Ne Olacak Şu MEB’in Hali?

Abdullah Damar

“MEB’de Yaprak Kıpırdamıyor” yazımızda, Milli Eğitim Bakanlığına Sayın Nabi Avcı’nın atanmasından sonra, Bakanlıkta yapılmayan ve geciken işleri irdelemiştik. Bu işler arasında, eğitim kurumları yöneticileri atama yönetmeliğinin değiştirilmesi, okul dönüşümleri, norm kadro belirlemeleri ve öğretmenlerin il içi-il dışı yer değiştirmeleri yer alıyordu.

 

Bu işlerden, eğitim kurumları atama yönetmeliği hariç diğerleri ile ilgili icraatlar başladı. İzleyebildiğimiz kadarıyla okul dönüşümleri, bizim de dikkat çektiğimiz gibi öğretmenleri en az mağdur edecek şekilde gelişiyor.

 

MEB, yapmakta geciktiği icraatlar yanında, yaptıklarıyla da gündemden düşmüyor. Bunun en güzel örneğini, son bir haftada yayımlanan bir genelge, bir de yazı oluşturuyor.

 

Yazıdan başlayalım.

MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, 21.05.2013 tarihli ve “İlkokullarda öğrenci başarısının değerlendirilmesi” konulu yazılarında, 6287 sayılı kanun, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin çeşitli maddelerine atıf yaparak, ilkokul öğrencilerinin hangi durumlarda sınıf geçeceği ve sınıf tekrarı yapacağını açıklıyor. Devamla, İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 47 a) maddesindeki;

 “Öğrencinin ders yılındaki başarısı, tüm dersler ile sosyal etkinlik çalışmalarındaki durumu, sınavlar, projeler, performans görevleri, ders ve etkinliklere katılım ve Türkçe'yi doğru, güzel ve etkili kullanma becerisi ile öğrencilerden ulaşmaları beklenen kazanımlar dikkate alınarak değerlendirilir ve başarılı öğrenciler doğrudan bir üst sınıfa geçirilir.” hükmünden söz edilerek; yazı şu paragrafla bitiriliyor;

devamı sağlanamayan sürekli devamsız öğrenciler ile derslerden yeteri kadar not almamış kaynaştırma ve özel eğitim öğrencileri de dâhil, ilköğretim kurumlarında benzer konumdaki tüm öğrencilerin e-okul tarafından sınıf tekrarına bırakılacaktır.”

 

Yazının konusunu, atıf yapılan yönetmelik maddelerini, yönetmeliğin 47-a maddesini ve son paragraftaki “ile” bağlacından sonraki “derslerden yeteri kadar not almamış kaynaştırma ve özel eğitim öğrencileri de dâhil” ifadesini okuyanlar, ilk anda yazının konusuna ve gelişimine de bakarak, ilkokullarda sınıf tekrarı geri geldi, yorumunu yaptı.

 

Yazının bu kadar ses getirmesi ve farklı yorumlanması bu nedenledir.

Nitekim Bakanlık 3 gün sonra, yazının yanlış yorumlandığından bahisle, resmi bir açıklama yaptı. Sayın Bakan da, yaptığı açıklamalarda bu yanlış yorumları düzeltmek zorunda kaldı.

 

Genelge konusuna gelince de, şu lise 4’lere kullandırılan 45 günlük mazeret izninden söz ediyorum. 2013/14 nolu genelgeye göre; “Lisans Yerleştirme Sınavına (LYS) hazırlanmakta olan lise son sınıf öğrencilerimizin; zaman baskısı yaşamadan hazırlık sürecinde derslerine daha iyi motive olmaları, sınav streslerinin olabildiğince azaltılarak sınavlara psikolojik olarak daha rahat girmelerini teminen ve esasen gerçeğe uygun olmayan beyan ve diğer suretle  rapor alınmasını önlemek amacıyla bu öğretim yılına mahsus olmak üzere;

İlgi Yönetmeliğin 40 inci maddesinin (c) bendinde belirtilen toplam süre olan 45 günü aşmamak kaydıyla, öğrenci velisinin okul müdürlüğüne yazılı olarak başvurması hâlinde beyan edeceği sürenin de özürlü devamsızlık olarak değerlendirilmesi ve veli dilekçesinin özür belgesi gib işlem görmesi öğrenci ve velileri açısından daha eşitlikçi bir yaklaşım olacaktır.”

 

Nereden bakarsanız bakın, tuhaflıklarla dolu bir yaklaşım. Demek ki;

-Okul devam eden öğrenciler, YGS sınavı öncesi zaman baskısı yaşıyor, Bakanlık buna çözüm olarak okula devamsızlığı salık veriyor.

-Öğrencilerimiz sınava hazırlık sürecinde, okulda değil de, başka ortamlarda(dershane, etüd merkezi, ev) derslerine daha iyi motive oluyorlar, Bakanlık da bunu sağlıyor izin vererek.

-Öğrencilerin sınav stresleri, okul dışı ortamlarda daha fazla azalıyor olacak ki, Bakanlık bu hususa dikkat çekiyor.

-Öğrenciler, okul rehberlik servisleri ve sınıf öğretmenleri dururken, sınavlara psikolojik olarak daha rahat girmek için okul ortamından uzaklaştırılıyorlar.

-Son olarak da, esasen gerçeğe uygun olmayan beyan ve diğer suretle rapor alınmasını önlemek amacıyla bu genelge çıkarılıyor.

 

Bu son açıklama ise Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşları başta olmak üzere, bütün sağlık kuruluşlarını töhmet altında bırakan bir açıklama. Bu konuda Sağlık Bakanlığının ve özel sağlık kuruluşlarının ne diyeceği de merak konusu?

 

MEB bu genelgeyle, “Benim okullarımda eğitim ve öğrencilere verilen rehberlik hizmetleri bitmiştir, öğrenciler okul dışındaki ortamlarda sınava daha rahat ve stressiz hazırlanabilir” demek istiyor.

 

İşin bir garip yanı da, 45 günlük bu mazeret izninin sadece sınava girecek olan öğrencilere veriliyor olması. Az da olsa sınava girmeyen öğrencilerin bu haktan yararlanamıyor olması, eşitlik adına nasıl açıklanabilir?

 

“Ne Olacak Şu MEB’in Hali?” demekte haksız mıyız?