Koncuk: 15 Temmuz Kahramanlarını Unutmayacağız

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Genel Merkez Yöneticileri ile birlikte Ankara 3 No’lu Şube’nin düzenlediği 24 Kasım Öğretmenler Günü programına katıldı.

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Genel sekreter musa Akkaş, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Talip Geylan ve Genel Dış İlişkiler ve Basın Sekreteri Sami Özdemir ile birlikte Ankara 3 No’lu Şube’nin düzenlediği 24 Kasım Öğretmenler Günü programına katıldı. Programda Ankara şube başkanları ve şube yönetim kurulu üyeleri, Ankara 3 No’lu şubeye bağlı ilçe temsilcileri ile çok sayıda eğitim çalışanı ve öğretmen katıldı.

Şehit öğretmenler için okunan Kuran-ı Kerim tilavetinden sonra Programın açılış konuşmasını Ankara 3 No’lu Şube Başkanı Ertekin Engin yaptı. Daha sonra kürsüye gelen Genel Başkan İsmail Koncuk tüm öğretmenlerimizin ve eğitim çalışanlarının 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladı.

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in Öğretmenler Günü olarak kabul ettiği tek bir tarih var,  o da 24 Kasım’dır.

24 Kasım’ın Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliği’ni kabul ettiği tarih olduğuna dikkat çeken Koncuk, “Ne yazık ki bu ülkede, 24 Kasım tarihinin Öğretmenler Günü olarak kutlanmasından rahatsız olan insanlar var. Bu tarihten, Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliği unvanını kabul ettiği tarih olduğu için rahatsızlar. Bizim için tek bir Öğretmenler Günü var: O da 24 Kasım’dır” dedi.

Genel Başkan şunları söyledi: “Tüm öğretmenlerimizin ve eğitim çalışanlarımızın 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyorum. 24 Kasım önemli bir tarihtir. Sendikaların internet sitelerini, sendika genel başkanlarının mesajlarını inceleyin; 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü nasıl kutladıklarına bir göz atın. Adına ‘eğitimciyim’, ‘sendikayım’ diyen ama yandaşlıktan ya da bölücülükten başka hiçbir özelliği olmayanlar var.

Bakınız; Atatürk’ü anmadan Öğretmenler Günü’nü kutlayamazsınız. “Muallimler; yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” diyen Atatürk’ü unutarak Öğretmenler Günü’nü kutlayamazsınız. Ne yazık ki bazı kesimler 24 Kasım tarihinden rahatsızlık duyuyor. Bu tarihten, Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği tarih olduğu için rahatsızlar. Bir kez daha ifade ediyorum; Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in Öğretmenler Günü olarak kabul ettiği tek bir tarih var,  o da 24 Kasım’dır.

Her kim, Atatürk’ü unutarak Öğretmenler Günü’nü kutluyorsa; hem öğretmenlere hem Atatürk’e hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne fikren ihanet içindedir.

‘Vatanseverim’, ‘milliyetçiyim’, ‘sosyal demokratım’, ‘Atatürkçüyüm’ diyen ama Atatürk’e hakaret edenlerle yürümekte hiçbir beis görmeyenleri kendine getirmek için bunları anlatıyorum. Atatürk’ü unutarak Öğretmenler Günü’nü kutlayamazsınız. Her kim, Atatürk’ü unutarak Öğretmenler Günü’nü kutluyorsa; hem öğretmenlere hem Atatürk’e hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne fikren ihanet içindedir.”

15 Temmuz’da Türk milleti yürekli şekilde alanlara inme cesaretini göstermiştir. Memleketini, milletini koruma içgüdüsüne sahip olmak için önce millet olma şuuruna ermek lazım. Bu nedenle kahramanlarımızı unutmayacağız.

“Türkiye bugün birtakım badireleri çok daha rahat atlatabiliyorsa, Suriye, Irak gibi olmuyorsa, bu, millet olmamızı sağlayan Ulu Önder Atatürk’ün ve yol arkadaşlarının mücadelesi ile mümkün olmuştur” diyen Koncuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz’da Türk milleti yürekli şekilde alanlara inme cesaretini göstermiştir. Memleketini, milletini koruma içgüdüsüne sahip olmak için önce millet olma şuuruna ermek lazım. En küçük sıkıntıda ülkenizden kaçarsanız, zorluklar karşısında teslim olursunuz. Bu nedenle kahramanlarımızı unutmayacağız. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde bir kez daha Ulu Önder Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi rahmetle, minnet ve dualar ile anıyorum.”

Kirletmiyoruz, kirlenmeyi, şahsiyetsizleştirmeyi teşvik etmiyoruz. Tam tersine şahsiyetimizi yücelterek varlığımızı devam ettirmenin bir millet hayatında ne kadar önemli olduğunu vurguluyoruz.

Genel Başkan Koncuk, Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen olarak temel değerler konusunda eksiğimiz olduğunu kimsenin iddia edemeyeceğini de söyledi. Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen olarak eksiklerimiz olabilir. Neticede insanız. Ama temel değerler konusunda eksiğimiz olduğunu kimse iddia edemez. Bazen,  ‘Okulda yanımıza gelen olmadı, o yüzden istifa ettim’ diyenleri görüyorum. İstifa ettin de nereye gittin? Ahlaksızlığı ahlak edinmiş, kirlenmeyi marifet ya da büyüme sayan bir güruhla beraber olmak seni nasıl mutlu eder? Varsa eksiklerimiz onu birlikte tamamlarız ama temel değerlerden vazgeçmeden bunları yapmak zorundayız. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen, Türkiye’de milli özelliği tebarüz etmiş en önemli sivil toplum örgütlerinden biridir. Çünkü kirletmiyoruz, kirlenmeyi, şahsiyetsizleştirmeyi teşvik etmiyoruz. Tam tersine şahsiyetimizi yücelterek varlığımızı devam ettirmenin bir millet hayatında ne kadar önemli olduğunu vurguluyoruz. Emin olun, bu kıymet hükümlerinin Türkiye’de bir anlamı olduğunu ifade edebilmek için bizim varlığımızın daha da büyüyerek devam etmesi lazım. Bu konuda sadece bana ya da şube başkanlarımıza görev düşmüyor. Bu konuda her birimize ciddi bir sorumluluk düşüyor” diye konuştu.

Türkiye’nin yanındayız ama bütün dünyaya gözlerimizi kapatarak, dünya ile ilişkilerimizi keserek, varlığımızı anladığımız anlamda kolaylıklar içinde devam ettiremeyiz. 

Türkiye’nin iyi günler yaşamadığını, insan hakları ölçeği olan kıymet hükümlerini esas aldığımızda Türkiye’nin maalesef iyi bir noktada olduğunu düşünmemizin mümkün olmadığını kaydeden Koncuk, şöyle konuştu: “Hukuk, insan hakları, yargı bağımsızlığı, adalet paralelinde olayları değerlendirdiğimizde ülkemizin iyi noktada olduğunu maalesef söyleyemeyiz. Bakınız; Avrupa Parlamentosu Türkiye’nin müzakere sürecinin askıya alınmasına karar verdi. Tabi bu karar AB liderlerinin kabul etmesinden sonra uygulanabilecek bir karardır. AP’nin bu kararını tabi ki doğru bulmuyor ve siyasi bir tarafının olduğunu da görüyoruz.

Biz bu konuda elbette devletimizin yanındayız. Bunun altını istismara açık bir cümle olabileceği için kalın bir çizgi ile çiziyorum. Türkiye’nin yanındayız ama bütün dünyaya gözlerimizi kapatarak, dünya ile ilişkilerimizi keserek, varlığımızı anladığımız anlamda kolaylıklar içinde devam ettiremeyeceğimizin de gözden kaçırılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu gelişmelerin ekonomik bir bedeli var, mali boyutu var. Bu ekonomik bedeli milletimize ödetmek durumunda kalabiliriz.

Konuşmalarla, tavırlarla milli hislerimiz kabarabilir. Dünyaya rest çekebiliriz.  Gururumuz bundan hoşlanabilir.  Ama dünya gerçekleri bundan ibaret değildir.  Bizden yargı bağımsızlığına saygı duyulmamız isteniyor mu? Bunu Avrupa Birliği istiyor diye yapmayacağız.  Bunu yargı bağımsızlığını, hukuku esas almak gerektiği için, milletimizin hakkı olduğu için yapacağız.

İnsan hakları paralelinde davranmak için Avrupa Birliği’nin, gelişmiş dünyanın baskı yapmasını beklemek icap etmez.  Biz en kral insan haklarına, bu coğrafyada yaşayan her bir insanın sonuna kadar hakkı olduğu düşüncesi ile saygı duyacağız ve insan haklarını sonuna kadar savunacağız.

Bugün Türkiye’de tam anlamıyla yargı bağımsızlığından bahsedebilecek bir insan var mı? ‘Yargı bağımsızlığı bu ülkede var’ diyen bir insan doğruyu söylüyor olabilir mi? Olamaz. ‘Ülkemizde insan haklarının gerçek anlamda bir kıymeti harbiyesi vardır’ diyebilecek bir insan çıkabilir mi?”

Şehidi meslekten ihraç ediyorlar.  Mardin’de bir ay önce ölen bir belediye çalışanını KHK kararları ile meslekten ihraç ediyorlar.  Şimdi biz bütün bunları görerek, vatan ve Türkiye sevdalısı olduğunu bildiğimiz birçok insanın da ihraç edildiğine, açığa alındığına şahit olarak, bu iş ve işlemlerin eksiksiz bir şekilde hukuk içerisinde kalınarak yapıldığına nasıl inanacağız?

Kamu hayatının perişan halde olduğunu söyleyen Genel Başkan Koncuk, “Allah’a şükür Fetö’cü değiliz.  Biz hiçbir zaman ne Fetö’cü olduk ne de bölücüler ile kol kola girdik” dedi.

Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçenlerde yayınlanan bir KHK ile 14 Ağustos 2016 tarihinde şehit olan astsubay Esat Kalkan’ı ihraç etmişler.  İsim benzerliği varsa açıklayın demiştim. Şu saate kalan yalanlanmadı. Esat Kalkan’ın Fetö ile bağlantısı olduğunu tespit edenler, onun şehit olduğundan dahi haberdar değilse, bu tespitlere nasıl güveneceğiz? Şehidi meslekten ihraç ediyorlar.  Mardin’de bir ay önce ölen bir belediye çalışanını KHK kararları ile meslekten ihraç ediyorlar.  Şimdi biz bütün bunları görerek, vatan ve Türkiye sevdalısı olduğunu bildiğimiz birçok insanın da ihraç edildiğine, açığa alındığına şahit olarak, bu iş ve işlemlerin eksiksiz bir şekilde hukuk içerisinde kalınarak yapıldığına nasıl inanacağız?”

Suçlu ile suçsuzu ayırt edin.  Allah esirgesin eğer bunun tedbirleri 3-5 ay içerisinde alınmaz ise, aklıselim galip gelmez ise, emin olun hepimizi üzecek olaylarla karşı karşıya kalabiliriz.

Fetö’cü ya da PKK’lı memurların sağlam usullerle tespit edilmesini isteyen Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen olarak en baştan beri söylüyoruz: Allah rızası için bu insanlara savunma hakkı verin, Allah rızası için doğru düzgün bir soruşturma yapın. Suçlu ile suçsuzu ayırt edin.  Allah esirgesin eğer bunun tedbirleri 3-5 ay içerisinde alınmaz ise, aklıselim galip gelmez ise, emin olun hepimizi üzecek olaylarla karşı karşıya kalabiliriz.

İnsanları ekmeği ile oynayamazsınız, anne-baba olarak çocuklarına görevlerini yapamama riski ile baş başa bırakamazsınız. Aksi taktirde milletimizi dünyaya rezil edersiniz.  Elbette PKK yanlısı memur da, öğretmen de kamuda olmasın.  Amenna buna hiçbir sözümüz yok.  Ama gelin PKK’lı ya da Fetö’cü memuru sağlam usullerle tespit edelim. Masum insanları ayırt edelim” dedi.

Ya kokuşmuşluk, kirlilik bu ülkede prim yapacak, bizleri temsil edecek ya da anlattığımız kıymet hükümleri, binlerce yıldır savunduğumuz o değerler bu ülkede kıymetli olacaktır.

Genel Başkan Koncuk, vicdanımızda huzur bulmamız için doğruyu söylemek ve doğruyu söyleyenlerin yanında yer almak gerektiğini belirterek, şöyle konuştu: “Bunları anlatmak bizim sorumluluğumuzdur. Bunları anlatmaya cesareti olmayan sendika olamaz.  Bunların söylenmesi gerekirken, başıma bir iş gelir endişesi yaşayanların sendikayım diye ortalarda gezmesi de abesle iştigaldir. Seneler sonra tarih hepimizi yargılayacaktır; vicdanımız hepimizi yargılayacaktır. Vicdanımızda huzur bulmamız için doğruyu söylemek ve söyleyenlerin yanında olmak zorundayız. Başka bir yolumuz yoktur. Bunu ben tek başıma yapamam, hep birlikte yapacağız. Küçük eksikliklere, kusurlara takılmayalım. Temel değerlere bakalım. Biz hiçbir zaman ne vatanı, ne de milletimizi sattık. Biz kimseyi pazarlamadık. Ne masa başında ne de siyasetin her hangi safhasında insanlarımızı pazarlamadık. Onları atlama taşı olarak kullanmadık, kullanmayacağız. Bu nedenle bizi desteklemek milli bir vazife gibi görülmelidir. Ya kokuşmuşluk, kirlilik bu ülkede prim yapacak, bizleri temsil edecek ya da anlattığımız kıymet hükümleri, binlerce yıldır savunduğumuz o değerler bu ülkede kıymetli olacaktır. Bunu birlikte başarabiliriz.”

Genel Başkanın konuşmasının ardından; daha önceki dönemlerde 3 No’lu şube yönetiminde ya da ilçe temsilciliklerinde görev almış olan eski yöneticilere Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından plaket takdim edildi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri