüm enerjisini öğrenmenin önündeki tüm engelleri kaldırmaya harcamalıdır ve her türlü kolaylaştırıcı önlemi almalıdır. 
Aileler en aşırı korumacı duygularıyla asıl kendi çocuklarına zarar verdiklerini unutmamalıdırlar. okullar öğretmenler öğrenciler ve veliler sorumluluk ve güven duygusuyla görevlerini yerine getirebilmelidir.
Ve camdan çocuklar yetiştirmeyi bırakıp, ruhsal ve bedenen sağlıklı, sağlam kişilik yapısına sahip, fikri hür vicdanı hür bireyler yetiştirilmelidir. 
Unutulmamalıdır ki "camdan çocuk" çok çabuk kırılır.

Hüseyin ÖZKAN

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.