Mekatib-i Hususiyye Raporu

Adil Gülmez

Marmara Eğitim Gönüllüleri Derneği gündemin en yoğun tartışma konusu dershaneler hakkında kapsamlı ve gerekçeli bir rapor hazırladı. Uzun uğraşların ve çabaların sonucu olan bu raporu herkesin kafasının net olmadığı bu günlerde kamuoyunun dikkatine sunan Dernek Başkanı Zekeriya Erdim, Marmara Eğitim Gönüllüleri’n çözüm üreten bir aşamaya geçtiğini belitti.

Konunun  “Eğitim Platformu”nu oluşturan kırkı aşkın STK temsilcileriyle “ortak akıl” oluşturmak amacıyla koyu müzakerelerle tartışılıp rapor haline getirildiğini belirten Erdim, amacımız eğitim sahasındaki birikimlerimizi kamuoyunun istifadesine arz etmektir dedi.

İşte o rapor ve sunuş yazısı:

 

      Alanında “gönüllü hizmet üretme” niyeti ve gayreti içinde bulunan bir “sivil toplum kuruluşu” olarak; eğitim sektörünün temel sorularına “cevap verme”, öncelikli ve önemli sorunlarına “çözüm üretme” süreçlerine katkıda bulunmak amacıyla; proje bazında “ar-ge çalışmaları”, konu bazında “ortak akıl organizeleri” yapıyoruz.

 

     Bu cümleden olmak üzere, yeniden tartışma konusu haline geldiği günden itibaren,“dershaneler ve dershanecilik” sorunu ile de yakından ilgilendik. Konunun tüm tarafları ile ikili görüşmeler, grup toplantıları organize ederek; bir yandan “durum tespiti” yapmaya, öte yandan “çözüm önerileri” üretmeye çalıştık. Elde ettiğimiz taslak raporu; “İTO Eğitim Komitesi” nezdinde eğitim yöneticileri ile sektör temsilcilerinin, “Eğitim Platformu” zemininde sivil toplum kuruluşlarının değerlendirmelerine sunduk. Aldığımız geri bildirimleri de göz önünde bulundurarak, raporumuzu tamamladık.

 

    Şimdilerde ise; konunun yeniden gündeme alındığını ve hatta uygulamaya geçme yoluna girildiğini görünce, katkıda bulunma ümidi ve temennisi ile ulaştırma gereği duyduk.

 

 

 

 

DERSHANELER

 

RAPORU

 

 

 

·         Eğitim Sistemi İçinde Dershanelerin Yeri

·         Dershanelerin Kapatılmasına Yönelik Tespitler

·         Dershanelerin Devamına Yönelik Gerekçeler

·         Dershanelerin Dönüştürülmesiyle İlgili Öneriler

 

 

 

 

EĞİTİM SİSTEMİ İÇİNDE DERSHANELERİN YERİ

·        Türkiye’de, insanların “okul sistemi”nin verdikleriyle yetinmeyip daha çok öğrenme, daha yüksek not ve puan alarak “seçme-sıralama” süreçlerinde avantajlı hale gelme, daha iyi okulları ve bölümleri kazanarak cazip mesleklerden birini edinip istihdam şansını arttırma eğilimi içine girmeleri; önce “özel ders” ihtiyacını doğurmuş, sonra kurumsal yapılara dönüşerek “özel dershane”lerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

 

·        Ülkemizde, 1915 tarihli “Mekatib-i Hususiyye Talimatnamesi” ile faaliyet göstermeye başlayan özel dershaneler;  1965 yılında kabul edilen, 2007 yılında değişen şartlara uyumlu hale getirmek için yeniden düzenlenen 5580 sayılı “Özel Öğretim Kurumları Kanunu” ile kuruluş ve işleyişleri düzenlenmiş “yaygın eğitim” kurumlarıdır.

 

 

·        Özel dershanelerin “kapatılma”sı konusu, ilk defa 1980 ihtilali sonrasında oluşan Kurucu Meclis ve Milli Güvenlik Konseyi nezdinde gündeme gelmiş; 16 Haziran 1983 tarih ve 2843 sayılı Yasa ile yeni dershane açılması yasaklanmış, mevcutların da 1 Ağustos 1984 tarihine kadar kapatılması karara bağlanmıştır. Ancak; daha sonra kurulan Özal Hükümeti döneminde, 11 Temmuz 1984 tarih ve 3035 sayılı Yasa ile dershanelerin faaliyetlerine devam etmeleri hükme bağlanmış, 2843 sayılı Yasa’nın getirdiği kapatma kararı iptal edilmiştir. Şimdilerde ise, Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 Mart 2012 tarihinde verdiği demeç ve 9 Eylül 2012 tarihinde yaptığı açıklama ile konu yeniden gündeme gelmiş, kamuoyu nezdinde tartışılmaya başlanmıştır.

 

·        Bugün itibarıyla, “kapatılsın-devam ettirilsin-dönüştürülsün” gibi yaklaşımlarla ele alınıp değerlendirilen dershaneler; yatırımcıları, tedarikçileri, çalışanları, hizmet satın alanları, binaları, teknik donanımları ile büyük bir yekûn teşkil eden “özel sektör” kurumlarıdır.

 

DERSHANELERİN KAPATILMASINA YÖNELİK TESBİTLER

·        Okul sisteminin temel amacı; çocuklara ve gençlere “eğitim” (duygu-düşünce-davranış gelişimi), “öğretim” (bilgi-beceri gelişimi), “yönetim” (sevk-idare refleksi gelişimi) formasyonlarını kazandırmaktır. Dershaneler, sınavlara endeksli “öğretim” faaliyetleri ile sınırlı bir rol üstlendikleri için; öğrencileri “muhakeme” anlayışından ve alışkanlığından uzaklaştırıp “ezberci”liğe alıştırmakta, her birini birer “test makinesi” haline getirip robotlaştırmakta, “yarış atı” gibi koşturup stresten ve sıkıntıdan patlayacak hale getirmektedir. Bu durum, psiko-sosyal yönden “arızalı” bir neslin yetişmesine sebep olmaktadır.

·        Okul hayatının üzerine “ekstra yük” olarak ilave edilen dershane mesaisi; çocukların ve gençlerin kendilerine zaman ayırmalarını engellemekte, oyun-eğlence imkân ve ihtimallerini ortadan kaldırmakta, özel ilgi ve yeteneklerini geliştirme fırsatlarını ellerinden almakta, başta aileleriyle olmak üzere çevreleriyle irtibatlarını koparmakta, giderek “tek boyutlu ve asosyal yaratıklar” haline gelmelerine yol açmaktadır.

·        Okulların ücretsiz, dershanelerin ücretli olması; sosyal ve ekonomik nedenlerle dershane hizmetlerinden yararlanamayan çocukların ve gençlerin diğerlerine göre geri kalmalarına ve dezavantajlı hale gelmelerine zemin hazırlamakta; böylece, eğitimde “fırsat eşitliği” ilkesi bozularak, birilerine haksızlık edilmiş olmaktadır. Ayrıca, anneler ve babalar açısından ilave bir “ekonomik yük” oluşturmakta; geçim standartlarını zorlayan ve başka ihtiyaçlarından fedakârlık yapmalarına sebep olan “arızî bir unsur” haline gelmektedir.

·        Dershane sistemi ve sektörü; devletin “eğitim yükü”nü azaltmadığı, insan ve toplum hayatı açısından “kalıcı değer” üretmediği halde; her yıl büyük bir emeğin ve bütçenin heba olmasına aracılık etmektedir

·        Dershaneler ve dershanecilik, okul sistemine paralel yürüyen ve fiilen “ikilem”  oluşturan yapısıyla; okula olan ilgiyi azaltarak, itibarı zedeleyerek, enerjiyi tüketerek okul sistemiyle ilgili anlayışı ve işleyişi olumsuz yönde etkilemektedir.

 

 

 

DERSHANELERİN DEVAMINA YÖNELİK GEREKÇELER

·        Dershaneler; bir ihtiyaçtan doğmuştur ve eğitim sisteminin “tamamlayıcı ve destekleyici unsur”larından birisi haline gelmiştir.

·        Kademeler arası geçişte “sınav sistemi” oldukça, seçme ve sıralama süreçlerinde“rekabet gerçeği”  devam ettikçe, okullar arası “kalite farkı” sürüp gittikçe dershanelere olan ihtiyaç da devam edecektir. Hukuki ve idari tasarruflarla engellenmesi yahut ertelenmesi halinde; “merdiven altı” yapılara dönüşecek ve “kayıt dışı” kurumlar haline gelecektir.

·        Dershaneler; çocukları ve gençleri sadece “sınavlara” değil aynı zamanda “hayata”hazırlamaktadır. Bu noktada; öğretmen-öğrenci-veli denklemi içinde yürüttüğü “rehberlik ve danışmanlık” hizmetleriyle, ihtiyaç alanına ve oranına göre geliştirdiği “bireysel eğitim”uygulamalarıyla, bilim ve teknoloji destekli eğitim öğretim altyapıları ve “ölçme-değerlendirme” sistemleriyle “örnek ve öncü” olup eğitim hizmetlerinin gelişmesine katkıda bulunmaktadır.

·        Dershaneler; “özel ders” alma imkânı olmayan orta ve alt gelir gruplarına makul ücretlerle “ek hizmet” sunduğu, hatta “indirim”lerle ve “ücretsiz” öğrenci kontenjanlarıyla da bu tabanı olabildiğince genişlettiği için; eğitimde “fırsat eşitliği” ilkesinin hayata geçmesine vesile olmaktadır.

·        Dershaneler; “özel sektör” anlayışı ve işleyişi içinde, “müşteri memnuniyeti”ne odaklı olarak oluşturdukları-geliştirdikleri eğitim-öğretim-yönetim ortamlarıyla; çocuklarımızı ve gençlerimizi sokağın telkin ettiği kötü anlayışlardan ve alışkanlıklardan koruyan “güvenli üçüncü adres” olma özelliği de taşımaktadır.

·        Dershaneler ve dershaneciler; yaptıkları yatırımlarla “ekonomik hayat”ın canlanmasına, ödedikleri vergilerle “kamu kaynakları”nın artmasına, ürettikleri hizmetlerle “eğitim sektörü”nün gelişmesine, çalıştırdıkları insanlarla “istihdam alanları”nın genişlemesine katkıda bulunmaktadır. Bir kapatma kararı ile bu sürecin kesintiye uğraması; kişisel, kurumsal, toplumsal zararlara ve mağduriyetlere sebep olacaktır.

·        Ayrıca;  dünyanın diğer ülkelerine göre, Türkiye’de eğitim kurumları arasında “özel sektör payı” oldukça düşüktür. Dershanelerin kapatılması, bu oranı daha da düşürecek;“geri kalmış ülke” algısının yaygınlaşmasına yol açacaktır.

 

      DERSHANELERİN DÖNÜŞTÜRÜLMESİYLE İLGİLİ ÖNERİLER

·        Dershaneler; “rekabet ortamı”nın oluşturduğu ihtiyaçtan doğdukları, “özel teşebbüs hürriyeti” çerçevesinde ve özel öğretim kurumları mevzuatına göre kuruldukları, “arz-talep dengesi” içinde büyüyüp geliştikleri için; “sistem bütünlüğü”  göz ardı edilmeden ele alınmalı, “sebep-sonuç ilişkisi” kurularak değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.

·        Kusurlarına rağmen devam ettirip “katlanma”, ne pahasına olursa olsun tasfiye edip“kapatma” anlayışı yerine; yeni bir “rol tanımı” yapılarak, eğitim sistemi içinde “fayda üreten” kurumlara “dönüştürme” hedefi esas alınmalıdır.

·        Bu cümleden olmak üzere, birden fazla seçenek oluşturularak;

1.     Standartlar Yönergesi’nde değişiklik yapılıp, “akredite sistemi” oluşturularak; bazıları ders, sınıf, kademe bazında  “butik özel okullar” haline getirilebilir.

2.     Müfredat uyumu sağlanarak ve diploma verme hakkı tanınarak; bazıları, isteyen son sınıf öğrencileri için ve “sözel-sayısal-eşit ağırlıklı” bölümleri bulunan “hazırlık okulları”na dönüştürülebilir.

3.     Mesleki eğitim açığı ve nitelikli ara eleman ihtiyacı da göz önünde bulundurularak; isteyenler, “özel teşvik” kapsamında finansman desteği sağlanan “meslek liseleri” ve“meslek yüksekokulları” olarak planlanabilir. Bu durumda;  Sağlık Meslek Liseleri’nde olduğu gibi teorik dersler okul ortamında, pratik dersler mesleğe ve branşa uygun iş ortamlarında yapılabilir.

4.     Halk Eğitim Müdürlükleri tarafından organize edilen “yaygın eğitim” hizmetleri, KOSGEB ve İŞKUR üzerinden organize edilen “iş eğitimi” hizmetleri, yerel yönetimler tarafından verilen “meslek ve sanat eğitimi” ile “Bilgi Evi” yahut “Gençlik Merkezi”hizmetleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hayata geçirilmeye çalışılan “aile eğitimi ve danışmanlığı” hizmetleri dershanelerin yeni rol tanımlarına dâhil edilerek; kamu kurumları tarafından “hizmet satın alma“ yoluna gidilebilir.

5.     Kimi dershaneler de, toplumun ilgi ve ihtiyaç alanlarına göre tercihler yapılıp; ana okulu, etüt eğitim merkezi, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi, muhtelif kurslar gibi “özel öğretim kurumları”na dönüştürülebilir.

6.      Ayrıca; gerek program, gerekse mesai gün ve saatleri açısından fonksiyonları genişletilerek; örgün ve yaygın eğitim alanlarında birden fazla hizmeti veren “çok amaçlı kurumlar” haline getirilebilir.

 

7.     Bütün bunlara ilave olarak; hem “dönüşüm”ü hızlandırmak, hem mümkün ve muhtemel “mağduriyet”leri önlemek, hem de “özel sektör payı”nı artırarak devletin yükünü azaltmak için; bilumum örgün ve yaygın eğitim hizmetlerinde, birim maliyetler nispetinde “devlet desteği” sağlanabilir.

8.     Söz konusu çözüm önerilerinin benimsenip uygulamaya konulması halinde; bir yandan değişimin-dönüşümün gerektirdiği “mevzuat değişiklikleri” yapılmalı, öte yandan süreç zamana yayılarak ve muhataplarına “mühlet” verilerek “kademeli geçiş” planlanmalıdır. Ayrıca; oluşacak yeni yapı içinde, “yeni yatırımcılar”a da aynı haklar tanınmalıdır.

 

Web: www.egitimgonulluleri.net  www.egitimplatformu.info E-Posta:zekeriyaerdim@gmail.com

 

Adil Gülmez   umradil@gmail.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.