Mesleki Eğitim Merkezleri Canlandırılmalı

Türkiye’de 12 yıllık zorunlu eğitime geçildiğinde, ilköğretim çağ nüfusunun yüzde yüze yakını okula giderken liselerde oran yüzde yetmişler seviyesindeydi.

Türkiye’de 12 yıllık zorunlu eğitime geçildiğinde, ilköğretim çağ nüfusunun yüzde yüze yakını okula giderken liselerde oran yüzde yetmişler seviyesindeydi. Yüzde yüze yaklaşan orandaki öğrenci kitlesi zorunlu olarak liseye gidince doğal olarak derslik sorunu başladı. Bir de buna bütün okulların Anadolu statüsüne geçirilerek sınıf mevcutlarının düşürülmesi eklenince büyük şehirlerde öğrenim gören öğrenciler ikili eğitime mahkum oldu. Tüm ortaokul öğrencilerinin liseye devam zorunluluğu, sınıf geçmenin aşırı kolaylaştırılmasına rağmen özellikle lise birinci sınıflarda yığınla sınıf tekrarına neden oldu. Bu durum hem okulların kalitesini düşürdü, hem de yeni öğrenciler için sınıf bulunamamasına yol açtı. Okullaşma noktasında Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca görülmeyen hamleler yapılmasına rağmen yine de ihtiyaç karşılanamadı. Bu sefer de Anadolu Liselerinin sınıf mevcutları artırılarak çare üretilmeye çalışıldı. Bu da Anadolu Liselerini tamamen sıradan okullar haline getirdi. Sınıfların kalabalıklığı ve ikili eğitim sorunu yeteri kadar okul yapılarak tabii ki aşılabilir. Ancak farklı seçenek ve seslere de kulak vermek gerekiyor.

Sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçildiğinde sisteme yapılan önemli eleştiriler şunlardı: Bu eğitim sistemi, meslek liselerini bitirmiştir. Türkiye ara elaman ve teknik eleman ihtiyacını karşılayamaz hale gelmiştir. İmam Hatip Liseleri fiilen kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Güzel de bir sloganımız vardı: Meslek lisesi, memleket meselesi.

12 yıllık kesintili zorunlu eğitime geçilirken meslek liselerinin de canlanacağı umuluyordu. Katsayı adaletsizliğinin kaldırılmasıyla birlikte bir miktar canlanma oldu, ancak yeterli olmadı. Bu durumda, ailelerin etkisi kadar 15 yaşından sonra mesleğe başlamanın zorluğunun da etkisi var. Mesleki eğitimin eskisi gibi ortaokulla başlatılması, belki meslek okullarına rağbeti artırabilirdi. Nedense bu yola başvurulmadı, imam hatip okullarının orta kısmının yeniden açılmasıyla yetinildi.

Geldiğimiz noktada birçok iş kolunda ara elaman, teknik eleman ihtiyacı devam ediyor. Birçok meslekte çırak bulunamıyor. Ayrıca liseyle birlikte mesleki eğitime başlamak, kalifiye eleman sorununu da tetikliyor. Bir başka nokta, çağ nüfusunun liseye devam oranı, ilköğretim seviyesine çıkarılamadı. Çünkü önemli bir kitle için on iki yıllık zorunlu eğitim, finanse edilebilir bir durum değil.

Yukarıda sıraladığımız handikapları aşma noktasında mesleki eğitim merkezlerinin canlandırılması çare olabilir. Bir taraftan hızla yeni okullar yapılırken diğer taraftan kaliteyi yükseltme adına sınıf mevcutları düşürülebilir. İkili eğitimden tekli eğitime geçmek için yoğun bir çalışma içine girilebilir. Bu vesileyle öğrencilerin sınıf geçmesini sağlamak için akıl almaz yollara başvurmaktan da kurtulmuş olunur.

Liselere yerleşemeyen / devam etmek istemeyen öğrenciler, açık liselere alınmalı. Aynı zamanda bu çocuklar mesleki eğitim merkezlerine kaydedilmeli. Bu sayede hem örgün eğitim rahatlamış olur, hem bu çocuklar meslek sahibi olur, hem de aileler ekonomik külfetten kurtulmuş olur.

Eğitimi hepten içinden çıkılmaz hale getirmek istemiyorsak, hep beraber mesleki eğitim merkezlerinin canlandırılmasına kafa yormalıyız. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Yoksa Yunanistan’ın ekonomik olarak iflas ettiği yerde biz de eğitimde iflas ederiz. Onların arkasında iyi kötü AB var, bize NATO da çare ol(a)maz Allah korusun.

  Erol ERMİŞ

Eğitim-Bir-Sen

                                                                                                   İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri